DİSK’i devre dışı bırakmak için: Üyesi kalmayan sendikaya toplu sözleşmede yetki verildi

TÜRK-İŞ’e bağlı Türkiye Maden İş Sendikası, hiç üyesi kalmayan Silopi Elektrik Üretim Termik Santrali’nde, işverenle anlaşıp yeni dönem toplu sözleşme için yetki aldı. İşçilerin üye olduğu DİSK’e bağlı Dev Maden-Sen’in başkanı Tayfun Görgün, Medyascope’a üyesi olmayan sendikanın yetki almasını sağlayan yasal çerçeveyi anlattı ve konuyu uluslararası sendika örgütlerine taşımaya hazırlandıklarını belirtti.

Ciner grubuna bağlı Silopi Elektrik Üretim Termik Santralinde çalışan maden işçileri, 27 Mayıs’ta Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (TÜRK-İŞ) bağlı Türkiye Maden İşçileri Sendikası’ndan istifa ederek Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı Dev Maden Sen’e üye oldular. Ancak Türkiye Maden İş, işverenle anlaştı ve 1 Eylül itibariyle geçerli olacak yeni dönem toplu sözleşme için yetki aldı. 

Medyascope’a konuşan Dev Maden-Sen Başkanı Tayfun Görgün, işverenin Türkiye Maden İş’in yetkili olmasını tercih ettiğini ancak işçilerin rahatsızlığından farkında olduğunu, bu işbirliğinden vazgeçebileceğini söyledi. Türkiye Maden İş’i işçilerin sendikal tercihlerine saygı göstermeye çağıran Görgün, “Sendika başkanının ‘Biz söz verdik, bu işe girmeyecektik. Biz buraya sokulduk, şimdi başımıza bela olacak’ diye konuştuğunu duyduk. Çünkü uluslararası sendikal planda konuşulacak bir şey bu. Onun yazılarını hazırladık, kampanyayı uluslararası düzeyde de sürdüreceğiz” diye konuştu. 

Yasa, üyesi olmayan sendikaya yetkiyi nasıl veriyor?

Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 19. maddesi, sendika üyeliğinin sona ermesini düzenliyor. Bu maddeye göre, işçi e-devlet kapısı üzerinden sendika üyeliğini sonlandırabilir ancak çekilme bir ay sonra geçerlilik kazanır. İşçinin, bir aylık süre içinde başka bir sendikaya üye olması halinde, yeni üyelik bu sürenin sonunda kazanılmış sayılır. Bu maddeyle, santral işçilerinin Dev Maden Sen’e üyeliği 27 Haziran’da başlamış sayılıyor. 

Toplu iş sözleşmesinin şeklini ve süresini belirleyen 35. madde ise toplu iş sözleşmesi süresinin bitmesinden önceki 120 gün içinde, yeni sözleşme için yetki başvurusunda bulunulabileceğine ancak önceki sözleşme sona ermeden yeni sözleşmenin yürürlüğe giremeyeceğine hükmediyor. Bu yasal çerçeve, 1 Eylül 2023 itibariyle geçerli olacak yeni toplu iş sözleşmesi için, 27 Mayıs itibariyle santralde hiç üyesi kalmayan Türkiye Maden-İş’in tekrar yetki başvurusu yapabilmesine imkan sağlıyor. Görgün, 12 Eylül Askeri Darbesi’nden sonra getirilen bu kurallar için, “Amacı tek sendikaya ulaşmak, Türk İş’ten başka sendika kalmaması” dedi.

“İşçiler istifa ettikten birkaç gün sonra, sendika işverenle anlaşıyor”

Görgün, Silopi Elektrik Üretim Termik Santrali’nde sendika değişikliğini ve Türkiye Maden-İş’in yetki almasını şöyle anlattı: 

TÜRK-İŞ’e bağlı Türkiye Maden-İş Sendikası, daha önceden orada yetkiliymiş, iki dönem de toplu sözleşme yapmış. Bu dönemki toplu sözleşme, eskisinin 31 Ağustos’ta bitmesiyle 1 Eylül’den itibaren başlayabilecek. İşçiler 27 Mayıs’ta istifa edip bizim sendikamıza geçtiler. Yasada 12 Eylül’den kalma, istifanın bir ay sonra geçerli olması kısıtı var. İşverenle sendika anlaşırsa, toplu sözleşmenin yenilenmesi için sürenin dört ay öne çekilebilmesi ve istifanın bir ay sonra geçerli olması nedeniyle bizim yetki alabilmemiz için, işçilerin en geç 1 Mayıs’ta istifa etmeleri lazımdı. Sonrasında bize üye olan işçilerimiz, 27 Mayıs’ta istifa ettikten birkaç gün sonra, sendika işverenle anlaşıp hemen bu sözleşmeyi geriye çekiyor. Buna dayanarak Bakanlık’tan yetki alıyor, bildirimleri yapıyor.

“Prosedüre sığınarak bunu yapmamaları için görüşmeler yaptık”

Bazı işyerlerinde sendika çoğunluğu kaybediyor ama orada bir miktar üyesi oluyor. Örneğin 100 kişilik iş yerinde 60 işçi istifa edip 40 üyesi kaldıysa, ‘Benim 40 üyem var, onları boşa bırakamam’ diye gerekçeler üretiyorlar ancak burada hiç üyesi kalmadı sendikanın. Biz de ‘Senin üyen yok burada, toplu sözleşmeyi kimin adına yapacaksın’ diyoruz. Sonuçta bu işyerindeki işçiler adına yapılacak bu yeni sözleşme. Prosedüre sığınarak bunu yapmamaları için kendileriyle görüşmeler yaptık. Önce kabul ettiler, söz verdiler, sonra bu anlattığımız süreci yaşadık.

“İşveren DİSK’i istemiyor ama tepkiyle karşılaştı, yumuşayacak” 

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

Santral’de mühendisler hariç, 86 işçi olduğunu ve tamamının Türkiye Maden-İş’ten istifa ederek Dev Maden Sen’e üye olduğunun belirten Görgün, işverenin tavrına ilişkin şunları söyledi: 

İşveren arada kaldı. Orada huzursuzluk çıkmasını istemiyor fakat doğrusu DİSK’i de istemiyor. Onlar eski sendikadan memnun. İşverenin, Türkiye Maden-İş’ten kalmasını istediğini zannediyorum ama şimdi tepkiyle karşılaştılar. İşveren de yumuşayacaktır. O sözleşmeyi işveren imzalasa, aslında yasaya ters durum yok gibi görünüyor ama uluslararası sendikal ilkelere göre ters bir durum var, bu konu ILO’da bile örnek olay olarak ele alınacak, değerlendirilecektir.

“İşverenleri kırmıyor, işçiye hiç sormadan toplu sözleşmeyi imzalıyor”

Türkiye Maden-İş’in iki dönem ikişer yıllık toplu sözleşme yaparken, yeni dönemde üç yıllık yapmak istediğini aktaran Görgün, “Birdenbire, hiç üyesi kalmadığında üç yıla çıkarmasının manası açık. İşçileri ‘İki yıl değil de üç yıl bağlayalım’ diye düşünüyorlar. Bu işverenin de işine gelen bir şey” diye konuştu. Üyesi olmayan işyerinde toplu sözleşme yetkisinde Türkiye Maden-İş’in ne kazancı olduğu konusunda Görgün, şöyle konuştu:

Bunu yapan sendikalar zaten işverene dayanarak sendikacılık yapıyor. İşverenleri kırmıyor ama işçiye de hiç sormadan toplu sözleşmeyi imzalıyor. Normalde bir toplu sözleşmenin, işçilerle beraber hazırlanması lazım çünkü bu onların sözleşmesi olacak ama başlangıç aşamasından, hazırlığından itibaren işçiye sormuyorlar. Sonra ‘Sizin sözleşmenizi imzaladık, sonuçları budur’ diyorlar. Bu da genellikle asgari ücret düzeyinde bir anlaşma olmuş oluyor. Bunun dışında işverendeki anlaşmalarından çok çeşitli çıkarları oluyor. Çok ciddi bir aidat geliri elde ediyorlar. Sıkıntısız bir sendikacılık yapıyorlar, işverenlerle ‘al gülüm, ver gülüm’ meselesi oluyor. Bir de bu tip sözleşmelerde bazen ücreti olması gerekenden düşük kabul edip aradaki farkın bir kısmının sendikaya verildiğini duyuyoruz. Böyle bir şeyi ispat etmeye de gerek yok. İşçi sendikası olan bir sendika, arada bir çıkar olmasa niye böyle bir şey yapsın, niye ısrar etsin ki? Niye işçilerin bedduasını alsın, ahını alsın, prestij kaybına uğrasın?

İşçiler neden toplu halde istifa edip DİSK’e geçti?

Görgün, işletmede çalışan işçilerin toplu halde türkiye Maden-İş’ten istifa ederek Dev Maden Sen’e üye olmaya karar verme nedenlerini şöyle anlattı: 

İşçilere hiç sormadan, onlara ait bir toplu sözleşmeyi imzalamak yanlış bir yaklaşım. Sormak, bir toplantı yapmak veya bir anket yapmak zor bir şey değil ama bunu yapmayarak işçilerin iradesini tamamen dışlamış, işverenle bir anlaşma yapmış oluyorlar. Bu tip sözleşmeler işçilerin yararına olmuyor. İşçiler bundan bıkmışlar çünkü zaten her dönem toplu sözleşmede ufak tefek artış var. Toplu sözleşmeyle aldıkları ücretler, birkaç ayda asgari ücretin ya altında kalıyor veya bir işe yaramıyor. Kimisi kendilerine yapılan bu muameleye tepki olarak, kimisi de ceplerine giren maaşların alın terini karşılamadığı duygusu veya ihtiyacıyla sendika değiştirmek istediler.