Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

İstanbul depreme hazır mı? | 17 Ağustos’un ardından 24 yılda ne yapıldı?

Kocaeli’nin Gölcük ilçesinde 17 Ağustos 1999’da saat 03.02’de meydana gelen 7,8 büyüklüğündeki deprem, meydana gelen depremin üzerinden tam 24 yıl geçti. TBMM’nin raporuna göre, depremde 18 bin 373 kişi hayatını kaybetti, 48 bin 901 kişi yaralandı. Kocaeli, İstanbul, Sakarya, Yalova, Bolu, Zonguldak, Eskişehir ve Bursa’yı etkileyen deprem Türkiye’yi deprem gerçeğiyle yüz yüze getirdi. Uzmanlar deprem bekleyen İstanbul’da alınması gereken önlemleri peş peşe sıralasa da deprem kısa sürede unutuldu ancak Türkiye 6 Şubat’ta bu kez de Kahramanmaraş merkezli depremlerle bir kez daha büyük bir acı yaşadı. Merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi olan 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki iki deprem ve ardından devam eden artçı şoklar tarihin en büyük doğal afetlerinden biri oldu. 10 ili vuran en çok Kahramanmaraş, Hatay, Gaziantep, Osmaniye, Malatya, Adıyaman, Adana, Diyarbakır, Kilis ve Şanlıurfa’da etkili oldu. Resmi verilere göre bu depremlerde hayatını kaybedenlerin sayısı 50 bin 783. Şimdi gözler İstanbul’da… Medyascope ekibi “Olası bir depreme hazırlanan İstanbul’da 24 yılda neler değişti?” sorusuna cevap aradı.

“İstanbul depreme hazır değil”

Jeolog ve İstanbul Teknik Üniversitesi Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü eski Başkanı Prof. Dr. Okan Tüysüz, İstanbul’da yaklaşık 1 milyon 200 bin konut olduğunu ve olası bir depremde 90 bin yapının yıkılıp, hasar alacağını söyledi:

“Olağan şartlarda bile bir noktadan diğerine ulaşımın zor olduğu bir yerde, 90 bin binanın yıkılması felaket anlamına gelir. 17 Ağustos 1999’dan sonra, İstanbul’un depreme hazır olacağı yönünde açıklamalar yapıldı fakat 6 Şubat depreminden sonra İstanbul’da 90 tane okul boşaltıldı. İstanbul, tam anlamıyla depreme hazır hâle getirilmedi.”

“Hedef ‘binasal dönüşüm’ değil, ‘kentsel dönüşüm’ olmalı”

Toplumun önemli bir kesiminin deprem öncesi ve sonrası tedbirleri umursamadığını belirten Tüysüz, insanların ekonomik kaygılar nedeniyle evlerini terk edemediklerini belirtti:

“Toplumumuz da depreme hazırlıklı değil, tıpkı binalarımız, altyapımız ve üst yapımız gibi. Çoğu kişi, bulunduğu binanın depreme dayanıksız olduğunu bilse bile, ekonomik yükün altından kalkamayacağını düşünüyor ve binanın yıkılmasını tercih ediyor. 17 Ağustos’tan sonra insanların binalarını yenilemeleri için gerekli bir planlama yapılacaktı ancak bu olmadı. ‘Kentsel dönüşüm’ adı altında binalar tek tek dönüştürülüyor ama burada hedef ‘binasal dönüşüm’ değil, ‘kentsel dönüşüm’ olmalıydı.”

“Deprem olursa bütün Marmara etkilenir”

Marmara’da depremin kaçınılmaz olduğunu söyleyen Tüysüz, büyüklüğün 7,2 ila 7,6 arasında olacağını vurguladı:

“Bir bölgede geçmişte deprem olmuşsa, gelecekte de aynı büyüklükte depremler olabilir. Böyle bir deprem, tüm Marmara çevresini etkiler. Biz, İstanbul depremi gözüyle bakıyoruz çünkü en kalabalık yer İstanbul ama aynı şekilde Kocaeli, Tekirdağ, Bursa, Yalova, Çanakkale’yi etkileyecek bir deprem olur. Kadıköy, Maltepe, Kartal, Tuzla kıyıları en fazla etkilenecek bölgeler. Buralarda tsunami olasılığı da vardır.”

“Teorik çalışmaların hepsi yapıldı ama pratikte yol alamadık”

Tüysüz, teorik olarak depremle ilgili bütün çalışmaların yapıldığını ancak pratikte yola alınmadığını anlattı:

“2004’te deprem şûrası yapıldı, ciltler dolusu kitap yayımlandı. Yol haritaları çizildi sonra haritalar duvara asılıp seyredildi. Benzeri şekilde ‘Ulusal Deprem Konseyi’ kuruldu. Bunlar raporlar hazırladı. O raporları da yine raflara kaldırıp beklettik. Meclis Araştırma Komisyonları kuruldu ama bu maddelerin de çok önemli bir kısmı yerine getirilmedi.”

İstanbul Valisi Davut Gül, 93 okulda başlatılan deprem güçlendirme çalışmaları hakkında 16 Ağustos’ta açıklama yaptı. Vali Gül, 50 okulun bu dönem içerisinde tamamlanacağını belirtirken “144 okul hariç diğerleri zaten tamamlanmış. Bu 144 okulun da 50 tanesi bu dönem içerisinde tamamlanacak. 90 civarı okulumuz da 2024 eğitim-öğretim dönemine yetişmiş olacak” dedi.

“1999’dan sonra binalar depreme hazır hâle getirilmedi”

Prof. Dr. Okan Tüysüz, 1999’dan sonra ülkenin depreme hazır olunacağı yönündeki açıklamaları hatırlattı:

“1999 sonrasında kamu yapılarında da güçlendirmeler başladı. Yeniden yıkılıp yapılan okullar, birtakım hastanelerde yurtlarda iyileştirmeler oldu fakat 6 Şubat depreminden sonra 90 okul İstanbul’da boşaltıldı. Bu da demek ki, İstanbul’un kamu binaları vesairesi depreme tam olarak hazır hale getirilmedi.”

“Denetim yasası ihtiyaca cevap vermiyor”

Deprem Bilimci Prof. Dr. Haluk Eyidoğan, çalışmaların yeterli olmadığını vurguladı:

“Merkezi yönetim ile yerel yönetimin aldığı imar kararlarının gözden geçirilmesi gerekiyor. Zeminin uygun olmadığı yerlerde bulunan sorunlu yapıların yerlerinin değiştirilmesi, bazı yerlerin ise hiç imara açılmaması gerekiyor. Denetim yasası, şu anda ihtiyaca cevap vermiyor.”

Alman Yer Bilimleri Araştırma Merkezi’nden (GFZ) sismoloji uzmanları Dirk Becker ile Marco Bohnhoff, Türkiye’deki tektonik yapıyı inceledikleri araştırmada Marmara Fayı’nın uzun süredir aktifleşmediğini ve bu nedenle 7 büyüklüğü üzerindeki bir depremin gecikmiş olduğunu söyledi.

Eyidoğan, Marmara’daki illeri etkileyecek 7 veya daha büyük bir depremin, 2016’dan 2030 yılına kadar olan süre içerisinde yüzde 50 olasılıkla meydana geleceğini söyledi.

“3 milyona yakın insanın barınma sorunu olacak”

İyimser senaryolarda İstanbul’da 14 bin can kaybı olacağını söyleyen Eyidoğan, kötümser senaryoda ise 53 bin insanın hayatını kaybedeceğini belirtti:

“İstanbul’da 1 milyon 100 bin civarında bina var. Bunu kimi tek katlı, kimi 20-30 katlı. 2000 öncesi yapılan bina sayısı ise 800 bin civarında. Bu binaların analizleriyle 200 bin binanın iyimser senaryoya göre kullanılamaz duruma geleceğini ve buradaki konutlarda yaşayanların barınma ihtiyacı duyacağını, bunun sayısının 3 milyona yakın olacağını hesapladık.”

Yapılan analizlerin sonucunda Marmara depreminde hangi illerde hazırlık yapılacağının bilindiğinin altını çizen Eyidoğan, “O illerde her an deprem olacak şekilde iyileştirme, hazırlık, önlem çalışmalarının yapılması gerekiyor” dedi.

“İstanbul’daki riskli yapıların yüzde 1’i bile yenilenmedi”

Türkiye Deprem Vakfı Yönetim Kurulu üyesi ve İnşaat Mühendisleri Odası eski Başkanı Cemal Gökçe, 1999’dan bu yana Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın Marmara’da deprem üreteceğinin bilindiğini söyledi:

“Aradan geçen 24 yıl içerisinde var olan yapıların daha da yıpranmış olmaları nedeniyle ortaya çıkacak olan can ve mal kayıpları daha ağır olacak. Riskli yapıların yüzde 1’i bile yenilenmedi. 1999’daki riskli yapı stoku, bugün devam ediyor. İstanbul’da bulunan yapı stokunun yaklaşık yüzde 70’inin deprem güvenlikli olmadığını söyleyebilirim.”

“İstanbul’da insanların kaçacağı boş alan kalmadı”

Sağlıklı kentleşme ve güvenli yapılaşmaya karar vermesi gerekenin siyasi erk olduğunu belirten Gökçe, “2000’li yıllardan beri ülke toprakları inşaat arazisi gibi görüldü ve daha da güvensiz hâle geldi” dedi:

“2000’li yıllarda İstanbul’da birçok alan boştu. İnsanların depremden sonra kaçacak yerleri vardı fakat bugün İstanbul’da neredeyse çadır kurulacak veyahut sahra hastaneleri oluşturulacak boş alanlar kalmadı. 1999’da sağlaması yapılan, riskli olduğu anlaşılan yapı stokunun kentsel dönüşüm kapsamına alınarak güçlendirilmesi veyahut yenilenmesi mümkün olmadı.”

“İstanbul 1999’da bir afetle karşı karşıyaydı şimdi beş afetle”

Tek bir kurumun depremin üstesinden gelemeyeceğini belirten Gökçe, “İstanbul, 1999’dan daha problemli hale geldi” dedi:

“Bugün insanlar evlerinden dışarıya çıktıktan sonra gidebilecekleri boş alan kalmadı. Dolayısıyla evlerinin içerisi sokaktan daha güvenli hale geldi. İstanbul 1999’da deprem afetiyle karşı karşıyayken bugün beş afetle karşı karşıya kaldı.”

Adalar depreme hazır mı?

İstanbul-Adalar deprem riski yüksek bölgelerden biri. Bölgedeki binaların yaşı, yapısal sorunları deprem riskini daha da artırıyor.

Acil Müdahale Ekibi (AME) gönüllüsü Zeynel Meriç, eğim ve şiddet olarak Adalar’ın depremden çok fazla etkileneceğini belirtirken tsunami gerçeğine dikkat çekti:

“Burası seyrek yapılaşmanın olduğu bir yer, trafik çok yok. Bu, belki deprem sonrası oluşacak kaosu azaltabilir ama Türkiye ve İstanbul’un hazır olmadığı gibi Adalar da depreme hazır değil.”

Her adanın kendi yönetim biçimine ve müdahale ekibine ihtiyacı olduğunu vurgulayan Meriç, şöyle devam etti:

“Planların güncellenmesi ve bugünkü şartlara göre gözden geçirilmesi gerekiyor. Afeti en kötü senaryoya göre planlamak zorundasınız. Tahliye planlarının olması gerekir. Planlamalar çoğunlukla depremden sonraki müdahale ve iyileştirmeye yönelik yapılıyor ama bence asıl olan, depremden en az hasarla çıkmanın planlarını yapmak. Bunun için de yapıların depreme dayanıklı olarak dönüştürülmesi şehrin, mahallenin, ilçenin, tsunamiye maruz kalabilecek bölgenin bir an önce düzenlenmesi gerekiyor.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.