Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

AYM’nin iptal ettiği “örgüt adına suç işleme” fiili Resmî Gazete’de | Prof. Dr. Adem Sözüer ve Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu’ndan tepki: “AYM işlevsiz hale getirildi”

Kamuoyunda “8. Yargı Paketi” olarak bilinen “Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” Resmî Gazete’de yayımlandı. Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından geçen yıl iptal edilen Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 220/6 maddesinde yer alan, “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” fiili yürürlüğe girdi. Anayasa profesörü İbrahim Kaboğlu ile Ceza ve Ceza Muhakemesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adem Sözüer karara tepki gösterdi. Hukukçular, AYM’nin fiilen işlevsiz hale getirilmesi sürecinin tamamlandığını söyledi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda 2 Mart’ta kabul edilerek yasalaşan 8. Yargı Paketi olarak bilinen “7499 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” Resmî Gazete”de yayımlandı.

AKP tarafından hazırlanan düzenleme, hukukçular tarafından tepkiyle karşılandı. Kanundaki en çarpıcı düzenlemelerden biri AYM’nin geçen yıl iptal ettiği, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 220/6 maddesinde yer alan, “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” fiiline ilişkin oldu.

Ancak AYM, geçen yıl bu düzenlemeyi, Anayasa’ya ve ceza hukukunun temel ilkelerine aykırı olduğu ve “ifadenin muğlak olup keyfilik yaratabildiği” gerekçesiyle oybirliğiyle iptal etti. Yüksek yargı organı “somut gerekçelerin” varlığına değinerek “örgüt adına” kavramının belirsizliğine işaret etti.

8. Yargı Paketi’yle birlikte ilgili hükmün AYM iptal kararı uyarınca yeniden düzenlenmesi, örgüt adına suç işlemek fiilinin daha net bir biçimde tanımlanması beklenirken bu konuda eleştiriler dikkate alınmadı ve düzenleme TBMM’de kabul edildi.

    Örgüt adına suç işlemek iki yıldan başlayacak

    Resmî Gazete’de yayımlanmasıyla “örgüt adına suç işleme” fiiline getirilen yeni düzenlemeye göre “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlediği” iddia edilen kişi, iki yıl altı aydan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacak. İşlenen suçun niteliğine göre verilecek ceza yarısına kadar indirilebilecek. TCK’nın “devletin güvenliğine karşı suçlar ile anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar” bakımından “silahlı örgüt” maddesini düzenleyen 314. maddesine de eklenen fıkrayla örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca beş yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılabilecek.

    Araştırma Derneği (ANAYASA-DER) Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu ile Ceza ve Ceza Muhakemesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adem Sözüer Medyascope’ta kararı değerlendirdi.

    “Hak ihalleri artacak”

    Yapılan değişikliğin “reform paketi” olmadığını anlatan Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, Türkiye’nin adil yargılanma hakkını güvence altına alan ciddi bir çalışmaya ihtiyacı olduğunu söyledi. Kabaoğlu, yeni düzenlemeyle Anayasa Mahkemesi’nde biriken on binlerce dosyanın Tazminat Komisyonu tarafından karara bağlanmasının öngörüldüğünü belirtti. Temel sorunun Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı tanındığı dönemde yani yaklaşık 12 yıl önce adil yargılanma hakkını güvence altına alan reformun yapılmamış olmasını eksiklik olarak değerlendiren Kaboğlu, gerekli düzenlemeler yapılmadığı sürece büyük yığılma ile hak ihlallerinin süreceğini vurguladı.

    Kaboğlu sözlerine şöyle devam etti:

    “‘Örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlenmesine” yönelik düzenlemeyi AYM Anayasa’ya aykırı olduğu yönünde karar verdi. İptal etti. Şimdi bu düzenleme farklı maddelerin içeriğinde yer alıyor. O zaman bu AYM kararını dolama dışında bir anlama gelmiyor. AYM kararını aşma, AYM kararını etkisiz kılma söz konusu.”

    “Kanun maddesiyle yargılanan kişi de AYM’ye başvurabilir”

    Bu konuda sorunun devam edeceğini vurgulayan Kaboğlu, AYM kararının karşılanmadığını anlattı. Düzenlemenin muğlak olduğunu dile getirerek uygulamanın istismara neden olabileceğine değinen Kabaoğlu, Adalet Komisyonu’na getirilen, oradaki itirazların, muhalefet parti tarafından yapılan önerilerin kabul edilmediğini ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Şimdi götürebilmek için ya Meclis’te 120 milletvekili, yani 600 milletvekilinin beşte biri kadarı bir araya gelecek ve Anayasa Mahkemesi’ne götürecek. Ya da Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) AYM’ye götürebilir. Kanun maddesi kendisine uygulandığı sırada bundan etkilenen kişi de AYM kararını gerekçe göstererek itiraz yoluyla AYM’ye gidebilir.”

    “Bir fiile iki farklı ceza veriliyor”

    Prof. Dr. Adem Sözüer de yargı paketi ile AYM’nin fiilen işlevsiz hale getirilmesi sürecinin tamamlandığını söyledi. Sözüer, AYM’nin TCK madde 220/6’da yer alan “örgüt adına suç işlemek” suçu bakımından yaptığı somut norm denetiminde, “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişinin örgüte üye olmak suçundan da cezalandırılır” hükmünün belirsiz olması ve örgüt üyeliği için gerekli ölçütlerin sağlanmadan örgüt üyesine eş bir yaptırıma tabii tutulması sebebiyle iptal kararı verdiğini hatırlattı.

    Meclis’in bu iptal kararını dikkate alıp TCK 220/6 maddesini düzenlemesi gerektiğini anlatan Prof. Dr. Sözüer, ancak yeni yargı paketindeki düzenlenen örgüt adına suç işleme suçunda yalnızca ceza miktarının değiştirildiğini dile getirdi. AYM’nin iptal gerekçelerinin dikkate alınmadığını, tam tersine bir fiil sebebiyle iki farklı ceza verilmeye devam edildiğini ve örgüt adına suç işleme suçundan verilen cezanın arttırıldığını vurguladı.

    “Kanunilik ve ölçülülük ilkeleri ihlal edildi”

    Sözüer, AYM’nin ilgili hüküm açısından somut norm denetiminde ve Hamit Yakut Başvurusunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Işıkırık/Türkiye kararını vurgulayarak ilgili hüküm açısından kanunilik ve ölçülülük ilkelerinin ihlal edildiğini kabul ettiğini hatırlattı.

    AYM’nin kadının soyadı ile ilgili olarak iptal kararı verdiğini, AYM’nin iptal kararının yürürlüğe girdiğini vurgulayan Sözüer, Hükümet’in iptal edilen maddeyi AYM kararını göz ardı ederek tekrar kanunlaştırmak istediğini dile getirdi. Sözüer, taslağın hazırlandığını ve kelimelerin yer değiştirdiğini ifade ederek, kadının kendi soyadını tek başına taşıyamayacağını söyledi.

    AYM’nin devre dışı bırakılması süreci tamamlandı

    Can Atalay örneğinde olduğu gibi AYM’nin bireysel başvuru sonucunda verdiği ihlal kararların da uygulanmadığının altını çizen Sözüer, Osman Kavala davasında ise AİHM kararlarının yerine getirilmediğini belirtti ve şöyle konuştu:

    “Bütün bu hususlar dikkate alındığında, son yargı paketinde AYM kararını açıkça gözardı eden ‘örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca iki yıl altı aydan altı yıla kadar’ hapis cezası öngören düzenleme ile AYM’nin devre dışı bırakılması süreci tamamlandı. Bu, Yargı Paketi’nin üstünde konuşulacak tek yönü. Paketteki diğer düzenlemeler hukuk devleti, adalet ve demokrasi konularındaki yaşanan ağır sorunlara hiç bir çözüm getirmiyor.”

    “AYM’nin etkisizleştirilmesi ile sorunlar artacak”

    “Önümüzdeki aylarda yürütme gücü tarafından yapılacak yeni atamalarla AYM, tümüyle hükümetin politikalarına uygun içtihatlar vermesi gündeme gelecek” diyen Sözüer, sözlerine şöyle devam etti: “Kişi hak ve özgürlüklerinin korunması bakımından en önemli kurum olan AYM’nin etkisizleşmesi ile, ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri hakları ile tüm siyasi hak ve özgürlükler alanlarındaki sorunlar daha da artacak.”

    Sözüer, Anayasal denge ve denetim mekanizmalarının işlevini yitirdiği gidişata karşı, halkın yerel seçimlerdeki güçlü bir tepkisinin, hukuka dönüş için bir adım atılmasını sağlayabileceğini vurguladı.

    Bize destek olun

    Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

    Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.