“Def-i mefâsid celb-i menâfiden evlâdır” der Mecelle.
Yani kötülüğün def edilmesi, yarardan-faydadan önceliklidir. Hatta denilebilir ki kötülüğe dur demek iyiliği inşa ve ihya etmekten önemlidir.
Hal bu iken şu saatten sonra küfemizde haklı kızgınlığa, haklı kırgınlığa ve haklı şüpheye ilişkin ne varsa Bay Kemal’e dair, hepsini bir kenara bırakmakta fayda var. Tabii sadece şimdilik. Zira yapılan hataları veya ıskalanan fırsatları ya da olası riskleri konuşmanın şu saatten sonra kimseye faydası yok, zorbadan başka.
Korkuya ya da karamsarlığa da gerek yok. Seçimleri kim kazanırsa kazansın Türkiye er ya da geç içinde bulunduğu bu irtikap ve irtişa düzeninin çarklarını paramparça edecek. Buna zerre şüpheniz olmasın. Yeter ki hesaplaşma dilinin helalleşme duygusunun önüne konulmasına müsaade etmeyelim.
Detayları tartışmanın vakti değil. Bunca zaman çok konuştuk, çok yazdık. Toplum olarak çok yorulduk. Ayrıştırıldık, olmadı ötekileştirildik, yetmedi kırıldık, kırdırıldık. Lakin bunca zulme, zorbalığa rağmen bir arada yaşama arzumuzdan hiçbir zaman vazgeçmedik.
Umarım 14 Mayıs gecesi seçim sonuçları vakur bir şekilde karşılanır. Umarım Bay Kemal kazanır ve ivedi olarak Erdoğan-Bahçeli ikilisini Çankaya Köşkü’ne davet eder. Umarım Türkiye huzurlu bir döneme kapı aralar.
Böylesi bir günde sözü daha fazla uzatmak istemiyorum. Kısa kesiyorum ve bir Türk milliyetçisi olarak diyorum ki: Bir oy Bay Kemal’e (bağrıma taş basarak), bir oy da Yeşil Sol Parti’ye (canı gönülden kucaklayarak). Hem de zerre tereddüt etmeden.
Ne demiştik; “Def-i mefâsid celb-i menâfiden evlâdır!”
Haydi Türkiye!
Medyascope'un haftalık e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her çarşamba mail kutunuzda.
