Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Cumartesi Anneleri 844. haftasında 1995 yılında Diyarbakır’da kaybedilen Ömer Söğüt için adalet istedi: “Ne yaptıysak olmadı, bırakmadılar kimliklerimize ulaşalım”

Cumartesi Anneleri, Galatasaray Meydanı’nın yasaklanmasının 145. haftasında, koronavirüs salgını nedeniyle sosyal medya hesabından açıklama yaptı. 844. haftanın moderatörlüğünü gözaltında kaybedilen Hasan Ocak’ın yeğeni Dilcan Acer yaptı. Cumartesi İnsanı Özgen Sadet’in okuduğu açıklamada, 26 yıl önce Diyarbakır-Lice’de gözaltına alınıp kaybedilen ve kendisinden bir daha haber alınamayan 47 yaşındaki Ömer Söğüt için adalet istendi. 

Gözaltında kaybedilen Ömer Söğüt’ün eşi Meyase Söğüt, “Ömer tarlaya gitti, askeri operasyon oldu. Her yere gittik nerede aradıysak gelmedi. Dilekçe verdik, kabul etmediler. Sonunda üç tane dilekçeyi Lice Savcılığı’na verdikten sonra savcılık dilekçemizi kabul etti” dedi. Eşini her gün aradığını anlatan Meyase Söğüt, “Cenazeler gördüm, tanıyamadım parçalanmışlardı, panzerler sürüklemişti elbiseleri ile birlikte atmışlardı. Kaç sefer dağlarda aradım, korkuyordum. Yasaktı. Kıyamet bölgesi olmuştu memleketimiz. İnkar ettiler, hükümet inkar etti ne yaptıysak olmadı, bırakmadılar kimliklerimize ulaşalım” diye devam etti. 

Ömer Söğüt’ün kızı Ayşegül Söğüt, “26 senedir bizim hak ve hukuk mücadelemiz devam ediyor, devam edecek. Babamdan sonra sürekli evimize baskınlar yapılıyordu. Eşyalarımız dağıtılıyordu, dökülüyordu. Bir şeyler arıyorlardı ama ne aradıklarını bilmiyorduk. Sürekli korkutma ve yıldırma, pes ettirmeye çalışma gibi durumlar devam ediyordu” dedi. 

Cumartesi İnsanı Özgen Sadet, “Adaleti amaçlamayan, hukukun üstünlüğü ilkesine bağlı kalmayan yönetimler, toplumda adaletsizliği yaygınlaştırarak, güvensizlik duygusunu derinleştirerek meşruiyetlerini kaybederler. Toplumu  adaletten uzaklaştıran yönetimlerin yarattığı hukuksuzluk ortamında ısrarla hatırlatıyoruz; bu topraklarda yaşanan gözaltında kaybetmeler bireysel suçlar değildir. Yakınlarımız devlet güçleri tarafından kaybedildiler. Bu gerçek, devletin resmi raporlarına, savcılık iddianamelerine, mahkeme tutanaklarına geçti” dedi. 

Devleti yönetenlerin ve yargının, başını kuma gömdüğünü söyleyen Özgen Sadet, “İktidar güçleri suçluları koruyacaklarını gösterir açıklamalar yapıyor. Cumartesi Anneleri ve insan hakları savunucuları olarak, devleti suç örgütü olarak gösteren bu duruma son verilmesini istiyoruz. Organize suç örgütü lideri denilen Sedat Peker’in açıklamalarının ihbar kabul edilerek, sözünü ettiği cinayetlere ilişkin soruşturmaların açılması, etkin soruşturmalar yoluyla hakikatin ortaya çıkartılması ve faillerin cezalandırılmasını bekliyor, tüm savcıları göreve çağırıyoruz” diye devam etti. 

Ömer Söğüt ve ailesinin yaşadıkları Lice’nin Dibek Köyü’nden güvenlik güçleri tarafından köylerinin yakılması nedeniyle göç etmek zorunda kaldıklarını söyleyen Sadet, “Ömer Söğüt, 20 Mayıs 1995 sabahı asmaları budamak için eşeği ile birlikte bağa gitti ancak akşam eve dönmedi. Sabah eşine bakmak için bağa giden Meyase Söğüt, onun eşyalarını gördü. Eşek ağaca bağlı haldeydi. Toprakta da bir noktaya kadar devam eden ayak izleri ve o noktadan sonra sürüp giden araç izleri vardı. Etrafa eşini sordu. Civarda binlerce askerin katıldığı askeri bir operasyon yapıldığını, bu askerlerin eşini bahçeden alıp götürdüklerini öğrendi” diyerek Söğüt’ün kaybedildiği günü anlattı. 

Söğüt Ailesi’nin yıllar sonra başvurduğu İnsan Hakları Derneği aracılığıyla tekrar suç duyurusunda bulunduğunu belirten Sadet, “Ancak bu başvurudan da bir sonuç alınamadı. 26 yıldır Ömer Söğüt’ün akıbeti karanlıkta bırakıldı, suçun fail ve sorumluları tespit edilerek yargı önüne çıkartılmadı” dedi.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.