Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Dünyanın binbir türlü haberi (3): Paris’in fare sorunu ve Harvard Üniversitesi yatırımlarının buharlaşması

Son birkaç senedir Paris’te fare kaynaklı kırmızı alarmlar artmış durumda

Paris’in sosyalist belediye başkanı Anne Hidalgo’nun rakipleri Paris’teki fare sorununu fırsat bilerek Hidalgo’yu suçluyor.  Göreve geldiğinden beri hava kirliliğiyle savaşan, araba yollarını bisiklet yoluna çeviren, Seine nehri kıyılarının yaz aylarında plaj olarak değerlendirilmesini sağlayan çevreci politikacı rakiplerinin hedefi oldu.
Paris’in fareleri parklarda, bahçelerde, köprülerde, sokaklarda her daim görünür. Ancak araştırmalara göre Paris’te farelerin sayısının arttığı doğru değil, sadece son 5 senedir belirli bazı etkenler fareleri daha görünür kıldı.
Paris’te farelerin insanlara oranı 1.75. Bu oranda fareler lehine bir değişiklik olduğunda, fareler kendi kendilerini dengeleme yoluna gidiyor. Bu bazen dişi farelerin çiftleşme sürecinde erkekleri geri çevirmesiyle, bazen de anne farenin yavrularını öldürmesiyle oluyor.
Paris’te fare nüfusunun her zaman canlı olmasının birkaç sebebi var: Parisliler  ekseriyetle sokaklarda yemek yiyorlar, çöpler farelerin gün içerisinde beslenme dönemi olan akşam saatlerinde çıkarılıyor ve sabaha kadar toplanmıyor. Ayrıca Paris’te sokak kedisi yok. Son dönemlerde farelerin daha görünür olmalarının sebeplerinin ise, Seine nehrinin yükselmesi sonucunda farelerin lağım borularından kaçmak zorunda kalmaları ve transparan çöp poşetlerinin kullanılması olduğu söyleniyor.
Bilim insanlarına göre şehirde farelerin varlığı aslında Paris sakinleri için yararlı. Her fare senede 9 kg atık tüketiyor ve de fareler lağım boruları ve giderlerde hareket halindeyken boruların ve giderlerin  tıkanmalarını engelliyor.
Finlandiya’da doğumlar azalıyor, yaşlı nüfus artıyor
Son 150 senenin en düşük doğum oranlarını gören ülkede alarm zilleri çalmaya başladı. Son 15 senedir istikrarlı bir biçimde sürekli düşen doğum oranları ile beraber yaşlı nüfusun da artışı politika yapıcıların aile planlamasına müdahale etmesine yol açıyor. Ancak tüm müdahalelere ve doğum oranlarının artması için yapılan teşviklere rağmen gidişat değişeceğe benzemiyor.
Demografi gelişmiş ülkelerin ciddi bir endişesi ve sosyal devletin güçlü olduğu ülkelerde, genç nüfusun sayısal ve oransal olarak azalması sistemi tehdit eden bir hal almış durumda. Geniş ve kapsamlı bir kamu sektörünün bulunduğu ülkede, ekonomi vergi veren ve üretime katılan genç nüfusa ihtiyaç duyuyor.
Genç nüfusun artması için insanların bebek sahibi olmaları çeşitli yollarla teşvik edilmeye çalışılıyor. İlk kez 1937’de uygulamaya konulan yeni bebek sahibi olmuş çiftlere “bebek kutuları” dağıtılması bebek sahibi olmanın teşvik edilmesinin en basit örneklerinden biri.  Yeni çocuk sahibi olmuş çiftlerin evlerine gönderilen “bebek kutuları”nda bebeklerin ihtiyacı olabilecek her şey mevcut. Kutunun kendisi içindeki eşyalar alındıktan sonra aynı zamanda beşik olarak da kullanılabiliyor. Bebek kutuları dağıtımına başlandığı dönemde ülkede yeni doğmuş bebeklerde ölümler yaşanıyordu. Uygulamaya  bu sebeple başlandı. İlk aşamada düşük gelirli ailelere sağlanan bu imkan, zamanla tüm yeni doğan bebekler için de dağıtım yapıldı.

Doğum izinlerinin cömertliği de doğum oranlarının artmasına yardımcı olmuyor. İstatistiklere göre çalışan nüfusun en yaşlı olduğu ülke yine Finlandiya. 
Politikacılar doğum oranlarının artması için kadınlara çağrıda bulunuyor. Hatta bazı politikacılar kadınların doğurmasının onların vatani görevi olduğunu vurgulayarak doğum oranlarının artması için çabalıyor. Bununla birlikte doğum yapanlara verilen izinler ve maddi yardımlar da arttırılıyor. Bütün teşviklere rağmen, tüm göstergeler doğum oranlarındaki düşüşün daha da keskinleşeceğini gösteriyor.
Finlandiya’nın kadın başına doğurganlık oranı 1.57. Oranın düşüklüğü Finlandiya’daki politika yapıcıların uzun vadeli planlarının bir karşılığının olmadığını gösteriyor.
Harvard’ın bağış fonları yanlış yatırımlar sonucunda buharlaştı
5 sene önce Harvard Üniversitesi’nin bağış fonu başkanı Brezilya’da 1 hafta geçirdi. Bu ziyaretin amacı üniversitenin yatırım yaptığı toprak, çiftlik ve ormanların tetkik edilmesiydi.
O sene maceracı bir yatırıma girişen Harvard, kampüslerinden binlerce km uzakta bulunan Brezilya’nın fakir ama gelişmekte olan kuzeydoğu bölgesinin tarım alanlarına göz dikti. Domates, şeker, etanol ve buğday ekimi alanlarına yatırım yaptılar. Tarım alanlarına yatırımdan elde edilen karın, Amerikan üniversitelerinin paralarını borsada işler hale getirmeleri ve fon almaları gibi geleneksel yatırım yapma şekillerinden elde edeceklerinden daha çok olacağı düşünülüyordu. Bu Harvard’ı ekonomik anlamda da diğer önde gelen üniversitelerin önüne geçirecekti. Ancak beklenen olmadı ve 5 sene sonra Harvard tamamen Brezilya’daki yatırımlarını geri çekti.
 
Sene sonu açıklamalarında, 4 milyar doları bulan küresel düzeydeki yatırımların, 1.1 milyar dolar eksiltilerek 2.9 düşürüldüğü açıklandı.
Toplam 36 milyar dolarlık Harvard sermayesinin dünyanın pek çok yerinde yatırım ve finans ağları mevcut.
Kaliforniya’daki şarap bağları, Orta Amerika’daki Hint meşeleri, Avustralya’daki pamuk çiftlikleri, Uruguay’daki okaliptüs tarlaları, Romanya’da kerestecilik yapılan araziler, bunların hepsi Harvard’ın yatırım yaptığı alanlar.
Harvard Üniversitesi, Brezilya örneğinde zarara uğramış olsa da sahip olduğu küçük bir ülke bütçesine denk gelebilecek sermaye sayesinden her sene kar etmeye devam ediyor.
harvard2
Gérard Depardieu Fransa dışında her yerde yaşamak istiyor
Depardieu 2012’de Fransa’yı terk edip Belçika’ya taşınmıştı. 2015’te de Rusya Devlet Başkanı Putin tarafından Depardieu’ya Rus pasaportu verilmişti. Depardieu o dönemde Fransa’da bulunan tüm mal varlığını satmak istediğini açıklamıştı.
Depardieu, “Fransa’dan defolup gitmek istiyorum, sadece vergi meselesi değil benim derdim. Aldıkları vergilerle verdikleri hizmet uyuşmuyor. Bu yüzden artık mal sahibi olmak istemiyorum. Başka bir ülkede yaşayıp, kira verip ölmek istiyorum” demişti.
Aradan geçen 3 senede Depardieu’nun istikameti değişti ancak yine de ülkeyi terk etmeye kararlı. Cezayir yeni hayali.
Marsilya isimli dizide o şehrin eli kanlı valisi rolündeki Depardieu ile yapılan son röportajda, Depardieu Marsilya’nın Cezayir kökenli gençlerine kızıyor ama suçu yine Fransa’da buluyor; “Eğer gençler Cezayir’de Fransa’da davrandıkları gibi davransalar büyükleri onları hızlıca yola getirirdi” diyen Depardieu yakın zamanda Cezayir’in başkentine taşınacağını da sözlerine ekledi.
Depardieu-putin_2444226k
Depardieu, röportajın devamında Marsilya’yı sevdiğini belirtiyor ve oranın hem Afrika’ya hem Fransa’ya ait öğeleri barındıran çok kültürlü bir şehir olduğunu söylüyor, Marsilya’nın politikacılarından nefret ettiğini vurguluyor ve bazı diktatör arkadaşlarım hariç diyor.

 

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.