Mahfi Eğilmez yazdı: Stagflasyon sinyalleri

Hazine eski Müsteşarı iktisatçı Dr. Mahfi Eğilmez “Kendime Yazılar” adlı bloğunda yayınladığı “Stagflasyon Sinyalleri” başlıklı yazısında mevcut ekonomik verilerin “stagflasyon” sinyalleri verdiğini yazdı. Eğilmez ayrıca yazısında stagflasyon ve slumpflasyon gibi kavramların tanımını da yaptı.

Hazine eski Müsteşarı iktisatçı Dr. Mahfi Eğilmez yazısında mevcut ekonomik verilerin “stagflasyon” sinyalleri verdiğini yazdı.

Yazının girişi şu şekilde:

“Stagflasyon, İngilizcede durgunluk anlamına gelen stagnation ile enflasyon kelimelerinin birleştirilmesiyle oluşturulmuş bir kelime. Durgunluk içinde enflasyon anlamına geliyor.  Ekonomik büyümenin sıfıra geldiği ama enflasyonun devam ettiği ekonomik durumu anlatmak için kullanılıyor.

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

Esnaf, sanayici ve tüccar bir süredir ekonomide stagflasyon yaşandığını öne sürüyor. İktisatçıların bunu söyleyebilmesi için enflasyonun yüksek, büyümenin sıfıra çok yaklaşmış olması gerekir. Enflasyon yüzde 61, büyüme ise elimizde ilk çeyrek verisi var: Yüzde 5,7. Buna göre stagflasyonun enflasyon kısmı durumu doğrulasa da büyüme verisi durumu doğrulamıyor. İkinci çeyrekte büyüme ne oldu? Bunu ancak Eylül sonunda TÜİK açıkladığında öğrenebileceğiz. Buna karşılık birçok öncü gösterge büyümenin ikinci çeyrekte sıfıra çok yaklaştığını gösteriyor. Uzmanların yaptığı tahminler de ikinci çeyrekte yüzde 0 ile 0,5 arasında bir büyüme gerçekleştiği beklentisini işaret ediyor. Eğer öyleyse ekonomi, ikinci çeyrekten itibaren stagflasyona girmiş demektir. Piyasa, durumu iktisatçılardan önce görebiliyor çünkü talep, satış hacimleri, kârlar vb. hepsi onların elinde ve önünde oluşuyor. Biz ise ancak geriden gelen verilere bakarak olayı tanımlayabiliyoruz.”

Yazının tamamını buradan okuyabilirsiniz.