Spor medyasının önemli simalarından Koray Gök ile sahanın, salonun, pistin dışına çıkıp sporun yazılı ve görsel dünyadaki anlatımlarını ve tasvirlerini önemli noktalar üzerinden konuştuk. Medyascope Spor’dan Mustafa Tokgöz sordu, Koray Gök cevapladı.
Koray Gök, Farklı Kaydet podcast kanalının kurucularından ve uzun yıllardır hayatımızda olan Tottiler Messiler podcast’inin daimi moderasyon sorumlusu olarak spor medyasının önemli bir figürü olarak çalışmalarına devam ediyor. Nutspor’da Tottiler Messiler Avrupa programıyla da içerik çalışmaları tam gaz devam ediyor.
Kendisi röportaj talebimizi geri çevirmedi ve bizimle sahanın dışına çıkıp sporun yazılı, görsel ve sözlü kaynakları üzerine konuştuk.
Abi hoş geldin. Öncelikle Medyascope Spor Servisi olarak röportaj teklifimizi geri çevirmeyip konuk olduğun için size çok teşekkür ederiz.
Uzun yıllardır programlarınızı takip eden biri olarak konuşma aralarında mutlaka bir spor içerikli bir kitap önerin oluyordu. Bu kadar çok aktif bir şekilde çalışan ve üreten biri olmanın yanında kitap okumayı da aksatmıyorsun. Bu noktada sizinle okuduğunuz spor üzerine yazılmış kitap seçkileriniz üzerine konuşmak isterim. Hangi spor kitapları sizi çokça etkiledi, tarzı, üslubu ve içeriğiyle bir solukta okuttu? Tavsiye edeceğin beş kitap ne olurdu?
Öncelikle nezaketiniz ve teklifiniz için teşekkür ederim. İçerik üreten insanlar olarak dinleyicilerimizin/izleyicilerimizin en önemli hazinesine, zamanlarına talibiz. Zamanını bize ayıran, bu teveccühü gösteren insanlara o içerik boyunca keyifli ve bilgilendirici bir içerik sunmanın en önemli sorumluluğumuz olduğunu düşünüyorum. Bu sebepten kitap okumanın bizim için bir hobiden ziyade, bir zorunluluk olduğuna inanıyorum. Ne şanslıyım ki 4 yaşımda annem elimden tutup beni gemide yapılan bir kitap fuarına götürdüğü, o büyülü anı yaşattığı andan itibaren kitap okumak sadece bir hobi ya da sorumluluk değil, bir tutku benim için.
5 kitap önermem çok zor ama yine de şansımı deneyeyim. İngilizce okuyorum bu dönem genelde ama sadece Türkçe kitaplardan seçimler yapacağım daha ulaşılabilir olduğu için.
1- Futbol Taktikleri Tarihi-Jonathan Wilson: Bu konuda lisansımız olmamasına rağmen haddimiz olmadan taktikler hakkında konuşuyoruz, benim için taktik anlatısını değiştiren ve bir temele oturtan yapıttır.
2- Ali, Bir Yaşam-Jonathan Eig: Muhammed Ali özel ilgi alanlarımdan biri, kendisiyle ilgili 10’dan fazla kitap okudum. Hepsinin yerini tutacak tek kitaptır. Ali, hakkında objektif olmanın imkansız olduğu bir figür, Jonathan Eig muhteşem iş çıkarmış, çevirisi de çok iyidir.
3- Kutsal Çemberler-Phil Jackson: NBA ile ilgili kitaplardan birini seçmekte çok zorlandım, hayatımı değiştiren kitaplardan birini seçtim. Phil Jackson’ın ekibine ve kendisine dışardan bakabilme kabiliyetine de hayran oldum.
4- Cristiano Ronaldo-Guillem Balague: En sevdiğim yazarın elinden çok akıcı bir biyografi, bize Ronaldo’yu sevdirmeye hiç uğraşmamış ki maalesef yerli biyografi yazarlarımızın biraz düştüğü bir tuzak bu. 2-3 kere okuduğum nadir spor kitaplarından ki bir Cristiano Ronaldo hayranı değilim.
5- Marco Pantani’nin Ölümü, Bir Biyografi-Matt Rendell: Bisiklet Caner Eler’in TdF yayınlarını dinlemek dışında aşina olduğum bir spor değil, açıkçası sevemedim de. Ama bu kitap öyle bir figürü öyle çarpıcı anlatıyor ki okurken o sporu sevmenize gerek kalmıyor. Harika bir kitap, çevirisi de çok iyidir yağ gibi akar okurken.
Daha 15-20 tane daha böyle kitap sayabilirim, ama beşte bırakalım, sadece bu yazına destek olan ve harika iş çıkaran çevirmenlerimize bir teşekkür edelim. Birkaç örnek dışında bu konuda çok başarılı olduğumuzu düşünüyorum, keşke çevrilen kitap sayımız da artsa.
Abi peki bu noktada şunu merak ediyorum; hangi spor kitapları seni hayal kırıklığına uğrattı? Bitirmekte zorlandığın veya bir noktada bırakmak durumunda kaldığın spor kitapları oldu mu?
Tavsiye etmeyeceğim kadar kötü bulduğum tek kitap var, Pep Guardiola, Oyunu Değiştiren Felsefe-Miguel Angel Violan. Yazar sadece kendini anlatmış Pep Guardiola kitapta yok inanamadım okurken.
Yazılı kaynaklardan devam edersek; spor yazılarında aradığın nitelikler neler oluyor? Bu nitelikleri sağlayan ve sıkı takip ettiğin yazarlar ve mecralar nelerdir? Hangi yazılar/makaleler aklına sıkı biçimde kazındı?
Her ne okursam okuyayım, bakış açımı değiştirmesini, subjektifliğimi daha kontrol edilir bir hale getirmesini beklerim, bunun yanında bana biraz da neşe verirse yazılarını sektirmem. Michael Cox, Raphael Hönigstein, Guillem Balague, Shea Serrano oyuna bakışlarından keyif aldığım isimler.
Ama bir numaralı yazım Bill Simmons’ın vefat eden köpeğine yazdığı yazı. Bir de Aras Bayram’ın doğmamış çocuğuna bir NBA oyuncusunu anlattığı yazısı vardı, oyuncuyu hatırlamıyorum ama o yazının hissettirdiklerini unutamam.
Buradan görsel tarafa girmek isterim; çevrimiçi yayın platformlarının artışıyla beraber spor içerikleri de epey artışa geçti. NFL Hard Knocks spor dünyasını içeriden anlata en ilkel belgesel serilerinden biri olarak literatürde yerini almıştı. Formula 1: Drive to Survive ile yepyeni bir soluk geldi. Bu tür yapımlarla ilgili genel olarak nasıl bir bakış açısına sahipsin? Favori spor belgesellerin nelerdir?
Bu soruya sondan başlayayım, hemen hemen tüm belgeselleri izliyorum, favorim Last Chance U. Burs alamayan, okumak için imkanı da olmayan yetenekli sporcular için son bir şans veren ikinci sınıf okullar var, bu okullardan birini bir sezon takip ediyorlar. Öyle hikayeler öyle yeniden doğuşlar yaşandı ki orada gözümü ayırmıyorum ekrandan. Amazon’un Ya Hep Ya Hiç serisi de çok iyidir, DtS de favorilerimden biri.
DtS, Formula 1’i ABD’nin gündemine sokmasıyla bile devrim yaratan bir iştir. (Guenther Steiner-Survive to Drive bu süreci harika anlatan bir kitap, tavsiye ederim). Endüstriyel spor dediğimiz şey bir anlatı yaratma sanatı, belgeseller bunun için bazen oyunun kendisinden bile önemli. Bu oyun hala sokakta oynayan çocukların hayallerini zenginleştiren hikayeler kadar var.
Çevrimiçi yayın platformlarının artışının spor tarafına etkisinden bahsetmiştik. Bu anlamda spor dizilerinde de bir artış oldu. Ancak içlerinden Ted Lasso kayda değer önemli bir etki sağladı. Ted Lasso dizisini izlediniz mi? Diziyle ve yarattığı etkiyle ilgili düşünceleriniz nelerdir?
Spor ile ilgili kurgu dizi maalesef izleyemiyorum, ön bakış programlarımızla birlikte haftada 10 maça yakın izlemek durumundayız, izleyen arkadaşlarıma sorup onlardan beslenmeye çalışabiliyorum sadece.
Her ne kadar esas işiniz olan futbolla olup gün ve saat çakışması olsa da NFL’e olan aşinalığın ve takipçiliğin herkes tarafından biliniyor. Spor servisimizin NFL sevdalısı olarak sormak; American Sports Story ilk sezonu başladı. İlk sezon NFL’in tartışmalı isimlerinden ve daha önce belgeseli de yapılmış Aaron Hernandez’in hikayesi anlatılıyor. Takip etmeyi düşünüyor musun?
Aaron Hernandez’in hikayesini birden fazla yerden izledim, Amerikan Rüyası denen şeyin aslında ne olduğunu görmemiz için çok mühim bir hikaye bence. Bu sezon net bir RedZone takipçisiyim çok sevdiğim oyuncular var QB ve Reciever belgesellerinin sayesinde.
Sıkı bir Los Angeles Lakers taraftarısın. Hatta bir dönem “Malibulu Mekansızlar” podcast’i de yapıyordunuz. Buna istinaden Winning Time: The Rise of the Lakers Dynasty dizisini izledin mi? İzlediysen nasıl buldun? Genel anlamda düşüncelerini öğrenmek isteriz.
İzledim, ancak çok beğenmedim. O belgeseller Türkiye’de Lakers sevdalısı olup gecenin dördünde maçları izleyen deliler için yapılmıyor gibi geliyor bana, anlattıkları her şeyi (bazı büktükleri gerçekler dahil) kitaplardan ve izlediğimiz maçlardan biliyoruz zaten maalesef. 20 yıldır Lakers taraftarıyım ciğerini biliyoruz afacanların.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
İlk izlediğinden itibaren aşık etmiş ve tekrar tekrar izlemekten sıkılmayacağın spor filmleri hangileri? (Benim seçimlerim; Moneyball – Friday Night Lights – Raging Bull – The Damn United – Eight Men Out)
The Damned United’ın yeri bende çok ayrıdır, podcast gibi dinliyordum bazen üniversitedeyken bu oyuna aşık olmamın sebeplerinden biridir o film. Yanına başka bir film koyamıyorum o sebepten.
Farklı Kaydet podcast kanalının kurucularındansınız ve Tottiler Messiler podcast’iyle yedi sezonu geride bıraktınız. Bu kadar yoğun tecrübelerinizle ilk günden itibaren sıkı sıkıya takip ettiğiniz podcast’ler var mı?
The Athletic’in sıkı bir takipçisiyim, bütüncül bir dil kurmadan (ki büyük bir risktir) harika işler çıkarıyorlar. Ben genelde o hafta izleyemediğim sporlar ile ilgili yayınları dinliyorum o yüzden favori podcastlerim genelde değişiyor. Şu an UFC tarafına sarmış durumdayım.
Son olarak, bir yandan da video oyun sektöründe uzun süredir çalışıyorsunuz ve oyun dünyasıyla da iç içesiniz. FIFA serisinin geldiği nokta hakkındaki fikirleriniz nelerdir? Yeni sezonla beraber heyecanla beklediğiniz spor video oyunları var mı?
Ben kariyerimdeki tüm kararları rahat oyun oynayabilmek için almış olabilirim, günde 2-3 saat bir oyunun evreninde kaybolmadan hayal gücümü besleyemiyorum, insanın da hayal gücü olmadan eksik olduğunu düşünüyorum. Bu satırları yazarken EA FC 25’te TSL kadrosu hayalleri kuruyorum. Çıkan tüm spor oyunlarını mutlaka denerim, UFC ve Madden serileri favorilerim, beceremesem bile muhteşem eserler olduklarını düşünüyorum. Tüm yarış oyunlarında iyiyim, NBA 2K serisinde ve FM serisinde de epey iddialıyım kolay yenilmiyorum.
Bizi kırmayıp vakit ayırarak röportajımıza katıldığınız için size çok teşekkür ederiz.
Hem özenli sorularınız hem nezaketiniz için ben teşekkür ederim, sevgilerimle.
Röportaj: Mustafa Tokgöz
Editör: Yahya Kemal Doğan