Ruşen Çakır konuğu KHK ile işinden edilen öğretim üyesi, sosyolog Fatma Zehra Fidan. Çakır Fatma Zehra Fidan ile Türkiye’nin KHK’lılar gerçeğini değerlendirdi. KHK nedeniyle polislikten atılan İbrahim’in Ruşen Çakır’a gönderdiği e-postayı sizinle paylaşıyoruz. İşte eski polis İbrahim’in yaşadıkları.
“Okulda Atatürk sevgisiyle büyüdüm”
Çocukluğum, Anadolu’nun küçük bir köyünde, kalabalık bir aile içinde geçti. Yaz aylarında çobanlık yapar, kışın okula giderdim. Babamı küçük yaşta kaybettim ve hayat o noktadan sonra çok değişti. Dindar bir ailede büyüdüm; küçük yaşta oruç tutmalar, Kur’an dersleri, camide yaşanan zorluklar… Okulda Atatürk sevgisiyle büyüyüp, evde bunun tam tersini dinleyerek çelişkiler içinde büyüdüm.
Bir burs sınavını kazanarak gittiğim şehirde tanıştığım bir arkadaş vasıtasıyla bazı dini sohbet gruplarına katıldım. Sonra o arkadaş gelmeyi bıraktı ama ben devam ettim. Zamanla bu gruplar hayatımın merkezine oturdu. Geri dönüp baktığımda 15 Temmuz’a kadar uzanan, hatırlamak bile istemediğim bir dönem görüyorum.
Görev yaptığım başka bir şehirde bu ortamlardan uzaklaşmak istesem de kendime bunu yakıştıramadım. İyi günlerde birlikte olup, kötü günde terk etmek bana göre değildi. Ancak 15 Temmuz sonrası yaşadıklarım sadece iş değil, ideolojik ve psikolojik olarak da bir kırılma yarattı.
Gözaltına alınmam, zorla ve avukat olmadan alınan ikinci ifadem, ifade sonrası yaşadığım hukuksuzluklar hayatımı altüst etti. O dönemden bu yana birçok iş değiştirdim. Şu an başka bir meslek yapıyorum ve mesleğimi çok severek sürdürüyorum. Kendi işimi kurma hazırlığındayım.
Son birkaç yıldır ise farklı inançlar arasında sorgulamalar yaşıyorum. Artık cami çevrelerinde bulunmuyorum. Kendimi özgür hissediyorum. Mukaddime’de İbn Haldun’un dediği gibi:
“Bir görüşe ve inanca bağlılık insanın ruhuna işlerse, uygun gelen her haberi sorgulamadan kabul eder.”
Bu anlayıştan sıyrıldım.
Bir dönem geçim için yaptığım temizlik işinde, müşterilerime açıkça KHK’lı olduğumu söyledim. Hiçbirinden kötü bir tepki almadım. Aksine birçok kişi bana destek oldu. O anlarda insanlığa dair inancım yeniden yeşerdi.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
Kitaplarla, düşünceyle, sanatla kurduğum ilişki sayesinde ayakta kaldım. 40 yaşından sonra şiir yazmaya ve saz çalmaya başladım. Hayatın farklı alanlarında yeniden var oldum. Ve size çocukluğumda seyrettiğim dağlara yazdığım bir şiirle seslenmek istiyorum:
Heybetine türkü yaktığım dağlar
Dağlar, duy figanımı
Sana şikâyetim, ahuzarım var
Dağlar, duy figanımı40’ta âşık ettiler beni
Dönülmez bir yola ittiler beni
Öz yurdumda garip ettiler beni
Dağlar, duy figanımıArdındaki ulu pirler aşkına
Ceyhuni, Talibi, Sırrı aşkına
Sefil Kemter, Edna, Sadık aşkına
Dağlar, duy figanımıNedir bu çektiğim yağmurdan, yaştan
Ayıkmadı başım borandan, kıştan
Kul İbrahim’im, bağrım yanık doğuştan
Dağlar, duy figanımı
*Güvenlik nedeniyle bazı ifadeler değiştirilmiştir.
