Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Depremlerin birinci yılında adalet arayışı sürüyor: Soruşturmalar devam ediyor, kamu görevlilerine dava açılmadı

Tarihinin karşı karşıya kaldığı en büyük facialardan biri olan 6 Şubat 2023’teki Kahramanmaraş merkezli depremler, 10 şehri vurarak 53 bin 537 kişinin hayatını kaybetmesine ve 107 bin 213 kişinin yaralanmasına yol açtı. Adalet Bakanlığı ve bölge baro başkanlarının Medyascope ile paylaştığı veriler, deprem sonrası yürütülen soruşturma ve yargılamaların boyutunu gözler önüne serdi. Buna göre 2 bin 825 şüpheli hakkında işlem yapıldı, 267’si tutuklandı, 984’ü adli kontrol altında ve şu ana kadar 369 dava açıldı. Kamu görevlileri hakkında da soruşturmalar başlatıldı ancak henüz dava açılmadı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın hasar tespitleri ile mahkemelerin bilirkişi raporları arasındaki farklılıklar da dikkat çekiyor. 

Türkiye, bundan tam bir yıl önce, 6 Şubat 2023’te, saat 04:17’de kâbus gibi bir sabaha uyandı. Merkezi Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan 7,7 ve 7,6 büyüklüğünde iki deprem, 11 şehri vurdu. Bu depremde kentler ağır tahribata maruz kaldı, binlerce bina yıkıldı, on binlerce insan enkaz altında kaldı, resmî rakamlara göre 53 bin 537 kişi hayatını kaybetti, 107 bin 213 kişi yaralandı. Cumhuriyet tarihinin en büyük depreminin üzerinden bir yıl geçti. 

Felaketin ardından yıkılan yüzlerce yapı ve bunların sorumlularına yönelik yargılamalar, kamuoyunun en çok merak ettiği konuların başında geliyor. Medyascope, yıkılan yüzlerce yapının sorumlularına yönelik yargılamaların ne durumda olduğunu araştırdı. 

Adalet Bakanlığı’nın Medyascope ile paylaştığı verilere göre deprem bölgesinde yıkılan veya üzerine imara aykırı değişiklik yapılan binalarla ilgili soruşturmalarda 2 bin 825 şüpheli hakkında işlem başlatıldı. Bu kişilerden 267’si tutuklu bulunurken, 984’ü ise adli kontrol kapsamında. 

Depremin vurduğu iller genelince cumhuriyet başsavcılıkları tarafından yürütülen soruşturmalar kapsamında yapılan kusur araştırmalarına ilişkin son duruma göre şimdiye kadar 812 dosyanın bilirkişi incelemesi tamamlandı. 

Raporda ayrıca, bilirkişi heyetinin incelemesini bekleyen toplam bin 783 dosyanın olduğu belirtildi. Bununla birlikte, bin 7 dosyanın daha bilirkişi heyetine gönderilme aşamasında olduğu ifade edildi. 

Yürütülen soruşturmalar neticesinde, bugüne kadar toplam 369 dava açıldı. Açılan davaların 275’i mahkemeler tarafından kabul edilirken, 94 dava hakkında iddianame değerlendirme süreçleri sürüyor. Yargılama süreci başlayan davalarda 678 sanıktan 155’i tutuklu yargılanıyor. İddianame değerlendirme aşamasındaki davalarda ise 169 şüpheliden 18’i tutuklu durumda.

Bu süreçte, depremin etkilediği illerde görev yapan baro başkanlarından alınan bilgilere göre bazı kamu görevlileri hakkında soruşturmaların açıldığı ancak henüz dava açılan kamu görevlisi sayısının belirsiz olduğu ifade edildi. Soruşturma aşamasında olan ve kovuşturmaya henüz geçilmeyen dosyalarda, bu kişilerin çoğunlukla “tali kusurlu” olarak değerlendirildiği belirtildi.

Hatay’da “vefat olayı gerçekleşen” bin 759 bina var

Hatay Barosu Başkanı Erhan Nizamoğlu‘nun verdiği bilgilere göre, şehirde “vefat olayı gerçekleşen” bin 759 bina bulunuyor ve bu binalarla ilgili soruşturmalar yoğun bir şekilde devam ediyor.

Nizamoğlu, 2 bin 601 bina ile ilgili soruşturmanın sürdüğünü, ruhsatsız yapı sayısının ise 975 olduğunu belirtti.

Nizamoğlu, devam eden savcılık soruşturma dosya sayısının 3 bin 607 olduğunu ve şu ana kadar tutuklu sayısının 62 olduğunu ekledi.

Nizamoğlu’nun aktardığına göre, savcılık 14 farklı üniversite ile işbirliği içinde statik ve bilirkişi raporları üzerinden çalışmalarını yürütüyor. Bu kapsamda, bin 55 bina hakkında bilirkişi raporu düzenlenmesi için görevlendirme yapıldı. İdare Mahkemesi’nde ise 20 binin üzerinde hasar durumuna ilişkin dosya bulunuyor.

Deprem soruşturmalarında tutuklu bulunanların çoğunlukla müteahhitler, şantiye sorumluları ve yapı denetimcileri olduğunu belirten Nizamoğlu, kamu görevlileri hakkında da soruşturmaların açıldığını fakat tutuklu bir kamu görevlisi olmadığını söyledi. Kamu görevlilerinin genellikle “tali kusurlu” olarak raporlandığını ifade etti.

Rapor hazırlanma sürecinin uzun sürmesi, yargılamanın uzaması ve bilirkişi raporlarının sağlıklı bir şekilde tanzim edilmemesi gibi sorunlara da değinen Nizamoğlu, numune örneklerinin alınması ve analiz raporlarının çıkarılmasının zaman alıcı bir süreç olduğunu vurguladı.

Bakanlığın ve mahkemelerin raporları farklı

Nizamoğlu, depremden kaynaklanan yargılamalarda önemli bir sorunun altını çiziyor: Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı‘nın yaptığı hasar tespitleri ile İdare Mahkemesi’nde açılan davalarda kullanılan bilirkişi raporları arasındaki uyumsuzluk. 

Nizamoğlu, depremde can kaybına yol açan tüm sorumluların gereken cezayı alması gerektiğini vurgulayarak, şehirde devam eden konut ihtiyacına da dikkat çekiyor. Nizamoğlu’na göre, bakanlık tarafından ağır hasarlı olarak değerlendirilen binalar, İdare Mahkemesi’nde tanzim edilen bilirkişi raporlarında orta hasarlı olarak sınıflandırılabiliyor. Bu durum, hasar tespit süreçlerindeki uyumsuzluğu ve bu uyumsuzluğun yargılamalara nasıl yansıdığını gösteriyor.

Kahramanmaraş Baro Başkanı M. Burak Gül, şu ana kadar herhangi bir kamu görevlisi hakkında yargılamaya başlanmadığını söyledi. Gül, “Bu insanların da yargılanması gerekir. Sorumluluğu olan kim varsa, kamu görevlisi olabilir, özel sektör çalışanı da olabilir. Bu can kayıplarından sorumlu olan kim varsa yargılanması lazım” dedi.

Adıyaman’da son durum ne?

Adıyaman Barosu Başkanı Bilal Doğan, geçen bir yıl içinde ciddi bir ilerleme kaydedilemediğini söyledi. Doğan, dönüşümle ilgili gerekli yönetmeliğin çıkmamış olması nedeniyle somut adımların atılamadığını vurguladı. Doğan, yıkılan binaların usulüne uygun yapılmadığını ve bu durumun şehirde ciddi çevre ve hava kirliliğine yol açtığını belirtti. 

Doğan, “Kamu görevlileri hakkında açılmış bir dava yok. Soruşturmalar ve yargılamalar, mühendisler, müteahhitler, yapı denetim firmaları ve şantiye şefleri üzerinden yürüyor maalesef” diyerek, sorumluluğu olan kamu görevlileri dahil herkesin yargılanması gerektiğini söyledi. 

Doğan ayrıca, yaşanan felaketlerden ders çıkarılması ve buna uygun bir deprem yönetmeliğinin hazırlanması gerektiğinin altını çizdi. Kamu kurumlarının denetim yükümlülüğünü yerine getirmesinin önemine değinen Doğan, “Adıyaman’da ölümlerin bu kadar fazla olmasının en büyük sebebi imar barışıdır. Çürük binalara bile imar barışı ile ruhsat verildi” dedi.

Gaziantep: Bilirkişi raporuna göre kamu görevlileri sorumlu ama dava açılmadı

Gaziantep Baro Başkanı İskender Kahraman, davaların büyük bir kısmının açıldığını fakat soruşturmaların ve yargılamaların esas olarak müteahhitlere yönelik yürütüldüğünü belirtti.

Bilirkişi raporlarında, müteahhitlerin yanı sıra belediye yetkilileri, imar müdürleri ve yapı ruhsatı izni veren kişilerin de asli kusurlu olduğunun belirtildiğine dikkat çeken Kahraman, bu konuda herhangi bir soruşturma yapılmamış olmasını eleştirdi. Kamu görevlileri ile ilgili soruşturmaların farklı yöntemlere bağlı olması ve bu sürecin beklenmesine rağmen, şu ana kadar ilgili süreçlerin aşılmış olması gerektiğini vurguladı.

Adaletin tecellisi için sorumlu olan herkesin yargılanmasını bekleyen Kahraman, ildeki konut ihtiyacı ile ağır hasarlı binalar nedeniyle mağdur olan insanların durumuna dikkat çekti.

“İhmaller bilirkişi raporlarına yansıdı”

Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, yargılamaların devam ettiğini ancak beklenen tatmin edici kararların henüz alınmadığını dile getirdi. Eren, müteahhitler ve işletme sahipleri aleyhine açılan davalar ve bu kişilerle ilgili yapılan tutuklamalara rağmen, kamusal sorumluluğu olan kişilere yönelik herhangi bir soruşturma yürütülmediğini belirtti.

Eren, alınan bilirkişi raporlarında, dönemin ilgili kamu kurumlarının denetim ya da ruhsat işlemleri sürecindeki ihmallerin raporlara yansıdığını ifade etti. Buna rağmen, Diyarbakır’da yüzlerce insanın ölümüne neden olan bu ihmal ve kusurlardan dolayı tek bir kamu görevlisi aleyhine açılmış dava dosyasının bulunmadığını vurguladı.

Eren ayrıca, kentteki yıkım işlemlerinin uluslararası ya da teknik kriterlere aykırı, profesyonellikten uzak bir şekilde yürütüldüğünü söyledi. 5 binin üzerindeki ağır ve orta hasarlı binaların yıkımıyla ilgili süreçlerin yanı sıra, barınma sorununun devam ettiğini ve ağır hasarlı binaların durumunun tartışma konusu olduğunu dile getirdi.

Kamuoyunda bilinen binalarda son durum ne?

  • Rönesans’ta sanıklar hakkında 22 yıl 6’şar aya kadar hapis istemiyle dava açıldı

Hatay’da yıkılan Rönesans Rezidans ile ilgili gelişme yaşandı. Hatay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma tamamlandı ve “cennetten bir köşe” sloganıyla tanıtılan rezidansın dördü tutuklu, üçü tutuksuz, biri firari olmak üzere toplam sekiz sanık hakkında “bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma” suçlamasıyla 22 yıl 6’şar aya kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.

Tutuklu sanıklar arasında rezidansın müteahhidi Mehmet Yaşar Coşkun, yapı denetim şirketinin yetkilileri Mehmet Haşim Eraslan ve Bülent Seküçoğlu ile kontrol elemanı Önder Artun yer aldı. Tutuksuz sanıklar ise yapı denetim şirketinin diğer sorumluları A.K., inşaat teknikeri İ.D. ve şantiye şefi B.M., ayrıca müteahhit Mehmet Yaşar Coşkun’un kardeşi ve ortağı firari Hüseyin Yalçın Coşkun olarak belirlendi.

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda, beton malzemelerinin düşük kalitede olduğu ve yerinde döküm şeklinde kullanıldığı, beton parçalarının elle ufalanabildiği tespit edildi. Ayrıca, binanın bodrum kat üstü kuzeydoğu cephesinde, dış kenar kolon ve perdelerinde bırakılan pencere türü boşlukların kısa kolon etkisiyle binanın bu noktadan kırılıp göçebileceği belirtildi. Bodrum kat kolon-kiriş birleşimlerinde kolon etriyelerinin devam ettirilmediği ve etriyelerin 135 derece yerine 90 derece yapıldığı kaydedildi.

İddianamede, binanın yıkılmasına yönelik dönemin Ekinci Belde Belediyesi’nin yapı birim sorumluları ve ilgili diğer görevlilerin “tali kusurlu” oldukları ve haklarında soruşturma yürütüldüğü bilgisi de yer aldı. Bu gelişmeler, Rönesans Rezidans davasında adaletin sağlanması yolunda atılan önemli adımlar arasında yer alıyor.

  • Adıyaman’da tutuklular savunmalarında suçsuz olduklarını iddia etti

Adıyaman’da, 72 kişinin hayatını kaybettiği İSİAS Otel ile ilgili dava Adıyaman 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı. Davada, Karadeniz Teknik Üniversitesi tarafından hazırlanan bilirkişi raporu dikkate alındı. Raporda, otelin önce konut olarak projelendirildiği ancak daha sonra otele çevrildiği, proje ile uygulama arasındaki farklılıklar, ruhsatsız kat eklemeleri ve deprem güvenliğinin göz ardı edilmesi gibi ciddi ihlallerin bulunduğu belirtildi. Ayrıca, yapının inşasında dere kumu kullanıldığı ve beton kalitesi ile demir kalınlığının standartların altında olduğu tespit edildi.

Davanın tutuklu sanıkları arasında, otelin sahibi Ahmet Bozkurt ve iki oğlu Efe ile Mehmet Fatih Bozkurt bulunuyor. Eşi ve üç kızı ise dosyanın tutuksuz sanıkları olarak yargılanıyor. Binanın imar ve ruhsat aşamalarında görev alan inşaat mühendisleri ve mimarlardan oluşan dört kişiden ikisi de tutuklu yargılanıyor.

2-6 Ocak tarihleri arasında gerçekleşen duruşmada, tutuklu sanıklar kendilerini savunarak suçsuz olduklarını iddia etti. Duruşmada ayrıca bazı tanıklar dinlenirken, kamu personeli hakkında soruşturma izinleri için gerekli yazıların yazıldığı ve dosyanın açık olduğu belirtildi. Mahkeme, tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına ve diğer sanıkların adli kontrol tedbiriyle tutuksuz yargılanmalarının devamına karar verdi. Davanın devamı için 26 Nisan tarihi belirlendi.

  • Kahramanmaraş’ta duruşma 24 Nisan’a ertelendi

Kahramanmaraş’ta, Ebrar Sitesi ile ilgili davanın ilk duruşması yapıldı. 22 bloktan oluşan ve 1997’den 2011 yılına kadar etaplar halinde inşa edilen sitede, deprem sonrası sadece dört blok ayakta kalabildi. Sitenin, zemin sıvılaşması riski taşıyan alüvyonlu bir bölge üzerinde kurulduğu, zemin etüt raporunun yasal prosedürlere uygun olarak yapılmadığı ve inşaat malzemelerinin kalitesiz olduğu belirtiliyor.

57 kişinin yaşamını yitirdiği L Blok ile ilgili 7 kişiye yönelik “bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma” suçlamasıyla 22,5 yıla kadar hapis cezası istemiyle açılan davada önemli iddialar ortaya konuldu. Aile avukatlarından Şuayip Polat’ın aktardığına göre, sitede kullanılan beton kalitesi ve demirin projeye uygun olmadığı tespit edildi.

Davada, aralarında Kooperatif Yönetim Kurulu üyeleri Ahmet Doğan ve Ahmet Tepebaşı ile bir teknik personelin de bulunduğu 3 kişi tutuklu yargılanırken, 4 kişi tutuksuz yargılanıyor. İlk duruşma, Kahramanmaraş 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü ve bir sonraki duruşma 24 Nisan’a ertelendi.

  • Diyarbakır’da 4 sanık tutuklu 2 kişi hakkında yakalama kararı var

Diyarbakır’da, 89 kişinin hayatını kaybettiği Galeria Sitesi ile ilgili davada ilk duruşma yapıldı. Diyarbakır 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 23 Ekim 2023’te yapılan duruşmada, aralarında üç müteahhidin de olduğu toplam yedi sanık yargılandı. Sanıklar arasında müteahhitler Sedat Eser, Mehmet Şirin Yiğit, Şeyhmus Yiğit ve inşaat mühendisi fenni mesul Tevfik Demir tutuklu olarak duruşmaya katıldı.

Sanıklar hakkında, “bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümü ve yaralanmasına neden olma” suçlamasıyla 22 yıl altışar aya kadar hapis cezası talep ediliyor. Duruşmada, tutuklu sanıkların yanı sıra M.E, H.M.Y. ve İ.H.Y. hakkında da yakalama kararı bulunduğu belirtildi.

Mahkeme, dört sanığın tutukluluk halinin devamına karar vererek, davayı 26 Şubat 2024’e erteledi.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.