Yerel seçim sonuçları değerlendirilmeye devam ederken Türkiye siyaseti 2028’e kadar seçimsiz kalabilecek mi? 31 Mart’ta CHP’yi birinciliğe taşıdığı düşünülen ekonomik koşullar, iktidarı erken seçime zorlar mı? İktidar ya da muhalefet erken seçimi göze alabilir mi? Ekonomi profesörü Kamil Yılmaz, bu soruları Medyascope için yanıtladı.

31 Mart Yerel Seçimleri’ni CHP’nin birinci parti olarak tamamlamasının ardından iktidar erken genel seçim olmayacağının altını çizerken Özgür Özel, “Millet erken seçim isterse, ben de ‘haydi’ derim” dedi. Vatandaşın hayat pahalılığıyla yaşamaya alıştırıldığı ve yoksul kesimlerin, ücretlilerin, emeklilerin “fedakarlığıyla” yüksek enflasyonla mücadelenin sürdürülmeye çalışıldığı tabloda erken seçim kimin işine yarar? Prof. Dr. Kamil Yılmaz, Medyascope için değerlendirdi.
Erken seçimi gündeme getiren ekonomi
14 Mayıs 2023 seçimlerinden önce iktidar, faiz indirimleriyle özdeşleşen ve büyümeyi hedefleyen, ekonomistler tarafından eleştirilse de Erdoğan’a ve AKP’ye yeniden seçim kazandırdığı yorumları yapılan ekonomi politikalarını uyguladı. Altılı Masa’nın vaat ettiği ortodoks politikalar, seçimden sonra göreve gelen Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile görevde sekiz ay kalan Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan tarafından uygulamaya koyuldu.
“Kamuda tasarruf” denilse de sonuç milyonlarca emeklinin 10 bin lirayla geçinmeye çalıştığı, açlık sınırına yenilen asgari ücrete yılda tek zam yapılması kararı oldu. Bu tablo ise ana muhalefet partisini 46 yıl sonra, 31 Mart 2024’te birinciliğe taşıyınca, erken genel seçim olup olmayacağı tartışılmaya başlandı.
“Bu aşamada hükümet erken seçime gidemez”
Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kamil Yılmaz, ekonomi piyasalarına “güven ve istikrar” mesajı vermeye çalışan iktidarın ve son seçimin galibi CHP’nin konuya yaklaşımını yorumladı. “Bu aşamada hükümet erken seçime gidemez” diyen Yılmaz şöyle devam etti:
“Erken seçimi kazanması için yine kesenin ağzını açması, harcamaları arttırması, kredi genişlemesine gitmesi lazım ama bunlar daha yüksek enflasyon demek. Çünkü o zaman her altı ayda bir maaş artışları, asgari ücret, emekli maaş artışları vermek durumunda, bütçenin bunu kaldırması mümkün değil. Bütçe ciddi boyutta sıkıntıda.”
“Erken seçim olursa Mehmet Şimşek’in bırakacağına eminim”
Özgür Özel’in sözlerinden “Biz erken seçim istemiyoruz ama eğer istenirse, halk isterse biz de gideriz, hazırız” sonucu çıkardığını söyleyen Yılmaz, “Erken seçim söylemini ciddiye bile almamak gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu. Olası bir erken seçim konjonktürünü değerlendiren Yılmaz, “O zaman Mehmet Şimşek’in bırakacağına eminim. Bu programın daha başlamadan çökeceğine, yabancı yatırımcının gelmeyeceğine eminim. Dikkat ederseniz hala gelmiyor. Hükümet programı sahiplendikten sonra belki yabancı yatırımcı biraz daha güçlü gelir” dedi.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ekonomi programını güçlü bir şekilde sahiplenmediğini dile getiren Yılmaz, “Cumhurbaşkanı’nın çıkıp televizyona ‘Ben bu programın arkasındayım. Tasarruf tedbirleri devreye girdi. Hükümet olarak biz yapıyoruz. Benim harcamalarım da kısılıyor’ demesi lazım” diye konuştu.
“Erken seçimin adı geçtiği gün dolar 40 lirayı bulur”
Döviz kurlarının etkisini vurgulayan Yılmaz “Dolar şu anda 32 liraysa, erken seçimin adı geçtiği gün 40 lirayı bulur bir anda. Onu göze alamazlar” dedi. Aralık 2021 döviz kurlarındaki rekor artışın ardından ilan edilen kur korumalı mevduat sisteminin (KKM) 40 milyar doların üzerinde maliyeti olduğuna değinen Yılmaz, mevcut ekonominin benzer bir maliyeti kaldıramayacağına dikkat çekti.
Yılmaz, hükümetin erken seçime gitme ihtimalinin yüzde sıfır olduğunu söyleyerek, “O seçimi kazansalar bile, enflasyon yüzde 70’lerden yüzde 100’lerin de üzerine çıkacak. TÜİK’le artık istediklerini yapsalar da onu kontrol etmeyi beceremeyecekler. Hayat pahalılığı iyice yaygınlaşacak, dar gelirli iyice sıkıntıya girecek. Ekonomi büyüyormuş gibi gözükse de tamamen suni bir büyüme sözkonusu” dedi.
“En olası senaryoda kısır döngü”
İktidarın mevcut politikalarla iki yıl boyunca piyasaları ve bütçeyi kontrol altına almaya çalışmasının ve 2026’da enflasyonun yüzde 20’lere gerilemesinin “en olası senaryo” olduğunu söyleyen Yılmaz, bir kısır döngüye girilmesi riskine dikkat çekti:
“Yüzde 20’ler civarında bir enflasyona insek bile başarı bana göre. Ama ondan sonra seçim gündeme gelirse tekrar, ‘Tamam biz artık düze çıktık, şimdi gaza basabiliriz’ diyerek tekrar tavizler verilmeye başlanacak. Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 50’yi bulmak için her türlü taviz verilecek. Yine harcamalar, enflasyon, yani yine eski yaşadığımız döngüyü biraz daha alçak ölçüde yaşayacağız ve biraz daha kontrollü şekilde seçimi almaya çalışacak.”
“CHP’nin yapacağı en doğru iş parlamenter sisteme dönüşü gündeme taşımak”
İktidarın, anayasa değişikliğiyle birlikte cumhurbaşkanı seçilme şartının yüzde 50+1’den yüzde 40+1’e düşürülmesini tartışmaya açabileceğini hatırlatan Yılmaz, muhalefetin de, referanduma gidilse halkın da bunu kabul etmeyeceği görüşünü “Halk yüzde 40’la cumhurbaşkanına sonsuz yetki vermez” diyerek açıkladı.
Birinci parti olmasının ardından CHP’ye bir öneride bulunan Yılmaz, “Bu seçimi kazanmasının hemen arkasından yapacağı en doğru iş, doğrudan parlamenter sisteme geri dönüş için anayasa referandumuna gitmek. Direkt gündeme, parlamenter rejime geri dönüşü taşımak zorunda çünkü bu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde ekonomi ne yazık ki kötüye gidecek, bu tür döngüler olacak” dedi.
Parlamenter rejimde de iktidarların birinci parti olabilmek için popülizm uygulayabileceğini söyleyen Yılmaz, mevcut sistemle yüzde 50’yi bulmak için hükümetin her türlü koalisyonu yaptığına ve herkese siyasi, ekonomik taviz verdiğine değindi.
Muhalefet enkaz devralmayı göze alabilir mi?
Yılmaz, muhalefetin erken seçimleri kazanması durumunda ekonomik olarak bir enkaz devralmayı göze alıp almayacağı sorumuza şöyle cevap verdi:
“Eğer hükümet ‘Gideceğim’ derse muhalefet göze alabilir belki. ‘Yok, erken seçim istemiyoruz’ demez hiçbir muhalefet. Özgür Özel de ‘Halk isterse ben varım’ dedi. Ama bence bunun adının anılması bile riskli.”
2023 seçimlerine bir buçuk yıl kala, yani Eylül 2021’de başlayan faiz indirimlerini “Erdoğan’ın gaza basmasının en büyük hataları” olarak değerlendiren Yılmaz, “O hem kendisini, hem ekonomiyi çok fazla yordu. Kazansa da aslında kaybettiği bir seçim oldu. Kazandı ama arkasından gelen seçimi kaybetti çünkü kasa boşaldı” diye konuştu.
“CHP ‘Kim aday’ tartışmalarıyla bölünmezse şansı daha yüksek”
Yılmaz, Mehmet Şimşek’in enflasyonla mücadele programının sonucunu ve “Türkiye’yi darboğazdan çıkaran hükümet” olarak AKP’nin erken seçimlere gittiği senaryoda sonucun ne olabileceğini 31 Mart 2024 Yerel Seçimleri’yle birlikte değerlendirdi:
“Şu anda çok daha momentumu yakalamış bir CHP var. En azından CHP’nin çok oyunculu bir maçı var. Özgür Özel, Mansur Yavaş, Ekrem İmamoğlu ve başkaları koordineli bir şekilde çalışırlarsa, birbirlerinin önüne geçmek için yarışmak yerine bir takım oyunu oynarlarsa, bence CHP çok daha güçlü pozisyonda şu aşamada. Ama ilk günden ‘İmamoğlu mu, Yavaş mı aday olsun? Özel de çok yetenekli o niye olmasın’ tartışmaları başladı. Bana göre böyle bir şeyden bölünürlerse durum onlar için de iç açıcı olmaz, kaybedebilirler. Fakat takım oyununa devam ederlerse CHP’nin AKP’ye göre şansının daha yüksek olacağını düşünüyorum. Çünkü artık inşaatla, kredi genişlemesiyle ekonomiyi büyütmek bitti.”
“Hükümet kamu bütçesini toparlamak için alternatif üretirse ‘locals’ın kabullenmesi daha kolay olur”
Türkiye gibi ülkelerde enflasyonla mücadelede reel ücretlerde düşüşün kaçınılmaz olduğunu gözlemlediklerini aktaran Yılmaz, emekli aylıklarının, asgari ücretin artırılmamasıyla ilgili şöyle konuştu:
“Hükümetin burada yapabileceği en önemli şey, ‘Bizim maaşlarımız da arttırılmayacak, reel gelirlerimiz düşecek ama öbür taraftan kâr ve faiz geliri elde eden üst gelir gruplarından da biz ek vergiler alabiliyoruz’ deyip bu tür kamu bütçesini toparlamak için onlara belki yeni vergiler getirebilmek olmalı. Mehmet Şimşek arada bir adını koyuyor, emlak vergisi, ikinci, üçüncü, dördüncü eve daha yüksek vergiler ya da servet vergisi diyor. Bunlar tabii ki çalışılması ve ciddi boyutta bir halka anlatılması gereken politika alternatifleri. Eğer doğru yapılabilirse de denir ki ‘Evet biz bir ölçüde özveride bulunuyoruz, enflasyonla mücadelenin yükünü taşıyoruz ama diğer tarafa da biraz yük biniyor, bindiriliyor.’ O zaman bu politikaları halkın, Şimşek’in deyimiyle ‘locals’ın kabullenmesi daha kolay olur.”