Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Hilafet çağrısı Anayasa’ya aykırı mı?

Türkiye Gençlik Vakfı’nın (TÜGVA) öncülüğünde, Milli İrade Platformu üyesi 308 STK’nın katılımıyla İstanbul- Galata’da gerçekleşen yürüyüşte “Kelime-i Tevhid” bayrağı taşıyan İsmail Aydemir’e yumruk atmasıyla gündeme gelen Ege Akersoy adlı genç “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçlaması ile tutuklandı. Yaşanan gerilimin ardından Akersoy’un tutuklanması da tartışma yarattı, hilafet talebinin Anayasa’ya göre suç olup olmadığı da. Anayasa Hukukçuları Prof. Dr. Şule Özsoy Boyunsuz ve Prof. Dr. Süheyl Batum, hilafet çağrısının hangi koşullar altında suç teşkil ettiğini Medyascope’a anlattı.

Milli İrade Platformu üyesi 308 sivil toplum kuruluşu (STK) ve AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın yöneticisi olduğu TÜGVA’nın öncülüğünde “Şehitlerimize Rahmet, Filistin’e Destek, İsrail’e Lanet” yürüyüşü düzenlendi.

Yürüyüş sonrası “Kelime-i Tevhid” bayrağı taşıyan İsmail Aydemir’e Ege Akersoy isimli genç saldırıda bulundu. Ege Akersoy olayın ardından tutuklandı. Üniversiteli gencin tutuklanması tepkilerle birlikte hilafet tartışmasını da başlattı. Tartışmanın konusu: T.C Anayasası’na göre hilafet çağrısı yapmak suç mu yoksa ifade özgürlüğü mü?

Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Şule Özsoy Boyunsuz hilafet talebinin Anayasa’ya aykırı olması için kolektif olarak bir siyasi parti tarafından eylemli bir biçimde talep edilmesi gerektiğini söylüyor.

Laikliğin Anayasa’nın değişmez hükümlerinin arasında yer aldığını hatırlatan ve laik bir devlette de hilafet olmayacağının altını çizen Boyunsuz, bu çağrının siyasi partilere yasaklanmış bir alanda olduğunu söylerken, talebin hangi koşullarda suç teşkil edebileceğini de şöyle açıkladı:

“Bir kişi bireysel olarak çıkıp, ‘Ben hilafet istiyorum, keşke kaldırılmasaydı’ dediği zaman bu suç teşkil etmez ancak bunu gerçekleştirmeye yönelik baskı, dayatma ve şiddet içeren toplu bir eylem söz konusu olduğunda bu Anayasa’ya aykırı olur.

“Anayasa’da hilafete yer yok”

Anayasa’nın bir ceza kanunu olmadığını, suçları düzenlemediğini, Anayasa’nın devletin temel düzenini sağladığını hatırlatan Boyunsuz, “Anayasal düzende hilafete yer yok, burası laik bir ülke” derken devlet memurları ve devleti yönetenlerin bilinçli olarak laikliğe aykırı hareket ettikleri taktirde kendilerine verilen görevi kötüye kullanma suçu işlediklerini de hatırlattı.

Hilafet sisteminin “hilafeti kaldırdım, koydum” gibi bir düzene tabii olmadığını söyleyen Boyunsuz, artık kimsenin “ben halifeyim, bu sistemi geri getirdim” deme şansının kalmadığını da aktardı:

“Anayasa’ya aykırılığın ötesinde, fiilen yapılması mümkün olmayan bir şey. Ulus devletler çağında yaşıyoruz. Birisi çıkıp ‘ben halifeyim’ dediği zaman hangi müslüman devlet onu ciddiye alacak? Bu tür gereksiz hayallerle toplumu meşgul edip bölmeye gerek yok.”

“Bu olayda ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik’ suçu yok”

“Halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçunun Ege Akersoy’un tutukluğunda geçerli olmadığını dile getiren Boyunsuz, burada yaşananın fiili bir saldırı olduğunu ve yaralama suçunun cezasının belli olduğunun altını çizdi.

Bu noktada çok dikkatli hareket edilmesi gerektiğini aktaran Boyunsuz, Akersoy’un davranışını tasvip etmediğini ancak bir çocuğun bunu tek başına yapmadığını, toplumu bu kadar germeyi, ayrıştırmayı iktidarların başardığını düşündüğünü söyledi. Boyunsuz, “Eşit uygulamadığınız hukukun varlığını savunamazsınız” diyerek de Akersoy’un tutukluluğunu bir kez daha eleştirdi.

“Hilafeti şiddet yoluyla savunmanız durumunda Ceza Kanunu’na göre suç teşkil etmiş olursunuz”

Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Süheyl Batum da demokrasinin vazgeçilmez unsurlarından birinin ideolojik çoğulculuk olduğunu aktarırken, kişilerin bu ideolojileri şiddet yoluyla savunması halinde Ceza Kanunu’na göre suç işlemiş olacaklarını söyledi. Batum, “hilafet, krallık ya da padişahlık istiyorum” diyen kişilerin suçlu olarak nitelendirilmemesi gerektiğini, bunu şiddet yoluyla, şiddeti teşvik etmek suretiyle savunanların suç işlediğini aktardı:

Hilafeti istemek tek başına suç oluşturmamalı ama burası Türkiye. Bugünkü uygulamalara baktığınızda hakaret sayılamayacak düşünceler dahi yargılanıyor. Gazeteciler suçlanıyor, tutuklanıyor. Bir hukukçu olarak, hukukun ancak aynı durumda olanlara eşit uygulandığı zaman hukuk olduğuna inananlardanım.”

Batum, düşünce özgürlüğünün her şeyden önce başkasına hakaret etmemeyi, şiddete çağrı yapmamayı, şiddeti yöntem olarak kutsamamayı, aşağılamamayı barındırdığını da atardı.

Ne oldu?

Yeni yılın ilk günü, sabah saatlerinde Milli İrade Platformu üyesi 308 sivil toplum kuruluşu (STK) ve AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın yöneticisi olduğu TÜGVA’nın öncülüğünde “Şehitlerimize Rahmet, Filistin’e Destek, İsrail’e Lanet” yürüyüşü düzenlendi. Yürüyüşün amacı, Kuzey Irak’ta Pençe – Kilit Harekâtı’nda 12 askerin şehit olmasını ve 7 Ekim’den bu yana Gazze’de devam eden İsrail saldırılarını kınamak.

İstanbul-Galata’daki yürüyüş sonrası “Kelime-i Tevhid” bayrağı taşıyan İsmail Aydemir’e Ege Akersoy isimli genç saldırıda bulundu. Akersoy’un attığı yumruk sonucunda Aydemir’in burnunun kanadığı anlar ilgili sosyal medya paylaşımlarında mevcut. Akersoy, olay yerine gelen polisler tarafından gözaltına alındı ve emniyetteki işlemlerin ardından mahkemeye sevk edilerek tutuklandı.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.