Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Uzmanlar Medyascope’a anlattı | Akran zorbalığı (1): Türkiye’de öğrencilerin yüzde 24’ü her ay birkaç kez zorbalığa maruz bırakılıyor | “Olumsuz ebeveyn-çocuk ilişkileri akran zorbalığına zemin hazırlıyor”

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD), PISA 2018 programı kapsamında hazırladığı rapora göre Türkiye’de öğrencilerin yüzde 24’ü her ay birkaç kez zorbalığa maruz bırakılıyor. Akran zorbalığının depresyon belirtisi olabileceğini söyleyen Klinik Psikolog Bilge Çevik Toker, “Olumsuz ebeveyn-çocuk ilişkileri akran zorbalığına zemin hazırlıyor” dedi. Okul değiştirmenin çözüm olmadığına dikkat çeken Çocuk Gelişim Uzmanı Emine Ergün ise “Öğretmen ve okul ‘Bana şikayetle gelmeyin’ diyorsa o zaman zorbalığa maruz kalan çocuk da tek başına kalacağı için, ya bu zorbalığa maruz kalmaya devam edecek ya da kendi adaletini kendisi sağlayacaktırdiye konuştu.

OECD’nin PISA 2018 programı kapsamında hazırladığı rapora göre Türkiye’de ayda en az birkaç kez herhangi bir zorbalığa maruz bırakıldığını bildiren öğrencilerin oranı yüzde yirmi dört. Rapora göre öğrencilerin yüzde 80’i “Zorbalığa katılmanın yanlış bir şey olduğunu” kabul ediyor fakat bu oran, diğer OECD ülkelerindeki öğrencilerin, zorbalığı kötü bir şey olarak kabul etme oranının oldukça altında kalıyor.

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Eğitimi Araştırma ve Geliştirme Dairesi Başkanlığı, 2008 yılında, “Öğrencilerin Şiddet Algısı” araştırması yapıldı. Bu araştırmaya göre öğrencilerin “Şiddete maruz kaldığınız ortamlar nelerdir” sorusuna verdikleri cevaplarda, “Okul” yüzde 18,4 ile birinci sırada yer alıyor. Ardından sırasıyla yüzde 15,5’le çevre, yüzde 11,2’le arkadaş çevresi, yüzde 9,5’le aile, yüzde 3,4’le trafik yanıtları geliyor. 

Sözel şiddet oranı yüzde 50, fiziksel şiddet yüzde 22

Yine araştırmada öğrencilerin gördüğü şiddet türlerinin yüzdelik dağılımına göre, sözel şiddet yüzde 52,2’le ilk sırada bulunuyor. İkinci sırada yüzde 23,7’yle duygusal şiddet yer alırken, üçüncü sırada da 21,9’la da fiziksel şiddet  geliyor. 

Şiddetin kaynağı: Arkadaş

Öğrencilerin “Kimden şiddet gördünüz” sorusuna verdiği yanıtlarda ise “Arkadaş” yüzde 28,5 oranıyla ilk sırada yer aldı. Öğrencilerin arkadaşları ile ilişkilerinin daha esnek olduğu vurgulanan raporda, yaş olarak birbirlerine yakın olan öğrencilerin, şiddet karşısında, “kendilerini savunabilecekleri” düşüncesinin öne çıktığı belirtildi. 

Öğrencilerin “Çevrenizde gördüğünüz şiddet içeren davranışlar nelerdir” sorusuna verdikleri cevaplara göre yüzde 58,8 alay etme, yüzde 31,1 vurma, yüzde 29,6 tekme atma, yüzde 28,1 dayak atma, yüzde 8,1 de haraç kesme olarak kaydedildi. 

Bilge Çevik Toker: “Akran zorbalığının ortaya çıkışında aile, okul, çocukların tavırları önemli”

Klinik Psikolog Bilge Çevik Toker, akran zorbalığının aslında kışkırtma içerdiğini belirterek “Kavgaya davet de vardır ve güç gösterisi kısmında ‘aranızdaki eşitsizlik hissediliyor mu’ noktası önemlidir. İki kişi arasında bir eşitsizlik olduğunda, biz bu tarz rahatsız edici davranışları akran zorbalığı olarak tanımlıyoruz” diye konuştu. “Neden ortaya çıkıyor” sorusunun yanıtının çok geniş olduğuna dikkat çeken Toker, “Aile tutumları, okul içindeki durumları, çocukların karakteristik tavırları, okulların tutumları işleyişleri önemli” dedi.

“Olumsuz ebeveyn-çocuk ilişkileri akran zorbalığına zemin hazırlıyor”

Akran zorbalığının her okulda görülen bir durum olduğunu vurgulayan Toker, ailenin akran zorbalığı üzerindeki etkisine şöyle değindi:

“Ailenin üzerine düşen çok görev var. Bazen aile tutumları da buna sebep oluyor. Zayıf ebeveyn, çocuk ilişkileri ya da disiplin kuramayan, sınırları, kuralları olmayan aileler zorba çocuklar için bir zemin oluşturabiliyor. Tam tersi, çok otoriter tutumlar yine zayıf ebeveyn-çocuk ilişkileri de kurban olma potansiyelini arttırabiliyor.”

Toker, çocuğun aile içerisinde de sosyal anlamda desteklenmesinin bu noktada önemli olduğunu belirtti.

Klinik Psikolog Bilge Çevik Toker

“Zorbalığa uğramanın belirtileri için çocuğun davranışlarını gözlemlemek önemli”

Çocuğun, zorbalığa maruz bırakıldığını anlamanın birçok belirtisi olduğunu ancak çocuğun mizacına uygun olmayan davranışlarını gözlemlemenin önemli olduğunu vurgulayan Toker, şunları söyledi: 

“Çok içe kapanma davranışları görülebilir, öfkelenen, daha depresif durumda çocuklar olabilir. Aslında birçok durum görülebilir ama burada çocuğun kendisine uygun olmayan durumlarını, davranışlarını gözlemlemek asıl önemli olan nokta. Zaten sinirli bir çocuksa, ‘O zaman zorbalık görüyor’ gibi bir şey demek doğru olmaz. Çocuğunuzun başına gelen eylem kasıtlı yapılan bir eylem mi, çocuğunuza yapılan davranış çocuğunuzu fiziksel ya da psikolojik olarak rahatsız etti mi? Tekrarlayan eylemler mi var, aynı kişi ya da farklı biçimlerde tekrarlıyorlar mı, eylem ya da eylemler zamana yayılıyor mu, çok uzun sürüyor mu ve güç gösterisi var mı, kışkırtma var mı? Çocuğunuzun zorbalığa uğrayıp uğramadığını anlamak için buralara bakmak gerekiyor.” 

“Akran zorbalığı bir depresyon belirtisi olabilir”

Hem zorbalık yapan hem de zorbalığa maruz bırakılan çocuğun kendine zarar verdiğini belirten Toker, düzenli aralıklarla zorbalık yapmanın ve zorbalığa maruz bırakılmanın başlı başına bir depresyon belirtisi olduğunu söyledi. Akran zorbalığına maruz bırakılan her öğrencide kendine zarar verecek alışkanlıklar geliştirilebileceğine dikkat çeken Toker, “Etkileri gerçekten de yaşam boyu sürebiliyor çünkü zorbalık anında yaralayan bir eylem. Bazı yaralar gözle görülüyor ama bunun yaralarını görmeyi kabullenmek yıllar alabiliyor” diye konuştu. 

“Zamanında müdahale önemli”

Toker, zorbalığın her türlüsünün kişiyi rencide ettiğini söyleyerek “O yüzden zamanında müdahale yaranın derinleşmesini önlemek açısından çok önemli” dedi. Akran zorbalığının kültür haline gelebildiğini söyleyen Toker,  Zamanında ilgi gösterilmediğinde gerek zorbanın, gerek zorbalığa maruz bırakılanın ve buna tanık olan çocukların akademik başarıdan, özgüvene dek pek çok yönden zarar görme tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını vurguladı. 

Okulda idarecilere düşen en önemli sorumluluğun, tek bir vukuatın bile göz ardı edilmemesi olduğunun altını çizen Bence her vukuat eşit öneme sahip bu noktada” diye konuştu. Akran zorbalığının fark edilmesinin bazen sanılandan daha zor olduğunu belirten Toker, “Çünkü bazen zorbalığa uğrayan öğrenciler kendini suçluyor, kendi beceriksizlikleri olduğunu düşünüyorlar” dedi.

Çocuk Gelişim Uzmanı Emine Ergün

Emine Ergün: “Zorbalık yapan çocukla ilgili de çalışılmalı”

Çocuk Gelişim Uzmanı Emine Ergün, çocuğun zorbalık yapmasının kaynağının, “zorbalığı kendi sosyal hayatında görmesi ve bizzat yaşaması” ile ilgili de olabileceğini belirtti. Akran zorbalığında genellikle zorbalığa uğrayan çocuklar üzerinden çalışıldığını belirten Ergün, “Aslında zorbalık yapan çocukla ilgili de çalışılması gerekiyor çünkü yapılan zorbalık da doğru bir davranış modeli değil” dedi.

“Akran zorbalığında her iki tarafa da nasıl davranılacağı önemli ”

Ailelerin akran zorbalığı üzerindeki rolünün iki şekilde incelenebileceğine dikkat çeken Ergün, şöyle konuştu:

Birinci grup aileler çocuklarının akran zorbalığından hoşlanan aileler. Hatta çocuklarına ‘Vur, çok iyi yapmışsın, bir daha olursa bir de şöyle vur’ diyen aileler. İkinci grupta ise çocuklarının maruz kaldığı zorbalığa yönelik olarak çocuklarına nasıl koruyacaklarını anlatamayan aileler var. Mesela çocuk zorbalığa uğradığı zaman ‘Neden vurmadın, senin elin armut mu topluyordu, sen de vursaydın’ şeklindeki yaklaşımları oluyor.

Ergün, zorbalığa maruz bırakılan çocuğa “Neden vurmadın, niye kendini korumadın, sen de vursaydın, sen böyle yaparsan daha çok dayak yersin” gibi ifadelerin kullanılmaması gerektiği konusunda uyardı. Öğretmenin ve okulun iş birliğinin çok önemli olduğunu belirten Ergün, “Eğer öğretmen ve okul “Bana şikayetle gelmeyin” diyorsa o zaman zorbalığa maruz kalan çocuk da tek başına kalacağı için, ya bu zorbalığa maruz kalmaya devam edecek ya da kendi adaletini kendisi sağlayacaktır” diye konuştu.

Zorbalığa maruz bırakılan çocuklarda “Kendimi koruyamıyorum, insanlar bana bu zorbalığı yapıyorlar” diye düşünerek kendini koruma ihtiyacı hissetmeyebildiklerini belirten Ergün, “Bunu gören başka çocuklar da o çocuğa zorbalık yapmaya başlayabiliyor veya zorbalığa maruz bırakılan çocuk, başka çocuklara zorbalık yapabiliyor” dedi.

“Zorbalık yapan çocuk da destek almalı”

Ergün zorbalığa maruz bırakılan ve zorbalık yapan kişilere nasıl yaklaşılması gerektiğini şöyle açıkladı: 

“Akran zorbalığı söz konusu olduğunda nasıl ki zorbalığa uğrayan çocuk destek alıyorsa, kesinlikle zorbalık yapan çocuk da destek almalı çünkü zorbalık yapan çocuk bunu bir yerde görmüş ya da yaşamış olabilir. Bu çocukla da bir uzman desteğiyle çalışılması gerekiyor. Gerekirse çocuğun da terapi alması, ailenin de terapi sürecine katılması gerekiyor. Zorbalık yapan çocuğun sadece okulunu değiştirmek yeterli bir önlem değil. Bu zorbalığı gittiği her ortamda, her okulda yapma riski var. O yüzden de zorbalık davranışının düzenlenmesi gerekiyor.”

“Okul değiştirmek çözüm değil”

Akran zorbalığı söz konusu olduğunda, hem sınıf öğretmeninin hem de rehberlik öğretmeninin devreye girmesi gerektiğini söyleyen Ergün, sürecin nasıl yönetilmesi gerektiğini şöyle anlattı:

“Sınıf öğretmeni, rehber öğretmen, zorbalık yapan çocuğun ve zorbalığa maruz bırakılan çocuğun aileleriyle görüşme yapması gerekiyor. Bu görüşmeler ailelerin ortak yaptığı görüşmeler olmamalı, görüşmelerin her aileyle ayrı ayrı ve düzenli yapılması gerekiyor. Sınıf ortamında zorbalık yapanla, zorbalığa maruz bırakılan çocuğun yan yana oturtulmaması, tenefüslerde nöbetçi öğretmenlerin de onların ilişkilerine dikkat etmesi burada çok önem arz ediyor. Rehber öğretmenlerin bu sınıflara girip akran zorbalığıyla ve arkadaş ilişkileriyle ilgili çalışmalar yapması, kayıt altına alması, dramalar yapması çok önemli. Bu şekilde bir işbirliğiyle bu durum biraz daha azaltılabilir.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.