Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

İstanbul Sözleşmesi 3. kez Danıştay’da: Bir savcı daha çekilme kararını hukuka aykırı buldu

Danıştay 10. Dairesi, bugün AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararına ilişkin üçüncü kez toplanarak 18 dosyayı görüştü. Danıştay Savcısı Nazlı Yanıkdemir, duruşmanın sonunda verdiği mütalaada, sözleşmeden çekilme kararını hukuka aykırı bulduğunu söyledi. Savcı Yanıkdemir, cumhurbaşkanı kararının anayasaya aykırılık yönünden Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) gönderebileceğini, dosyanın AYM’ye gönderilmemesi halinde ise “kararın iptal edilmesi” gerektiğini vurguladı. Savcı ayrıca, Türkiye İşçi Partisi ve Tarım Orkam Sendikası’nın dava ehliyeti bulunmadığını belirtti. 

Aralarında İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Türkiye İşçi Partisi (TİP), Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), İlerici Kadınlar Derneği, KESK’e bağlı Tarım Orkam Sendikası’nın da bulunduğu 18 dosya bugün Danıştay 10. Dairesi’nde esastan görüşüldü. Kadın örgütleri, siyasetçiler ve avukatlar duruşma öncesinde Danıştay’ın önünde basın açıklaması yaptı.

Duruşmaya, Danıştay Savcısı Nazlı Yanıkdemir katıldı. Yanıkdemir, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in başvurusuna ilişkin verdiği mütalaada, “TBMM tarafından uygun bulma yasasıyla kabul edilen bir sözleşmenin ancak aynı yöntemle yürürlükten kaldırılabileceğini” söylemişti.

“Akşener, bir kadın, anne ve siyasetçi olarak bu davayı açmıştır”

Meral Akşener’in başvurusuna ilişkin savunmayı İYİ Parti Kadın Politikaları Başkanı Avukat Ünzile Yüksel yaptı. Yüksel, “Vekilim Meral Akşener, bir kadın, anne, siyasetçi olarak bu davayı açmıştır. Buraya gelirken birçok telefon aldık. Öldürülen küçücük çocukların ahıyla buraya geldik. Mahkemeye güveniyoruz, bu güvenimizin yıkılmasını istemiyoruz. Hukuka aykırı olan, yetkide ve usulde sorun içeren bu idari işlemin iptalini talep ediyorum” dedi. 

TİP, “davaya taraf olma ehliyeti olmadığı” savına karşı çıktı 

Danıştay Savcısı Yanıkdemir, TİP’in İstanbul Sözleşmesi’nin iptali yönünde “taraf ehliyeti olmadığı” yönünde görüş belirtti. TİP avukatı Yelda Koçak, bu görüşe katılmadıklarını belirterek, “TİP kadınların partisidir. Önünüzde başka siyasi partiler tarafından açılmış davalar da var. Buradan ehliyetimizin olmadığını duyarak gitmek istemiyoruz” dedi. 

“Cumhurbaşkanı bize ‘sürtük’ diyor”

TİP İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil, İstanbul Sözleşmesi’nin oybirliğiyle kabul edildiğini, karar üzerine AKP’li milletvekillerinin coştuğunu belirterek şunları söyledi:

Bir herifin lafıyla bir gecede sözleşmeden çıkabileceğimizi sanıyoruz. Yüzde 90’ın iradesiyle İstanbul Sözleşmesi’ni onaylıyoruz, yüzde 51’in oyunu zor almış bir adamın kararıyla çıkıyoruz. Burada kamu yararı yok, olsa olsa Erdoğan’ın yararınadır. Karun kadar zenginleşen Tayyip Erdoğan hâlâ siyasal İslamcı olduğunu bir grup yobaza ispatlamak için bu sözleşmeden çıktı sayın başkanım.”

Kadıgil’in bu sözleri üzerine, mahkeme başkanı, “Lütfen sayın cumhurbaşkanımızın şahsına yönelik böyle bir cümle kullanmayın” uyarısında bulundu. Bu uyarı üzerine ise Kadıgil, “O bize sürtük diyor ama sayın başkanım” karşılığını verdi ve Kadıgil’in cevabı salonda alkışlarla karşılandı.

Erkeklerin öldürdüğü 168 kadının ismi Danıştay’da okundu

Manisa Barosu’ndan Ebru Kara, “Toplumdaki tüm cinsiyetleri tanıyacak hale gelmemiz gerekirken, geriye gidiyoruz. Türkiye’de milyonlarca kişi bir araya gelerek İstanbul Sözleşmesi’ni savunmaya çalışıyoruz çünkü bizi koruyacak kimse yok” dedi. Kara savunmasında, erkeklerin 2022 yılında öldürdüğü 168 kadının ismini saydı ve salonda bulunanlar, saygı duruşu ile destek verdi. 

“Bir erkek şiddeti haberi daha yapmak istemiyoruz”

TGS adına da Kadın ve İnsan Hakları Komisyonu’ndan Ayşe Banu Tuna savunma yaptı. Tuna, “Yaklaşık 500 kadın, erkekler tarafından katledildi. 500 çok kolay bir sayı. Ama bu salonda 500 kadının daha olduğunu düşünün. Her gün tecavüze uğrayan, tehdit edilen kız kardeşlerimizin haberini yapmak istemiyoruz. Bir erkek şiddeti haberi daha yapmamak için kadına yönelik şiddet haberleri bitene kadar mücadelemiz devam edecek” diye konuştu.

“Sayın Yargıçlar siz hiç utandınız mı?”

İzmir Baro Başkanı Özkan Yücel de duruşmada savunma yaptı. “Erkek olmaktan utanıyorum” sözleri dikkat çeken Yücel, şunları söyledi: 

Sayın yargıçlar, bu dosyayı 28 Nisan’da bitirebilirdiniz. Sizin bu nezaketli suskunluğunuz bana sahnelenmiş bir oyun gibi geliyor. 32 yıldır avukatlık yapıyorum. Bu tavrı çok gördüm. Heyet halinde karar vereceksiniz, heyette bir kişinin bile olmaması bir eksiklik addeder. Sayın yargıçlar, her kadın öldüğünde utanıyorum. Her şiddette utanıyorum. Erkek olmaktan utanıyorum. Sayın yargıçlar, siz hiç utandınız mı? İnsan olmaktan utandınız mı? Ben utanıyorum. Şimdi söz sırası sizde. Vereceğiniz kararla bu ülkenin özgür, eşit yaşam isteyen insanlarını kurtaracaksınız ya da devam eden karanlıktan siz sorumlu olacaksınız. Biliyorum işiniz zor. Hâkimlerin olmadıkları yerlere sürülmesi, Saray baskısı. Ama diğer yandan da vicdan, adalet.” 

“AİHM, kadının yaşam hakkını koruyamadığı için Türkiye’yi mahkum etmişti”

Manisa Barosu’ndan avukat Beril Aras, “Devletin vatandaşını koruma yükümlülüğü var. Bu anlamda Türkiye, kadının yaşam hakkını koruyamadığı için AİHM tarafından mahkum edilen ilk ülke olmuştur. Bu AİHM kararları sonucunda görüldü ki Türkiye’de daha bağlayıcı, temel bir metne ihtiyacı var. Bu metin de bugün bizim burada savunduğumuz İstanbul Sözleşmesi’dir. Erkekler de mağdur oluyor iddiasına ilişkin ise şiddet mağdurlarının çok büyük bir yüzdenin kadınlardan oluştuğunu söylemek isterim. Koruyamadığımız bir grup var ortada” diye konuştu. 

“İstanbul Sözleşmesi 6284 sayılı Kanun’un uygulanmasını engellemez” 

Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı Hukuk ve Mevzuat Genel Müdürlüğü Anlaşmalar Daire Başkanı Emre Topal ise Cumhurbaşkanlığı adına yaptığı savunmada şunları söyledi:

“Anlaşmalar bir tür kanun değildir. Davacıların dilekçilerinde yer alan ‘yetkide, usulde paralellik olduğu iddialarını kabul etmiyoruz. Ülkemiz tarafından onaylanan anlaşmanın iç hukukta uygulanabileceğini belirttik. İstanbul Sözleşmesi’ne bakıldığında ise belirli bazı konularda ilke ve kuralları kabul eden ancak bunların iç hukukta nasıl uygulanacağını taraf devletlere bırakan bir sözleşmedir. Ülkemizde de bu doğrultuda 6284 sayılı Kanun kabul edilmiştir. 6284 sayılı Kanunda İstanbul Sözleşmesi’ne yapılan atıf, ülkemizin taraf olduğu bir anlaşma bağlamında yapılmıştır. İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi de 6284 sayılı Kanunun işleyişini engellememektedir. 6284 sayılı Kanun yürürlüktedir ve kadına karşı şiddetle mücadeleye devam edilmektedir.” 

Danıştay 10. Dairesi, 28 Nisan ve 7 Haziran’da İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararına ilişkin 30 dosyayı görüşmüştü. Danıştay, 10. Dairesi’nin 23 Haziran’da yapılacak olan duruşma sonrasında kararını vermesi bekleniyor. 

Bundan önceki iki duruşmada savcı, feshin iptalini istemişti

28 Nisan ve 7 Haziran’da yapılan duruşmalarda Danıştay Savcısı Aytaç Kurt, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi hakkındaki cumhurbaşkanı kararının iptal edilmesini istemişti. Savcının mütalaası duruşma salonunda alkışlarla karşılanmıştı.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.