Türkiye’nin önemli şirketlerinden biri olan Temsa, geçtiğimiz aylarda önemli bir proje hayata geçirdi. Çağdaş Türk edebiyatının usta isimleri Ahmet Ümit, Aslı Perker, Ayşe Sarısayın, Başar Başarır, Bedia Ceylan Güzelce, Defne Suman, Doğu Yücel, Haydar Ergülen, İsmail Güzelsoy, Mahir Ünsal Eriş, Mario Levi, Murat Yalçın, Pelin Buzluk, Sibel Oral, Şebnem İşigüzel, Şermin Yaşar ve Yekta Kopan’ın kaleme aldığı 17 hikaye ile “Otobüsün Penceresinden” isimli bir kitap yayınladı. TEMSA’nın CEO’su Tolga Kaan Doğancıoğlu ile kitap projeleri üzerine konuştuk.
- TEMSA, Türkiye’de kurulmuş 55 yıllık bir şirket. Otomotiv şirketi olmasına rağmen böyle bir sosyal sorumluluk projesinde yer alıyor. TEMSA sizin gözünüzde nasıl bir şirket?
TEMSA 1968 yılında kuruldu ve bugün baktığımızda onlarca yıllık tecrübesiyle Türkiye’de ve dünya sanayisinde bilinirliği en yüksek markalardan biri oldu. Bunun sebebi yurt içi ve yurt dışındaki sektörel başarısının yanı sıra topluma fayda getirme vizyonu ile çalışan, ilkeleri ve değerleri olan bir şirket olması. İnsana, doğaya, tabiatın içinde yer alan tüm canlılara saygılı, hoşgörülü ve duyarlı bir duruşa sahip. Aynı zamanda ana vatanımız Türkiye’nin toplumsal kalkınmasına öncülük etmek, TEMSA olarak sorumlu hissettiğimiz öncelikli konular arasında yer alıyor. Bugün görüyoruz ki sorumluluk bilincimiz ile Türkiye’den yola çıkarak tüm dünyada sayısız insanın hayatına dokunmuşuz. Bunu da sürdürmeye devam edeceğiz.
TEMSA, insanların hayatına doğrudan dokunan bir şirket. Türk insanının sayısız yolculuğuna eşlik etmiş; onların sevinçlerine, üzüntülerine, acılarına, heyecanlarına yıllar boyunca ortak olmuş bir marka. Türkiye’de, insanımızla özdeşleşen markalardan biri. Bunu hem sahada hem de yaptığımız araştırmalarda görüyoruz. Böyle bir markanın da sadece üretimle, ekonomiye katkıyla anılması mümkün değil. TEMSA’nın bu ülke için anlamı, sunduğu ekonomik değerin çok daha ötesinde. Bu topraklarda iyileşmenin, kalkınmanın, çağdaşlaşmanın bir parçası olmak TEMSA’nın yüksek amacının, sorumluluk anlayışının vazgeçilmez bir parçası. Biz de hayata geçirdiğimiz tüm projelerle bunun gereklerini yerine getirmeye çalışıyoruz.
- TEMSA olarak sanata ve spora yatırımlarınız var. Bu konulara şirket olarak öncelik veriyorsunuz. Türkiye’de bu alanda gelişim için sizce neler yapılmalı? Nasıl bir yol haritası izlenmeli?
Toplumsal faydanın olduğu her alanda biz de varız. TEMSA’nın insanlarla olan bütünlüğünü ve bağını önemsiyoruz, bunu da spor, sanat, eğitim gibi alanlar sayesinde büyütmeye devam ediyoruz. Bugüne kadar hentboldan futbola, basketboldan voleybola kadar genç sporcularımızı desteklemek için çok sayıda takımımıza sponsor olduk.
2021 yılında ise Çukurova Üniversitesi’nden öğrencilerimizle birlikte hayata geçirdiğimiz TEMSA ART yine iyilik hikayelerimizde bize yol gösteren bir proje oldu. Öğrencilerimiz, otobüs üretim süreçlerinde ortaya çıkan ve toplam ağırlığı 1,5 tonu bulan atık ve hurda malzemeleri kullanarak 20’nin üzerinde sanat eseri üretti. Genç sanatçılarımızın eserlerini çok özel bir etkinlikle sergiledik. Özellikle sporun, eğitimin ve sanatın iyileştirici gücü ile topluma ve insanlığa pozitif etki sağlamayı arzuluyoruz. “Otobüsün Penceresinden” ismini verdiğimiz projeyi de bu değerleri gözeterek hayata geçirdik…
Biz her şirketin ve bireyin toprağa, çevreye, canlı yaşamına ve insanlığa karşı büyük sorumlulukları olduğuna inanıyoruz. Gönüllülük esasıyla daha fazla insana ve yaşama dokunabiliriz. Şirketlerin, özellikle genç yeteneklerin önünü açmak için elini taşın altına koyması gerekiyor. Sanat, spor ve eğitim gibi alanlarda katkı sağlayacak projeler geliştirmek, yeryüzüne bırakılacak en güzel ayak izi olacaktır. Ben şahsen, iyiliğin bulaşıcı olduğuna ve ülkemizde çok büyük iyilik hikayeleri yazılabileceğine inanıyorum.
- Türkiye’de önemli yazarların bir araya geldiği ve otobüs yolculuklarının öyküleştirdiği bir kitaba TEMSA olarak öncülük ettiniz. Peki bu kitabın yolculuğu nasıl oldu?
“Otobüsün Penceresinden”, bir yıl boyunca üzerinde fikir yürüttüğümüz, bizi sabırsızlandıran bir projeydi. Yaşamın içinden olmasını ve herkese dokunmasını arzuladık, öyle de oldu. Birbirinden samimi ve gerçek hikayelerle dolu bir eser çıktı ortaya. TEMSA’nın ana faaliyet alanını sanat ile kesiştiren bu farkındalık projesini ortaya çıkaran 17 değerli yazarımızın kalemi ve sevgili Sibel Oral’ın editörlüğünde TEMSA’nın yol hikayelerindeki ve insan hayatındaki yerini çok iyi özetleyen bir projeye imza atıldı. Edebiyat tutkunlarının kütüphanesine ve tarihe çok değerli bir eser bıraktığımıza inanıyorum. TEMSA’nın ve Türk toplumunun değerlerini yansıttığımız, okuyucuların zihinlerinde keyifli yol hikayelerini canlandırdığımız bu esere emek veren herkese minnettarım.
Sürdürülebilirlik bizim iş yapış modelimizde çok önemli bir yere sahip. Bu ilkeyi, hayata geçirdiğimiz her projede önde tutuyoruz. Birçok iyilik projemiz gibi bu proje üzerinden de kendimize ilave bir yol haritası çıkardık ve kitap satışlarımızdan elde edeceğimiz geliri, tıpkı TEMSA ART projemizde olduğu gibi TEMSA Hayal Ortakları Derneği’ne bağışlamaya karar verdik.
- Kitabın geliri TEMSA çalışanları tarafından kurulan Hayal Ortakları Derneği’ne bağışlanacak. TEMSA’nın bu derneğe ve çalışanlarına destek vermesi örnek olacak bir davranış. Derneğin yaptığı sosyal sorumluluk projelerine biraz değinebilir miyiz? İlerleyen dönemlerde gerçekleştirmeyi düşündüğünüz projeleriniz var mı?
Spor ve sanatta olduğu gibi eğitimde de katkı ve farkındalık sağlamak için durmadan çalışıyor, yeni projeler üretiyoruz. 2014 yılında, TEMSA çalışanlarının gönüllü olarak oluşturduğu fonla yola çıkarak, eğitim alanına katkı sağlamak amacıyla hayata geçirdiğimiz “Hayal Ortakları” projesi, gönüllülerinin de destekleriyle bugün büyük bir sosyal sorumluluk hareketine dönüştü. Hayalimize ortak yüzlerce ferdin iyilik adımları, sayısız iyilik hikayesini yazdı. Kurulduğu günden bu yana köy okullarının fiziki şartlarının iyileştirilmesi, kitap ve kırtasiye desteği, köy okulu çocuklarına alışveriş imkanı sağlanması, eğitime yardımcı donanım ve malzemelerin alınmasına varıncaya kadar toplam 40’ın üzerinde etkinliği hayata geçiren ortaklar, dernekleri sayesinde çalışma ve dayanışma alanları belirleyerek ihtiyaç sahiplerine destek oluyor.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
Cumhuriyetimizin 100. yılında birçok anlamlı projeye daha imza atmaya hazırlanıyoruz. Sabancı Holding’in öncülük ettiği ve tüm iştiraklerinin destek olduğu gelenekselleşen Sabancı Cumhuriyet Seferberliği kapsamında, bu yıl da TEMSA olarak özellikle eğitimde yeni iyilik hikayeleri yazacağız.
- Sizin “Otobüsün Penceresinden”’de en sevdiğiniz, kendinizle en çok bağdaştırdığınız öykü hangisi oldu?
Bu kitapta yer alan tüm öyküler, yaşamımdan birçok anıyı ve duyguyu hatırlattı bana. Arasından seçmek oldukça zor. Aslında ülkemizin insan ve kültür zenginliğinin güzel bir yansıması oldu. Zaman zaman kendi yolculuklarıma götürdü, ya da belki de çok dikkatli kulak vermediğimiz başka insanların zorlu hikayelerine… Bilim kurguyla, anıyla, hüzünle ve sevinçle dopdolu bir kitap. Her elime aldığımda keyifle okuyorum.
Kendim ile ilgili tek bir hikayeden ziyade yolculukların kendi heyecanı beni çok etkilemiş, okurken onu fark ettim. Yeni çıkan bir kasetin tekrar tekrar dinlenmesi, hele bir şoförün tek bir favori şarkısı var ise onun artık aklına kazınması, uzun seyahatlerde komşu koltuk ile neredeyse arkadaş olarak ayrılacak kadar derin sohbetler, sevdiklerine kavuşmak için gidilen yolların bir türlü bitmemesi…
- Yazma süreci veya eve geri dönüş olarak sanatın her alanında görebiliriz. Sizin “Otobüsün Penceresinden” kitabında bir yazınız olsaydı adı ne olurdu?
Her halde en büyük zenginlik ve kendini tam hissetme hali mutluluk. Mutluluğun en güzel göstergesi ise gülmek. Tüm zorluklara rağmen, tüm hoyratlıklara rağmen hepimiz için mutlu olabileceğimiz anların sayısının artmasını arzu ediyorum.
Yazmak, hele hikaye yazmak çok zor. Yazabilseydim, ismi “Mutlu İnsanlar Ülkesi” ya da “Gülmeyi bilen çocukların ülkesi” olsun isterdim.