Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

DEVA Partisi Sözcüsü Şahin: “AK Parti’nin politikalarıyla örtüşecek duruş sergilememiz söz konusu olamaz”

DEVA Partisi Sözcüsü İdris Şahin, genel seçimleri, yerel seçim stratejilerini ve siyasetin gündemini Medyascope için değerlendirdi. Yeni yasama döneminde Meclis’te Altılı Masa’da altına imza attıkları her konuda, eski ittifak ortaklarıyla birlikte hareket edeceklerini söyleyen Şahin, “İmza koymadığımız her konuda milletin hayrına hangisiyse onu destekleriz” dedi. Yerel seçimlerde istişareye açık olduklarını söyleyen Şahin,, AKP ile olası işbirliği konusunda ise “AK Parti’nin en güçlü olduğu dönemde ayrılıp muhalefet bloğuna geçmiş siyasileriz. Bizim tekrar AK Parti’nin politikalarıyla örtüşecek duruş sergilememiz söz konusu olamaz” diye konuştu.

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Sözcüsü ve Ankara Milletvekili İdris Şahin, Medyascope’un gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Yerel seçimlerde çıkarabilecekleri her yerde aday çıkaracaklarını söyleyen Şahin, her türlü istişareye açık olduklarını vurguladı.

14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimlerinin ardından topyekûn bir özeleştiri yapmak gerektiğini belirten Şahin, “Basınıyla muhalefetiyle hep birlikte kaybettiğimizi görmek ve bundan sonraki süreçte de geçmişten ders çıkartarak önümüze bir hedef koyup ona göre yol yürümemiz lazım” dedi. İdris Şahin, Medyascope’un sorularına şu yanıtları verdi:

Seçim sonrası muhalefet seçmeninin umutsuzluğu aşılabilir mi, aşmak için muhalefet partileri ne yapıyor? Altılı Masa için emeklerinizin boşa gittiğini düşünüyor musunuz? 

Biz otokratik bir yönetime karşı, demokrasiyi savunan ve sürekli olarak ucube bir sistem dediğimiz, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine karşı da Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi savunarak bu yola çıktık. Bizim parti programımızda yazdığımız yönetim şekli zaten parlamenter sistem. Tek başımıza bunu gerçekleştirebilme imkanımız yoktu, bunu birliktelik içerisinde yapmamız gerekiyordu. Bu birliktelik de şüphesiz ki, Cumhur İttifakı’nın karşısında olan siyasi partilerle beraber hareket etmekti. Bizim Altılı Masa’da, ortak çalışma kültürünü Türkiye’de egemen kılmak adına yaptığımız çalışmaların son derece kıymetli olduğunu düşünüyorum. Hem Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme dair anayasa uzlaşma metni, hem Ortak Politikalar Mutabakat Metni, hem de geçiş sürecinin yol haritasının son derece kapsamlı, iyi çalışılmış örnekler olduğu kanaatindeyim. Bu yapının zorunlu olarak bir ortak cumhurbaşkanı adayı belirlemeyle taçlanması gerekiyordu. Bu konuda da sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun ismi üzerinde mutabakata varıldı. Öncesine dair tartışmalar son derece yersiz, sonuç itibariyle altı siyasi parti ve muhalefetin bir kısmı da Kılıçdaroğlu’na destek verme taahhüdünde bulunarak yola çıktı.”

“Kusuru sadece Kemal Kılıçdaroğlu’na veya CHP’ye yüklemek bir kolaycılıktır, kaybeden tüm bileşenlerdir”

“Ne parlamento çoğunluğunu elde edebildik, ne de cumhurbaşkanlığı seçimini kazanabildik. Hem parlamento seçiminde, hem Cumhurbaşkanlığı seçiminde kaybeden taraftayız. Burada sorumluluk, hepimizin müştereken ve müteselsilen sorumluluğudur. Müşterek ve müteselsil sorumluluk demek şudur, şu masanın etrafında, her karışında bir olumsuzluk varsa, bu ortakların hepsinin sorumlulukta pay sahibi olmasıdır. Bölünerek bir pay sahipliği söz konusu değildir, ‘Benim bundaki payım az, diğerininki bu kadar fazla’ diyemeyiz. Burada taraf olan ve bu sistemi değiştirme arzusunda olan muhalefetin tüm siyasi partilerinin eşit kusuru, eşit oranda kaybı söz konusudur. Bunu sadece Kemal Kılıçdaroğlu’na veya CHP’ye yüklemek bir kolaycılıktır, kaybeden tüm bileşenlerdir, DEVA Partisi de bunlardan birisidir. Dolayısıyla biz bu süreç içerisinde haklı olarak bir özeleştiri yapıyoruz. Arzu ettiğimiz neticeyi alamadığımızın farkındayız ama vatandaşımızın da umutsuzluğa kapılmasını gerektirecek bir sebep yok. Bir tarafta yüzde 48’lik değişim iradesini ortaya koyan bir kitle var.”

“Muhalefetin dağınık görüntüsüne rağmen yerel seçimlerde vatandaş faturayı iktidara kesecektir”

“2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de yüzde 52 Erdoğan yüzde 48 muhalefet bileşenleri almıştı. 2019 yerel seçimlerinde, Ankara, İstanbul, Antalya başta olmak üzere pek çok büyükşehiri muhalefet partileri aldı. Vatandaşımız yerel seçimlerle, genel seçimlerin dinamiğini birbirinden ayırabilir. Yerel seçimlerde il genel meclisinde, belediye meclisinde, ilçe belediyesinde, büyükşehir belediyesinde farklı oy kullanabilme becerisine sahip bir toplumumuz var, bu konuda kimse tereddüt etmesin. Şu an itibariyle ekonomi olarak da, ülke yönetimi olarak 2019’un şartlarından daha kötü şartlarda olan bir iktidarla karşı karşıyayız. Yerel seçimlerde vatandaş bunun faturasını mutlaka iktidara kesecektir, muhalefetin her türlü dağınık görüntüsüne rağmen. Burada özellikle şunu da ifade etmekte fayda var, yerel seçimler zaten ittifak modeline uygun seçimler değil ama her bölgede farklı işbirliği modellerine de açık olan seçimlerdir. Bu konuda vatandaşımızın, kuyumcu terazisi hassasiyetinde bazı şeyleri ölçüp ona göre oy vereceği kanaatindeyim en ufak bir endişem yok. Buradan bir çıkış, bu toplum yine bulacaktır.”

“1392 ayrı seçim bölgesinde maksimum düzeyde aday çıkaracağız”

DEVA Partisi’nin yerel seçim stratejisi ne olacak?

“Yetkili kurullarımızda uzun uzadıya tartışıyoruz. Önümüzdeki yerel seçimlerde de, genel seçimlerden çıkartmış olduğumuz ders şuydu: Biz yeni bir siyasi partiyiz ve hiçbir şekilde kendi logomuzla milletimize kendimizi test ettirme imkanı bulamadık. Genel seçimlerde hem seçim yasasının azizliği, hem Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin yüzde 50+1’i zorunlu kılmış olması sebebiyle kendimizi test etme imkanı bulamamıştık ama bu seçimde maksimum düzeyde aday çıkaracağız. Belde, ilçe, il, büyükşehir belediyeleri olarak 1392 ayrı seçim bölgesi var. DEVA Partisi, buralarda çıkartabildiği kadar adayı, kendi adı ve amblemiyle çıkartacak. En azından bu süreç içerisinde milletimizin kantarında kilomuzun, boyumuzun ne olduğunu görme fırsatı bulacağız.”

DEVA Partisi kurucuları ve bazı il teşkilatlarından istifa edenler oluyor. Neden istifa ediyorlar, engel olmak için ne yapıyorsunuz?

Siyasi partilerde kongre süreçlerinde, seçimler öncesi ve sonrasında belirli yaprak dökümleri gerçekleşir. Bunlar listeye, liste belirleyicilerine olan tepkilerden kaynaklanabilir, hepsini anlayışla karşılıyoruz. DEVA Partisi yeni kurulmuş bir siyasi parti ve dolayısıyla kurucularının da, parti yönetiminde görev almış arkadaşların da beklentilerine tam manasıyla karşılık olmaması nedeniyle belli gönül kırgınlıkları, ayrılmalar olabilir.

“Siyasette gemici düğümü atılmaz”

Yerel seçim için işbirliği CHP ve İYİ Parti arasındaki tartışmalar gündeme geliyor. DEVA Partisi olası bir işbirliğine açık mı?

“Partinin henüz bu konuda almış olduğu bir karar yok ama şahsen yerel seçimlerde ittifakların doğru olmadığını, ancak işbirliklerinin olabileceğini düşünüyorum. Bu konuda farklı siyasi partilerin içişlerine ve onların bu hadiseye bakış açılarına dair bir yorum getirmek, bir partinin sözcüsüne yakışmaz. Dolayısıyla biz sadece kendi açımızdan şunu değerlendiriyoruz, siyasette gemici düğümü atılmaz. Toptan ret veya toptan kabul de edilmez. Siyaset bir uzlaşı sanatıdır. Ülkenin menfaatine, o bölgede yaşayan insanların hayrına olabilecek gelişmelerde her türlü istişare ve diyaloğa açık olmak ve işbirliği süreçlerini de hiçbir şekilde kapatmamak esas olandır. Bizim DEVA Partisi olarak yaklaşımımız ve bakış açımız bu ama yine ifade ediyorum, her beldede, her ilçede, her ilde farklı değerlendirmeler yapmak esas.”

“Siyasetçiler siyasi anılarını siyaseti bıraktıktan sonra ifade eder, Masa’da yaşananları anlatmanın zamanı değil”

Akşener, geçtiğimiz hafta Fatih Altaylı’nın programında 3-6 Mart sürecindeki Altılı Masa görüşmelerine dair açıklamalar yaptı, 81 ilde aday çıkaracaklarını açıkladı. Kılıçdaroğlu genel seçimlerin ardından, “Değil Altılı Masa, Türkiye’nin aydınlığa çıkması için gerekirse 16’lı masa kuracağım” demişti. Altılı Masa bileşenlerinin ve daha fazlasının işbirliği için yan yana gelebileceği bir zemin var mı?

Genel seçimler öncesinde yapılan işbirliğinin son derece kıymetli ve anlamlı olduğunu ifade ettim çünkü bu mevcut iktidarın ülkeye vermiş olduğu zarardan bir an önce dönmeye dair yapılmış bir işbirliğidir. Şu an itibariyle, o günkü şartlardan çok daha farklı bir noktadayız ve günü gününde değerlendirmek lazım. O günün şartlarında, Altılı Masa’nın son derece kıymetli bir çalışma yaptığı konusunda en ufak bir endişemiz yok. Dönüp aynı noktaya tekrar gelmiş olsak, aynı kararı verirdik. Bugüne dönüp sonuçları üzerinden değerlendirme yaptığınız takdirde, farklı söylemler içerisinde olabilirsiniz ama bizim özelde Masa’daki ortaklarımıza tavsiyemiz şu olur, siyasetçiler siyasi anılarını siyaseti bıraktıktan sonra ifade ederler. O masada yaşanmışlıkların, o masada yapılan görüşmelerin, konuşmaların anlatılacak zamanın bugün olmadığı kanaatindeyiz çünkü orada iyisiyle, kötüsüyle bir karar verilmiş ve o kararın arkasında durmuşuz. Bu kararın sonuçları bizim açımızdan bir mağlubiyettir, o ayrı bir hadise. Buradan ders çıkartmamız lazım ama ‘Bu kararı niçin şöyle verdik’ demenin günü ve zamanı bugün değil. Bir zaman gelir siyaseti bırakırsınız, anılarınızda bunları yazarsınız ama şu anda aktif siyasetin içindeyseniz ve halen bazı şeyler çok sıcaksa, bunların değerlendirilmesini bugün medya önünde yapmak, her soruna bu şekliyle cevap vermek çok doğru olmaz diye düşünüyorum.

Bu tartışmalar seçmenin daha çok demoralize olmasına sebep oluyor mu?

Elbette. İyi veya kötü, yanlış veya doğru bir karar verdiğiniz zaman seçmende güven oluşturmanız lazım. Seçmenin güvenini kıracak, seçmenin itimadını sarsacak tutum ve davranışlardan aktif siyasetçilerin her zaman kaçınması lazım. Kaçınmadığınız takdirde de seçmenin kafasında oluşturduğunuz bir şüphe, sandıkta size çok ağır maliyetlere sebep oluyor. Bunu biz geçtiğimiz süreç içerisinde gördük. Hiç olmazsa bundan sonraki süreç içerisinde, kamuoyuna biraz daha net bir görüntü sunmak hepimizin ortak görevidir.”

“Ali Bey, İmamoğlu ve Yavaş’ın Cumhurbaşkanı yardımcılığı adaylığını Masa’da öğrenmedi”

Akşener, Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş’ın Cumhurbaşkanı yardımcılığı adaylığından diğer parti liderlerinin toplantı esnasında haberi olduğunu söylemişti. Mustafa Yeneroğlu’nun ise İmamoğlu ve Yavaş’ın adaylığının anayasaya aykırı olduğuna dair açıklaması gündem oldu. 

“Bizim bu görüşmenin vuku bulduğu gün (6 Mart) sosyal medya hesaplarından yaptığımız açıklamalar var. Yani Ali Bey (Babacan) masada öğrenmiş değil bu konuyu. Bir gün öncesinden CHP yetkilileri, Kılıçdaroğlu doğrudan Ali Bey’e bu tutumla alakalı bir tavır alacaklarını, nasıl karşılayacaklarına dair elbette ki bilgi verdi. O toplantı öncesinde bizlerin de haberi vardı, muhataplarımız da bizlerle görüştü. Hatta bu hadiseler olurken İYİ Parti Sözcüsünün yapmış olduğu basın açıklaması sonrasında, aynı gün Twitter’dan yaptığım paylaşımla ‘Bu konuların konuşulacağı yer Altılı Masa’dır’ demiştim. ‘Altılı Masa dışında alınmış bir kararın Masa’ya dayatılmasına DEVA Partisi olarak biz karşı çıkarız’ dedik. Biz Tayyip Erdoğan’a, Cumhur İttifakı’na niye itiraz ediyoruz? Hukuka uygun davranmadığı, anayasayı yok saydığı, hukuk devletinin ilkelerini bertaraf ettiği için. Bizim itiraz ettiğimiz iktidar buysa, muhalefet de aynı yolu tercih edecekse o zaman bir anlam ifade etmiyor. Biz DEVA Partisi olarak hukukun üstünlüğünü önceleyen bir siyasi hareketiz, aktif belediye başkanlığıyla Cumhurbaşkanlığı yardımcılığının birbiriyle örtüşecek görevler olmadığı kanaatindeyiz. Bunun da açıkça anayasaya aykırı olabileceği o günkü şartlarda tartışıldı, görüşüldü ve bir çözüm yolu olarak da Cumhurbaşkanı adayının kazanması halinde, uygun göreceği zamanda bu belediye başkanlarını görevlendireceğine dair bir madde konuldu. Bunu da kamuoyunun önünde açık şekilde ifade ettik, bunların hiçbiri gizli saklı meseleler değildi.”

“Neye imza attığımızı ve neye itiraz ettiğimizi gayet iyi biliyoruz”

Yeneroğlu’nun orada hukuki gerekçelerle var olan itirazı, o gün de muhataplarına ifade edildi, Meral Hanım da bunu bu şekliyle kabul etti, diğer siyasi parti liderleri de bu şekilde kabul ederek onun altına imza attı. Toplumun huzuruna biz böyle çıktık, yoksa neye imza attığının farkında olmayan bir siyasi hareket değiliz. Tam tersine ne yaptığımızı, neye itiraz ettiğimizi de gayet iyi bilen bir siyasi partiyiz. Genelde muhataplarımızla bu tür konuları medya önünde tartışarak açıklama yapmayı çok uygun bulmuyorum. Masa’da iki belediye başkanının ne şartlarda Cumhurbaşkanı yardımcısı olacağı konusu açıldığında Ali Bey bunu detaylandırmıştır ve ona dair de bir hüküm konulmuş, altı lider de altına imza atmıştır. Kamuoyunun gözü önünde olay orada bitmiştir. Bunun hala hikayelendirilmiş şeklinin kimseye bir faydası yok.”

Genel seçimlerin ardından Meclis Başkanı seçilirken, CHP listelerinden seçilen partilerin CHP’nin adayı Tekin Bingöl’ü desteklememesi tartışılmıştı. DEVA Partisi’ni listeleriyle Meclis’e taşıyan CHP ile birlikte hareket etmeniz söz konusu olabilir mi? Yeni dönemde Meclis’te DEVA Partisi nasıl bir yol izleyecek?

“CHP ile olan ilişkimiz, bir seçim işbirliği ilişkisiydi. CHP’nin listelerinden seçime girerken de, seçim kampanyasını yürütürken de DEVA Partisi’nin Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü İdris Şahin olarak ben kendimi takdim ettim ve DEVA Partisi adına, DEVA için CHP sloganıyla oy istedim. Bizim orada herhangi bir şekilde bu iş birliği cihetine aykırı bir tutum ve davranışımız söz konusu olmaz, olmadı da ama parlamentoya seçildiğimiz ilk günden itibaren biz zaten DEVA Partiliydik ve DEVA Partili olarak yeminimizi ettik. Meclis Başkanlığı seçiminde de biz birinci turda kendi adayımızı çıkardık, ikinci turda kendi adayımıza oy verdik. Üçüncü turda ise CHP’nin talebi doğrultusunda CHP’nin Meclis Başkanı adayına destek verdik çünkü üçüncü turda artık aşağı yukarı her siyasi parti kendi kimliğini ortaya koymuş oluyordu. Oturum özelliği gereği de, Sayın Tekin Bingöl’e de destek verdik. Bundan sonraki süreç içerisinde de, biz seçim öncesindeki işbirliği protokolüne uygun bir talep olması halinde her türlü işbirliğine biz hazırız.”

“Altına imza koymadığımız hiçbir hususta kendimizi bağlamayız”

Seçim öncesinde yapmış olduğumuz Altılı Masa’nın Ortak Politikalar Metni’nin altına imza attık ve o çalışmaların büyük çoğunluğunu da DEVA Partisi’nin mutfağında biz kendimiz hazırladık. O metin çerçevesinde parlamentoya gelebilecek her türlü birliktelikte muhalefet blogu olarak beraber hareket etmeye hazırız ama altına imza koymadığımız hiçbir hususta kendimizi herhangi bir şekilde de bağlamayız. Kendi yetkili kurullarımızda tartışırız, kendi hesabımıza hangisi uygun geliyorsa, milletin hayrına hangi gelişme varsa, o düzenlemeleri destekleriz.”

“Biz AK Parti’nin en güçlü olduğu dönemde ayrıldık”

Gelecek Partisi’nden üç milletvekilinin AK Parti’ye geçtiği iddiası ortaya atıldı. Geçmişte siyasete AKP’yle başlamış, oradan ayrılmış partiler için sürekli ‘AKP’yle iş birliği olacak mı’ sorusu gündemde. AKP ile işbirliği söz konusu olur mu? 

“Gelecek Partisi’nden yetkili arkadaşlar bu konuda bir yalanlamada bulundu. Ben yakın tarihte böyle bir şeyin olabileceğine ihtimal vermiyorum. Kendi açımızdan değerlendirdiğimizde, biz AK Parti’nin en güçlü olduğu dönemde, AK Parti’de akredite bir pozisyondayken ayrılıp muhalefet bloğuna geçmiş siyasileriz. AK Parti’de, AK Parti’nin çıkış felsefesine aykırı bir yönetim gördüğümüz için biz oradan ayrıldık ve bugün bu davranışlar artarak devam ediyor. Bizim önceliğimiz hukuk devleti ilkelerine bağlı, adaleti önceleyen, toplumun refahını önceleyen bir yönetim anlayışı. Şu an itibariyle mevcut iktidarda bunun zerresinin bile olmadığını biz gayet iyi görüyoruz. Şu anda bizim önceliğimiz DEVA Partisi’nin parti programına uygun hareket etmek. AK Parti’den ayrılmış bir kısım arkadaşlarımız olabilir ama içimizde çok da yeni, siyasete ilk defa DEVA Partisi’yle başlayan pek çok arkadaşımız var.”

“AK Parti’nin ilk yıllarındaki güzel icraatların içinde olmakla iftihar eden insanlarız” 

Biz AK Parti’nin iyi yaptığı dönemleri topyekun reddeden bir anlayışın temsilcisi değiliz. AK Parti ilk yıllarında oldukça güzel şeyler yaptı. O güzel icraatların içerisinde yer almış olmakla da iftihar eden isimleriz, o süreçte ülkemize hizmet ettik. Ne zaman AK Parti, parti programından saptı ve önceliğini farklı alanlara yöneltti, o tarihten itibaren de itirazlarımızı açık bir şekilde dile getiriyoruz ve ayrı bir parti kurarak da son derece net bir duruş sergiliyoruz. Bu nedenle bizim tekrardan AK Parti’nin politikalarıyla örtüşecek bir duruş sergilememiz söz konusu olamaz, AK Parti’nin de buna ihtiyacı yok. AK Parti eğer bir dönüş arzuluyorsa geçmiş parti programına bakar, çıkışındaki o ana felsefeye döner. O takdirde de 85 milyon huzura kavuşur ama bu iki buçuk yıl içerisinde de 85 milyon kaybetti, ‘Bunun hesabını kim verecek’ diyoruz.”

“Hayra yapılan hizmetlere destek veririz ama Türkiye Yüzyılı vizyonunun içi tamamen boş”

İktidar partisi olumlu icraatı yaparsa elbette ki milletimiz adına bundan mutluluk duyarız ve hayra yapılan her türlü hizmette destek de veririz ama biz şu an itibariyle, özellikle AK Parti’nin bu dönemdeki ilk 100 günlük icraatlarına baktığımızda tamamen boş laftan ibaret, ‘Türkiye Yüzyılı’ diye ortaya koydukları vizyonun tamamen içinin boş olduğunu görüyoruz. Ama hemen seçim sonrasında bir iktidar şekillenmiş ve milletten onay almış, hiçbir icraatını görmeden de eleştirmek klasik muhalefet anlayışının tezahürüdür, DEVA Partisi’nden bunu göremeyeceksiniz.”

“Sezgin Tanrıkulu’nun konuşmalarının suç olup olmadığına bağımsız yargı karar verir”

Sezgin Tanrıkulu, AİHM kararları ve TBMM raporlarıyla birlikte Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) hakkındaki ifadeleri nedeniyle hedef gösterildi. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz?

“Sezgin Tanrıkulu’nun konuşmalarının içeriğinin ne ihtiva ettiğine karar verecek olan bağımsız yargıdır ama TSK hepimizin gözbebeği kurumlardır. Onu incitmek, onu toplum önünde örseleyecek açıklamalar yapmak hiçbir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına hayır getirmez. TSK içerisinde suça karışmış kim varsa en ağır şekilde cezalandırılmalı ve yargı önüne çıkartılmalıdır, bu ayrı. Suç ve cezanın şahsiliği ilkesi dediğimiz bir hadise ama bir kurumu topyekün rencide edecek açıklamalar yapılmış olmasını doğru bulmayız. Bunu özellikle ifade edeyim lakin asıl buradaki garabet Erdoğan’ın taa Hindistan’da G20 zirvesinde yaptığı açıklamada, yargıya talimat vermek suretiyle ‘En ağır şekilde cezalandırılacak’ ibaresidir. Bunu Sezgin Tanrıkulu’nun söylediklerinde ayrı olarak değerlendirdiğimizde, hiçkimsenin bağımsız yargıya talimat vermesi söz konusu olamaz. Böyle bir söylem, G20 zirvesinde burayı takip eden bütün dünya ülkeleri için Türkiye’nin içine düştüğü durumu gösterir ki bu daha vahim bir tablodur. Böyle yargıya doğrudan müdahale eden bir yürütme erkinin bulunduğu yere de, sağlıklı bir şekilde yatırım gelmez, güven iklimi oluşmaz, güven tesis edilmez.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.