Almanya Bundesliga’nın 26. haftası dev bir maça ev sahipliği yapacak. Yarın (1 Nisan) saat 19.30’da başlayacak müsabakada yeni teknik direktörü Thomas Tuchel ile Bayern Münih, 2022 Dünya Kupası sonrası en formda ekip olan Edin Terzic’in çalıştırdığı Borussia Dortmund’u ağırlayacak. Der Klassiker ile ilgili tüm detayları Medyascope Spor’un podcasti Bundesliga 101’den Öner Tavtay yazdı.
Bayern Münih’in konuğu Borussia Dortmund: Der Klassiker rehberi | Kritik viraj
Der Klassiker günü geldi çattı. Bundesliga’nın en büyük maçı, en büyük derbisi bu sefer son dönemdekilerin en önemlisi olarak ön plana çıkıyor. Bayern’de alışılagelmişin dışında ortaya çıkan ani teknik direktör değişikliği ve Dortmund’un inanılmaz formu sebebiyle bu maçın önemi neredeyse şampiyonu belirleyecek maç kadar önem taşıyor. Sizlere bu yazıda Der Klassiker’i daha heyecanlı izleyebilmek için neleri bilmemiz gerektiğini aktaracağım.

Öncelikle iki takımla alakalı son haberlerle başlayalım. Bayern cephesinde ani bir kararla gönderilen Julian Nagelsmann’ın yerine Thomas Tuchel teknik direktörlük görevine getirildi. Altı sene sonra Bundesliga’ya geri dönen Tuchel ilk maçına, 2015-2017 arasında çalıştırdığı eski takımı Borussia Dortmund karşısında çıkacak. Bu maça hazırlanmak için çok fazla vakti olmadığını eklememiz gerek. Bayern cephesinde sezonu kapatmış Neuer ve Lucas Hernandez dışında bir eksik yok. Sadece Jamal Musiala’nın durumu şüpheli gözüküyor, hamstring sakatlığı sebebiyle genç yıldızın durumu muhtemelen maç saatinde belli olacak.

Borussia Dortmund cephesinde ise sakatlıklar dışında endişeli bir durum gözükmüyor. Sakatlık listesinde Kobel, Schlotterbeck, Adeyemi, Brandt, Moukoko ve Bynoe-Gittens bulunuyor. Bunlardan Bynoe-Gittens’ın kadroda yer alması beklenmiyor. Kobel ve Peru ile oynanan milli maçta sakatlanan Schlotterbeck’in ilk 11’de görev almalarına neredeyse kesin gözle bakılıyor. Maçta oynaması beklenen bir diğer oyuncu ise bu sezonun en formda isimlerinden Julian Brandt’tan başkası değil. İlk 11’de başlamasa bile yedek kulübesinden maça dahil edilmesi bekleniyor. Adeyemi ve Moukoko cephesinden de gelen haberler olumlu gözüküyor. Maç saatinde kadrolar açıklandığında bunları net bir şekilde görme imkânına sahip olacağız.

Der Klassiker’in önemini büyüten faktörlerden biri de teknik direktörler olacak. Thomas Tuchel için duygusal bir maç olacağına hiç şüphemiz yok. Tuchel, altı sene evvel ayrıldığı takımına karşı Bayern’in başında ilk maçına çıkacak. Her ne kadar Der Klassiker’e hazırlanmak için çok fazla vakti bulunmasa da Tuchel’in büyük taktik dehası bu eksikliği bizlere hissettirmeyecektir. Özellikle Chelsea’de gösterdiği hünerler, bize Tuchel’in gün geçtikçe ne kadar büyük bir taktiksel deha olduğunu bir kez daha göstermişti.

Taktiksel savaşa Tuchel yönünden bakarsak büyük maçları çok seven ve çok iyi hazırlanan bir hoca olduğunu görebiliriz. Chelsea’nin başındayken özellikle Guardiola’ya karşı gösterdiği başarı da bunun en büyük kanıtlarından biri. Dortmund’un başındayken 78 puan toplayarak şampiyon Bayern’in ardından ikinci olabilmişti. Sonrasında PSG macerasına atılmış burada da iki kez Ligue 1 şampiyonluğu ve Fransa Süper Kupası, birer kez de Lig Kupası, Fransa Kupası’nı kazandı. Şampiyonlar Ligi’nde de Katar Yatırım Ortaklığı’nın devraldığı dönemden beri PSG’yi finale çıkaran tek hoca olma başarısını gösterdi. 2021’de ise sezon ortasında görevi devraldığı Chelsea ile Şampiyonlar Ligi şampiyonluğuna ulaştı. Sonrasında da Avrupa Süper Kupası ve Dünya Kulüpler Şampiyonası’nda takımını zirveye taşıdı ve 2021 yılında FIFA Yılın En İyi Teknik Direktörü Ödülü’nü kazandı. Tuchel’in göz kamaştıran kariyeri ve zekâsını Bayern üzerinde nasıl göstereceğine dair bazı çıkarımlar yapabiliriz.
Tuchel’in nasıl bir taktik anlayış göstereceğine uygun tahminler yürütülüyor. Bu da özellikle son dönemde Nagelsmann’ın kullandığı 3-4-3 dizilişini bozmayacağı yönünde. Özellikle Chelsea kariyerinde 3’lü savunma anlayışını savunan Tuchel, bu sistemi bozmayacak ve De Ligt-Upamecano-Pavard üçlüsünü kullanacaktır. Sol kanat Davies’e emanet edilirken, sağ kanat için kesin bir görüş bildirmek şu an için zor. Bu bölge için en büyük adaylar Coman ve Cancelo gibi duruyor. Fakat kanatlardan birinin savunma özelliklerinin kuvvetli olmasına da dikkat eden Tuchel, bu bölgede farklı alternatiflere de yönelebilir ki burada da aklımıza Stanisic ve Mazraoui geliyor. Orta ikilide Kimmich-Goretzka’yı bozmasını beklemiyoruz. İleri üçlüde Thomas Müller ve Choupo-Moting’in yeri kesin gibi gözüküyor. Onlara eşlik edecek diğer oyuncuya en büyük aday Sane ve Gnabry. Bu ikiliden biri sahada, bir diğeri de yedek kulübesinde hamle oyuncusu olarak görev alacak. Nagelsmann’a oranla savunma güvenliği konusunda daha da tedbirli olacağı için Tuchel daha dengeli bir futbol oynatacaktır. Özellikle savunmada yapılan bireysel hatalara parmak basacaktır. Bu konuda Upamecano’ya ve De Ligt’e katacakları çok önemli bir yer tutacak. Bu iki oyuncu da maç içerisinde hata yapmaya çok meyilli ve alıştığımız Bayern savunma düzenindeki oyunculardan daha farklı bir yer tutuyor. Alaba ve Boateng ikilisi kadar güven vermedikleri bir gerçek. Tuchel’in Bayern’inin boğucu bir pres yapacağı karşımıza çıkan en gerçekçi tahminlerden biri. Nagelsmann dönemine göre daha çok koşan bir Bayern görebiliriz. Burada Kimmich ve Goretzka’ya büyük görevler düşecek.

İki teknik adam arasında daha zayıf bir geçmişe sahip Edin Terzic ise formuna güvenerek bu maça hazırlanıyor. Kariyerinde sadece bir tane Almanya Kupası şampiyonluğu bulunan Terzic, Bayern’in 10 senelik hükümdarlığına son veren isim olmak istiyor ve bunu başarmaya da her hafta daha çok yaklaştığını söylemek mümkün. Ocak ayından bu yana oynanan 10 lig maçında 8’i üst üste olmak üzere 9 galibiyet, 1 beraberlik alan genç teknik adam, Dortmund’u bu dönemin en çok puan toplayan (28 puan) ve en çok gol atan (30 gol) takımı haline getirdi. Sene başında çok inişli çıkışlı bir performans göstererek okları üzerine çeken Terzic, bazı otoriteler tarafından sorgulanmıştı. Çünkü kötü bir sezon performansı göstermemiş olan Marco Rose’nin yerine aniden göreve getirilince beklentiler çok büyümüştü. Yarım kalan hikayesini tamamlamak için görevi devralan Edin Terzic, Dünya Kupası arasını çok iyi değerlendirmiş ve ocak ayından itibaren taktiksel zekâsını da ortaya koyarak takımından optimum düzeyde performans almayı başarmıştı. Özellikle de aranın ardından 4-3 kazanılan Augsburg maçı sonrası Salih Özcan’dan vazgeçmiş ve buraya Emre Can’ı ekleyerek orta sahaya daha agresif ve savunma ağırlıklı bir hamle yapmıştı. Emre Can’ın sertliği ve savunmaya getirdiği yardımla Dortmund, daha az gol yiyen bir takım haline geldi.
Emre Can’ın varlığıyla stoperler ve Bellingham rahatladı. Aynı zamanda da takım hücumdayken Emre Can savunmayı üçleyerek beklerin de hücuma daha rahat katılmasını sağlıyordu. Guerreiro, Wolf ve Ryerson artık hücuma daha rahat katkı verir hale geldiler. Son dönemde de sakatlıklar yüzünden Guerreiro’yu orta sahada denemiş ve büyük verim almıştı. Leipzig maçında rakibin hızlı ve etkili kanat oyuncularına karşılık Guerreiro’yu yedek oturtup, solda Ryerson’a görev vermişti. 2-2 berabere biten Schalke maçında ise kendisini orta sahada Emre Can ve Bellingham’ın yanında oynattı. Ryerson, bir sonraki hafta da 6-1’lik Köln galibiyetinde başroldeki oyunculardan biri oldu. İki maçta 2 gol, 3 asistle oynayarak Terzic’in güvenini boşa çıkartmadı. Artık taktiklerini iyiden iyiye maçlara göre adapte etmeyi başaran Edin Terzic, büyük bir hoca olma yolundaki hünerlerini sergiliyor. Der Klassiker de bu yüzden çok büyük önem arz ediyor. Olası bir Borussia Dortmund galibiyetinde sadece şampiyonluk yolu açılmayacak, Terzic’in de büyük maçlarda başarılı bir hocaya dönüştüğünü kanıtlayacaktır.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

Gelelim Der Klassiker öncesi önemli istatistiklere. İki ekip de xG (gol beklentisi) açısından ligde başı çeken iki takım konumunda. Bayern 57 gol beklentisinden 72 gol bulurken, Dortmund 48.4 gol beklentisinden 55 gol kaydetti. Şut efektifliği konusunda Bayern +15’le inanılmaz bir istatistiğe imza atarken Dortmund sadece +6.6’da kalarak ligin dördüncüsü durumunda. Bu istatistiği bireyselleştirdiğimizde iki taraftan da önümüze üç oyuncu çıkıyor. Choupo-Moting +4.4 ile beklenenden daha fazla gol atarken, onu +4.2 ile Julian Brandt ve +4.1 ile Jamal Musiala takip ediyor. Bir diğer taraftan da ligin en hızlı üç oyuncusundan ikisinin karşı karşıya geleceğini de söyleyebiliriz. Şu an ligin en hızlı oyuncusu istatistiğinde zirvede yer alan Karim Adeyemi ve üçüncü sıradaki Alphonso Davies, karşı takımlarda forma giyecekler, kim bilir belki de aynı bölgede görev alarak karşılıklı oynayacaklar.
En fazla pres gören oyuncu istatistiğinde ise başı toplamda 499 seferle Musiala çekiyor, hemen arkasından da bir başka genç yıldız Bellingham, 497’yle takip ediyor. Bellingham aynı zamanda 380 kez ikili mücadele kazanarak bu alanda ligin lideri durumda. Baskıdan en iyi çıkabilen oyuncu istatistiğinde Upamecano %73 ile ligin ikinci sırasında yer alıyor. Son dönemde gelişmiş istatistikler sayesinde karşımıza çıkan bir başka özellik de pas efektifliği. Beklenen isabetli pasın +312.2 üstüne çıkan Bayern, maçlarda rakiplerine bu konuda ezici bir üstünlük kuruyor. Bu alanda Dortmund ise beklentinin +64 isabetli pasla üstüne çıkabilmiş durumda ve bu konuda ligin üçüncüsü konumundalar. Frikikten tehlike yaratma konusunda %85 ile Bayern, ligde başı çekerken Dortmund’da %69 ile lig üçüncüsü olarak karşımıza çıkıyor. Dortmund, ocaktan bu yana Bayern’den 10 puan daha fazla toplamış durumda. Bayern ise 2014’ten beri kendi evinde Dortmund’a mağlup olmadı. Musiala da Kolo Muani ve Füllkrug’dan sonra 19 gol katkısıyla lig üçüncüsü. Son olarak ekleyeceğim bir başka istatistik ise Dortmund’da yedekten giren oyuncuların 10 gollük katkı vermesi ki bu konuda ligin zirvesindeler. Attıkları 55 golün neredeyse %20 ‘sine yakınına denk geliyor diyebiliriz.

Der Klassiker’de Bayern’in en önemli oyuncusunun Kimmich olacağını düşünmek yanlış sayılmaz. Özellikle de Tuchel’in en çok güvendiği oyunculardan biri olacaktır. 28 yaşındaki kaptan, bu sezon takımına 4 gol, 4 asistlik katkı verdi. Oynadığı maçlarda toplamda 279 kilometre koşarak takımın bu alanda birincisi konumunda. Kimmich’in hücumda oyun kurucu rolü, savunmada da pres ve top kapma özelliği Bayern’in kendine en çok güvendiği yönlerden biri. Kimmich’in iyi bir maç geçirmesi Bayern’in de puan almasında büyük önem sahibi olacaktır.

Dortmund tarafında ise takımın en büyük kozu, şimdiden takımın efsanesi haline gelen Marco Reus olacak. Sakatlık dönüşü formunu tekrar bulan 33 yaşındaki kaptan, bu sezon 6 gol, 4 asistle takımına katkıda bulundu. Dortmund’un hücumlarında Bellingham ve Brandt’la birlikte en büyük top yönlendiricisi ve takımın en tecrübeli oyuncusu olması sebebiyle gözler yine onun üzerinde olacaktır. Aynı zamanda da kariyerini bir şampiyonlukla taçlandırmak istediği için bu maça ekstra motivasyonla çıkacaktır. Şu anki Dortmund kadrosunda Hummels dışında Dortmund formasıyla şampiyonluk yaşamış başka bir oyuncu bulunmuyor.

Yazımın burada sonuna gelirken son dönemlerin en harika Der Klassiker’lerinden birini izleyeceğimiz kesin. İki taraf için de üç puandan fazlası haline gelen maç keyifli ve çekişmeli geçecektir. Şimdiden saatlerinizi 1 Nisan Cumartesi günü saat 19:30’a ayarlayın, bu maçı kaçırırsanız çok pişman olabilirsiniz. Bir sonraki yazıda tekrar görüşmek üzere, futbolla kalın!
Yazan: Öner Tavtay
Editör: Doğa Üründül





