CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, iktidarın deprem felaketi karşısında eksiklikleri olduğunu yineleyerek, “Vatandaşlarımızın kanı bu iktidarın elindedir” dedi. Kılıçdaroğlu seçimlerin savaş dışında ertelenmesinin mümkün olmadığını ve zamanında yapılacağını da söyledi ve “Bu ülke için asrın felaketi, tek adam rejimidir, Erdoğan’dır” diye konuştu.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 10 ili vuran Kahramanmaraş merkezli depremlere ilişkin konuştu. Kılıçdaroğlu, “Devlet nerede?” sorusunu sık sık duyduğunu belirterek, iktidarın devleti yönetmeyi beceremediğini söyledi.
Depreme ilişkin ölümlerden iktidarı sorumlu tutan Kılçdaroğlu, “Tedbirsizlik, sorumsuzluk, denetimsizlik, yıkım, çöküş, liyakatsizlik, rüşvet, her türlü değerden kopma, yağma, hırsızlık… Devlet nerede sorusu, bunları akla getiriyor. Açıkça söylüyorum, vatandaşlarımızın kanı bu iktidarın elindedir” diye konuştu.
“Acım tarifsiz”
Kılıçdaroğlu’nun, partisinin genel merkezinde yaptığı ve soru alınmayan basın açıklamasında öne çıkanlar şöyle:
“Acım tarifsiz. Deprem bölgesini karış karış gezdim. Ancak gördüklerimi unutamıyorum. Gecelerdir uyumak mümkün değil. Dehşet içindeyim. Bir üzülüyorum, bir öfkeleniyorum. Duygularım karmakarışık. Ailesiz kalan çocuklar gördüm, evlat kaybetmiş anneler gördüm. Babalarla ağladım. Enkaz altında kalan sevdiklerinin sesini duyan, çaresiz kalan kadınların feryadını dinledim. ‘Devlet nerede’ diye haykıranları gördüm, her gittiğim bölgede. Bunlar kulaklarımdan silemiyorum.
“Bu millete, ‘Devlet nerede?’ diye sordurttular”
Bu millete, ‘Devlet nerede?’ diye sordurttular. ‘Yerli ve milli’den, ‘devlet nerede’ noktasına geldik. Devlet nerede cümlesinin ayrıntılarını aktarayım size… Tedbirsizlik, sorumsuzluk, denetimsizlik, yıkım, çöküş, liyakatsizlik, rüşvet, her türlü değerden kopma, yağma, hırsızlık… Devlet nerede sorusu, bunları akla getiriyor. Açıkça söylüyorum, vatandaşlarımızın kanı bu iktidarın elindedir. Başkanlık sistemini getirdi, tek adam rejimi, devleti felç etti. Gördük, tek adam rejimi karar marar alamıyor. Bunu bir kere görmedik, defalarca gördük. Hırsları ile paralize etti devleti. Bu kadar da olmaz. Devlet yönetilmiyor, devleti yok etti. Hiç kimse unutmasın, bu yaşadıklarımızın baş sorumlusu tek adamdır ve onun bu ülkeye dayattığı rejimdir.
“Bu asrın işbilmezliğidir”
Asla koordine olamadılar. İnsanlarımız ölürken onlar, nasıl bu işi siyaset üstüne taşırız diye özel çaba harcadılar. Nasıl bir korkaklıktır, kendi askerinden korkmak. Asker bu konuda deneyimlidir. İlk 12 saat içerisinde işleri çözecek kapasiteye sahip ama askeri beklettiler. Zaten, olmayan akli melekelerini kaybettiler. Tüm koordine sosyal medyaydı. Sosyal medyaya yasak getirdiler, ağırlaştırdılar. Soru soran gençleri, gazetecileri, bilim insanlarını gözaltına aldılar. Haber kanallarına sorumluluğu hafifletme talimatı verdiler. Vatandaşlarımızın önünden mikrofonları çektiler. Onlara göre, senin kader planında molozlar var. Bu ülke için asrın felaketi, tek adam rejimidir, Erdoğan’dır. Art arda felaketler yaşadık. Beceriksizliği ile bir önceki felaketi arar oldu. Asrın ihanetidir, asrın iş bilmezliğidir, asrın beceriksizliğidir.
“Askeri kışlalarında beklettiler”
İnsanlarımız ölürken onlar nasıl bu işi siyaset üstüne taşırız, sorumluluk almayız diye özel bir çaba harcadılar, bunu düşünmeye başladılar. Beceriksizlikleri on binlerce insanımızın canına mal oldu. İnsanlarımız enkaz altında inlerken kahraman ve eğitimli Mehmetçiğimiz kışlalarında bekletildi. Asker bu konuda deneyimli ve birikimli. İlk 12 saat içerisinde bütün sorunları çözebilecek kapasiteye sahip ama askeri kışlalarında özellikle beklettiler.
“Tüm yardım faaliyetlerinin koordine olduğu alan sosyal medyaydı”
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
Durumun vahameti ortaya çıkınca zaten olmayan akli melekelerini tümüyle kaybettiler. Tüm yardım ve kurtarma faaliyetlerinin koordine olduğu alan sosyal medyaydı, sosyal medyaya yasak getirdiler, ağırlaştırdılar. Ekipler VPN üzerinden harekete geçtiler ama gelen taleplerin yüzde 60’ı kesildi. Soru soran gençleri, gazetecileri, bilim insanlarını gözaltına aldılar. Enkaza yardıma koşan kurumlara zorluklar çıkardılar. Ya hepimizi tutuklayın ya hepimizi serbest bırakın deyince serbest bıraktılar. Haber kanallarına sorumluluğu hafifletme talimatı verdiler. Kalemi kırılmış kişiler, isyan eden vatandaşlarımızın önünden mikrofonlarını çektiler. Daha da acısı bir de çıkıp vatandaşlara kader planı dediler.
“Senin kader planında molozlar var”
Sevgili halkım, onlara göre senin kader planında molozlar var. Donarak ölme var. Erdoğan’ın meşhur bekasının kader planında ise ışıltılı hayat ve saraylar var. Kimse sormadı. Japonya’da bu kader planı Türkiye’den farklı bir şekilde neden çalışıyor? Tüm bu rezaletler yetmedi, İletişim Başkanlığı’nı devreye koydular. İletişim Başkanlığı hemen en çok takipçili hesapları satın almaya başladı, kampanya çalışmışlardı. Siyaset üstüler reklam kampanyasına başladılar. ‘Asrın felaketi’ kampanyasını öne sürdüler. Sosyal medya hesapları açıldı. Yandaşlara emirler verildi. Hâlâ arama kurtarma faaliyetlerini koordine edemeyen Erdoğan, kendi iletişiminin koordinasyonuna düşmüştü.
“Yaptıkları PR, acizliklerini ve rezaletlerini normalleştirme çabalarıdır”
Bir video devreye soktular. Belgesel sesiyle kendilerini aklamaya başladılar. İnsanlar molozlar altındayken belgesel tadında efektli video servis etmeye başladılar. Allah bunlara akıl fikir versin. Gerçekten akıllarını kaybetmişler. Çok para harcamışlardır ama hata üstüne hata yaptılar. Hemen videoyu geri çektiler, rezalete son verdiler.Aslında biz bu İletişim Başkanlığı’nı daha önce de izlemiştik. Bu ‘vitaminsiz Goebbels’, bunları ilk defa yapmıyordu. Yeni Ekonomi Modeli dediler, işsizlik fırladı. Enflasyon ile topyekûn mücadele dediler, enflasyon uçtu. ‘Türkiye Yüzyılı’ dediler, şimdi asrın felaketini konuşuyorlar. Erdoğan ve emrindeki İletişim Başkanlığı, Erdoğan ne zaman batırırsa halka hemen bir reklam ve kavram servis etmeye başlıyor. Halkımız devlet nerede diye haykırırken ortaya koyabilecekleri tek şey koskoca bir yalan makinesi. Yaptıkları PR, acizliklerini ve rezaletlerini normalleştirme çabalarıdır.
“Size o izinleri kim verdi”
Felaket üstüne felaket yaşadık. Hepsinde beceriksizliğiyle, bir önceki felaketi aratır oldu. Halkımıza yaşatılan koordinasyonsuzluk ve devletsizlik asrın felaketi, asrın cinayetidir. Asrın ihanetidir. Bu asrın iş bilmezliğidir. Asrın tedbirsizliğidir. Asrın beceriksizliğidir. Saygın kuruluşlar açıklanandan çok daha fazla insanın hayatını kaybettiğinden ve 84 milyar dolarlık bir hasar tespitinden söz ediyorlar. Düşünün vefat edenlerin sayısı otuz bini geçti ama Allah rızası için bir kişi bile istifa etmedi.Ya bu nasıl bir sorumluluk anlayışıdır. 30 bini aşkın kişi hayatını kaybeder, bir kişi ve şürekası devleti yönetir, ama bir tek Allah’ın kulu, ‘Benim vicdanım var, benim sorumluluğum var’ deyip istifa etmez. Nasıl bir anlayıştır. Nasıl bir koltuk merakıdır. Nasıl bir rant anlayışıdır bu. Akıl mantık alacak şey değil. Açıkça söylüyorum, rüşvet ve yandaş politikalarının affı maffı olmaz. İnsafsızları, rantçıları, torba yasalarla ödüllendirenler vicdan azabı çekmiyorlar. Size o izinleri kim verdi? Size kim gidip bunları denetlemeyin talimatı verdi? O imzaları kim attı, bu yıkılan binaların imzalarını? Hepsi çıkacak ortaya. Halkıma söz veriyorum, asla ve asla yakalarını bırakmayacağım ve tamamının hesabını soracağım. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını sormak benim boynumun borcu olacak.
“Seçimler zamanında olacak”
Seçimleri ertelemeye çalışıyorlar. Rolü belli isimleri öne sürüyorlar. Ertelemeden bahsediyorum. Halkıma açık ve net söylüyorum, seçimler zamanında olacak. Hukuk devleti, anayasa, yasalar ve bu yasaların oluşturduğu kurumlar bunu çok iyi bilsinler. Bu ülkede seçimler zamanında olacak. Seçimler, savaş dışında ertelenemez. O zaman savaş için bile kararı TBMM verir. Anayasa madde 78 çok açık, ortada, tıpkı Anayasa 101’inci maddede olduğu gibi. TBMM’de de YSK’da da afet halinde seçimi erteleme diye bir olay yoktur. Böyle bir yetki de yoktur. Söylüyorum, aklınızdan bile geçirmeyin. Bunu YSK talep ederse, demokrasiye darbe talebinde bulunmuş olur. Biz bunu böyle okuyacağız. Kendilerine şimdiden ifade edeyim. Erdoğan çıkmış, ‘Bana bir yıl daha verin’ mesajıyla ortada. Geziniyor. Ya Erdoğan, bu ülke sana bir yıl değil tam 20 yıl verdi. Artık bu saatten sonra bir yıl değil, bir saat bile veremez.”