İsa Hafalır yazdı – Geliyor gelmekte olan: Yapay zeka

Bir süredir, yapay zekanın nasıl ve ne kadar hızlı değiştiğine dikkatle bakıyorum. Sadece kullanıcı deneyimlerini değil, bu teknolojiyi geliştirenlerin açıklamalarını da takip ediyorum. OpenAI, Google DeepMind, SSI Inc, Anthropic gibi merkezlerden gelen sesleri; Sam Altman, Ilya Sutskever, Eric Schmidt ve Yuval Harari gibi isimlerin görüşlerini dinliyorum. Mevcut yapay zeka, yalnızca gayet başarılı cevapları bize kolayca veren chatbot’lar değil ve yapay zeka ekosistemi, ne olduğunu biz fark edemeden, hayatımızın derinliklerine yerleşiyor. Dün sadece ChatGPT’den konuşurken, bugün onlarca başarılı rakiplerinden, daha da önemlisi AI agent’lardan (yapay zeka ajanı, otonom yapay zeka sistemi) bahsediyoruz.

Geliyor gelmekte olan: Yapay zeka
Geliyor gelmekte olan: Yapay zeka

OpenAI’ın kurucularından Ilya Sutskever’in dikkat çektiği şey şu: Yapay zeka, sadece insanlar tarafından eğitilen bir sistem olmaktan çıkıyor; kendi çıktılarından, kendi girdilerini üretmeye, hatta kendi öğrenme döngüsünü kurmaya başlıyor. Yani artık mesele yapay zekanın “bir gün” kendini otonom olarak geliştirebilecek hale gelmesi değil; halihazırda bunu belirli ölçülerde yapabiliyor olması ve bu döngünün ne kadar hızlanacağını kimsenin tam olarak öngörememesi. Sutskever’in uyarısı da burada başlıyor: Yapay zeka daha akıllı (intelligent) hale geldikçe, davranışları daha az tahmin edilebilir, daha az denetlenebilir hale geliyor. Bu durumda, onu geliştirenler bile neyle karşı karşıya olduklarını tam olarak bilmiyorlar. Sutskever, AGI (Artificial General Intelligence, yapay genel zeka) ve ASI’a (Artificial Super Intelligence, yapay süper zeka) bir gün ulaşılacağından şüphe duymuyor; çünkü ona göre, insan beyni de bir bilgisayar ve ‘silikon beyin’lerin, organik beyinlerin her yaptığını daha iyi yapmaması için bir sebep yok.

“Tahayyül bile edemeyeceğimiz bir gelecek”

Bu belirsizlik, yalnızca teknik bir problem değil. Yuval Harari’ye göre, yapay zekanın insanlık için oluşturduğu en büyük tehditlerden birisi, onun bilgi üretmesinden ziyade, “anlam” üretme kapasitesi. Yapay zeka, hukuk metni, dini yorum, şiir, reklam ya da siyasi açıklama üretebiliyor (ve bunu neredeyse uzmanları kadar güzel yapabiliyor.) Harari, bu üretimin etkisini, demokrasinin en temel dayanaklarından biri olan ortak gerçeklik duygusu açısından tehlikeli buluyor. Çünkü bir sistem, milyarlarca kullanıcıya eşzamanlı olarak kişiselleştirilmiş anlatılar sunabiliyorsa, toplumsal karar alma süreçleri de manipülasyona daha açık hale geliyor. Harari, yapay zeka ile ulaşılması çok daha kolay hale gelen “bilgi”nin, “hakikat”i değil, insan için vazgeçilmez olan “hikaye”leri güçlendireceğini ve eğer buna hazırlıklı olmazsak tahayyül bile edemeyeceğimiz bir gelecekte kendimizi bulacağımızı söylüyor.

Zihin dünyasından gündelik hayatın dinamiklerine inersek, eski Google CEO’su Eric Schmidt, daha elle tutulur bir meseleye, yani iş gücüne odaklanıyor. Ona göre yapay zekanın çalışma hayatına etkisi kademeli olacak. Önümüzdeki bir yıl içinde belki insanlar yapay zekayı daha çok bir “yardımcı” gibi kullanacak; üretkenlik artacak ama köklü iş kayıpları yaşanmayacak. Bu dönem, yeni araçlarla verimi artırmanın, süreçleri hızlandırmanın dönemi olacak. Ancak en fazla üç-beş yıl içerisinde tablo değişecek. Özellikle tekrar eden, kurala dayalı işlerin yerini yapay zeka sistemlerine bırakmasıyla, bazı meslekler dönüşecek, bazıları ise ortadan kalkacak. Bu süreç yeni iş tanımları doğuracak, fakat bu yeni pozisyonlar farklı beceriler ve alışılmadık yetkinlikler gerektirecek. Schmidt’in asıl uyarısı, bu dönüşümün uzun vadede yalnızca iş tanımlarını değil, çalışmanın kendisini de farklı bir toplumsal ilişki biçimine dönüştürecek olması. Çalışmak, sadece gelir elde etmenin değil, sosyal kimliğin ve aidiyetin de bir parçasıyken; bu kavramın yeniden tanımlanması, toplumun en temel örgütlenme biçimlerini sorgulamayı gerektirecek.

Geliyor gelmekte olan

Peki gerçekten hazır mıyız gelmekte olana? Açıkçası değiliz. Öncelikle, yapay zeka teknolojisi çok hızlı (eksponansiyel) olarak gelişiyor. Regülasyonlar ise çok yavaş (en hızlı haliyle lineer) değişiyor. Yapay zeka ile ilgili yasal çerçeveler hâlâ kurulabilmiş değil. Uluslararası bir mutabakat yok. Geliştirici şirketler etik ilkeler yayımlıyor ama bağlayıcılığı olmayan metinlerle ilerliyoruz. Bu hız farkı, sadece bir düzenleme sorunu değil; aynı zamanda politik denetim kapasitesinin çöküşü anlamına gelebilir.

“Yapay zeka verimliliği artırıyor”

Yapay zekalı geleceğe dair, değişik insanlar tarafından ve özellikle (Nobel Ödüllü iktisatçımız ve medar-ı iftiharımız olan) Daron Acemoğlu tarafından ifade edilen bir diğer mesele de şu: Yapay zeka verimliliği artırıyor ve daha da arttıracak. Ama bu verimlilik kazancı, sadece sermaye sahiplerinin, büyük teknoloji şirketlerinin hanesine yazılırsa, eşitsizlik keskinleşecek. Acemoğlu, teknolojik devrimlerin tarihte eşitlik getirmediğini, bilakis toplumu daha da bölerek yeni sınıfsal kırılmalar doğurduğunu hatırlatıyor. Yapay zekanın da aynı yoldan gitmemesi için hiçbir sebep yok. Acemoğlu’nun önerisi net: Bu teknolojiyi yönetecek kurumlar kurmadan, vergi politikalarını dönüştürmeden, iş gücüne yeniden yatırım yapmadan teknolojiye umut bağlamak, aslında eşitsizlikleri büyütmek anlamına gelecek.

OpenAI CEO’su Sam Altman ise bu dönüşümü hem fırsat hem risk olarak görüyor. Onun pozisyonu, “doğru yaparsak, insanlık için büyük bir sıçrama olabilir” çizgisine yakın. Eğitim, sağlık, iklim krizi gibi alanlarda yapay zekanın ciddi faydalar sağlayabileceğine inanıyor. Yapay zeka konusundaki konuşmalarında, onu en çok heyecanlandıran şeyin, yapay zekanın bilime yapacağı katkı olduğunu vurguluyor. Ancak Altman’ın da kabul ettiği gibi, bu teknolojinin yanlış yönlendirilmesi halinde sonuçlar yıkıcı olabilir. Bu nedenle lisanslama, kamu denetimi, uluslararası işbirliği gibi mekanizmaları savunuyor. Ancak bu önerilerin pratikte hayata geçirilip geçirilemeyeceği hâlâ belirsiz.

Temkinli iyimserlik

Ben ise bu tabloya, temkinli bir iyimserlikle bakıyorum. Çünkü mevcut dünyadan memnun değilim. Eşitsizlik derinleşiyor, kutuplaşma kalıcılaşıyor, çevresel yıkım sürüyor. Belki de yapay zeka, bu tıkanmışlığı aşmak için bize bir imkân sunar. Ama imkân dediğimiz şey, kendi başına yeterince iyi değil. Onu kimlerin nasıl kullandığına, ne tür denge ve denetim mekanizmaları kurulduğuna ve toplumun bu süreci nasıl sahiplendiğine bağlı olacak bu imkandan istifade edilebilmesi.

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

Bugün yapay zeka hâlâ bir araç gibi görünüyor. Yazı yazıyor, çizim yapıyor, kod üretiyor. Ama çok yakında, yapay zekanın bir araç değil, bir birey (özerk aktör, karar verici özne) olduğu bir geleceğe uyanacağız. AI agent’lar gelmeye başladı bile, daha da iyileri gelecek ve bu otonom sistemler daha da yaygınlaşacak. AGI’ye ulaştığımızda, artık yapay zekalı sistemleri, en azından pratik olarak bir insandan ayırt edemeyeceğiz (yapay zeka “bilinç” sahibi olabilir mi, o ayrı mesela; onu ayrı bir yazıda ele almak istiyorum). AGI’ye ulaştıktan sonra ASI’a ulaşmak çok da zor olmayacaktır, o durumdaki geleceği ben hayal etmekte zorlanıyorum.

O günlere gelmeden önce, beyin fırtınaları yapmaya hâlâ vaktimiz var. Mesela, Harari, çok pratik bir soru soruyor: Yapay zekanın kendi başına bir banka hesabı açıp, buradaki parasını istediği gibi değerlendirmesine izin verecek miyiz? Böyle bir dünyaya hazır mıyız? Bu ve bunun gibi soruları bugünden tartışmaya başlamazsak, yarın düşünmek için bile geç kalmış olabiliriz.

Yapay zekaya dair kesin cevaplarımız yok. Ama belki de asıl ihtiyaç duyduğumuz şey, net cevaplar değil; doğru sorular. Yapay zeka teknolojisi yalnızca bir ilerleme aracı mı olacak (bu çok zor bir ihtimal,) yoksa yeni bir toplumsal sözleşmenin başlangıcı mı? Bilgiyi kim üretecek, anlamı kim verecek? Gideceğimiz yönü ve yapay zekalı geleceğin nasıl olacağını belirleyecek olan, yapay zeka teknolojisi değil — bizim nasıl düşündüğümüz, nasıl tartıştığımız ve nasıl dayanıştığımız olacak.

Not: Bu yazıyı yazarken, yapay zekadan (ChatGPT 4o) faydalandım.