Açık Oturum (487): “Cumhurbaşkanı yardımcılarının biri Kürt, biri Alevi olsun” diyen Bahçeli ne istiyor?

Açık Oturum’un 487. bölümünde Göksel Göksu’nun konukları İslam Özkan, Vahap Coşkun ve Sezin Öney oldu. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Cumhurbaşkanı yardımcılarının biri Kürt, biri Alevi olsun” sözlerinin ve bu sözler üzerine başlayan tartışmaların ele alındığı programda başta Lübnan olmak üzere farklı ülkelerde uygulanan benzer modeller konuşuldu.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Cumhurbaşkanı yardımcılarının biri Kürt, biri Alevi olsun” sözleri siyasette yeni bir tartışmayı körükledi. Daha önce de “Öcalan gelsin, Meclis’te konuşsun, örgütü feshetsin” diyen Bahçeli’nin başlattığı tartışmalar sonrası, Öcalan fiilen Meclis’e gelmese de bu sürecin PKK’nın kendini feshetmesi ve silahların yakılmasıyla son bulmasının hatırlatıldığı programda Bahçeli’nin son sözlerinin nasıl yorumlanması gerektiği konuşuldu.

Devlet Bahçeli’nin bu sözleri, partisinin milletvekilleriyle yaptığı kapalı toplantıda dile getirdiğine dikkat çeken Vahap Coşkun, bu sözlerin bağlamında değerlendirilmesi gerektiğini ve “Cumhurbaşkanı’nın iki yardımcısı olsun, biri Kürt, diğeri Alevi olsun” sözlerinden çok büyük sonuçlara ulaşmayı, “Türkiye Lübnanlaşıyor” demeyi abartılı bulduğunu ifade etti.

Bahçeli'nin teklifi ne anlama geliyor? | Açık Oturum (Video)
Bahçeli’nin teklifi ne anlama geliyor? | Açık Oturum

“Türkiye’de kimlik anlamında çok ciddi problemler var”

Aslolanın kimsenin kimliği üzerinden bir mevkiye gelmesi değil, aksine bir kimsenin bir kimliğe sahip olduğu için bir yere gelmesinin engellenmesi olduğunu söyleyen Coşkun, aslolanın liyakat olduğunu vurguladı:

“Türkiye’de kimlik anlamında çok ciddi problemler var. Mesela bugün Türkiye’de gerçekten Kürt ya da Alevi kimliğine sahip kaç tane valimiz var? Cumhuriyet 100 yılda sadece bir Ermeni vatandaşını kaymakam yapabildi. Sanki daha önce Türkiye’de son derece eşit vatandaşlık temelinde işler yürüyormuş gibi bir intiba yaratmaktan da kaçınmak lazım. Burada problem var. Bu problemin çözümü kimlikler üzerinden makamları dağıtmak değil. Bunun yanlış olduğunu düşünüyorum. Ama bunun bir problem olduğunu, bu anlamda belki bu sözün bir farkındalık yaratmak açısından da düşünülmesi gerektiği kanaatindeyim. Yani eşit vatandaşlık noktasından hareket edilmeli, bu eşit vatandaşlık kâğıt üzerinde kalan bir vatandaşlık olmamalı. Bir kişi Kürt kimliğini perdeleme ihtiyacı duymadan, Alevi kimliğine, gayrimüslim kimliğine sahip olarak Türkiye’de her makama gelebilmeli ve bunun önünde fiilî ya da hukukî herhangi bir bariyer olmamalı. Hukukî bir bariyer olmayabilir ama bunun ciddi anlamda fiilî bariyerlerinin olduğunu biz biliyoruz.”

Coşkun, “Olumlu tarafından bakarsanız şöyle bir tablo var ortada. Öteden beri Alevi kimliği gibi, Kürt kimliği gibi kimliklere çok sert bir şekilde karşı çıkan MHP’nin ve Bahçeli’nin bu kimlikleri kabul etmesi, kabul etmenin yanında aynı zamanda temsiliyetini önemser bir noktaya gelmesini olumlu bir adım olarak görebilirsiniz. Dolayısıyla burada MHP açısından ciddi bir değişimin olduğu tespitini de yapabilirsiniz” dedi.

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

Bahçeli'nin teklifi ne anlama geliyor? | Açık Oturum (Video)
Bahçeli’nin teklifi ne anlama geliyor? | Açık Oturum (Video)

Lübnanlaşıyor muyuz?

MHP’nin kriptik mesajlaşmaları sevdiğini söyleyen Sezin Öney, Bahçeli’nin duruşuna, adım atmasına anlam yüklendiğini söyledi. Devlet Bahçeli’nin “Cumhurbaşkanının yardımcılarından biri Kürt, diğeri de Alevi olsun” sözlerinin kapalı bir toplantıda söylenmiş olsa dahi toplumda soru işareti uyandırmasının normal olduğunu belirtti. Toplumun bu konuda soru işaretlerinin olmasının normal olduğunu söyleyen Öney, “Orada devlet aklını temsil ettiği, bu kadar sembolik bir rol üstlenen ve bunu da isteyerek üstlenen bir kişinin bu sözü önemlidir elbette ve bu söz tabii ki bir boşlukta da tartışılmıyor” dedi.

Devlet Bahçeli’nin basına sızan sözleri sonrası başlayan “Lübnanlaşıyor muyuz?” tartışması üzerine Lübnan’daki sistemi anlatan İslam Özkan da, Lübnan sokaklarında “laikler” diye bir grup oluştuğunu anlattı. Sistemin bütünüyle laik, yani Türkiye’dekine benzer modern bir ulus-devlet sisteminin yeniden örgütlenmesi gerektiğini savunanların varlığına dikkat çeken Özkan, bu kesimin aile hukuku, özel hukuk başta olmak üzere hukuk sisteminin, yargının, politik sistemin, laik, demokratik, modern ulus-devlet kriterlerine göre inşa edilmesi ve mezhep esasının bütünüyle kaldırılması gerektiğini savunduklarını söyledi. Beyrut sokaklarında dolaşırken bir esnafın camına “Ben ne Şiiyim, ne Sünniyim, ne de Hıristiyanım. Ben laikim ve laik bir sistem istiyorum” yazısını astığına tanık olduğunu anlatan Özkan, Lübnan’daki sistemin teokratik değil, konsosyonalist bir sistem olduğunu ifade etti.

Lübnan’ın Türkiye’den farklı algılandığını kaydeden Özkan, orada bir Katolik ile, Müslümanla ya da Ortodoks Ermeni’yle ya da bir Ortodoks Rum’la evlenmek istediğinde sistemin tıkandığını anlattı. İslam Özkan, “Lübnan’da laiklik, mezhepçi sistemin kaldırılması anlamında, en soyutlanmış anlamıyla konsosyonel sistemi istemeyen anlamında kullanılıyor daha çok. Ama bizim kastettiğimiz anlamdaki laikliği ihtiva eden bir yönü var tabii ki” dedi.