Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Savaş nedeniyle Ukrayna’yı terk etmek zorunda kalanlar anlatıyor: “Eşim sınırda kaldı, kalbim paramparça”

Rusya’nın Ukrayna’ya saldırılarının 14. günü. Dünya, her gün etkileyici bir göç hikâyesine daha tanık oluyor. 35 yaşındaki Alisa’nın, Ukrayna’dan kaçış sürecini The Guardian haberleştirdi. Alisa’nın hikayesini sizin için çevirdik.

“Birçok şey kaybettik. Babamı kaybettim. Eşimi sınırın orada bırakmak durumda kaldım. Eşim benim her şeyimdi ve şu an o benimle değil. Kalbim çok buruk çünkü onsuz nasıl yaşayacağımı bilmiyorum. 23 Şubat günü, 59 yaşındaki babamı hiç beklenmedik zamanda kaybettik. Ertesi gün ise savaş başladı. İnsanlar Kiev’i terk ederken ben ve eşim, babamı defnetmek için şehri baştan sona gezerek cenaze belgelerini ayarladık.

Siren sesleri şehrin her yanında duyuluyor, tanklar şehrin etrafında sıralanıyordu. Neredeyse bütün belgeleri toplamamıza, hatta anma töreni için bir restoran ayarlamamıza rağmen kayıt ofisi tahliye edildiğinden son belgeyi alamadık ve krematoryum bizi kabul etmedi.

Ben yazılımcıyım ve Almanya merkezli bir şirkette çalışıyorum. Savaş nedeniyle Ukrayna’dan Polonya’ya kaçmamızda şirketim yardımcı oldu. Ben, annem, kız kardeşim, kız kardeşimin eşi ve benim eşim, dört çocuk, bir köpek ve Alman yaşlı bir çoban ile bir arabayla Ukrayna’dan ayrılmaya karar verdik. Araba o kadar kalabalıktı ki hareket etmek imkansızdı ve bu arabanın içinde Kiev’den 16 saat uzaktaki bir köye kadar gittik.

Köyden sabah saatlerine ayrılma kararı aldık. Polonya sınırı araba dolu olduğundan ve biz dört beş gün araba içinde bekleyemeyeceğimizden sınıra doğru yürüme fikrini ortaya attım. Sabah saat dörtte yola çıktık, hava eksi 7 dereceydi. Çocuklarım soğuktan ağlıyordu. Dağlarla ve nehirlerle karşılaştığımız zorlu bir yolculuktu.

Köpeğim yürümeye zorlanıyordu ve her kilometre başında yere düşüyor, kalkamıyordu. Çevredeki arabalardan yardım istiyordum ancak herkes yardımlarımı reddediyordu. Hatta köpeği bırakarak yolumuza devam etmemizi tavsiye ediyorlardı ancak köpeğimiz de ailemizden biriydi. Ailemizin en mutlu ve en hüzünlü anlarında hep yanımızdaydı. Bu yüzden eşim, köpeğimizi sırtında taşımaya başladı.

Sınıra ulaştığımızda büyük bir kalabalıkla karşılaştık ancak çok az çadır vardı. Bir kadın 11 yaşındaki kızını bana vererek onu Polonya sınırından geçirmemi istedi. Ben de kabul ettim. Yedi saat hepimiz bir çadırın içinde kaldık. Bu süreç hem fiziksel hem de psikolojik olarak hepimiz için zordu. Çadırdaki birçok insanın ilaçlara ve yardıma ihtiyacı vardı. Bu çadır içinde zaman hiç geçmeyecek gibi görünüyordu ancak Polonya’ya ilk adımımızı attıktan sonra artık güvendeyiz, şu an güvenli bölgedeyiz hissine kapıldım.

Ancak eşim yaşından ve seferberlik emrinden dolayı sınırı geçemedi. Annesine ve büyükannesine bakmak için köye geri döndü. Kız kardeşimin eşi de onunla birlikte kendi ailesine bakmaya gitti. Onların hepsi etrafında eczane ve market bulunmayan bir evde suya, yemeğe erişimi olmadan kalıyorlar. Kız kardeşimin eşi, bu zor koşulların altında evi ısıtmak için odun yakıyor.

Şu an nasıl bir planım var, bilmiyorum. Eşimi burada, yanımda istiyorum. Şu anda çocuklarımla yapacağımız şey nerede kalacağımıza karar vermek. Ya Polonya’da kalacağız ya da diğer iş arkadaşlarım gibi Almanya’ya gideceğiz.

Birçok arkadaşım hâlâ Kiev’de, bazıları ise küçük çocuklarıyla birlikte Harkov’daki sığınaklarda. Onların ne hissettiğini düşünemiyorum bile. Polonya’dan her gün haberleri takip ediyorum ve olanları gördükçe ağlıyorum. Ağlıyorum çünkü Ukrayna’da neler olduğunu hayal bile edemiyorum.

Ukrayna’dan ayrılmak çok zordu. Önce babamı kaybettim sonra da eşimi orada bıraktım. Eşim benim her şeyimdi, bir sırdaşım ve yoldaşımdı. Bizim sevgimiz bana şu an güç veren şey. 

Ukrayna’da her şeyimizi bıraktık. Ukrayna’da eşimi bıraktım. Babamı ise morgda bıraktım. Umuyorum bir gün geri döner ve onun anısına, cenazesini yapabileceğim en iyi şekilde yapabilirim.”

Kaynak: Guardian

Derleyen: Burak Siperli

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.