Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

ÖZEL HABER: İliç’te inceleme yapan profesörler anlattı: “Yağmurla malzemenin içerisindeki kütle yeraltına sızacak”

Erzincan İliç’teki Çöpler Altın Madeni’nde meydana gelen siyanürlü toprak kaymasının ardından yapılan incelemelere katılan uzmanlar, Medyascope’a konuştu. Yağmur yağması halinde siyanürlü malzemenin içerisine büyük bir kütle sızacağı yönünde uyaran uzmanlar yağışların siyanürlü atıkların yeraltı sularına sızma riskini artırabileceğine dikkat çekti. Bu durumun yeraltı sularını kirletme potansiyeli taşıdığını belirten uzmanlar, atıkların güvenli depolama sahalarına acil taşınması gerektiğini vurguladı.

Erzincan’ın İliç ilçesinde bulunan Çöpler Altın Madeni’nde 13 Şubat’ta yaşanan siyanürlü toprak kayması sonrası bölgede incelemelerde bulunan uzmanlar uyarılar yaptı. Yağmur yağması durumunda siyanürlü atığın yeraltı sularını kirletme riski taşıdığını belirten uzmanlar ayrıca bu atığın en kısa zamanda güvenli bir atık depolama sahasına taşınması gerektiğini vurguladı.

Bölgede incelemelerde bulunan diğer uzmanlar arasında İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İrfan Yolcubal, İstanbul Üniversitesi- Cerrahpaşa Maden Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. İlgin Kurşun ve Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Maden Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kerim Aydıner de yer aldı. Uzmanlar, yaşanan olay ve sonrasında alınması gereken önlemler hakkında Medyascope’a bilgi verdi.

Prof. Dr. İrfan Yolcubal uyarıda bulundu. Hidrojeoloji alanında uzman isimlerden Prof. Dr. Yolcubal, “Yağmur yağarsa o malzemenin içerisinde büyük bir kütle sızacaktır. Bir miktar aşağı inecektir. Yüzey akışına da geçecektir. Yeraltı sularını kirletme riski var” dedi.

“Suların Karasu’ya ulaşmaması lazım”

Türkiye’de hidrojeoloji alanında önde gelen uzmanlardan olan Prof. Dr. İrfan Yolcubal, kaymaya meyilli kütlenin kontrol altına alınmasına yönelik çalışmalar olduğunu belirtti. “Yığın liç” denilen siyanürle altının yıkanarak alındığı kısımda akma meydana geldiğini söyledi.

Kayan kütlenin bir kısmının Sabırlı Deresi’nde, diğer kısmın “manganez ocağı” denilen yerde biriktiğini hatırlatan Prof. Dr. Yolcubal, kayan siyanürlü toprağın yeraltı sularına sızmasını önlemek için Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü tarafından alınan önlemleri şöyle anlattı:

“Sabırlı Deresi’ndeki kütlenin Karasu’ya bir kirlilik taşımaması için yapılması gereken birtakım tedbirler var. Bunlardan biri, burası mevsimsel akış sergileyen dere. Özellikle şu an yağışlı bir periyottayız. Karların erime dönemi…Dolayısıyla bir akış var ama, şu an atık yığının önü kesildi, gerisinde ve göllenmeye başlıyor. Bir kısmı geçirimli bir malzeme, bir kısmı da altından sızıyor. Olur da çok şiddetli bir yağış olursa bu atıkla temasa geçecek suların Karasu’ya ulaşmaması lazım. O yüzden aşağı kesimde bir geçici, geçirimsiz tabanı sızdırmaz bir bent yaptı DSİ.”

DSİ kısa ve uzun vadeli proje başlattı

Olay ardından sızıntı suların Karasu’ya ulaşmasını engellemek için DSİ tarafından bu tedbirin hemen alındığını dile getiren, Prof. Dr. Yolcubal sözlerini şöyle sürdürdü:

“Oraya şimdi bir miktar su geliyor. Onu hem analiz ediyorlar, sedin içinde ve gerisinde Karasu öncesinde. Ordaki suyu da biriken suyu da pompalayarak, vidanjörlerle atık su barajına taşıyorlar. Şimdilik orada bir sıkıntı yok gözüküyor ama, ikinci bir çalışma yapılması gerekiyor. DSİ onu da planlamış.

O da Sabırlı Deresi’ne yukarıdan gelecek suyun atık yığınıyla temas etmemesi için. Hem bu kütlenin tekrar hareketlenmemesi hem de kontaminasyonun, kirliliğin hem yüzey hem de yeraltı sularına risk oluşturmaması için yukarıdan gelen suyun da kesilmesi gerekiyor. Onun için orada gelen suyu başka bir yan havzaya taşınması gerekiyor. Bununla ilgili DSİ kısa ve uzun vadede proje başlattı.”

“Yığının oturduğu yerde geçirimli zemin var”

Prof. Dr. İrfan Yolcubal, atık yığınının bulunduğu zeminin geçirimli olması ve bölgede yeraltı su varlığının bulunması nedeniyle yeraltı suları için ciddi bir kirlilik riski oluşturduğunu ifade etti. Prof. Dr. Yolcubal, atık kütlesinin hızlı bir şekilde taşınmasının mümkün olmadığını, bu durumun dikkatli bir şekilde izlenmesi gerektiğini vurguladı.

Prof. Dr. Yolcubal, atığın orta ve uzun vadede yeni, güvenli bir atık depolama alanına taşınması gerektiğini belirterek, bu konuda bir çalışmanın başlatıldığını ancak projenin hazırlanmasının ve uygulanmasının birkaç yıllık bir süreci kapsayacağını dile getirdi. Yolcubal, alınacak tedbirlerin hızlı bir şekilde uygulanması durumunda, bu olayın büyük bir çevre felaketine dönüşmeden minimum zararla atlatılabileceğini belirtti.

Yolcubal ayrıca, devlet kurumlarının atık yığınındaki kimyasal maddelerin Karasu’ya ve yeraltı sularına karışımı konusunda izleme çalışmaları yaptığını, Sabırlı Deresi’nden gelen suların da izlendiğini anlattı. Prof. Dr. Yolcubal, çevredeki toprakta ve insan sağlığı açısından havada siyanür izlenmesine yönelik çalışmaların yapıldığını ifade etti, bu sürecin çevre ve halk sağlığı için önemli bir takip ve önlem gerektirdiğini vurguladı.

Atık su barajı yapılması planlanıyor

Yolcubal, siyanürlü topraktaki kimyasalların yeraltı suyuna sızacağı konusunda endişenin olduğunu hatırlatmamız ardından olası tehlikelere değindi. Bölgenin yağmur suyuyla çok yağış alan bir yer olmadığını ancak, en kötü senaryoyu düşünerek önlem alınması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Yolcubal şöyle dedi:

“Milyonlarca ton malzeme kaydı başka bir yere geldi. Şimdi bunun altı geçirimli bir malzeme. Oradan yağmur sularıyla ve yüzey sularıyla bu malzeme temas ettiği zaman o sular bulunduğu ortamdan aşağı doğru sızma riski var. Kaldıracaksınız. Başka güvenli bir yere taşıyarak yapabilirsiniz bunu.

O yüzden suyla temasını kesmeniz lazım. Onlardan biri yüzey suyuyla yukarıda en fazla gelebilecek suyu kesmek. Ne zaman yüksek yağış alacağını, küresel iklim değişikliği etkisini kimse bilemez. Tedbir alınması gerekir. O yüzden atık su barajı yapılması planı var. Ama bunlar bugünden yarına yapılabilecek işler değil. Projelendirilerek yapılacak şeyler.”

“En kötü senaryo siyanürün HES barajına ulaşması”

Karasu’nun hemen birleştiği noktanın biraz aşağısında Hidroelektrik Santralleri’nin (HES) barajı olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Yolcubal, “En kötü senaryoya göre, oraya gelmesini engellediler. En kötü ihtimalle orayı doldurur ama, o şu an için ön görülmüyor. Yerin altında şu an yapabileceğimiz, atığın temas ettiği yerle şu an pek yapabileceğimiz bir şey yok” dedi.

Şu an orada bu suyu kullanan, etkilenme ihtimali olan, içme suyu bulunan yerlerin halk sağlığı açısından izlenmesi gerektiğini dile getirdi. Atığın yeni depolanacağı güvenli atık depolama sahasına en kısa zamanda taşınmasının önemine değindi. Alınan numunelerden çıkacak sonuçlara göre halkın uyarılacağını hatırlattı ve sözlerine şöyle devam etti:

“Yağmur yağarsa tabii o malzemenin içerisinde büyük bir kütle sızacaktır. Bir miktar aşağı inecektir. Yüzey akışına da geçecektir. Yeraltı sularını kirletme riski var. Çünkü yeraltına da sızacak yer için şu an atığın altını geçirimsiz yapmanız lazım, o da pek mümkün değil.

Onu engellemek için de hem yukarıdan gelecek suyu kesiyorlar. Yüzeyden gidebilecek suyu da toparlayarak aktarıyorlar. Böylelikle etkiyi minimize etmiş oluyorlar. Kısa vadede şu an yapacağınız şey izlemek. Kirlenme riski tespit edilirse uyarılıp kullanılmamasını sağlamak gerekiyor.”

“Madende planlama hatası var”

İliç’e giden İstanbul Üniversitesi- Cerrahpaşa Maden Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. İlgin Kurşun bu tür olaylarda su ve toprak kirlenmesinin geniş alanlara yayılmasından endişe duyulduğunu anlattı.

“Madende başlangıçta planlamada bir kere ciddi hatalar olduğu bir gerçek. Bu kazanın çıktılarını iyi yönetmek lazım. Su kaynaklarına ulaşıp ulaşmaması konusunda izleme kuyularının açılmaya başlandığını gördük” diyen Prof. Dr. Kurşun, sürekli numune alınıp testlerin yapıldığını söyledi.

Bu uygulamanın uzun süre devam etmesinin önemine değinerek, toprak hareketinin iyi gözlenmesi gerektiğini dile getirdi. Bölgeye şev stabilitesi konusunda uzman, oradaki toprak ve suyun hareketini izleyen bilim insanlarının gittiğini vurguladı.

“Vadide biriken su malzemeyi hareket ettirebilir”

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Maden Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kerim Aydıner de İliç’teki gözlemlerini anlattı.

Yığının diğer tarafında patlatma yapılan 3 ocağın olduğunu dile getiren Prof. Dr. Aydıner, bunların yığına çok yakın olduğunu söyledi.

“Yığın yükseldikçe patlatmaların etkisiyle içerisinde titreşimlerin hissedilmesi daha da kolay oluyor” diyen Prof. Dr. Aydıner, liçin olduğu bölümün eğimine değinerek tasarım hatalı olduğuna vurgu yaptı.

Üst kısım ve blokta göçen bölgeye yakın yerlerde kayma olabileceğini dile getiren Prof. Dr. Aydıner şöyle konuştu:

“Yığının büyük kısmının aktığı o vadi içerisinde kuvvetli yağışlar olması durumunda su birikmesi olabilir. Malzeme aktı, vadiyi birazcık kapattı. Bu risk oluşturabilir, malzemenin ileriye doğru hareketine sebep olabilir, biriken su birden akmaya başlayabilir. Yani bu su birikmesinin sonrasında yığın liçi üzerinde bir akma olabilir. Kayan malzemenin taşınması da uzun sürebilir.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.