Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Yargıtay’ın Gezi davası kararı | 78 sayfalık raporda neler öne çıkıyor?

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Gezi Parkı davasına ilişkin kararını açıkladı. İş insanı Osman Kavala, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay, yönetmen Çiğdem Mater, şehir plancısı Tayfun Kahraman ve Mine Özerden’in cezası onandı. Mücella Yapıcı, Ali Hakan Altınay ve Yiğit Ali Ekmekci hakkında istenen cezalar bozuldu. Yapıcı ve Altınay kaldıkları cezaevinden tahliye edildi. Yargıtay’ın 78 sayfalık Gezi Parkı davası kararında neler anlatılıyor? İşte öne çıkanlar.

Osman Kavala’ya müebbet hapis

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Gezi Parkı eylemleri nedeniyle yargılanan sekiz kişi hakkındaki davayı karara bağladı. Karara göre davada yargılanan beş kişinin cezası onandı, üç kişi hakkındaki hükümler bozuldu.

Daire, iş insanı Osman Kavala’nın “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm edilmesine karar verdi. Can Atalay, Tayfun Kahraman, Mine Özerden ve Çiğdem Mater Utku’ya “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım” suçundan verilen 18’er yıl hapis cezası onandı. Mücella Yapıcı ve Ali Hakan Altınay’ın adli kontrol şartıyla tahliye edilmesine hükmedildi.

Mücella Yapıcı Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nden, Ali Hakan Altınay ise Silivri Cezaevi’nden tahliye edildi.

Cezaevinden çıkan Mücella Yapıcı, “Hiçbirimizin suçu yoktu. Bu nasıl bir adalet, hâlâ anlayabilmiş değilim. Ben burada canlarımı bıraktım çıkıyorum. İçeride olan canlarımızı bir an önce çıkarmamız lazım. Böyle bir adaletsizliği hak etmiyor bu ülke” dedi.

AİHM kararı dikkate alınmadı

Yargıtay, Gezi Parkı eylemlerini “toplum mühendisliği ve iki yıl önceden hükümeti devirmek için planlanmış şiddet hareketi” olarak tanımladı.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 10 Aralık 2019’da ilan ettiği kararla Kavala’nın tutukluluk haliyle ilgili olarak birden fazla hak ihlali tespit ettiğini açıkladı. Mahkeme, Türkiye’nin Kavala’nın serbest bırakılması için gerekli olan her şeyi yapması ve Kavala’nın derhal serbest bırakılması gerektiğine hükmetti. Avrupa Konseyi’nin icra organı Bakanlar Komitesi, AİHM kararlarına rağmen serbest bırakılmayan iş insanı Osman Kavala davasının AİHM’e havale edilmesine dair kararı 2 Şubat 2022’de oy çokluğuyla kabul etti ve Türkiye’ye yönelik ihlal süreci resmen başladı.

Yargıtay, 78 sayfalık metninde, Osman Kavala hakkında AİHM’in “hak ihlali” kararını dikkate almadı.

Gezi Parkı’nın temelleri 2011 yılında atılmış

78 sayfalık kararda, 16 Eylül 2011’de Taksim Yayalaştırma Projesi’nin İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Meclisi tarafından kabul edilmesinin ardından Ekim 2011’de Gezi Parkı eylemlerinin temellerinin atıldığı belirtildi, “27 Mayıs 2013 tarihinde fiili olarak başlayan ve şiddet eylemlerine dönüşen Gezi Parkı eylemlerinin, toplumun verdiği anlık ve öngörülemez bir tepki hareketi olmayıp, çalışmaları iki yıl öncesinden başlatılan ve planlı bir kalkışma hareketi olduğu anlaşılmıştır” denildi.

“Toplumsal algı oluşturmak amacıyla dünyaca ünlü OTPOR grubundan destek alındı”

Raporda, 2 Mart 2012’de “Taksim Yayalaştırma Projesi’ne tepki bahanesiyle” Tayfun Kahraman ve Can Atalay öncülüğünde Taksim Dayanışması’nın kurulduğu söylenerek, “OTPOR grubundan destek alındığı, grubun kurucusu olan Sırp asıllı Ivan Marovic ve CANVAS eğitmenlerinin de hazırlık sürecinde Türkiye’de bulundukları tespit edilmiştir” denildi:

“Gezi Parkı olaylarının öncesinde ‘Occupy/İşgal’ düşüncesinin özellikle sosyal medya hesaplarından topluma yayılmaya başlandığı ve gerçekleştirilmesi planlanan toplumsal ayaklanmaya taraftar toplanmaya çalışıldığı, hazırlık hareketlerine ilişkin bu sürecin alışılageldik ve gelişigüzel şekilde gerçekleşen bir süreç olmadığı, hazırlık eylemlerinin arka planında dünyaca ünlü bir başkaldırı topluluğunun ve akademik çalışmaların da bulunduğu bir toplum mühendisliğinin ürünü olduğu, bu kapsamda Gezi Parkı olaylarının hazırlık sürecinde toplumsal desteği sağlamak ve toplumsal algı oluşturmak amacıyla dünyaca ünlü OTPOR grubundan destek alındığı, grubun kurucusu olan Sırp asıllı Ivan Marovic ve CANVAS eğitmenlerinin de hazırlık sürecinde bir süre ülkemizde bulundukları tespit edilmiştir.”

“Yapılar büyük oranda sermaye sahipleri tarafından desteklendi”

Kararda aynı zamanda, OTPOR Grubu ve CANVAS grubunun temel felsefesini Gene Sharp’ın teorisyenliğini yaptığı sivil başkaldırı yöntemlerinden aldığı, Ivan Marovic ve Srda Popovic öncülüğünde kurulduğu belirtildi. Yapıların büyük oranda yabancı istihbarat servisleri ve Açık Toplum Vakfı kurucusu olan George Soros gibi sermaye sahipleri tarafından desteklendiği öne sürüldü.

Kararda, şu yorumda bulunuldu:

“Bu yapıların kalabalıkları bir araya getirdiği, kalabalıkların verdiği güven hissiyle devlet otoritesine başkaldırdığı, mizah ve tiyatro gibi pasif direniş hareketi adı altında şiddete karşı olduğu izlenimini uyandıran eylemlerle taraftar grubu kazandığı ve sonrasında toplanan kalabalıklarla kolluk kuvvetlerini kışkırtmak suretiyle sözde barışçıl eylemlerini şiddet eylemlerine dönüştürdüğü, örgütün eylemlerinde özellikle basını olay yerine getirerek hem kolluk kuvvetlerini psikolojik baskı altında tutmayı hem de eylemcileri cesaretlendirerek kalabalıkları istedikleri gibi yönlendirmeyi temel eylem metodu olarak belirlediği, her ne kadar kendilerini şiddetsiz eylem yanlısı bir grup olarak tanımlasa da Sırp Devrimi esnasında kamu binalarını ateşe verme ve eylemlerde silah ve molotof kullanma gibi yöntemleri vardır.”

“Açık Toplum Vakfı, amaçlarına engel gördükleri tüm yönetimleri saf dışı bırakmayı deniyor”

Kurucusu George Soros olan Açık Toplum Vakfı içinse şöyle denildi:

“Son derece masumane konularda toplumun çeşitli kesimlerinde direnç noktaları oluşturmak suretiyle bu projeler için bir araya gelecek insanlara ortam hazırladıkları, özgürlüklerin önündeki engelin mevcut iktidar olduğu ve iktidarın değiştirilmesi gerektiği savıyla birbirinden bağımsız bu toplulukları yönetime karşı kışkırttıkları ve böylelikle amaçlarına engel gördükleri tüm yönetimleri kitlesel kalkışmalarla saf dışı bırakmayı denedikleri…”

Gezi Parkı olaylarını George Soros’un kurduğu Açık Toplum Vakfı’nın, Osman Kavala’nın kurduğu Anadolu Kültür’ün, Taksim Platformu ve Taksim Dayanışması ile Forumlar Koordinasyonu’nun organize ettiği ifade edildi.

“Gezi eylemleri bilinçli bir şekilde Arap Baharı ile aynı zaman dilimine denk getirildi”

Arap Baharı hareketlerinin Arap coğrafyasında büyük siyasî sonuçlar meydana getirdiği ve mevcut yönetimlerin değişmesi ile sonuçlandığının belirtildiği raporda, Gezi Parkı eylemlerinin bilinçli bir şekilde Arap Baharı ile aynı zaman dilimine denk getirildiği öne sürüldü:

“Arap coğrafyasında yaşanan en büyük değişim olarak ifade ettiği, ülkemizde ise bu olayların farklı bir yansıması ve uyarlaması olarak, bu olayların ülkemizde de gerçekleşmesi arzusu ve isteği ile İstanbul Taksim Bölgesi Yayalaştırma Projesi kapsamında Taksim Gezi Parkı’ndaki bazı ağaçların 27.05.2013 tarihinde başka yere nakledilmesi bahanesiyle başlayan Gezi Parkı eylemlerinin provokasyonlarla birlikte ülke çapında olaylara ve şiddet içerikli eylemlere dönüştüğü anlaşılmıştır.”

“Gezi Parkı eylemleri ile seçilmiş hükümetin ortadan kaldırılmasının hedeflendiği anlaşılmıştır”

Kararda, 78 ilde 746 gösterinin yapıldığı, 280 iş yerinin, 259 aracın, 103 polis otosunun, 1 konutun, bir polis merkezinin ve beş kamu binasının hasar gördüğü, biri CHP’ye ve 11’i AKP’ye ait 12 parti binasında hasar meydana geldiği, yine çok sayıda MOBESE kamerasının, sinyalizasyon sisteminin, aydınlatma direğinin, otobüs durağının, reklam panosunun, trafik levhasının, park ve peyzaj düzenlemesinin, çöp konteynerinin ve polis noktasının zarara uğradığı, sekiz vatandaş ile iki polisin hayatını kaybettiği ve 9 bin 63 kişinin yaralandığı, toplam kamu zararının o tarih itibariyle 140 milyon TL olduğu tespit edildiği yazıldı:

“Arap Baharı olarak ifade edilen hareketlerin, Arap coğrafyasında meydana gelen büyük siyasi sonuçlarının olduğu ve mevcut yönetimlerin değişmesi ile sonuçlandığı, bu durumun farkındalığı ile ülkemizde de bu hareketlere koşut şekilde Gezi Parkı eylemleri ile meşru ve seçilmiş hükümetin ortadan kaldırılmasının hedeflendiği anlaşılmıştır.”

Sekiz kişiye yöneltilen suçlamalar

Kavala, Özerden, Utku, Atalay ve Kahraman’ın cezalarının onanmasının sebepleri anlatıldı.

Kararda, Can Atalay ve Tayfun Kahraman’ın, Gezi Parkı eylemlerinin başlamasına yönelik eylemlerde bulunduğu söylendi, Osman Kavala’yla irtibatlı oldukları belirtildi, “Gezi Parkı eylemleri sürecinde yaptıkları provokatif paylaşımlar ve eylem çağrıları ile eylemcileri tahrik ederek şiddet olaylarının tırmanmasına neden olan Taksim Dayanışması’nı yönlendirdikleri, Gezi Parkı eylemlerinin gerçekleştirilmesindeki organizasyonda baş aktör olan ve bu eylemleri finanse eden diğer sanık Mehmet Osman Kavala ile de irtibatlı olarak birlikte hareket ettikleri anlaşılmakla, bu şekilde vuku bulan eylemleri, TCK’nın 312/1. ve 37/1. maddeleri kapsamında hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçunu oluşturduğu halde, delillerin takdir ve değerlendirilmesinde düşülen yanılgı sonucu hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs etmeye yardım suçundan mahkumiyetlerine karar verilmesi, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır” denildi.

Mücella Yapıcı, Ali Hakan Altınay ve Yiğit Ali Ekmekci‘ye yöneltilen suçlamalar da kararda yer aldı.

Ali Hakan Altınay’ın Açık Toplum Vakfı Yönetim Kurulu Başkanlığı ile Anadolu Kültür A.Ş. Yönetim Kurulu üyeliği görevlerinde bulunduğu hatırlatıldı. Altınay’a “Gezi Parkı eylemlerin başlamasına ve tüm ülke sathına yayılarak derinleştirilmesine yardım ettiği” suçlamalarının yöneltildiği belirtildi.

Yiğit Ali Ekmekci’ye de şu suçlar yöneltildi: Osman Kavala’nın bazı yurtdışı görüşmelerine vesile olması, Gezi Parkı eylemlerinin başlaması ve tüm ülke sathına yayılarak derinleştirilmesine yardım etmesi.

Mücella Yapıcı’ya yöneltilen suçlamalar ise şöyle:

“Sanık Ayşe Mücella Yapıcı yönünden, Gezi Parkı eylemleri sürecinde yaptıkları provokatif paylaşımlar ve eylem çağrıları ile eylemcileri tahrik ederek şiddet olaylarının tırmanmasına neden olan Taksim Dayanışması’na üye olsa da sanıklar Mehmet Osman Kavala, Çiğdem Mater Utku Mine Özerden, Şerafettin Çan Atalay ve Tayfun Kahraman’ın oluşturduğu gizliliğe riayetle Gezi Parkı eylemlerinin ülkeye yayılması ile organize edilmesine yönelik toplantılara katıldığına ve oluşturulan organizasyon içinde yer alması.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.