CHP’li Gül Çiftci, Mehmet Pehlivan’ın tutuklanmasını değerlendirdi: “Savunma hakkı da tutuklandı”

Gül Çiftci ve Göksel Göksu

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gül Çiftci, İBB Başkanı ve CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun avukatı Mehmet Pehlivan’ın tutuklanmasını ve 30 Haziran’da görülecek olan kamuoyundaki adıyla “mutlak butlan” davasını Göksel Göksu’ya değerlendirdi. Çiftci yalnız Mehmet Pehlivan’ın değil aynı zamanda savunmanın ve Türkiye’deki avukatların tutuklandığını söyledi.

Savunma hakkının kutsallığı ve korunmasının önemine dikkat çeken Gül Çiftci, Ekrem İmamoğlu’nun avukatı Mehmet Pehlivan’ın tutuklanmasını “Yargının üçlü sacayağından birini oluşturan ve Anayasal güvence altına alınan savunma hakkı, dün (19 Haziran) itibariyle susturulmaya, yok sayılmaya çalışıldı” sözleriyle değerlendirdi.

Çiftci, savcının ifadesini alacağını söylemesi üzerine Mehmet Pehlivan’ın, avukatlık kanununun 58. maddesini hatırlatarak; bir avukatın soruşturulması, yargılanması için bakanlıktan izin alınması, ifade alınacaksa baroya bildirilmesi gerektiğini, bu işlemler yerine getirilmediği taktirde ifadesinin alınamayacağını söylemesi üzerine tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildiğini anlattı.

“Mehmet Pehlivan bilgi ve belgelere ulaşınca suç, sen verince değil”

“Sayın Pehlivan neyle suçlanıyor?” diye soran Çiftci “Ekrem İmamoğlu suç örgütü” diye bir şey çıkarıldığını ve başına da başını Ekrem İmamoğlu’nun oturtulduğunu, İmamoğlu’nu savunan avukata da “şüphelilerin verdiği ifadelere ulaşmaya çalışıyorsun” denildiğine dikkat çekti:

“Tabii ki ulaşmaya çalışacak. Çünkü sen suç örgütü diye bir şey uydurdun. Ekrem İmamoğlu Mehmet Pehlivan’ın müvekkili. Mehmet Pehlivan’a yemin ettikten sonra üzerine giydiği cübbeyle yapması gereken ve avukatlık kanunuyla kendisine yüklenen görev zaten bu. Müvekkilin hakkını, hukukunu her şekliyle savunmak. Bir avukat şüpheli ifadelerine ulaşmadıktan sonra müvekkilin hakkını, hukukunu nasıl savunacak? Dolayısıyla zaten verilen kısıtlılık kararı bu şüphelilerin ifadelerini kapsamamakta. Zaten ulaşacak ama, ulaşmaya çalışacak ama kapsamamakta. Burada çok trajikomik bir şey var. Diyelim ki pehlivan ulaşmadı bu şüphelerin ifadelerine ya da bilgilere belgelere. Zaten bu bilgi ve belgeler her akşam iktidara yakın yayın organlarında, iktidara yakın gazeteciler tarafından konuşuluyor. Biz onların attığı tweetlerden zaten bunları görüyoruz. Mehmet Pehlivan, bunlara ulaşınca suç, sen verince değil.”

“Bu sadece Mehmet Pehlivan’ın değil, savunmanın, Türkiye’deki avukatların tutuklanması”

Ortada bir operasyon, algı yönetimi ve suçlama olduğunu söyleyen Çiftci şunları söyledi:

“Suçlamaya baktığınızda tırnak içerisinde söyleyelim hayal dünyalarında ‘Ekrem İmamoğlu Suç Örgütü’ diye bir örgüt kurdular. Onun başına da Ekrem Bey’i yerleştirdiler. Ekrem Bey kim? Cumhuriyet Halk Partisi’nin cumhurbaşkanı adayı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni iki dönemdir yöneten Büyükşehir Belediye Başkanı, üç kere cumhurbaşkanına karşı seçim kazanmış bir kişi, bir siyasetçi. 200’ün üstünde gözaltılar oldu, 100 küsur tutuklu var. Ve bu tutukluların hepsi İBB personeli. Başkanından özel kalemine, özel kaleminden koruma müdürüne, daire başkanına, genel sekreter yardımcısına kadar tutuklu. Tabii ki bu insanların hakkını, hukukunu bizler koruyacağız. Tabii ki bu insanların hakkını, hukukunu savunma koruyacak. Bugün Mehmet Pehlivan yaptı savunmayı, yarın ben yaparım, öbür gün yüz binlerce avukat var bu ülkede onlardan herhangi biri yapabilir. Bu aslında sadece Mehmet Pehlivan’ın tutuklanması değil, bu savunmanın tutuklanması, bu Türkiye’deki avukatların tutuklanmasıydı. Türkiye’deki bütün avukatlar tutuklandı. Avukatlık kanununun bir avukata verdiği görevi yerine getiren avukat bugün tutukluysa yarın öbür gün bütün avukatları tutuklayabilir. Meslek odaları ayağa kalktı. O yüzden Türkiye Barolar Birliği ayağa kalktı. O yüzden çeşitli sivil toplum örgütlerinden, meslek örgütlerinden ciddi tepkiler geldi. Hukuk devletinin ilkesi bizim ülkemizde yok artık.”

“Ekrem Başkan’ın ‘gerekirse imzalayın o yükü ben taşırım’ çağrısı bence siyasi bir liderlik örneği”

Pehlivan’ın tutuklanmasının ardından Ekrem İmamoğlu’nun cezaevinden yaptığı “Onurunuzu, haysiyetinizi, ailelerinizi ve evlatlarınızı koruyun. Gerekirse önünüze konulan o iftiranameleri düzmece olduğunu bilerek imzalayın. Hiçbirinizin çocuğunun geleceği benim özgürlüğümden daha kıymetli değil. Ben o imzaların yükünü tek başıma taşırım” açıklamasını da değerlendiren Gül Çifci bu sözlerin çok kıymetli olduğunu söyledi.

Çiftci, “Verdiği mesaj aslında otoriterliğe karşı direnişin ve halk için mücadele edenlerin nasıl bir bedel ödemeye hazır olduklarını gösteren bir açıklama. Savunma hakkının ayaklar altına alındığı, insanların susturulmaya çalışıldığı ya da başka işlere zorlandığı bir noktada Ekrem Başkan’ın ‘gerekirse imzalayın o yükü ben taşırım’ çağrısı bence siyasi bir liderlik örneği. Aslında bu açıklamada iktidarın kurduğu korku rejimini boşa çıkaran bir çağrı” dedi.

Çiftci yine de ne Mehmet Pehlivan’ın ne de Ekrem İmamoğlu ile birlikte tutuklanan yol arkadaşlarının böyle bir zorlamaya teslim olmayacağını söyledi.

31 Mart’ta seçmenin CHP’ye bir ödev verdiğini anlatan Çiftci CHP’nin mahkeme salonlarında, siyasallaşan yargı eliyle alınacak kararlarla yönetilecek ya da yönlendirilecek bir parti olmadığını, yetkisini kurultaydan aldığını kaydetti.

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

Özgür Özel ile Kemal Kılıçdaroğlu 30 Haziran öncesi yan yana gelir mi?

30 Haziran’da görülecek Kurultay davası öncesi Ekrem İmamoğlu ile cezaevinde görüşen Kemal Kılıçdaroğlu ve Özgür Özel ile yan yana fotoğraf verip vermeyeceği sorusuna “30’una daha vakit var. Mutlaka yan yana gelebilirler. Belki program yoğunluğundan bugüne kadar bir araya gelinmemiş olabilir” cevabını verdi.

Çiftci şunları söyledi:

“Sayın Ekrem İmamoğlu, önceki genel başkanımız Kemal Bey’e bir çağrı yaptı ve bir mektup yazdı. Bu mektup üzerine Kemal Bey’i ziyaret etti ve Ekrem Bey bu ziyarette yapılan konuşmaları genel başkanımız Sayın Özgür Özel’e aktardı. Genel başkanımız bir açıklama yaparken kamuoyuyla yaptığı her bir paylaşımı, her bir ifadeyi büyük bir sorumlulukla aktarıyor. Aynı sorumlulukla Ekrem başkanın kendisine söylediği, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun kurultayın meşruiyetine dair olumsuz bir söylemde bulunmadığını, kurultayın temiz olduğunu, hatta tertemiz olduğunu söylediğini söyledi, aktardı, bunu büyük bir sorumlulukla kamuoyuyla paylaştı.

Kemal Bey’den bir açıklama gelmedi, aksine açıklama Kemal Bey’in avukatından geldi. Ekrem Bey’in davetine icabet eden kişi önceki genel başkanımız, Ekrem Bey Cumhurbaşkanı adayımız ve o görüşmede yapılan konuşmaları aktaran Sayın Genel Başkanımız. Üç isimden bahsediyorum. Bu üç isim haricindeki herhangi birinin bunun üzerine laf söyleme hakkı, yetkisi, haddi yoktur. Önce o lafları ciddiye almamak gerekir. Bunu bir kenara koyalım. Üç kişi var. Bu kadar. Dolayısıyla biz Sayın Genel Başkanımızın ağzından çıkan cümleyle bağlıyız ve bu cümle bütün kamuoyuyla, sağduyuyla paylaşılmış bir cümledir. Bu cümlenin dayanan kişi Sayın Ekrem İmamoğlu’dur ve o da Cumhuriyet Halk Partisi’nin cumhurbaşkanı adayıdır. O yüzden diğer kişilerin söylediği cümleler çok önemsizdir.

Gül Çiftci: Kurultayda irade fesatı varsa, neden o gün itiraz etmediler?

30 Haziran’da görülecek davaya ilişkin de siyasi partiler kanunu tarafından kongrelerin, kurultaylarını nasıl yapacağının düzenlendiğini söyleyen Çiftci, “Eğer bir irade fesatı, bir iradeye ipotek koyma varsa, itirazın zaten seçim anında yapılması lazım. Halbuki ilgili seçim kurulu seçimi açtı, yaptı. Zaten biliyorsunuz ilk turda yeterli oyalanamadığı için ikinci tura kaldı. İkinci tur gerçekleşti. Orada büyük bir farkla Sayın Genel Başkanımız Özgür Özel genel başkan seçildi. Dolayısıyla nerede irade ipoteği var, nerede delegenin iradesi etkilendi, nerede delegenin iradesi sakata, fesata uğratıldı, ben o kısmını bilmiyorum. Madem uğratıldı, seçim kurulu o zaman niye müdahale etmedi? Madem böyle bir şey vardı, o gün niye itirazlar yapılmadı? Önceki genel başkanımızın avukatı o gün oradaydı, ben de oradaydım, siz de oradaydınız. Neden böyle bir şey vardı da bugün itiraz eden kişiler o gün orada itiraz etmedi” dedi.

Kurultay ile ilgili kararı ancak Yüksek Seçim Kurulu’nun verebileceğine dikkat çeken Gül Çiftçi,
Asliye Hukuk Mahkemesi’nin hukuken görevsizlik kararı vermesi gerektiğini söyledi.