Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Türkiye, Kabil’de TSK bünyesinde çalışan 70’ten fazla tercümanı tahliye etmedi

Türkiye, 27 Ağustos’ta Afganistan’daki tüm askerlerini tahliye etti ancak başkent Kabil’de Türk Silahlı Kuvvetleri’nde (TSK) çalışan yerel personel henüz tahliye edilmedi. Medyascope’a konuşan tahliye edilmemiş beş tercüman, 150 kişi olduklarını ve yaklaşık 70’inin Amerika Birleşik Devletleri (ABD) tarafından tahliye edildiğini, tahliye edilmeyen tercümanların ve ailelerinin ise hayatlarının tehlikede olduğunu söylüyor. Tercümanların 16 Ağustos’ta İçişleri, Dışişleri ve Savunma bakanlıklarına gönderdiği mektuba ulaştık. Mektubun Cumhurbaşkanı Başdanışmanı İbrahim Kalın’a ulaştığını duyduklarını belirten tercümanlar, mektupta TSK bünyesinde çalıştıkları için Taliban tarafından tehdit edildiklerini ve tahliye edilmeyi beklediklerini dile getiriyor.

Tercümanlar Medyascope‘un ulaştığı mektupta, “öldürülmelerinin an meselesi olduğunu” söylüyor. Mektubun tam metni şöyle:

“16.08.2021 

Sayın;

Biz Türk Silahlı Kuvvetleri için 2001 yılından beri Afganistan’da görev yapan yerel tercümanlarız. Sayımız yaklaşık 150 kişidir. 

Türk Silahlı Kuvvetleri Afganistan’a geldiği günden bu yana, hep yanlarında olan ve gerektiğinde gözleri, kulakları ve dilleri olarak TSK ve koalisyon güçlerinin Afganistan’da üstlendiği misyonun başarısına başarı katan, gerektiğinde her türlü çaba ve fedakârlığı esirgemeyen bizler 20 yıldan beri Afganistan’da Mehmetçikle birlikte omuz omuza görev yapmaktayız. 

Bilindiği üzere, ABD ve NATO güçleri ülkeyi terk etme kararını aldıktan sonra, her geçen gün ülkede hakimiyet alanını genişleten Taliban, Türkiye dahil hiç bir yabancı askerini ülkede istemediğini açıkça ilan etti. Bu durum Türk askeri ile birlikte görev yapan biz tercümanların ve ailelerimizin can güvenliğini tehlikeye sokmuştur. Şu anda Taliban, başkent Kabil’i de ele geçirerek Afganistan’da tam hakimiyet ilan etmiştir. Halihazırda Türk Silahlı Kuvvetleri ve koalisyon güçleri ile birlikte görev yaptığımız için Taliban tarafından casus ve hain olarak algılanmaktayız. Bizim ve ailelerimizin can güvenliği ciddi manada tehlikeye girmiştir. 

Kimliklerimizin Taliban tarafından tespit edilmesi ve sırf Türk kardeşlerimize hizmet ettiğimiz için öldürülmemiz an meselesidir. 

Afganistan’da Türk Silahlı Kuvvetleri ile birlikte canı pahasına görev yapmakta olan tüm tercümanlar olarak büyük Türk devletinden talebimiz şudur: Diğer NATO üyesi ülkelerin yaptığı gibi acilen bizi ve ailelerimizi Türkiye’ye intikal ettirin ve hayatımızı garanti altına alın. 

Mazlumların koruyucusu ve kollayıcısı Türk devletinin yardım ve koruma konusunda ABD ve Avrupa ülkelerinden katbekat üstün olduğu tüm dünyanın malumudur. 

Biz de şu anda himayenize sığınıyoruz. Sahip olduğumuz eğitim ve yeteneklere yüce Türk devletine hizmetimizi Türkiye’de devam ettirmek istiyoruz. 

Saygılarla;

Afganistan Türk Görev Kuvveti Komutanlığı Emrinde Görevli Tercümanlar”

“TSK’dan herhangi birisiyle temasa geçemiyoruz”

Tahliye edilmeyen beş tercüman Medyascope‘a konuştu. İsimlerinin gizli tutulmasını isteyen tercümanlar yardım talep etti.

Medyascope’a konuşan, 14 senedir Türk Silahlı Kuvvetleri’nde çalıştığını söyleyen tercüman havalimanına girmenin çok zor olduğunu, dokuz aylık bebeklerini askerlere vermeyi düşündüklerini fakat vazgeçerek eve döndüklerini anlattı:

“Türk güçlerinde tercüman olarak çalışıyorum. Yaklaşık 14 senedir bu görevi yapıyorum. Yaklaşık 70 kişi burada kaldık. Tercümanlar, en az beş en fazla yirmi senedir burada görev yapıyor. Neden bizi tahliye etmediklerini anlayamıyoruz, bize bir şey söylemediler. TSK generaliyle konuştuk, bize olumlu bir cevap veremediler. Telefonlarımızı açmıyorlar, mesajlarımıza cevap vermiyorlar. Bizim ağustos ayı maaşımızı da ödemeden, bizimle vedalaşmadan gittiler. Suçumuz ne anlamıyoruz. Biz, Türk ve Müslüman olarak yan yana, omuz omuza gece gündüz demeden beraber çalıştık. Cumartesi günü Kabil’de Türk Büyükelçiliği’ne gittik. Onlar da bize hiçbir şey söylemediler. Büyükelçinin sekreteriyle görüştük, kendisi odasından çıkmadığı için büyükelçi ile görüşemedik. TSK’dan herhangi birisiyle temasa geçemiyoruz.

Türkiye’de iki sene üniversitede okudum. Mali durumum iyi olmadığı ve ailemin yanında kimse olmadığı için geri dönüp Afganistan’da eğitimimi tamamladım. Biz 150 kişiydik, bazıları havalimanına girebildi, girebilenler aileleriyle gitti. Çünkü bizim elimizde NATO belgesi var, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), ‘Siz NATO kapsamındasınız, sizi bırakamayız’ demiş ve onları Katar’a götürmüş. Katar’a gidenlerden bazıları Almanya’ya ve New York’a taşınmışlar fakat biz dışarıda kaldık, havalimanına giremedik, içeri girmek çok zor, çocuklarım çok küçük. Bir kere gittik, dokuz aylık bebeğimi elden verecektik, mahvolmuştuk. Sonra evimize geldik ama mahsur kaldık. Ekmek almak için bile evden çıkamıyoruz. Biz Türkler’i sevdik, ben de Özbeğim. Biz yürekten, içten, kalpten çalıştık. Sadece bize bir neden söylesinler, neden bizi götürmedikleriyle ilgili. Ben bu kadar kötü bir insan mıydım? Lütfen bize yardımcı olsunlar.”

“Ağustos ayı maaşımızı bile almadık, Türkiye bize hiç sahip çıkmadı”

İsminin gizli tutulmasını isteyen bir başka tercüman da evlerinin arandığını, senelerdir TSK bünyesinde çalıştıkları için tanındıklarını ve hayatlarının tehlikede olduğunu dile getirdi:

“2002’den beri tercümanlık yapıyorum, sözleşmem hâlâ devam ediyor. Biz, yıllık sözleşme yapıyorduk her sene. Bu sene de sözleşmeyi yapmıştık, sözleşmemiz feshedilmedi. Beş-altı ay daha sözleşmemiz var. Söylemesi ayıp ama biz ağustos ayı maaşımızı bile almadık. Bize en son, ‘Sizi ailenizle beraber Türkiye’ye göndereceğiz’ dediler. Biz, Taliban gelmeden önce de korkuyorduk. ‘Taliban gelirse Kabil’i işgal ederse başımıza ne gelir?’ diye ailece çok korkuyorduk. Bize en son komutanlarımız, ‘Sizi kendimizle götürürüz’ dediler. 150 kişiydik, yaklaşık 80 kişi kaldık. Bazıları sağdan soldan tanıdık buldular veya tim komutanlarımız yardımcı oldu, Amerikalılar götürdü. Son 80 kişi ailelerimizle kaldık, bize hiçbir yardım edilmedi. Tim komutanları bize veda bile etmedi. Şu an evde mahsuruz. Kapı çalıyor, ‘Taliban mı geldi peşimizden’ diye korkuyoruz. Çocuklar korkuyorlar, ‘baba’ diye bana sarılıyorlar. Hem tehdit var hem de çocuklarımızın geleceğini düşünüyoruz. Afganistan’da okullar kapandı, her şey felç oldu.

Taliban af ilan etti ama sözü ameliyle uyuşmuyor. Sözü başka, sazı başka. Tercümanların peşinden, memurların peşinden gidip evleri arayıp insanları evlerinden çıkarıyorlar, belirsiz yerlere götürüyorlar, dövüyorlar, öldürüyorlar. Ben bir haftadır erzak için dışarı çıkamıyorum, evimi gece yarısı gizlice taşıdım. Beni tanıyanlar var. Orduda eğitim verdik, polise eğitim verdik. Kimliğimizi saklı tutsak da bizi tanıyanlar var. Geçen evi taşıyordum, gizlice dışarı çıktım, bana biri ‘Tercüman abi’ diye seslendi. Korku içindeyiz, evde mahsuruz. Bunları kime anlatacağız, kime söyleyeceğiz bilmiyoruz. Türkiye bizi ölüm kapısına bırakıp gitti. Tim komutanlarımızla mesajlaşıyoruz, ‘Bizim yapabileceğimiz bir şey yok, sesinizi yukarı ilettik’ diyorlar ama bize olumlu veya olumsuz bir dönüş yapılmıyor. Nedenini bilmiyoruz. Tüm ülkeler, aşçısından temizlikçisine tüm personelini aileleriyle yurtdışına götürdü ama Türkiye bize hiç sahip çıkmadı. Biz 20 senedir can pahasına onlarla beraber omuz omuza çalıştık. Gerçekten üzgünüm, zor konuşuyorum. Haberlerde Türkiye, Afgan personelini tahliye etti deniliyor, üzülüyoruz, hiçbirimiz tahliye edilmedik.”

“TSK, Afganistan’ı terk ederken bize veda mesajı bile bırakılmadı”

Bir diğer tercüman ise yetkililere ulaşamadıklarını ve TSK’da çalıştıkları için hayatlarının tehlikede olduğunu belirterek şöyle konuştu: 

“2013 Ocak ayının altısından beri TSK ile Afganistan’ın çeşitli yerlerinde tercüman olarak görev yaptım. Biz, üç ay öncesinden bizi burada bırakacaklarını düşünerek müracaat yapmıştık. Hatta yıllar öncesinde, ‘Bizim geleceğimiz ne olacak?’ diye düşünüyorduk. Bizi burada, ‘Taliban’ın eline bırakıp mı gideceksiniz?’ diye soruyorduk. Bize geçen ramazan ayında, ‘Çekirdek aile olarak Türkiye’ye gitmek ister misiniz?’ diye sordular, bizi umutlandırdılar. Fakat Taliban, ‘Afganistan’da herhangi bir yabancı güç istemiyoruz’ dedikten sonra yetkililerden herhangi bir bilgi alamadık.

TSK, Afganistan’ı terk ederken bize veda mesajı bile bırakılmadı. Tahliye edilenler ABD tarafından Avrupa ülkelerine gönderildi, yerel personelden Türkiye’ye giden kimse yok. Burada bizimle çalışan amirlerle iletişime geçtik. Onlar, ‘Konunuzu büyükelçiliğe ilettik’ dediler ama elçiliği arıyoruz, kimse cevap vermiyor, mail atıyoruz cevap vermiyorlar, kapıya kadar gittik, içeri almadılar. Benim memleketim kuzeyde, TSK’da çalıştığım için altı senedir oraya gidemedim, orası Taliban’ın elindeydi. Bu nedenle amcamın cenazesine bile katılamadım. ‘31 Ağustos’tan sonra bizim peşimize düşecekler mi?’ diye merakla bekliyoruz. Türkiye bizden birine bir şey olduktan sonra mı bize sahip çıkacak?”

“Evden çıkamıyoruz, akşamları başka evlere gizleniyoruz”

TSK’da görev alan bir başka tercüman da Taliban’ın verdiği güvencelere uygun davranmadığını, hayatlarının tehlikede olduğunu şu sözlerle anlattı:

“TSK’da 15 senedir tercümanlık yapıyordum. Biz 70-80 kişiyiz. NATO çerçevesinde çalışan tüm ekiplere sahip çıktılar. Biz yaklaşık 80 tercüman olarak Kabil’de mağdur durumdayız. Evden çıkamıyoruz, Kabil’de aramalar başladı, insanların evleri aranıyor, bizim parmak izlerimiz var, bizi bulmaları an meselesi. Bu yüzden Türkiye Cumhuriyeti’nden ve Türkiye halkından destek istiyoruz, bizlere sahip çıksınlar. Zor durumdayız, tehdit altındayız. Taliban kimseye bir şey yapmayacağını söylüyor ama bunların hepsi lafta. Hiç kimse buna inanmıyor, dünya buna inanmıyor. 10 binlerce insan buradan gitti.

Sebebi şu: Taliban’a inanılmaz, Taliban’ı biz daha önceden tanıyoruz. Bu kargaşa gittikçe çoğalacak, biz her gün tehlike altındayız, ölümle burun burunayız. Biz NATO çerçevesinde TSK’da tercüman olarak görev yaptık. Bu yüzden biz tehdit altındayız, ailemiz tehdit altında. Biz sesimizi duyurmaya çalıştık üst makamlara, büyükelçiliğe gittik, mağduriyetimizi söyledik ama bizimle ilgili kendilerine bir emir gelmediğini söylediler. Şu ana kadar hiçbir emir gelmemesini anlayamıyoruz, bu hiç beklemediğimiz bir şey. Bizlere Taliban gelmeden önce ‘Kargaşa dahi çıkarsa sizi kışlaya alır, ailenizle beraber askeri uçakla götürürüz’ demişlerdi. Ama bunlara rağmen hiçbir şey yapmadılar, öylece bize veda bile etmeden gittiler. Lütfen ve lütfen bizleri ölümle burun buruna bırakmasınlar. Bizlere sürekli telefon geliyor. Bizleri Kabil’de her yerde tanıyorlar. Çünkü 15 sene boyunca biz Türkiye bayrağı altında görev yaptık, hizmet ettik, Türk askeriyle görevlere gittik. Evden çıkamıyoruz, akşamları evden çıkıp başka evlere gizleniyoruz, evlerimize aramalar geliyor. Hakkımızda ufak bir bilgi, evrak bulurlarsa affetmezler. Bir an önce bizi buradan tahliye etmelerini istiyoruz.”

“Diğer ülkeler kendileriyle çalışanları tahliye etti, Türkiye’den beklentimiz, bizim de tahliye edilmemizdir”

Medyascope’a konuşan son tercüman da NATO bünyesinde çalıştıkları için tehdit edildiklerini, ailelerinin hayatını kaybetmesinden endişe ettiklerini belirterek şöyle konuştu:

“Bizler, TSK NATO çerçevesinde buraya geldiğinden beri burada çalışıyoruz. Aramızda beş ila 20 senedir burada çalışanlar var. İki-üç ay önce komutanlarımız, bizim ve ailelerimizin tüm bilgilerini aldılar. ‘NATO ülkeleri Afganistan’dan çekiliyor, sizi de hiçbir koşulda burada bırakmayız’ diye bize vaatte bulundular. Biz de bekliyorduk ve en son ana kadar bu devam ediyordu. ‘Sizi biz hiçbir şekilde burada bırakmayız’ diyorlardı fakat komutanlarımız Türkiye’ye dönme kararı alındıktan sonra gittiler, biz de burada kaldık. Bizim aramızdan birkaç arkadaş havaalanının içerisinde çalışıyorlardı, NATO kartları vardı. NATO kartı olanlar hiçbir sorun yaşamadan içeri girdiler, bazıları Almanya’ya bazıları ABD’ye gitti, bazıları ise Katar üzerinden üçüncü ülkelere gidecekler. Ama biz havaalanının dışındaki çeşitli yerlerde çalışıyorduk, NATO kartımız olmadığı için hiçbir yere gidemedik.

Taliban, bazı sözler verdi ama sözleriyle uygulamalarının aynı olmadığını görüyoruz. Taliban ülkeyi ele geçirdiğinden beri adeta ev hapsindeyiz. Biz Mehmetçikle, Türk askeriyle, Müslüman bir ülkeyle çalışsak da Taliban bize, ‘Türkiye burada NATO çerçevesinde bulunduğu için siz de NATO’ya çalıştınız’ gözüyle bakıyor. Bu yüzden hayatımız tehlikede. Komutanlarımız buradayken, ‘Türkiye’den emir bekliyoruz’ diyorlardı. Buradan büyükelçiliğe ulaşmaya çalıştık, bir arkadaşımız büyükelçilikle konuşmuş, ‘Sizinle ilgili Türkiye’den bir emir gelmedi, bizim yapabileceğimiz bir şey yok’ demişler. Sadece kendi canımız olsa, 65’imiz evliyiz. Biz bekar olsaydık bu kadar umursamazdık, ‘Afganistan’da bu kadar insan öldü, biz de ölürsek şehit oluruz’ derdik ama ailemiz ve çocuklarımız var, zor durumdayız. TSK’nın yerel personeli olan bizler, hepimiz üniversite mezunuyuz, ben dâhil bir çoğumuz da Türkiye’deki üniversitelerinden mezunuz. Bizler burada Türkiye için çalıştık bununla iftihar ederiz. Diğer bütün ülkeler kendileriyle çalışanları tahliye etmişken, Türkiye’den beklentimiz, bizim de tahliye edilmemizdir.”

Taliban’ın yabancı askerlerin çekilmesi için verdiği süre doldu

Taliban’ın Kabil’i ele geçirdiği 15 Ağustos’tan bu yana başta ABD ve İngiltere olmak üzere birçok ülke, vatandaşlarını Kabil’den tahliye etti. Afgan halkı, havalimanına ulaşarak ülkeden ayrılmaya çalıştı. İnsanların ülkeyi terk etmek için birbirlerini ezdiği, birçok kişinin uçakların kanadına ve motoruna tırmandığı görüntüler medyaya yansıdı. 

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 27 Ağustos itibarıyla Türkiye’nin Afganistan’daki tahliyelerini sona erdirdiğini duyurdu. Türkiye, 15 Ağustos’tan bu yana toplam bin 400 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşını tahliye etti.

Afganistan’dan en çok kişiyi tahliye eden ülke ABD oldu. ABD, 15 Ağustos’tan bu yana 6 binden fazla ABD vatandaşını ve yaklaşık 120 bin kişiyi Kabil’den tahliye etti. İngiltere ise 28 Ağustos itibariyle 15 bin kişinin tahliye edildiğini duyurdu. Savunma Bakanı Ben Wallace son tahliye ile tüm askeri ve Afgan personelin Afganistan’dan ayrıldığını açıkladı.

Afgan halkı, tüm yabancı askerlerin ülkeden çekilmesi sonucundan ülkedeki insani krizinin büyümesinden endişe ediyor. 

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.