Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Yeşilçam oyuncusu Arzu Okay: “Taviz vermedim, bu yüzden sıkıntılar yaşadım”

Eski Yeşilçam yıldızı Arzu Okay’ın yaşadıklarını kitap haline getiren Türey Köse ile kitabın kahramanı Arzu Okay, Mülkiyeliler Birliği’nin düzenlediği söyleşi ve imza gününe katıldı. Dün (14 Mayıs) gerçekleştirilen söyleşide Köse, “Arzu’yu tanıdıkça benim tanıdığım halini başkaları da tanısın istedim” derken Okay, “Özel hayatımla iş hayatımı hep ayırdım Bu benim mesleğim, ne gerekiyorsa onu yaptım. Her dönemin oyuncusu oldum. Taviz vermedim ve bu yüzden sıkıntılar yaşadım” diye konuştu.

Mülkiyeliler Birliği Yönetim Kurulu üyesi Suzan Tuncer’in moderatörlüğünde dün gerçekleştirilen söyleşide, Türey Köse’nin kaleme aldığı “Arzu Okay: ‘Keşke’siz Bir Kadın” kitabının nasıl ortaya çıktığı konuşuldu.

  

Kitabın yazarı Köse, kitabı yazmaya nasıl karar verdiği sorusuna, “Arzu, adı önünden giden biri, 15-22 yaşları arasında çevirdiği filmler üzerinden bir kanı üretilmiş ve o çoğaltılmış. Arzu’yu tanıdıkça, benim tanıdığım Arzu’yu başkaları da tanısın istedim. Arzu sadece bir sinema oyuncusu değil, tekstil sektöründe çalışmış başarılı bir iş kadını, yurtdışına açılmış, sonra aktivist olmuş, bir anne ve çok becerikli bir aşçı” yanıtını verdi.

Okay ise kendisini “sıradan bir kadın” olarak tarif etti. Hayatını kendi doğrularıyla yaşadığının altını çizen Okay,  insanca yaşamak için elinden geleni yaptığını söyledi ve “Bazen beni aşağıdan gördüler, bazıları ise yukarıdan baktı, beni alçakta gördü, beğenmedi. Hayatın bana sunduğu şeyleri doğru değerlendirdiğime inanıyorum, taviz vermedim ama vermediğim tavizler yüzünden sıkıntılar da yaşadım” dedi.

Türey Köse

Köse: “Siyasetçinin söylemediğini aktarmakta kamu yararı var ama özel hayat farklı”

Uzun yıllar yaptığı parlamento muhabirliğinde haber kaynağı ile mesafenin önemli olduğunu belirten Köse, Okay ile söyleşi kitabında senli-benli iletişim kurmakta zorlandığını söyledi. İki senede tamamlanabilen söyleşi kitabı ile ilgili Köse, şöyle konuştu: 

Mesafe kamunun bilgilenme hakkını koruyan şeydir. Oysa Arzu’yla konuşmaya başladım, en başta sen diye mi siz diye mi konuşacağım sorun oldu. İçerikte de zorlandım. Gazeteci olarak göreviniz siyasetçinin gizlediğini aktarmak, onun resmi görüşünün basit bir aktarıcısı olmamak. Siyasetçinin söylemediğini ortaya çıkarmakta bir kamu yararı var ama özel hayat söz konusuysa, onun aktardığı kadarıyla yetinmek gerekiyor.”

Arzu Okay

“Seks komedi filmlerinden erkekler sıyrıldı, kabak kadınların başına patladı”

1970’li yıllarda, 15 yaşındayken başladığı oyunculuğu 23 yaşında bırakan Okay, “seks komedi” olarak adlandırdıkları filmlerde oynamasının ayıp olmadığını, bundan rahatsızlık duymadığını belirtti: “Özel hayatımla iş hayatımı hep ayırdım. Bu benim mesleğim, ne gerekiyorsa onu yaptım ama oradan çıktığımda, Arzu olarak kendi çevremin içinde yaşadım. Her dönemin oyuncusu oldum. Avantür filmler, dram filmleri, erotik filmler, kovboy filmlerinde oynadım. Attan düştüm, hiç kimse ‘ attan niye düştün’ diye sormuyor ama erotik filmleri soruyorlar. Bu seksin çok örtbas edildiği bir ülkede yaşamamızdan kaynaklanıyor.”

 

Erotik filmlerde oynayan erkek partnerlerinin, geçmişi yok saydığını söyleyen Okay, “Benimle aynı dönem oynayan erkek oyuncular, Bülent Kayabaş, Ali Poyrazoğlu, Aydemir Akbaş gibi isimler, kabuklarına çekildiler, hoca oldular. Memduh Ün çektiği erotik filmlerin altına ismini koymuyordu, yıllar sonra itiraf etti. Kabak kadınların başına patladı, ben bunu kabullenemiyorum” dedi. Köse kitabının sonuna Okay’ın sinematografisini eklediğini, bütün erkek partnerlerinin de yazılı olduğunu hatırlattı ve Okay, “yargısız infaza karşı yargılı insaf” göstermek gerektiğini söyledi. 

Sokağa çıkma yasaklarından sonra Diyarbakır’a giden Okay: “İlla kendi çocuğumun mu kediler köpekler tarafından yenmesi lazım”

Lise ikinci sınıfta okulu bıraktığını söyleyen Okay, “Özel hayatımda gelişmemi, içinde büyüdüğüm sol çevreden tanıdığım arkadaşlarıma borçluyum. Eğitimimi tamamlayamadım ama bu arkadaşlarım verdikleri kitaplarla yol gösterdiler. Ben çok emek verdim kendime” dedi. 

1 Mayıs 1977’de arkadaşlarıyla Taksim Meydanı’nda olduğunu ancak alandan erken ayrıldığını söyleyen Okay, Fransa’da yaşarken sol görüşlü çevresiyle temaslarının sürdüğünü ve 12 Eylül 1980 darbesinden sonra sığınmacı olarak Türkiye’den gelen devrimcilere evini açtığını anlattı. Okay, 2015’te Türkiye’ye dönmeye karar verdi. 

Diyarbakır Sur’da sokağa çıkma yasaklarının olduğu dönemde Barış Yürüyüşü için Diyarbakır’a gittiğini ve orada plastik mermiyle yaralandığını anlatan Okay, bedeni buzdolabında saklanmak zorunda kalan Cemile Çağırga ve cenazesi bir hafta sokakta bekleyen Taybet İnan’dan çok etkilendiğini söyledi. “İlla kendi çocuğumun mu kediler köpekler tarafından yenmesi lazım” diyerek Diyarbakır’a gittiğini belirten Okay, o günlerde yaşadıklarını “Hayatımda tüylerimi diken diken eden daha büyük bir şiddet görmedim. Bir ete vurulduğunda çıkan sesten daha korkunç bir ses yokmuş. İnsanların sağ salim yaşamaları için elimden geleni yaparım” sözleriyle anlattı. 

“Mültecilerle değil, savaşla uğraşmalıyız”

Fransa’da yaşarken göçmen olarak ırkçılığa maruz kalmadığını ancak şu günlerde orada da göçe karşı çıkışlar olduğunu belirten Okay, “Göçmen karşıtlığı Türkiye’de daha çok var, onu hissedebiliyorum. Mültecilerle uğraşacağımıza savaşla uğraşmalıyız. Yüzyıllarca gelmeyen insanlar, şimdi savaştan kaçıp gelmiş. ‘Neden mülteciler geldi?’ diye soruyoruz da savaşa karşı durmuyoruz. Neden askersiz, savaşsız bir dünya istemiyoruz?” diye konuştu.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.