Rusya’nın 24 Şubat 2022’de Ukrayna’yı işgali ile başlayan ve iki yıl süren savaş, 500 binden fazla askerin ölümüne ve yaralanmasına, 6 milyondan fazla Ukraynalının yerlerinden edilmesine neden oldu. Cephe hattında tıkanan savaş, artık, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy arasında meşakkatli bir yıpratma savaşına dönüştü.
Putin, 24 Şubat 2022’de Ukrayna’yı “topyekûn işgal” emri verdi. Rus ordusu, o sabah tüm ülkeyi kontrol etmek amacıyla Ukrayna’ya kuzey, doğu ve güneyden saldırmaya başladı. Moskova’nın hedefi, birkaç güne Ukrayna’yı ele geçirmekti. Bu yüzden Kiev, Harkov ve Odessa gibi büyük şehirleri ele geçirmek için hava saldırıları düzenledi, yani hızlı bir manevra savaşı planladı. Kırım’ın ilhakından bu yana Rusya’nın işgaline öyle ya da böyle hazırlanan Ukrayna, Moskova’ya istediğini vermedi ve direndi. İki yıldır devam eden savaşta, özellikle birkaç aydır, iki taraf da yüksek düzeyde bir yıpranma yaşıyor.
Son 6 ayda savaş kanlı bir çıkmaza dönüştü. Ne Ukrayna ne de Rusya’da barış antlaşması için zemin oluşmuş değil. Ukrayna, uluslararası alanda tanınan sınırlara geri dönene ve ülkede hiçbir Rus askeri kalmayana kadar savaşa devam edecekleri konusunda kararlı. Moskova da benzer bir şekilde, “amaçlarına ulaşana kadar” işgale devam edeceklerini söylüyor. Peki amaç neydi? Ukrayna’yı “Nazilerden ve askerlerden arındırmak”.
Cephede kim kazanıyor?
Savaşın üçüncü yılı, tıpkı savaşın ilk günlerinde olduğu gibi, Ukrayna’nın savunmaya çekilmesi ve kendisini personel ve askeri teçhizat bakımından yetersiz görmesi nedeniyle cephe hattını korumaya zorlanmasıyla başlıyor. İki ülke arasında 1000 kilometre boyunca seyreden cephe hattı, 2022’nin sonbaharından bu yana çok az değişti.
Rusya’nın savaş üçüncü yılına girerken stratejik bir konuma sahip olan Donetsk’teki Avdiyvka’yı kazanması, avantajın Rusya’ya geçtiğinin göstergesi olarak yorumlandı. Hatta Avdiyvka’nın ele geçirilmesi, Mayıs 2023’te Bahmut’un ele geçirilmesinden bu yana cephede kazanılan en büyük zafer olarak görülebilir. Geldiğimiz noktada Ruslar, Ukrayna’nın zayıf bir dönemden geçtiğini biliyor.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD), askeri yardımları durdurdu, daha fazlasının gelip gelmeyeceği ya da ne zaman geleceği belli değil. Üst düzey komutanlar hep şu konuyu gündeme getiriyor: Mühimmat ve kaynak eksikliği. Kısa bir süre önce görevden alınan Ukrayna Genelkurmay Başkanı Valerii Zaluzhnyi dahil olmak üzere pek çok isme göre, cephede bir çıkmaz var.
Bir diğer önemli konu ise moral. Cephedeki yorgunluk hissi, hiç olmadığı kadar fazla. Askerler her zamanki gibi kararlı olsa da bitkin durumdalar. Birçoğu aylardır ailelerini göremedi. Hükümetler, cephedeki ölü sayısına dair resmî bilgiyi kamuoyu ile paylaşmıyor fakat her gün en az bir cenaze görebilmek mümkün. Ve savaş yorgunu Ukrayna, cephe hattına gönderecek asker bulmakta da zorlanıor. Kiev artık sürekli yas tutan bir ülke oldu.
İki yıllık sürenin sonunda Rusya, Kırım, Donetsk ve Luhansk da dahil olmak üzere Ukrayna’nın yüzde 18’i kontrol ediyor.
Aşırı sağ yükseliyor, ya Trump da gelirse?
Avrupa’da aşırı sağın yükselişi, Batı içerisindeki ihtilaflar, Anglo-Sakson ülkeler ile AB ülkeleri arasındaki ayrım, bizlere “Avrupa’nın Ukrayna yorgunluğu”nu gösteriyor. İsrail’in Gazze’ye sivil-militan ayrımı gözetmeden saldırılarına rağmen Tel Aviv’e verilen destek, Ukrayna’nın öneminin azalmasını da beraberinde getirebilir.
Fakat önce sayılara bakalım.
Almanya’nın önde gelen ekonomi enstitülerinden Kiel Dünya Ekonomisi Enstitüsü (IfW), savaşın ilk gününden bu yana Ukrayna’ya gönderilen yardımları kayıt altına alıyor. Ukrayna’ya AB’den iki yılda 92 milyon dolar; ABD’den de 73 milyar dolar değerinde askeri, finansal ve insani yardım gönderildi. Batı’dan gönderilen tanklar ve hava savunma sistemleri de Ukrayna’nın cephe hattındaki ilerlemesine yardımcı oldu. Fakat savaşın başladığı günden bu yana, “Batılı müttefikler Ukrayna’ya ne kadar yardım edebilir?” sorusunu soruyorduk. Geldiğimiz noktada da yardımların miktarında azalma oldu.
ABD Kongresi’nde Ukrayna’ya yönelik yardımlar, Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasındaki çekişmelere takılıyor. 5-6 Kasım 2024’te düzenlenecek başkanlık seçimlerinde eski ABD Başkanı Donald Trump’ın Beyaz Saray’a yeniden dönme ihtimali durumunda, Ukrayna’ya gönderilecek desteklerin azalıp azalmayacağından da endişe ediliyor.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
Avrupa’nın yaramaz çocuğu Macaristan Devlet Başkanı Viktor Orban’ın Putin’e yakınlığı, AB ülkeleri arasında bir diğer endişe konusu. Uzun süren müzakerelerin ardından 1 Şubat’ta AB, Ukrayna’ya gönderilecek 50 milyar euro’luk ek yardım paketini onayladı.
Ukrayna’yı destekleyenler bir yana, Rusya’yı da İran ve Belarus destekliyor. ABD ve AB’ye göre İran, “kamizake drone’lar” ile Rusya’ya İHA tedarik ediyor. Şüphesiz İHA’lar, Ukrayna savaşındaki rolleri nedeniyle ilgi görüyor, talep ediliyor.
Yaptırımlar Rusya’ya neden etki etmedi?
İşgalin başlamasının ardından Rus rublesi çöktü, Gazprom ve Sberbank’ın değeri yüzde 97 oranında düştü, bankamatiklerde kuyruklar oluştu, Putin’e yakınlığı ile bilinen oligarkların yatlarına, bankadaki varlıklarına el konuldu. ABD ve Batılı müttefiklerin Rusya’ya uyguladığı yaptırımlar sonucu Rusya büyük bir resesyona girdi.
Aradan geçen iki yılda Batı’nın yaptırımları, beklendiği gibi Rusya’yı etkilemedi. Uluslararası Para Fonu (IMF), Rusya için büyüme tahminini yüzde 1,1’den yüzde 2,6’ya yükseltti. Rusya hâlâ dünyanın en büyük petrol tedarikçisi.
Rusya’nın uyguladığı savaş ekonomisi uzun vadede sürdürülemez ancak Putin’e zaman kazandırır.
Çatışma yayılacak mı yoksa anlaşma sağlanacak mı?
Putin, Rusya’da 15-17 Mart 2024’te düzenlenecek başkanlık seçimlerinde yeniden aday. Muhalefetin olmadığı ve Rus medyasının da kontrolü altında olduğu koşullarda Putin’in yeniden seçilmesine kesin gözüyle bakılıyor. Stalin’den bu yana Kremlin’de en uzun süre görev yapan lider ve altıncı dönemi için aday olması halinde Stalin’in rekorunu kırarak, iktidarını 2036’ya kadar uzatacak. Putin’in iktidarda kalması demek, savaşın uzun süre devam edeceği anlamına gelebilir.
Burak ve ben, “Savaş ne zaman ve nasıl sona erecek?” sorusuna yanıt bulabilmek için çok sayıda uzmanın görüşlerine başvurduk, bir çalışma yaptık. Aldığımız yanıtlara göre savaşın devam etmesi, Batı bloğunun Ukrayna’ya desteğinin devam edip etmemesine bağlı. Trump’ın Beyaz Saray’a dönme ihtimali de işleri karmakarışık hale getirebilir.
Ukrayna’nın kaybetmesi ve yenilmesi, Kiev’de Moskova yanlısı yeni bir hükümet kurulacağı anlamına gelmiyor. Ukrayna’nın gerçekten kaybetmesi, çok fazla kan döküleceği, yeni bir mülteci krizi yaşanacağı, Rusya’nın NATO sınırlarında olacağı anlamına geliyor. Eğer Ukrayna bu yıl cephe hattını koruyabilir ve kuvvetlerini yeniden inşa edebilirse, saldırıya geçmek için daha iyi bir konumda olabilir. 2024 ve savaşın üçüncü yılı, Ukrayna açısından, insan gücü ve askeri teçhizat açısından gücün yeniden inşa edileceği ve Rusya’nın cephede yeni kazanımlar elde etmesini önlemek zorunda olduğu bir yıl olacak.