Kritik’in son bölümünde siyaset bilimci Doç. Dr. Berk Esen, Can Holding operasyonundan ABB Başkanı Mansur Yavaş’a yönelen baskılara, CHP İstanbul’daki kayyum krizinden AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump görüşmesine kadar pek çok başlığı değerlendirdi. Esen, “Türkiye’de ekonomik ve siyasi elitler arasındaki denge tamamen değişti, iktidar günbegün manevralarla yeni bir rejim inşa ediyor” dedi.
Can Holding ve Ciner operasyonu ne anlama geliyor?
Programda ilk olarak, Can Holding operasyonu, TMSF’nin Can Holding’e el koyması ve Turgay Ciner’in gözaltına alınmasını konuştuk. Esen, bunun yalnızca bir ekonomik operasyon olmadığını vurguladı:
“İktidarın uzun süre desteklediği ve büyüttüğü şirketlere de el konulmaya başlandığını görüyoruz. Pastanın daralmasıyla artık kendi yarattıkları iş insanlarının kaynaklarına da yöneliyorlar. Bu, siyasetin ekonomi üzerindeki mutlak belirleyiciliğini gösteriyor.”
Esen, Türkiye’nin neoliberal modelden uzaklaştığını, siyasetin piyasa üzerinde belirleyici olduğu partizan bir yapıya evrildiğini söyledi.
ABB’ye operasyon neyin habercisi?
Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne (ABB) yönelik konser soruşturmasını ve tutuklamaları da değerlendiren Esen, Mansur Yavaş’ın Melih Gökçek hakkında yaptığı çıkışın önemli olduğunu belirtti:
“Bu operasyonların amacı yolsuzlukla mücadele değil. İktidar, sandıkta yenemeyeceğini düşündüğü isimleri yargı yoluyla saf dışı bırakmak istiyor. Demirtaş’tan Kaftancıoğlu’na, İmamoğlu’na uzanan bu zincir şimdi Yavaş’a yöneliyor. Bu, muhalefeti zayıflatmak kadar iktidarın inandırıcılığını da aşındırabilir.”
CHP İstanbul İl Başkanlığı’ndaki kayyum tartışmalarına değinen Esen, mahkemeler ve YSK kararlarının çelişkili olmasının tesadüf olmadığını söyledi:
“Ben bunu AKP–MHP çatlağı olarak görmüyorum. Daha çok CHP’yi içeriden kavga ettirerek paralize etmeye dönük bir strateji izleniyor. Bu da Erdoğan sonrası Türkiye’ye dair iktidar içindeki güç mücadelesinin bir yansıması.”
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Türkiye–Rusya–Çin ittifakı önerisini değerlendiren Esen, bunun gerçekçi olmadığını ifade ederek, “Türkiye’nin ekonomik ve diplomatik bağları Batı’yla. Çin de böyle bir ittifak istemiyor. Bu çıkış daha çok iktidar içindeki Amerika’ya yakın gruplara verilen bir mesaj. Erdoğan sonrası döneme hazırlık kavgasının işaretlerini görüyoruz” dedi.
Erdoğan–Trump görüşmesi: “Boş dönmedi ama büyük kazanım da yok”
New York’ta gerçekleşen Erdoğan–Trump görüşmesini de ele alan Esen, görüşmenin iktidar açısından prestij sağladığını, ancak somut kazanımların sınırlı olduğunu belirtti:
“Erdoğan bu görüşmeyi uzun süredir istiyordu. Halkbank davası sümen altı edilecek gibi görünüyor, F-16 sorunu çözüldü ama F-35 hâlâ ortada. Trump öngörülemez bir lider; Erdoğan riskleri görerek hareket ediyor. Bu ziyareti bir başarı olarak satacak ama henüz büyük kazanımlar söz konusu değil.”
Berk Esen, Türkiye’de yaşanan tüm gelişmeleri şu sözlerle özetledi:
“Erdoğan günbegün manevralarla yol alıyor: Bir gün CHP davasını erteliyor, ertesi gün Trump’tan onay alıyor. Ama bütün bunlar uzun vadede yeni bir rejim kurma çabasının parçaları. Erdoğan sonrası bu yapının devam etmesi mümkün değil, yeni kurumlar inşa edilmeye çalışılıyor.”