Binlerce Sırp vatandaşı, Belgrad sokaklarında Rio Tinto şirketinin lityum madenciliği projesine karşı gösteri düzenledi. Protestocular, projenin çevreye vereceği zararı öne sürerek hükümeti eleştirirken, yetkililer gösterilerin siyasi amaçlı olduğunu iddia ediyor.
Sırbistan’ın başkenti Belgrad’da on binlerce kişi, Jadar Vadisi’nde bulunan ve Avrupa’nın en büyük lityum yataklarından biri olan rezervlerin işletilmesine karşı protesto gösterisi düzenledi. İçişleri Bakanlığı’nın tahminlerine göre, gösteriye 24.000 ila 27.000 kişi katıldı. Bu katılım sayısıyla, protestolar son yıllarda Sırbistan’da görülen en büyük gösterilerden biri oldu.
Protestocular, “Rio Tinto Sırbistan’dan defol” sloganları atarken, “Sırbistan’ı vermiyoruz” yazılı pankartlar taşıdı. Göstericiler sadece yürüyüşle yetinmedi; çevre aktivistleri, şehrin iki ana tren istasyonunu işgal ederek raylara oturdu ve yattı. Bu sivil itaatsizlik eylemi, protestonun ciddiyetini ve katılımcıların kararlılığını gözler önüne serdi.
Gösterilere hükümetin tepkisi
Bu eylemlere karşılık İçişleri Bakanı Ivica Dacic, sert bir açıklama yaparak organizatörlerin “eylemlerinin yasalara uygun olmadığı” konusunda uyarıldığını ve “tüm faillere” dava açılacağını duyurdu. Bu açıklama, Sırbistan hükümetinin protestolara karşı toleranssız bir tutum sergilediğini gösteriyor.
Öte yandan, Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, projeye ilişkin sıkı çevresel güvenlik protokollerinin uygulanacağını ısrarla vurguluyor. Ancak hükümet, protestoların siyasi motivasyonlu olduğunu ve Vucic’i devirmek için tasarlandığını iddia ediyor. Hatta bir gün öncesinde, Rusya’dan darbe planlarına ilişkin bir uyarı aldığını, ancak ayrıntı vermeden açıklamıştı. Bu iddialar, ülkedeki siyasi gerilimin artmasına neden oluyor.
Rio Tinto Projesi ve çevresel kaygılar
Protestoların odak noktası, İngiliz-Avustralyalı madencilik devi Rio Tinto’nun Jadar Vadisi’ndeki 2,4 milyar dolarlık (yaklaşık 2,2 milyar euro) lityum madenciliği projesi. Geçtiğimiz ay Sırbistan hükümeti, 2022’de iptal edilen projenin lisansını yeniden verdi. Bu karar, Avrupa Birliği tarafından “Sırbistan ve Avrupa için tarihi bir gün” olarak nitelendirildi.
Projenin destekçileri, Jadar madeninin Avrupa’nın mevcut lityum ihtiyacının %90’ını karşılayabileceğini ve Rio Tinto’yu dünyanın en büyük lityum üreticilerinden biri haline getirebileceğini belirtiyor. Bu durum, Avrupa’nın elektrikli araç üretimi ve enerji depolama sistemleri için kritik öneme sahip olan lityum bağımlılığını azaltma potansiyeli taşıyor.
Aktivistlerin talepleri ve endişeleri
Aktivistler, lityum ve bor madenlerinin Sırbistan’da kalıcı olarak yasaklanmasını talep ediyor. Projenin halk sağlığına olası tehlikeler oluşturabileceğini ve toprak ile su kaynaklarını kirletebileceğini öne sürüyorlar. Yeşil-Sol Hareket eş lideri Biljana Djordjevic, “Sırbistan’ın, neredeyse hiç kimsenin satın alamayacağı elektrikli araçlar için lityum sağlamak üzere feda edileceğinden korkuyoruz” dedi.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
Çevre aktivistleri, lityum madenciliğinin su kaynaklarını kirletebileceği, tarım arazilerine zarar verebileceği ve bölgedeki biyoçeşitliliği tehdit edebileceği konusunda uyarıyor. Ayrıca, madencilik faaliyetlerinin bölgede yaşayan insanların sağlığını olumsuz etkileyebileceğini iddia ediyorlar.
Projenin ekonomik ve jeopolitik boyutu
Şirket ve Sırbistan hükümeti, verimli tarım bölgesinde en yüksek çevre standartlarının uygulanacağını söylese de, bu açıklamalar projenin muhalifleri ikna etmeye yetmiyor. Öte yandan, projenin Sırbistan ekonomisine önemli katkılar sağlayabileceği ve ülkenin Avrupa Birliği’ne katılım sürecinde avantaj oluşturabileceği de tartışılıyor.
Lityum, elektrikli araç bataryalarının üretiminde kritik öneme sahip bir hammadde. Avrupa’nın şu anda lityum ihtiyacının çoğunu ABD ve Asya’dan ithal ettiği düşünüldüğünde, Sırbistan’daki bu projenin Avrupa’nın enerji bağımsızlığı açısından stratejik önemi ortaya çıkıyor. Nitekim Alman Şansölyesi Olaf Scholz’un da aralarında bulunduğu bir Avrupa heyetinin projenin yeniden başlatılmasını memnuniyetle karşılamak için Belgrad’a seyahat etmesi, konunun uluslararası boyutunu gözler önüne seriyor.
Protestolar ve gelecek beklentileri
Protestocular, hükümete projeyi yeniden iptal etmesi için bir süre tanımışlardı ve bu süre 10 Ağustos cumartesi günü doldu. Şimdi gözler, hükümetin bu baskılara nasıl yanıt vereceğine çevrilmiş durumda. Sırbistan’ın AB üyeliği hedefi göz önüne alındığında, bu kriz ülkenin Avrupa ile ilişkilerini de etkileyebilecek potansiyele sahip görünüyor. Gelişmeler Sırbistan’ı zorlu bir ikilemle karşı karşıya bırakıyor: Bir yandan ekonomik kalkınma ve AB ile ilişkileri geliştirme fırsatı, diğer yandan çevresel kaygılar ve halk protestoları. Önümüzdeki günlerde, hükümetin bu hassas dengeyi nasıl kuracağı ve protestoların nasıl bir seyir izleyeceği merakla bekleniyor.