İsrail, Gazze’ye giren gıda akışını kontrol ediyor. Filistinlilerin hayatta kalabilmesi için ne kadar kaloriye ihtiyaç duyduğunu hesaplıyor. Ancak kendi verileri bile ihtiyaç duyulanın çok küçük bir kısmının bölgeye ulaştığını gösteriyor.
Gazze’de kıtlığın matematiği basit: Filistinliler bölgeden çıkamıyor, savaş tarımı bitirdi, İsrail balıkçılığı yasakladı. Bu nedenle Gazze’de yaşayan insanların yediği neredeyse her kalori dışarıdan gelmek zorunda.
İsrail, bölgeye ne kadar gıda gerektiğini biliyor. Açlığı ölçülebilir hale getirerek yıllardır “ölmemelerini ama baskı hissetmelerini” sağlayacak şekilde yardımı kısıtlıyor. 2006’da dönemin başbakanı Ehud Olmert’in bir danışmanı bu politikayı “Filistinlileri diyete sokacağız ama onları açlıktan öldürmeyeceğiz” sözleriyle özetledi. Bu ifadelere dair belgeler 2008’de mahkeme kararıyla kamuoyuna açıklandı.
O dönemde yardım girişini hâlâ kontrol eden İsrail askeri kurumu COGAT, Gazze’de yaşayan her bireyin günlük en az 2 bin 279 kaloriye ihtiyacı olduğunu hesapladı. Bu miktarın sağlanabilmesi için kişi başına günde 1,836 kilogram gıda gerekti.
Bugün insani yardım kuruluşları ayda 2,1 milyon kişi için toplam 62 bin ton kuru ve konserve gıda talep ediyor. Yani kişi başına günde yaklaşık 1 kilogram.
İşte Gazze’de yetersiz beslenmenin doğrudan sonucu olarak kaydedilen toplam ölüm sayısı:
Mart-Haziran arasında yalnızca dörtte biri kadar gıda gönderildi
Yaz aylarında Gazze’de kıtlık derinleşirken, İsrail açlığı inkâr ediyor, kanıt göstermeksizin Hamas’ın yardımı çaldığını iddia ediyor ya da Birleşmiş Milletler’in (BM) dağıtım sürecindeki yetersizliklerini suçluyor. İsrail destekli ve ABD merkezli “Gazze İnsani Yardım Vakfı” (GHF) üzerinden dağıtılan gıda paketlerinin görüntüleri ise Filistinlilerin “yardım aldığına” dair bir delil olarak sunuluyor. Filistinliler bu gıdaları almaya çalışırken de öldürülüyor.
Ancak İsrail’in kendi resmi verileri, kıtlığın sistematik bir biçimde yaratıldığını gösteriyor. Mart-Haziran 2025 arasında Gazze’ye yalnızca 56 bin ton gıda girdi. Bu, o dönemde bölgenin asgari ihtiyacının dörtte birinden az. Yardımın adil biçimde dağıtılması mümkün olsaydı bile, yetersizliğin boyutu nedeniyle açlık bitmiyor.
BM: “En kötü senaryo gerçekleşiyor”
Birleşmiş Milletler’e bağlı Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırması (IPC) bu hafta yayımladığı raporda, Gazze’de en kötü senaryonun gerçekleşmekte olduğunu açıkladı. Rapora göre gıda sevkiyatları ihtiyacın çok altında kalıyor.
BM tarafından desteklenen Bağımsız Kıtlık Değerlendirme Komitesi yardım sevkiyatlarının “son derece yetersiz” olduğunu söyledi. Özellikle GHF’nin dağıtım planı hakkında şu değerlendirmeyi yaptı:
“GHF’nin dağıttığı gıda paketlerinin analizi, bu planın kitlesel açlığa yol açacağını gösteriyor. Üstelik bu dağıtım planı, rapor edilen yüksek düzeydeki şiddet yaşanmadan dahi işler hale gelse bile.”
Açlık kriziyle gelen yardım: Yetersiz ve geçici
Mart ve nisan aylarında İsrail, Gazze’ye tümüyle gıda girişini kesti. Mayıs ortasında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, uluslararası baskılar üzerine “açlık krizi” nedeniyle yardımları yeniden başlatacaklarını söyledi. Ancak bu sözün ardından geçen iki ayda bölgeye gönderilen gıda miktarı açlık sürecini sadece yavaşlattı, durdurmadı.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
Ocak ve şubat aylarında geçici ateşkes sırasında sağlanan birkaç haftalık yardım sayesinde Gazze kısa süreliğine kıtlığın eşiğinden döndü. Ancak mayısta gelen yardımlar yeniden “azar azar” verilmeye başlandı. Temmuz sonunda yaşananlar ABD Başkanı Donald Trump dahil pek çok ismin, açlık çeken çocuklara “her zerresine kadar yiyecek” ulaştırması talepleri de dahil olmak üzere, yeni bir uluslararası öfke dalgasına yol açtı.
Netanyahu ise “asgari düzeyde” ek yardım sözü verdi. Tırlarla gönderilen yardımların sayısı artsa da bu miktar hâlâ Gazze’deki açlığı tersine çevirmek bir yana, asgari beslenme ihtiyacını bile karşılamıyor.
İşte 2025’te Gazze’ye aylık olarak giren gıda yardımı miktarı (ton):
Hava yoluyla yardım: Etkisiz, pahalı ve ölümcül
Savaş boyunca aralıklarla sürdürülen havadan yardım operasyonları yeniden başladı. Fransa, Almanya, Birleşik Krallık, Mısır, Ürdün ve Birleşik Arap Emirlikleri bu operasyonlara destek veren ülkeler arasında. Ancak bu yöntem pahalı, verimsiz ve Filistinlilerin ölümüne yol açıyor.
Denize düşen yardımları almaya çalışırken en az 12 Filistinli boğuldu, üzerlerine yardım paletleri düşen en az 5 Filistinli hayatını kaybetti. İsrail verilerine göre savaşın ilk 21 ayında 104 uçuş, Gazze için sadece dört günlük gıdaya eşdeğer yardım sağladı ve bu on milyonlarca dolarlık bir maliyetle gerçekleşti. Aynı bütçe kamyonlarla kullanılsaydı çok daha fazla gıda teslim edilebilirdi.
Ancak bu uçuşların maliyeti sadece maddi değil; bu yöntem, İsrail ve müttefiklerinin açlığı lojistik bir felaket gibi sunmasına olanak tanıyor, oysa bu devlet politikasıyla yaratılmış bir kriz.
Oysa Gazze’de yardımların karayoluyla ulaştırılamamasının tek sebebi, İsrail’in uyguladığı kısıtlamalar. İngiltere ve ABD gibi ülkelerin silah sağladığı müttefiki İsrail’in bu sınırlamaları, kıtlığı doğrudan devlet politikası haline getiriyor.
Bu hafta, İsrail merkezli iki insan hakları örgütü, açlığın silah olarak kullanılması da dahil olmak üzere kanıtlarla, İsrail’in Gazze’de soykırım işlediğini söyledi. İsrail merkezli insan hakları örgütü B’tselem, kitlesel açlığın “resmi ve açıkça ilan edilmiş bir politika” olduğunu belirtti.
Kaynak: The Guardian