Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Tele 1 TV canlı yayınında gazeteci Merdan Yanardağ, Zeynel Lüle ve Evren Özalkuş’un konuğu oldu. Kılıçdaroğlu, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile ilgili olarak “Görevine devam edecek. 22 ilçeyi alabilecek potansiyele ulaştık” dedi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Tele1 TV canlı yayınında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, CHP’de yaşanan değişim tartışmalarına da değindi. Kılıçdaroğlu, CHP’de “değişim” söylemini başlatan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında, “Ekrem Bey başarılı bir belediye başkanımızdır. Ben asla İstanbul halkının oyuyla yönetme yetkisi verilmiş bir belediyeyi alıp da AK Parti’ye teslim edemem. Bunu asla kabul edemem. Elbette Ekrem Bey görevine devam edecektir” dedi.
“Ekrem Bey görevine devam edecektir”
Kılıçdaroğlu gazeteci Zeynel Lüle’nin “İmamoğlu 21 yaşında babasının şirketi kendisine teslim ettiğini söyledi. Hayalinin partide böylesi bir değişiklik olması yönünde fikrini belirtti. İmamoğlu’nun bu çıkışları ve genel başkanlık beklentisi konusunda ne düşünüyorsunuz?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“CHP’de doğal olarak herkes koşulları yerine getirdiğinde genel başkanlığa aday olabilir. Şirketler ayrıdır, partiler ayrıdır. Partiyi şirket gibi düşünemezsiniz. Erdoğan, ülkeyi şirket gibi yönetiyor ya, bu farkın bilinmesi lazım. Partinin kuralları, tüzükleri vardır. Olayı bu çerçeveye oturtmamız gerekiyor. Elbette aday olabilir. Ekrem Bey başarılı bir belediye başkanımızdır. Son seçimlerde 22 ilçeyi alabilecek potansiyele ulaştık. 22 ilçe alınır, büyükşehir belediye meclisi çoğunluğu da alınır, sonra herhangi bir problem kalmaz. Ben asla, CHP’ye yönetme yetkisi verilmiş bir belediyeyi AKP’ye teslim etmem. Ekrem Bey görevine devam edecektir. Seçilen belediye başkanları bulundukları kenti daha geniş bir çerçevede kucaklamak, belediye meclis sayısını artırmak konusunda özel çaba harcamalılar. ‘Ekrem Bey aday olmamalı’ derseniz farklı yere çekilir. Ben böyle bir şey söylemedim. Herkes bulunduğu yerde koltuğunu korumalı, genişletmeli, daha geniş kitleleri kucaklamalı. Ondan sonra ne istiyorlarsa olabilirler.”
“Akşamki programa gidemeyeceğim”
Kılıçdaroğlu’nun İBB’nin kazanılmasının 4. yıl dönümü olan 23 Haziran tarihinde İstanbul’daki kutlamalara katılıp katılmayacağı merak konusuydu. Kılıçdaroğlu konuya ilişkin, “Sabah toplantıda Ekrem Bey geniş bir açıklama yapacak. Akşamki programa davetliyim. Büyük olasılıkla gidemeyeceğim ama güzel bir mesaj göndereceğim” dedi.
“Yalan, iftira ve sahtekarlık üzerine bir seçim kazanılmıştır”
Kılıçdaroğlu, 14 ve 28 Mayıs’ta gerçekleştirilen seçimlere ilişkin konuşan Kılıçdaroğlu “Bu kadar kirli bir seçim kampanyası cumhuriyet tarihinde olmamıştır” dedi. Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:
“Yalan, iftira, sahtekarlık üzerine bir seçim kazanılmıştır. Sahtekarlık yapan, yalanla seçim kazanan insan cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturamaz. Öncelikle sarayın ahlaki meşruiyeti tartışılmalıdır. Ahlaki meşruiyeti medya tartışmıyor. Hangi gerekçeyle tartışılmıyor? Yasal olarak kazanmış olabilirler ama bu kazanmanın arkasında ahlak ve adalet yoktur. Devletin valisini, kaymakamını yanına alarak kazanıyorsun. Jandarma Erdoğan’ın bildirisini dağıtır mı? Yeni Şafak diye bir gazete Erdoğan için 3 milyon liradan fazla bir parayı harcadı. Parayı nereden buldu? Gazetecilik mi tetikçilik mi yapıyor? Ahlaksızlık yapıyorlar. Bunun da medyanın kendi arasında tartışması lazım. Bunu hep Faruk Bildirici mi yazacak? Mehmet Şimşek’e Yeni Şafak’ın hesaplarını incele diye çağrı yaptım. Bu parayı masraf olarak yazamazlar. Açıktan alındıysa, kimden alındı bu para? Sözde bize destek verdiğini söyleyen televizyon kanalları da bunları tartışmadı. Onları da ahlaki açıdan sorgulamamız lazım. Niye bunları gündeme getirmiyorlar?”
Sandık güvenliğine ilişkin konuşan Kılıçdaroğlu, “Parti tarihimiz boyunca sandıklar ilk kez bu kadar korunmuştur. 2-2,5 yıldır parti bunun çalışmasını yapıyor. İkinci tur seçiminde gençlere, müşahitlere çağrıda bulunduk. Sandık görevlisi arkadaşlarımız, yüzde 99 oranında görevlerini yaptılar. O yüzde 1’lik orana da YSK’nın verdiği son verilere göre bakacağız” dedi.
“HDP kendi adayını çıkarsaydı Kılıçdaroğlu oylarını artırabilir miydi?”
Zeynel Lüle, Kılıçdaroğlu’na “Selahattin Demirtaş aday olmak için kendi partisine başvurduğunu söyledi. HDP kendi adayını çıkarsaydı birinci turda, siz ikinci turda oylarınızı artırabilir miydiniz, bunu düşündünüz mü?” sorusunu yöneltti. Kılıçdaroğlu bu soruya, “Selahattin Bey’in yaptığı açıklama önemli. Hangi gerekçelerle cumhurbaşkanlık adaylığı kabul edilmedi bilmiyorum. Ben hiç kimsenin düşüncelerinden ötürü hapse atılmasını doğru bulmam. Düşünce şiddete dönüşmediği sürece, saygı duymak zorundasınız. Bunu yapmazsanız ülkede demokrasi olmaz” yanıtını verdi.
“Yeri gelirse on altı da yirmi altı da masa kurarım, ne var bunda?”
Kılıçdaroğlu’na CHP’nin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki (TBMM) grup toplantısında yaptığı “En zor koşullarda Türkiye’yi aydınlığa çıkarmak bizim görevimizdir. Değil Altılı Masa, gerekirse 16’lı masa kuracağım” açıklaması hatırlatılarak, yerel seçimlerde yeniden ittifak kurup kurmayacağı soruldu. Kılıçdaroğlu, Altılı Masa’nın da eleştirildiğini, eleştiren kişilerin ortak mutabakat metnini içselleştirmediğini söyleyerek şöyle ekledi:
“Altılı masayı demokrasi için kurdum. Bu ülkenin kurtuluşu için altı değil yeri gelirse on altı da yirmi altı da masa kurarım, ne var bunda? İşin felsefesini anlamış değiller. Demokrasi için bir araya geleceğiz. Cumhuriyet tarihinde ilk kez birbirinin rakibi olan partiler bir araya geldiler. İttifak seçim zamanı oluyor. Şu an bir ittifak yok zaten. Seçim zamanı gelir o zaman oturulur, konuşulur. Her lider doğal olarak kendi ekibine soracaktır. Yerel seçimlerde biz ittifak yapmasak bile, halk ittifak yapıyor. Belediye başkanlarımız ittifak yokmuş gibi çalışmak zorundalar. Belediye başkanlarımız bütün engellemelere rağmen başarılılar, tarih yazıyorlar.”
CHP’deki değişim tartışmalarına dair konuşan Kılıçdaroğlu, değişime en açık partinin CHP olduğunu söyledi:
“Değişim ve dönüşümün önünü açacağız. CHP’nin kuruluş felsefesi budur. Bütün değişimleri izlemek, kendini yenilemek zorundadır CHP. Değişim kendi kuralları içinde olacak. Bir kişinin iradesiyle olmaz. Hukuki zeminde değişimin olması lazım. Kurultayınızı yaparsınız, adaylar çıkar. Biz her türlü eleştiriye açığız. ‘Neden böyle konuştun?’ demeyiz. Parti disiplini içinde herkes kendi düşüncesini özgürce ifade edebilir.”
“Ben bugüne kadar ‘Adayım’ demedim”
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
Kılıçdaroğlu kendisine sorulan “Genel başkanlık için Kurultay’da aday olacak mısınız?” sorularını ise şöyle yanıtladı:
“Kimsenin önünü kapatmıyoruz. Muharrem İnce aday olduğunda yeteri kadar imza toplayamayınca, imzayı tamamlatan kişiyim. Önünü kesersek, demokrasiye inanmıyoruz demektir. Benim tek yetkim var: Parti meclisinden, Merkez Yönetim Kurulu’na tek imzayla üyeleri ben seçiyorum. Bu tüzükte yer alıyor, onu yapan da ben değilim. Bugüne kadar hiçbir zaman bir delegeye telefon açıp ‘Bana oy verin’ demedim. Kim istiyorsa aday olsun. Ben bugüne kadar ‘Adayım’ demedim. Aday gösterilirsek o ayrı bir şey. Delegelerin iradesine ipotek koyamam. Demokrasiyi her ortamda savundum.”
Yerel seçimler için hazırlıklı olup olmadıklarına dair açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“Yerel seçimlerde başarılı olacağız. AKP sürekli oy kaybeden bir partidir. Biz bugüne kadar milletvekili çıkaramadığımız yerlerden milletvekili çıkardık. Büyük bir başarısızlık yok. Tam tersine parti çalıştı, seçimlerde belli bir olgunluk içinde bir çizgiyi yakaladı. CHP umudu tüketen bir parti değildir. Kapandığı zaman dahi küllerinden yeniden doğan bir partidir. İBB seçimlerine ve CB seçimlerine bakıldığında 22 ilçede birinciyiz. Başka belediyeleri de kazanacağız. Kimsenin gereksiz tartışmalarla partinin enerjisini tüketmesini istemiyorum. Biz kendi enerjimizi, iç tartışmalarımızla tüketme lüksüne sahip değiliz. Tartışma bitmiştir. Önümüze ve yönümüze bakacağız. Tartışmaları kışkırtanlar var. O tuzağa düşülmesini istemem. İl başkanları toplantısında çok rahat bir şekilde konuştuk. İnsanlar eleştirilerini gayet rahat yapıyorlar.”
“Parti hiçbir yere kaymadı”
CHP’de değişimle birlikte parti çizgisinin tartışılıp tartışılmayacağına, partinin sağa kaydığı yönündeki eleştirilere yanıt veren Kılıçdaroğlu, “Biz sosyal demokrat bir partiyiz. Yoksulun, kimsesizlerin partisiyiz. Ötekileştirilenlerin partisiyiz. Bütün sosyal sınıfları kucaklayan bir partiyiz. Bizim felsefemiz bu. Parti nereye kaydı? Biz bir yere kaymadık. Can Atalay’ın hakkını savunan bir partiyiz. Haksız yere hapiste yatan düşünce suçlusu diye tanımlanan kişilerin de partisiyiz. Sinan Ateş’in de hakkını savunuruz. Eşi, çocukları öldürülen Emine Şenyaşar’ın da hakkını savunuruz” yanıtını verdi.
CHP il başkanları Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun başkanlığında toplanmış, toplantı sonrasında partinin 81 il başkanı ortak bir açıklama yapmıştı. 81 il başkanının ortak açıklamasında “Değişim, albenisi olan sihirli bir sözcüktür. Ancak kalıcı bir değişimi, dönüşümü sağlayacak olan kişilerden ziyade fikirler ve ilkelerdir. Kişi bazlı kurtarıcı söyleminden kaynaklanan, yapısal ve işleyişsel eksikleri içermeyen değişim taleplerinin sağlıklı bir sonuç doğurmayacağı ortadadır. Partimizde Genel Başkanımız dahil hiçbirimiz eleştiriden muaf değiliz” ifadeleri yer almıştı. Kılıçdaroğlu bu açıklamaya ilişkin “O toplantı bana destek amacıyla yapılmadı” dedi ve şöyle ekledi:
“Bu toplantı geçtiğimiz seçimin değerlendirme toplantısıdır. Bazı arkadaşlarımız bundan sonra nelerin yapılması gerektiği konusunda düşüncelerini ifade ettiler. Kamuoyu doğal olarak ‘Bu il başkanları niye toplandı?’ diye sordu. 4 il başkanımız görevlendirilerek bir metin hazırladılar kamuoyunu bilgilendirmek için. 81 arkadaşımız bir araya gelip metin hazırlayamayacağı için, 4 arkadaşımız onay alarak ortak bir metin hazırladı. Destek mesajından çok, nasıl bir yol yürümeliyiz metnidir. Kim CHP genel başkanlığı koltuğunda olursa olsun, hiçbir il başkanı bulunulan makamın itibarsızlaştırılması yönündeki eleştiriyi içine sindirmez. Bu zaten partili olmanın gereğidir.”
Hikmet Çetin’in eleştirilerine yanıt verdi
CHP’de genel başkanlık yapmış Hikmet Çetin’in kendisine yönelttiği “zamansız geziler, Alevi videosu, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ile yapılan protokol, başörtüsü meselesinin gündem yapılması” gibi eleştirilere yanıt veren Kılıçdaroğlu şunları söyledi:
“Benim Amerika’ya Almanya’ya gidişim doğruydu, iyi anlatamamış olabiliriz. Ben oraya siyaset yapmaya gitmedim. Asıl hedef bu ülkeye bilimi ve teknolojiyi getirmekti. Yurt dışı seyahat benim istediğim tarihte gerçekleşmiyor. Bunu en az 1,5-2 ay önce programlıyorsunuz. Randevular ona göre yapılıyor. Bizim için geçerli olan ortak mutabakat metnidir. Zafer Partisi ile bizim aramızda olan özel bir protokoldür. Bütün partileri bağlayan altı partinin imzaladığı ortak mutabakat metnidir. Protokolde kayyum konusunda yargı kararı konusunda özel vurgu vardır. Olay biraz çarpıtılarak duyuruldu ama düşüncemiz, yargı kararı olmadan kimse görevden alınamaz şeklindeydi. Başörtüsü konusuna gelince, Türkiye’nin gündeminden çıkarmamız lazım. Hala pek çok kişi bizim samimiyetimizi ölçüyordu. Seçim sırasında başı açık AK Partili kadınlar, başörtülü kadınlara hakaret ettiler. Başı açık kadınlar hep CHP’li diye algılanıyor, öyle bir algıyı yaratmak için çalışıyorlar. Bu olayın artık bitmesi gerektiğini düşünüyoruz. Biz CHP olarak tek başımıza 200 milletvekili çıkarsaydık ne olacaktı? Olay demokrasiden yana olanların birleşme olayıdır. Ben ittifakı oluşturan partilerin parlamentoda grup kurmasını istiyorum. Onların da demokrasiden yana sesi çıksın. Satılık milletvekili istemiyorum. Seçilen, halkın oyuna sadık kalan milletvekili istiyorum. Eğer bir milletvekili safını değiştirip iktidar partisine gidiyorsa ucunda para var demektir.”
Yanardağ’ın sorduğu “Eğitim dinselleştirilirken, laik eğitim önemli ölçüde tasfiye edilirken, CHP’nin bu alanda etkili bir karşı koyuş içinde olduğunu düşünüyor musunuz? CHP’nin üzerine düşeni yeterince yerine getirdiğini düşünüyor musunuz?” sorusuna Kılıçdaroğlu şu yanıtı verdi:
“Elimizden gelen mücadeleyi yaptığımıza inanıyorum. 4+4+4 geçerken CHP’nin verdiği mücadeleyi hangi parti verdi? En rahat suçlanacak parti CHP’dir. Demokrasinin de laikliğin de insan haklarının da güvencesi biziz. Biz İmam Hatip’te okuyan bütün çocuklarımızın çok iyi, erdemli, ahlaklı bir eğitim almasını isteriz. Hiçbir inanç, insan haklarını göz ardı etmez. Milli Eğitim Bakanlığı’nın uygulamasını doğru bulmuyoruz. Neresi milli bu bakanlığın? Eğitim politikasının başarısı üniversitelerden belli. Üniversiteler üniversite olmaktan çıktı. Boğaziçi Üniversitesi’ne bakalım, nerede çapsız bir adam varsa başına koydular. Bilimden uzaklaşan bir toplumun, büyümeye, teknolojisini geliştirmeye imkanı yoktur. Türkiye giderek geriye gidiyor. En değerli bilim insanlarımız Türkiye’den koptu. Bugün açık ve net söylüyorum, AKP’ye oy veren aileler dahi eğitim sisteminden şikayetçiler.”
“Hani faizi sıfıra indirecektin?”
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Hafize Gaye Erkan’ın başkanlığında ilk faiz kararını, bugün (22 Haziran) açıkladı. Politika faizi, yüzde 8,5’ten yüzde 15’e çıkarıldı. Kılıçdaroğlu konuya ilişkini, “Bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Batı’nın emperyal güçlerinin yerine getirilmesini sağlayacak devlet midir? Hani senin inancın? Hani faizi sıfıra indirecektin? Niye bu millete yalan söyledin? Batı’nın tefecileri, Türkiye’nin Hazine ve Maliye Bakanı’nı seçiyorlar. Yetmez, bizim istediğimiz faiz oranını yapacaksın diyorlar” dedi.