Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Kadınların görünmeyen emeği | “Sigortam yok, emeğin karşılığını almıyoruz, ezilen hep kadınlar oluyor”

Türkiye’deki kadınların yüzde 20,6’sı tarım sektöründe istihdam edildi. Tarımda çalışan kadınların yüzde 77’si ise ücretsiz aile işçisi. Adana’da ücretsiz aile işçisi olarak çalışan Dilek, tarlayla beraber evde de çalıştığını, bütün sorumluluğun kendisine ait olduğunu anlatarak, “Sigortam yok. Emeğimizin karşılığını alamıyoruz. Ezilen, yorulan kadın oluyor. Bütün genç kızlarımız okusun, meslek sahibi olsun. Kendi ayakları üzerinde dursunlar” dedi. Hiçbir ücret almadan ağır sorumluluk sahibi olan kadınlar sosyal güvenlik, sosyal yaşama katılım, aile içinde karar alma süreçlerinde dezavantajlı konumda bulunuyor. Uzmanlar ise, kayıp kuşak oluştuğunu belirterek devletin bu konuda düzenleme yapması gerektiğini vurguladı.

Türkiye’de kadınlar erkeklere kıyasla tarımda daha yoğun bir biçimde ücretsiz aile işçisi konumunda düzensiz ve güvencesiz bir biçimde çalışıyor, emeğinin karşılığında herhangi bir ücret elde edemiyor. 2024 Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı‘nda yer alan bilgiler de bu tespiti doğruladı. Rapora göre, 2022 verilerine dayanarak Türkiye’deki kadınların yüzde 20,6’sı tarım sektöründe istihdam edildi. Tarımda çalışan kadınların yüzde 77’si ise “ücretsiz aile işçisi” olarak kayıtlara geçti. Bu veriler toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri nedeniyle kırsalda kadın emeğinin görünmez hale geldiğinin apaçık bir göstergesi. Hiçbir ücret almadan ağır sorumluluk altında çalışan kadınlar sosyal güvenlik, sosyal yaşama katılım, aile içinde karar alma süreçlerinde de dezavantajlı konumda…

Adana’da ücretsiz aile işçisi olarak çalışan Dilek de bu kadınlardan biri. Eşiyle birlikte tütün tarlasında çalışan Dilek, 2 çocuk sahibi ve 41 yaşında. Annesinin evinde kalan Dilek, ailesine de bakıyor. “Sigortam yok, ücret de almıyorum, küçük bir tarlamız var. Eşimle birlikte üretim yapıyoruz” diyen tarım emekçisi Dilek, tarladan ürünü kaldırdıklarını ve ayırıp işlediklerini aktardı. Bu süreçte çok zorluk çektiğini, ailesi ve çocuklarıyla ilgilendiğini anlatan Dilek, “Sigortam yok. Üzücü bir durum. Herkesten çok yoruluyorum. Ev halkından ben sorumluyum. Tarlada çalışıyorum, ardından evde çalışıyorum” şeklinde konuştu.

Tatil de sosyal yaşam da yok

Sabah saat 06:00’dan akşam saat 20:00-21:00’e kadar çalıştığını belirterek yemekten, temizlikten, eşinden ve ailesinden sorumlu olduğunu, ev içi hizmet verdiğini dile getiriyor. “Hepsi benim sırtımda…Emeğimizin karşılığını alamıyoruz” dedi. Lise birinci sınıfa giden ve üniversiteye hazırlanan çocuğunu maddi imkânsızlık nedeniyle kursa gönderemediğini vurgulayan Dilek, geliri eşinin aldığını ve ev ihtiyaçlarına harcadığını anlattı. “Tatil nedir bilmiyorum. Hiç tatil yapmadım. Tarım işçisiyiz. Yazın da kışın da çalışıyoruz” diyen Dilek, sözlerine şöyle devam etti:

İsteğim kadınların sigortasının olması, emekli olabilmeleri. İnsanın yaşlılığı var. Çocuklarımız kendilerine hayat kuracak ve gidecekler. Tek başımıza kalacağız. Depremde evim çok hasar aldı. Bu nedenle annemde kalıyorum. Yüküm gittikçe artıyor. Ev işi, temizlik, yemek, bakım…Hem de iş. Çok yorucu oluyor. Hem içeride hem dışarıda… Arkadaşlarımla yılda bir buluşuyorum. Vakit yok çalışmaktan.”

Kız çocukları okusun istiyor

Meslek sahibi olmadığı için özgün olduğunu dile getiren Dilek, “Bütün genç kızlarımız okusun, meslek sahibi olsun. Kendi ayakları üzerinde dursunlar. Bunu her kadın için çok isterim. Biz kadınlar hiçbir hakka sahip değiliz. Doğu’da kültür bu. Ezilen, yorulan kadın oluyor hep…” dedi. 

Erkekler emeğin denetçisi

Pamukkale Üniversitesi’nde Aylin Sezer tarafından yazılan “Türkiye’de Toplumsal Cinsiyet ve Tarımda Ücretsiz Aile İşçiliği” başlıklı yüksek lisans tezinde yer alan bilgiler de kadınların yaşadığı zorlukları gözler önüne serdi.

Ataerkil üretim ilişkileri içinde hane içi emek sürecinde kadın üretirken koca ve hanedeki diğer erkeklerin emeğin denetçisi olduğu vurgulanan çalışmada, tarım emekçisi kadınlarla yapılan görüşmeler önemli bulguları ortaya çıkardı. İzmir’de sahada 20 ile 80 yaş aralığındaki kadınlarla yapılan görüşmelerde Çiçek isimli ücretsiz aile işçisi kadın ev içi emeğini, “Buralarda hep böyledir kızım… Yemek mi yapılacak bizim elimize bakar kadın olarak… Çamaşır, temizlik hepsi için geçerli bu. Şu gördüğün koca köyde bir tane adam gösteremezsin bende evde eşime yardım ederim, yemek yaparım diyen. Belki yalnız yaşıyordur o zaman yapar, yapmasa ne yiyecek zaten… ” diye konuştu.

Tehlike de atlatıyorlar

Görüşmecilerden Hayat ise, nar ekşisi yapımını anlatırken verilen emeği şu sözlerle tarif etti:

“Narları biz kendimiz topladık… Tanelerini çıkarmak zahmetli iş uzun iş. Çiğnemek ayrı bir iş. Güç kuvvet gerek. Suyunu çıkardın diyelim, iş bitti mi bir de akşama kadar başında bekleriz kaynarken.”

Tarlada çalışmak için erken kalkmak zorunda kalan Güllü de yaşantısını şu sözlerle anlattı:

“05.00-05.30 gibi kalkarım her gün. Tarlaya yemek hazırlamak için herkesten öne ben uyanırım. Bazen akşamdan hazırlar koyarım ama genelde sabah erken yaparım…”

Zeytin hasadı yapan Nurdan da yaptıkları işin tehlikesini şöyle anlattı:

“Çok yamaç buralar, taş dolu her yer… Eskiden eşimle kayınbiraderim sürerdi buraları… Eşim sürerken bakamıyordum korkudan, motor kayacak da bir şey olur diye. Kayınbiraderim uçtu bir kere buradan, ağaç tuttu traktörü, öyle kurtuldu… O günden sonra sürülmedi bir daha buralar pek…”

Araştırmada öne çıkan bazı bulgular ise şöyle:

Kadınlara miras yoluyla herhangi bir toprak kalsa bile kadınlar bu topraklar üzerindeki denetimlerini eşlerine veya erkek kardeşlerine bırakarak söz haklarını ve toprak sahipliklerini de kaybediyor. Cinsiyete dayalı işbölümü kırdaki kadınların sıklıkla ücretsiz aile işçisi olmalarına, emeğinin karşılığını alamamasına, vasıflı, düzenli ve yüksek gelir getiren işlerin daha çok erkekler tarafından yapılmasına neden oluyor. Kadınların yapmış olduğu ücretsiz tarım işçiliği, ailesi için yaptığı geçimlik üretim veya hasat işleri yok sayılabiliyor.

Kadın emeğini görünmez kılan üç temel neden var. Bunlardan biri bu emek biçiminin ‘doğallaştırılması’ yani yapılan işleri kadının doğası gereği yaptığına yönelik inanç.

İkinci neden, çalışmanın miktarını ve süresini gizleyen ev içi ve uzantılarını kapsayan çalışma düzeni.

Üçüncü neden ise, yapılan işlerin herhangi bir karşılığının olmaması. Karşılıksız emek erkekler tarafından el koyulan bir emek ve ataerkil toplumsal yapının bir ürünü.

Erkek aile üyeleri üretimin her aşamasında yer alsın veya almasın gelirin denetimini tamamen elinde tutuyor.

Bu kadınlar sosyal güvenlik kapsamında olmadıkları için genellikle muayene olamıyor, çözümü eczanelerden temin ettikleri ilaçlarda, doğal yöntemlerde arıyor. Ağır hasta olduklarında ise devlet veya özel hastanelerde ücretli muayene olduklarını dile getiriyorlar.

Cinsiyete dayalı eşitsizlikler ve ücretsiz aile emeğinin görünmezliği, kadınları yoksunlaştırıyor ve yoksullaştırıyor, ekonomik ve sosyal hayata katılımının önüne set çekiyor.

Kendine çoğunlukla tarımsal üretimde yer bulabilen kır kadınları üretim açısından, ekonomik ve sosyal açıdan desteklenmeli, üretimde ve ürünlerin piyasaya aktarımında en az erkekler kadar söz hakkına sahip olabilmeli. Bu konuda kalıplaşmış önyargılardan vazgeçilmeli, kadınların eğitim ve öğretimine önem verilmeli, geçimini tarımdan sağlayan kadınlar desteklenmeli.

Kayıp kuşak oluşuyor

Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Reşit Sevinç de bu kadınların çalışma yaşamıyla ilgili bilgiler verdi. Doç. Dr. Sevinç, Türkiye İş Kurumu’nun geçmişte çalışma yaptığını ancak; istenilen sonuca ulaşamadığını söylüyor. “Tarımda sahada çok fazla çocuk işçi var” diyen uzman, ekonomi gibi birçok konuda erkeklerin karar sahibi olduğunu anlatıyor. Devlet kurumlarında bu konuda sağlıklı verilerin olmadığını da vurgulayan Doç. Dr. Sevinç şöyle konuştu:

Yapısal olarak büyük bir sorun. Bu durumun sosyolojik bir boyutu da var. Kişiler çocukları da yanında olsun istiyorlar ve çoğu çocuk eğitim sistemi dışında kalıyor. Bu bir yaşam biçimi haline geldi. Tarımdaki kadın ve özellikle çocuklar nedeniyle kayıp kuşak oluşuyor. Çocuklar sosyal dışlanmışlık yaşıyor ve kendilerini topluma ait hissetmemeye başlıyor, toplumla bağları kopuyor.

Devletin bu kadınlarla birlikte çocuklarına da yönelik önlem alması gerektiğini belirten Doç Dr. Sevinç, teşvikler gibi desteklerin daha yaygınlaşarak uygulanması gerektiğini vurguladı.

2024 Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda bu konuda yapılan çalışmalarla ilgili bilgilere yer verildi. Programda kırsalda tarım işçisi olarak çalışan kadınların ücretli ve kayıtlı hale getirilmesi, kadın girişimciliğinin artırılması, kadınlara yönelik sosyal alanların oluşturulması, bakım hizmetlerinin kaliteli, ekonomik ve erişilebilir olarak sunulması konusunda çalışmalar yürütülmesinin önemli olduğu vurgulandı. Bu amaçla, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından sağlanan tarımsal destek programlarında kadın çiftçi projelerine ek puan verildiği, Bakanlıkça yürütülen Kadın Çiftçiler Tarımsal Yayım Projesi kapsamında, kadın çiftçilere yönelik il özel projeleri ile kadın çiftçilerin istihdam edilebilirlikleri, girişimcilik kapasitelerinin artırılması ve bölgesel kalkınmaya katkı sağlanmasının amaçlandığı belirtildi. Proje konularına göre farklılaştırılmış eğitimler verildiği belirtilerek çalışmalara devam edileceği dile getiriliyor.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.