Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Halil Falyalı cinayeti: “Karanlık düzen gün yüzüne çıkıyor”

Organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in iddialarıyla gündeme gelen kumarhane işletmecisi Halil Falyalı’nın öldürülmesi, Kuzey Kıbrıs’ta en çok konuşulan konu haline geldi. Peki Kıbrıs gazeteleri bu haberi manşetlerine nasıl taşıdı? Adadaki gazeteciler, yorumcular, siyasiler ve akademisyenler ne düşünüyor? Halk tedirgin mi? Senem Görür’ün haberi.

Sedat Peker’in eski Başbakan Binali Yıldırım’ın oğlu Erkam Yıldırım ile birlikte uyuşturucu ticareti yapmakla suçladığı ve “Tüm para transferi Kıbrıs’tan dönüyor” diyerek hedef aldığı Halil Falyalı, dün (8 Şubat) Girne-Çatalköy’deki evinin yakınında kimliği belirsiz kişiler tarafından silahlı saldırıya uğramış ve öldürülmüştü.

KKTC’deki gazeteler ve medya kuruluşları, Falyalı suikastına ilişkin gelişmeleri manşetlerine taşıdı. İşte bugünün gazete manşetleri:

İktidara yakın Güneş ve Hakikat gazeteleri ise Falyalı’nın hayatını kaybetmesini küçük bir haber ile manşetlerine taşıdı.

Peki, kim ne dedi?

KKTC, Falyalı cinayetiyle çalkalanıyor. Suikasttan sonra adadaki birçok siyasetçi konu ile ilgili açıklamalarda bulundu. KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs Postası’nda yayınlanan bir programa katılarak, Falyalı’nın ölümünden duyduğu üzüntüyü şöyle dile getirdi:

“Çok üzgün olduğumu belirtmek istiyorum. KKTC’nin içinde bulunduğu koşullarda bu durum hepimizi yaralamıştır. Falyalı’ya Allah’tan rahmet diliyorum. Yakınlarına başsağlığı diliyorum.

Ersin Tatar

Zanlıların deniz yoluyla kaçtıkları iddiaları hakkında da konuşan Tatar, “Akşam saatlerinde bu kişilerin sandalla kaçtıkları haberlerini sordum. Denizin dalgalı olduğunu ve sahil güvenliğin de devriye gezdiğini söylediler. Güvenlik makamlarımız, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilgili makamlarıyla işbirliği içerisindeler” dedi.

Halkın Partisi (HP) Genel Başkanı Kudret Özersay ve Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman da konuyla ilgili açıklamalarda bulundu. Özersay, Falyalı cinayetinin ve son günlerde ülkede yaşanan diğer silahlı saldırıların Kıbrıslı Türkler’in can güvenliğini tehdit ettiğine dikkat çekerken; Erhürman ise güvenlik algısının yaralandığına vurgu yaptı.

KKTC’nin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın oğlu Serdar Denktaş ise faillerin hemen bulunması gerektiğini söyledi.

“Karanlık eller Kıbrıs’ın üzerinde dolanıyor”

Medyascope‘a konuşan Bugün Kıbrıs Genel Yayın Yönetmeni Ayşemden Akın, “Türkiye’nin arka bahçesi dediğimiz Kıbrıs’ın kuzeyinde dün akşam Halil Falyalı’ya düzenlenen suikast bir kez daha bize nasıl bir ‘ülkede’ yaşadığımızı hatırlattı” dedi ve şöyle devam etti:

“Türkiye’nin 40 bin askerinin olduğu, KKTC polisinin ve askerinin TSK’ya bağlı olduğu bu yerde kalaşnikoflarla casino ve sanal bahis işletmecisi Falyalı tarandı. Böylesi profesyonel bir operasyon nasıl oluyor da Türkiye istihbaratından kaçabiliyor? Kıbrıs’ın garantörü olduğunu söyleyen Türkiye nasıl oluyor da buradaki insanların güvenliğini sağlamakta bu kadar âciz kalıyor?

Ayşemden Akın

50 yıldır burada kurulan düzen ve bu uydu devlette göstermelik yapılan seçimlerle hükümetler kuruluyor ancak hiçbiri iktidar olamıyor. Karanlık eller hep buranın üzerinde dolanıyor ve istediklerini yapıyor, yaptırıyor. Her suç cezasız, her katliam faili meçhul kalıyor.”

Falyalı’nın AKP’li isimlerle ilişkilerinin günlerce tartışıldığını ancak sonuç alıcı hiçbir adımın Ankara Hükümeti tarafından atılmadığını vurgulayan Akın, “Türkiye derin devletinin, mafyasının, siyasetçilerinin, çetelerinin cirit attığı bu adanın yarısında adalet ve normalleşme beklemek ölü gözünden yaş beklemeye eşdeğer” diye ekledi.

“Güvende değiliz”

Geçen hafta yasadışı sanal bahis oynattığı gerekçesiyle yargılanan Bulut Akacan’ın babasının silahlı saldırıya uğradığını, Akacan’ın babasına saldıranların Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi tarafından korunduğunu öne sürdüğünü, büyükelçiliğin ise bu iddiayı yalanladığını hatırlatan Akın, büyükelçinin kendisine yönelttikleri soruları yanıtlamadığını söyledi:

“Yani kısacası bu arka bahçede hiçbirimiz güvende değiliz ve Kıbrıslı Türkler’in tek kurtuluş yolu, uluslararası hukuka dahil olacağı çözüm modeli olan federasyonun Kıbrıs’ta kurulması. Belki o zaman yeniden umutlanmak için bir nedenimiz olur.”

“Organize bir suç”

Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Genel Sekreteri avukat Mine Atlı da Medyascope‘a konuştu. Toplumun geçici 10. maddeyi en çok tartışması gereken noktada olduğuna vurgu yapan Atlı, şunları söyledi:

Mine Atlı

“Polisin bütün bu olayı iki kişinin başına yıkması mümkün değildir. Bu organize bir suçtur. Organize bir suça karşı nasıl mücadele verildiği noktasında polisin halka hesap vermesi gerekir, sivile bağlı olması gerekir. Tatbikatın etkin olması için kamuoyuna hesap verebilir bir durumda olması gerekir. Bugün polis, başbakana bile hesap verme yükümlülüğüne sahip değildir. Halka neden herhangi bir açıklama yapma zorunluluğu olsun.”

“Yargı ve polis gibi kurumlar aciz kaldı”

Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Kuzey Kıbrıs Kampüsü Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yonca Özdemir, Falyalı suikastının siyasi boyutlarına dikkat çekti:

“Hakkında hem Kıbrıs’ta, hem Türkiye’de, hem de Amerika’da pek çok ciddi iddialar ve dosyalar olmasına rağmen, Falyalı’nın sadece geçen sonbaharda bir eski çalışanını darp ettiği için çok kısa süreliğine gözaltına alındığını düşünürsek, bu konunun ciddi siyasi boyutları olduğu gerçeğinden kaçamayız.”

Falyalı cinayetinin üç ayrı sebebi – Türkiye’yi kapsayan kârlı bahis sektörünü elinde tutuyor olması, uluslararası uyuşturucu ticaretinin Doğu Akdeniz ekseninde kilit bir isim olması ve elinde önemli şahıslara ait bazı özel videolar olması ve bunları şantaj aracı olarak kullandığı iddiaları – olduğunu belirten Özdemir, tüm bu iddiaların birbirleriyle bağlantılı olduğunu söyledi:

Doç. Dr. Yonca Özdemir

“Ne yazık ki organize suç örgütleri ve bunları yönetenler ülkelerindeki siyasetçiler ve siyasi kurumlar üzerinde de ellerindeki kirli para yoluyla baskı kurma ve yandaşlar bulma kudretine sahip oluyorlar ve hukuk sistemini zayıflatıyorlar. Nitekim KKTC’de de Falyalı’nın iktidardaki parti olan UBP ile yakın ilişkileri olduğunu Kuzey Kıbrıs’ta bilmeyen yok. Ne yazık ki, Falyalı örneğinde KKTC’de yargı ve polis gibi kurumlarının tamamen aciz kaldığını görüyoruz. Durum böyle olunca maalesef Kuzey Kıbrıs’ta hukukun üstünlüğü yerine kirli paranın ve kirli ilişkilerin egemenliğinden bahsetmek mümkün.”

KKTC’nin uluslararası platformlarda tanınmayan bir devlet olması ve bu nedenle de yasadışı işlerin yürütebileceği bir mekan haline gelmesine vurgu yapan Özdemir, “Uluslararası hukukun ve kuralların uygulanamadığı bu küçük toprak parçası zaten Türkiye’nin yoğun etkisi altında ezilirken, aynı zamanda Türkiye kaynaklı kirli işlerin üssü haline de gelmiş bulunuyor” dedi.

“Karanlık düzen gün yüzüne çıkıyor”

Konuyla ilgili Medyascope‘un sorularını yanıtlayan Kıbrıslı gazeteci Esra Aygın ise KKTC’de bölünmüşlüğün, tanınmamışlığın, uluslararası hukuk düzeni dışında kalmış olmanın avantajlarıyla bir karanlık düzen yaratıldığını ve bu düzenin tüm çıplaklığıyla gün yüzüne çıktığını belirtti:

“Seks ve kumarhane turizmi ile anılan bu toprak parçası, insan kaçakçılığının, sanal bahsin, uyuşturucu ticaretinin merkezlerinden biri, bir arka bahçe. Ve dolayısıyla da mafya ve çeteler burada kol geziyor, kendi yasalarını uyguluyor, kendi kanlı hesaplaşmalarını böyle açık açık yapabiliyor.”

KKTC’nin nüfusuna oranla dünyanın en yüksek asker sayısına sahip yerlerinden biri olduğuna vurgu yapan Aygın, şöyle devam etti:

“Her yer asker, polis ve MOBESE kameraları ile dolu. Tüm sınırları, limanları asker tarafından korunuyor. Hal böyleyken bu ülkeye makineli tüfekli, uzun namlulu silahlı tetikçiler nasıl, hangi limandan girebiliyor; kan döküp kaçabiliyor?

Tüm bu olayların yaşanmasına izin veren mafya-devlet ilişkilerini, mafyanın bu ülkedeki faaliyetlerine göz yuman hatta yardım eden yasal ve gayrı-yasal yapıları, polisin hala sivile bağlı olmamasını sorgulamadan bu olayların üzerine gitmek, tekrarlanmalarını engellemek, Kuzey Kıbrıs’ı bir arka bahçe olmaktan kurtarmak imkansızdır.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.