Türkiye, 27 Ağustos’ta Afganistan’daki tüm askeri personelini tahliye etmiş ancak NATO çatısı altında, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde (TSK) çalışan yerel personel tahliye edilmemişti. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer geçen hafta, tahliye edilmeyen tercümanların durumunu Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) gündemine taşıdı. Çakırözer, tercümanlarla ilgili Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın yanıtlaması talebiyle TBMM’ye soru önergesi verdi.
“Bu insanları Taliban’ın zulmünden kurtarmamız gerekir”
CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, tahliye edilmeyen tercümanların durumunu TBMM Genel Kurulu’nda gündeme getirdi. Çakırözer, TSK’ya yıllarca hizmet eden personelin Taliban’ın zulmünden kurtarılması gerektiğini belirterek hükümete tercümanları tahliye etmesi için çağrıda bulundu:
“Ne olursa olsun orada bizim askerlerimizin iyiliği, huzuru, güveni için görev yapan bu insanların yaşadığı korku ve büyük kaygılar karşısında Ankara’nın sessizliği, insani de vicdani de değildir. Meclis kürsüsünden bu konuda iktidara bir an önce adım atması çağrısında bulunmak isterim. Tüm ülkeler kendilerine Afganistan’da yardım eden tercümanlarını ve diğer Afganları Afganistan’dan kurtarmaya çalışırken Türkiye’nin hiçbir şey yapmadan beklemesi doğru değildir. Bir an önce bu insanları Taliban’ın zulmünden kurtarmamız gerekir.”
“Birleşmiş Milletler’in yaptırım uyguladığı şahısların Türkiye’de kırmızı halıyla karşılanması doğru değil”
Ankara’nın Taliban yönetimi ile kurduğu ilişkileri de eleştiren Çakırözer, bu durumun Taliban’ı meşrulaştırdığını belirtti:
“Hem kendi ülkemizin hem de Birleşmiş Milletler’in teröre destek verdiği için yaptırım uyguladığı şahısların Türkiye’de kırmızı halıyla, bakan protokolüyle karşılanması doğru değildir. Afganistan’da insanları asarak meydanlarda sergileyen, kadınlara, gazetecilere, etnik gruplara yeniden baskı uygulayan, kız çocuklarının eğitime erişimini, kadınların toplumsal hayata erişimini engelleyen, terörle, uyuşturucuyla ve yasadışı göçle mücadele için hiçbir somut adım atmayan Taliban yönetiminin Ankara’da el üstünde tutulması, bu anlayışı meşrulaştırmaktan başka bir amaca hizmet etmez. Bu düşünceler sadece benim düşüncelerim değil, inanıyorum ki dünyanın dört bir yanındaki ama özellikle Afganistan’dan milyonlarca kadının, kız çocuğunun, baskı altındaki aydınların talebidir.”
“Afganistan’da TSK için çalışmış tercümanların Türkiye’den yardım istediği iddiaları doğru mu?”
Çakırözer, tahliye krizine ilişkin Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın yanıtlaması talebiyle TBMM’ye soru önergesi verdi. Akar’ın yanıtlaması istenen sorular şöyle:
“Son 20 yıl içinde Afganistan’da Türk askeri ve sivil kurumlarında hizmet vermiş Afgan sayısı kaçtır? Bu insanlardan kaçı Türkiye’ye gelmek istemiştir?
Medyascope'un haftalık e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her çarşamba mail kutunuzda.
Afganistan’da TSK için çalışmış tercümanların Türkiye’den yardım istediği iddiaları doğru mudur? Doğru ise bu yardım talepleri sonrasında Türkiye’nin bir girişimi olmuş mudur?
Uzun yıllar oradaki Türk kurumlarına hizmet etmiş bu insanların güvenliklerinin sağlanması yönünde Türkiye nasıl bir çalışma yürütmektedir?
Türkiye’nin göçmen politikası belirlenirken bulundukları ülkelerdeki Türk kurumlarında hizmet veren bu insanlar için özel bir politika ya da çalışma düşünülmekte midir?”
Ne olmuştu?
Türkiye, 27 Ağustos’ta tüm askeri personelini Afganistan’dan çıkarmış ancak NATO çatısı altında Türk Silahlı Kuvvetleri’nde (TSK) çalışan yerel personeli tahliye etmemişti. Medyascope’a konuşan tercümanlar, NATO ve TSK bünyesi altında çalıştıkları için hayatlarının tehlikede olduğunu söylemişti. Medyascope, tercümanların İçişleri, Dışişleri ve Savunma bakanlıklarına gönderdikleri mektuba da ulaşmıştı. Tercümanlar mektupta “öldürülmelerinin an meselesi olduğunu” belirtiyordu.
Afgan tercümanlar Medyascope’a geçen hafta bir kere daha konuşmuştu. Tercümanlar, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’e yardım çağrısında bulundukları fotoğrafları göndererek, bir kez daha NATO ve TSK bünyesi altında çalıştıkları için hayatlarının tehlikede olduğunu belirtmişti.
