Depremin ekonomik sonuçları ne olur? Türkiye İstanbul depremine hazır mı? Dün İstanbul ve çevre illerde hissedilen büyük bir deprem meydana geldi. AFAD, depremin şiddetini 6.2 olarak açıkladı. Prof. Dr. Öner Günçavdı ve Prof. Dr. Haluk Levent depremin ekonomik boyutlarını değerlendirdi.
İstanbul’da dün (23 Nisan) 6,2 büyüklüğünde deprem meydana geldi. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 266 artçı depremin meydana geldiğini ve can kaybı yaşanmadığını bildirdi.
Yerlikaya, “AFAD tarafından İstanbul’a 650 personel ve 148 araç görevlendirdik. İstanbul’da barınma talebi olan 51 bin vatandaşımız dün gece camilerimizde, 50 vatandaşımız da okul ve yurtlarda barındırıldı. Kızılay 38 belediye ve STK’larımızla ikram çadırı ve ikram aracı 286 araç ve 1508 personel çalıştı. 348 dağıtım noktasında çorba, ekmek, kumanya ve içecek dağıtıldı” dedi.
Ekonomi ve deprem
Haluk Levent, İstanbul ve çevresinde yaşanan son depremin büyüklüğünün yıkıcı seviyeye çok yakın olduğunu hatırlattı ve şunları söyledi: “İstanbul depremi geliyor, ne kadar önemli bir sınav vereceğiz ama bu sınava hiçbir hazırlık yapmadık. Deprem dirençli kent yaratacağız denildi, ama ortaya çıkan model daha çok rant üreten kent oldu” dedi. Levent, “a Sayın Cumhurbaşkanı siyasileştirmeyelim diyor ama bugüne kadar yaşadığımız bütün benzer felaketlerde, depremde ya da başka türlü felaketlerde hep aynı durumla karşı karşıya kalıyoruz. Merkezi otoritenin gücünü temsil eden kurumlar buraya gelmekte gecikiyorlar. Geldikleri zamanda onlar gelmeden önce işe koyulmuş olan yerel yani halk inisiyatifinin diyelim artık yerel otoritelerde, yerel idari kapasitelerle birleşiyor bazı yerlerde” dedi.
Öner Günçavdı ise tarihsel bir perspektifle, 1999 Marmara depreminin ekonomik etkilerine dikkat çekti: “Depremin Türkiye ekonomisini 2001 krizine götüren süreci başlattığını hep söyledim. O felaketin üretim kaybı, kamu bütçesindeki yıkım ve çürük bankacılık sistemiyle birleşmesi krizi doğurdu”
Günçavdı videoda “Bu tür büyük boyutlarda bir felaketin zaten siyasi sonuç doğurmaması, ekonomik sonuç doğurmaması mümkün değil. Bunun milli gelir üzerinde etkisinden tut da istihdama kadar birçok açıdan etkisi olacaktır ve Türkiye şu anda ekonomik olarak bununla yüzleşebilecek durumda değildir. Endişe ediyorum. Böyle bir ekonomik koşullarda siyasilerin ortaya çıkıp da birbirlerine suçlayıcı açıklamalar yapmalarını da anlamıyorum. Neden böyle bir açıklamaya ihtiyaç duyarlar? Bir beka sorunu var ülkede” dedi.
