İstinafın bozması sonrası yeniden görülen Onur Yaser Can davası ertelendi

Narkotik polisi tarafından gözaltına alınıp, işkence gören ve üç hafta sonra tekrar ifadeye çağrılınca intihar eden Onur Yaser Can’ın ölümüyle ilgili istinafın bozması sonrası dava yeniden görüldü. Duruşma 9 Ocak 2026’ya ertelendi.

Onur yaser can

Gözaltına alınarak polislerin kötü muamelesine maruz kalmasının ardından 28 yaşında intihar eden Onur Yaser Can’ı intihara sürükleyen polislerin, “resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek” suçundan 6 yıl ceza almalarının üzerine istinaftan “iyi hâl indirimiyle” yargılanmaları yönünde karar çıkması nedeniyle yeniden yargılanmaları bugün 41. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı.

T24’ün haberine göre duruşmaya Onur Yaser Can’ın kardeşi Ezgi Sevgi Can’ın “Mahkemenizin alt sınırdan uzaklaşarak sanıklar hakkında verdiği hüküm kararında direnmesini talep ediyorum” ifadeleriyle başlandı. Can’ın avukatı Ömer Kavili mahkemede, “Gece yarısı kaçak saraydan çıkma bir fetva yoksa eğer Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden çıkan bir karar herkesi bağlamalıdır” ifadeleriyle kararın bozulmasına tepki gösterdi.

Savcı 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde olan dosyanın akıbetinin sorulmasını istedi. Sanıkların katılmadığı duruşmada mahkeme heyetinin dosya talebi nedeniyle bir sonraki duruşma 9 Ocak 2026’ya ertelendi.

“Basit bir resmi belgeyi bozma davası değil”

Yaser Can’ın kardeşi Ezgi Can, şunları söyledi: 

“Bu basit bir resmi belgeyi bozma davası değildir. Hayata derin bağlarla bağlı abim Onur Yaser Can’ın intihara sürüklenerek hayatını kaybetme davasıdır. Abimin ölümünden sonra sanık polisler tarafından bilinmesine rağmen ölmüş abim hakkında fezleke düzenlemişlerdir. Suçun oluşturduğu neticenin ağırlığına rağmen sanıkların yargılama boyunca bir milim bile pişmanlık göstermeden, nasıl adaleti kandırmaya yönelik ifadeler verdikleri de açıktır. Dolayısıyla iyi hal indirimi ile ilgili bu gerekçe de tamamen hukuka aykırı bir bozma sebebidir. Hem bu suçları gizlemek ve hem de sanıkların olay tarihinde yürüttüğü uyuşturucu operasyonuyla ilgili satıcılara ait referans bilgileri ifadesine ekleyerek istedikleri doğrultuda kullanmak saikiyle yapılmıştır. Sanık polise sorulduğunda ‘Ben bu işi 18 yıldır böyle yapıyorum’ yanıtını vererek suçlarını ifade etmiştir. Bu dava kamuoyu vicdanını derinden yaralayan bir davadır.”

Sanık avukatı: “Heyetinizin davadan çekilmesini istiyoruz”

Sanık müdafii Hakan Ünay, müvekkiline “katil” denmesini kabul etmediklerini ifade ederek, “Daha önce de buradan beyan etmiştim. Katılan tarafın acısını tabii ki anlıyoruz ancak müvekkilimize sürekli katil denilmesi gibi ifadeleri kabul etmiyoruz. Bunlar yargılamayı psikolojik olarak baskı altına almayı amaçlayan ifadeler. Bu tür konularda katılan tarafın uyarılmasını talep ediyoruz. Eğer adil bir yargılama yapılmayacaksa da heyetinizin bu davadan çekilmesini istiyoruz” dedi. 

Mahkeme, dosyanın Yargıtay’dan akıbetinin sorulmasın istedi

Mahkeme sanık Onur Ülker’in savunmasının alınması için talimat yazılmasına karar verdi. İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin yargılayıp mahkûm ettiği iki polisle ilgili dosyanın Yargıtay’dan dönüp dönmediğinin sorulmasına hükmetti.

Ne oldu?

Onur Yaser Can, Haziran 2010’da Harbiye’de esrar satın aldığı iddiasıyla gözaltına alındı. 28 yaşındaki genç mimar, nöbetçi savcının talimatıyla ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı. İki gün sonra tutanaklarda eksiklik olduğu gerekçesiyle tekrar karakola çağrıldı. Kötü muameleye maruz bırakılan Can, baskı altında tutanakları imzalamak zorunda kaldı. Can daha sonra 23 Haziran’da bir kez daha karakola çağrıldı. İfadeye çağrılmasının ardından Can, 23 Haziran 2010’da odasının penceresinden atlayarak intihar etti. Can’ın 3 Haziran 2010’da 01.00’de salıverildiği ancak ifadesinin aynı gün saat 15.48’de değiştirildiği yer alıyor.

Anne Hatice Can, oğlunun intiharından sonra kot pantolonun arka cebinde bir not buldu. Notta, “Narkotik Şube’de çırılçıplak soyulup yere çöktürülüp öksürtüldüm. Onurumla oynadılar. Korkuyordum” yazıyordu.

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

Oğulları Onur’un ölümünün ardından Can ailesi hukuk mücadelesi başlattı. İki polis memuru hakkında “resmî belgede sahtecilik” suçlamasıyla dava açıldı. Polisler dava sırasında çıplak arama yapıldığını itiraf etti. Ancak 2011’de polisler hakkında işkence ve kötü muameleyle ilgili kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi.

İki polis, “evrakta sahtecilik” suçundan altı yıl beş ay hapis cezasına çarptırıldı. Anne Hatice Can, mahkemenin kararını Yargıtay’a taşıdı. Ancak sürecin adaletsizliğine dayanamadı ve Mart 2014’te yaşamına son verdi. Bu süreçte sağlığı bozulan baba Mevlüt Can da 2019’da hayatını kaybetti.

Danıştay 27 Mart’ta oybirliğiyle karar verdi

Can’ı intihara sürükledikleri iddiası ile yargılanan dört polis ve bir bilirkişi hakkında Haziran 2023’te verilen kararda sanık polis memurları Hakan Aydın, Muhammet Ongun, Onur Ülker ve Yunus Başay hakkında “resmî belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek” suçundan altışar yıl hapisle cezalandırıldı. “Gerçeğe aykırı bilirkişilik veya tercümanlık”, “resmî belgede sahtecilik” ve “resmî belgeyi yok etmek” suçlarından yargılanan Zafer Kökdemir ise beraat etti.

Mahkeme sanıkların “işkence”, “intihara sürükleme” ve “cinsel saldırı” suçlarından ise yargılanmaları talebini değerlendirmedi. Mahkeme dosyayı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi.

Danıştay 2. Dairesi de 27 Mart’ta oybirliğiyle verdiği kararda sanık polislerin Onur Yaser Can’a karşı işledikleri “işkence”, “cinsel saldırı” ve “intihara sürükleme” suçları bakımından “kendilerini şaibeden uzak tutacak yeterli izlenimin oluşmadığını” belirtti.

İstinaf, Onur Yaser Can’ın ölümüne ilişkin davanın kararını bozdu.