Dünyanın en uzun süreli açlık grevini yapan Hint insan hakları aktivisti Irom Şarmila, 2016 Ağustos’unda bir parmak bal yiyerek eylemine son vermişti. Guardian gazetesi, Şarmila’nın tam 16 yıl süren açlık grevinin ve bu eyleme hangi koşullarda, neden son verdiğinin hikâyesini anlatmış. Özetle aktarıyoruz:
Dünyanın dört bir yanından gazeteciler merakla izliyorlardı. Irom Şarmila avucundaki bal kavanozuna baktı. Yüzünü acıyla buruşturdu ve ağladı. Sonra bir parmak balı ağzına götürdü.
İşte böyle bitmişti: 2016 yılında bulutlu bir ağustos günü.
Hindistan’ın Manipur eyaletindeki Impal’de, dünyanın en uzun açlık grevi son ermişti. Şarmila 16 yılın ardından ilk kez bir şey yemişti. Şarmila, bundan önce kendi arzusuyla en son 4 Kasım 2000 tarihinde yemek yemişti.
Azize olacakken hain ilan edildi
Şarmila’nın yaşadığı Manipur Myanmar sınırında, etnik şiddet olaylarının yaşandığı, güvenlik güçlerine yargı muafiyeti tanıyan sömürge döneminden kalma, kısaca Afspa olarak bilinen bir yasanın hâlâ yürülükte olduğu bir eyalet. Güvenlik güçlerinin insan hakları ihlalleri de, bu nedenle, ziyadesiyle yaygın.
Şarmila Afspa’nın kaldırılması için açlık grevi yaptığı -bir askeri hastanede zorla burundan beslenerek hapis tutulduğu- 5574 gün boyunca, bu yasa aleyhtarı kampanyaların da yüzü haline gelmiş, uluslararası ödüllere layık görülmüş, Uluslararası Af Örgütü tarafından siyasi tutsak olarak ilan edilmiş, posterleri eyaletin dört bir yanını kaplamış, hatta Nobel Barış Ödülü’nü bile alabileceği konuşulmuş.
Ama 46 yaşındaki Şarmila şimdilerde Manipur’da istenmeyen kişi ilan edilmiş durumda. Bir zamanlar onu bir tanrıça gibi övenler davayı “sattığı” için hakaretler yağdırıyor.
Şarmila bir parmak bal yalayarak, azizelik mertebesine yükselmekten vazgeçmişti. Tapınılan kişi haline gelmiş olmaktan bıkmıştı. Açlık grevine inancı kalmamıştı. Ve belki de bugün ona kızanlar için en kötüsü başına gelmiş, âşık olmuştu.
28 yaşındayken açlık grevine başladı
Şarmila’nın açlık grevine başlama gerekçesi, 2 Kasım 2000 günü Imphal’de askerlerin araçlarına saldırı düzenlendiği gerekçesiyle ateş açıp 10 sivili öldürmesi . O zaman 28 yaşında olan Şarmila, yoksul bir ailenin çocuğu ve liseyi güçlükle bitirebilmiş. Olayın yaşandığı dönemde askerlerin insan hakları ihlallerini belgeleyip, yargıya taşımaya çalışan Loitongbam adlı bir avukatın yanında stajyer olarak çalışıyormuş ve ertesi gün gazetelerde kurbanların kurşunla delik deşik olmuş bedenlerini görünce kararını vermiş: “Bir başka protesto gösterisinin, bağırıp çağırmanın boş olduğunu hissettim. Gandhi’nin bağımsızlık mücadelesi gibi, insanlar beni izleyecektir diye düşündüm. Ölmeyeceğimi hissettim.”
Ve Şarmila, 5 Kasım günü insanların öldürüldüğü yere yakın bir ağaç gölgesine, elinde bir pankart, Afspa kaldırılana dek açlık grevi yapacağını ilan ederek oturmuş: “Etrafımda insanlar toplanmıştı, güneş batana kadar yanımda kaldılar, sonra hepsi gitti.”
10 Kasım’da askerler gelip Şarmila’yı oturduğu yerden kaldırmışlar ve eyalette suç sayılan “intihar etmeye kalkışmak” cürümünden tutuklayıp askeri hastaneye götürmüşler: “Zorla beslemek istiyorlardı. Direnmenin sonuç getirmeyeceğini anlamıştım. Doktoru, hiç değilse ağzımdan değil burnumdan tüple beslemesi için ikna etmeyi başardım. Böylelikle en ağzından ağzıma tek bir lokma koymayacağıma dair sözümü tutabilecektim.”
İzleyen 16 yıl boyunca Şarmila, günde birkaç kez burnundaki tüpten midesine dökülen sıvı gıdalar ve suyla beslenerek hayatta tutulmuş. Eyaletteki “intihar etme girişimi” suçunun cezası maksimum 1 yıl hapismiş. 10 Kasım 2000’de tutuklanan Şarmila, hüküm giydikten sonra bir yıl boyunca askeri hastanede zorla beslenerek cezasını çekmiş; bir yılın sonunda da salıverilmiş. Ama Şarmila açlık grevine devam ettiği için birkaç gün sonra tekrar tutuklanıp, tekrar aynı suçtan aynı cezaya mahkum edilip, tekrar aynı askeri hastanedeki hücre odasına geri konmuş. Bu durum 16 yıl boyunca tekrarlanmış durmuş.
“Putlaştırıldığımı ve sesimi yitirdiğimi hissediyordum”
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
10 Temmuz 2004’te Thangjam Manorama adlı genç bir kadının askerlerce evinden alınıp götürüldükten sonra işkence edilmiş cansız bedeni ıssız bir köşeye atılmış halde bulununca, Manipur’da birden Afspa karşıtlığı kitleselleşmiş ve Şarmila aniden bir kahraman, “Manipur direnişinin yüzü” haline gelivermiş. Ama Şarmila şöhreti arttıkça asıl amacından giderek uzaklaştığını hissetmeye başlamış: “İnsanlar cesaretimi övüyor, bana bir kahraman, bir azize muamelesi yapıyorlardı ama onlardan istediklerimi dinlemiyorlardı. Kolektif, kitlesel bir mücadele gerekliydi; benim açlık grevimin böyle bir dönüşümü tetiklemesi gerekiyordu ama aksine tecrit edilmişlikti yaşadığım. Putlaştırıldığımı ve sesimi yitirdiğimi hissediyordum.”
2007 yılı başında Hint asıllı bir İngiliz olan Desmond Coutinho, annesinin kanserden ölümü üzerine yas tutmak ve kendini bulmak için Hindistan’a gelir. Bugün 55 yaşında olan Coutinho, Hindistan’ın güneyindeki Bangalore kentine yerleşir. Derken bir gün gazetede Şarmila’nın öyküsünü okur, kitap okumaktan hoşlandığını ama kitap bulmakta zorlandığını öğrenir, onun yatakta küçücük kalmış haliyle annesinin ölüm döşeğindeki hali arasında benzerlikler görür ve ona mektup yazmaya karar verir.
Şarmila ve Coutinho dört yıl boyunca yazışırlar, aralarındaki arkadaşlık derinleşir ve nihayet 2011 yılında Coutinho Şarmila’yı ziyaret etmek üzere Manipur’a gider. Fakat anti-Afspa hareketi Coutinho’ya tepki gösterir. Şarmila’dan bu ilişkiyi sürdürmemesini isterler. Şarmila’nın ailesi bile: “Açlık grevinde olmama rağmen, benim de bir ailem, bir hayat arkadaşım olabilirdi. Ruhumun derinliklerinde bunu istiyordum.”
Yine de 5 yıl daha açlık grevine devam eder Şarmila. Derken Temmuz 2016’da herkesi şoke eden bir kararla açlık grevine son vereceğini duyurur: “16 yıl boyunca insanların kafa yapısı, zihinleri değişmedi. Ben de kendimi, çevremi ve taktiklerimi değiştirmeye karar verdim.”
Sadece 90 oy alabildi
Ve Şarmila açlık grevine son verdikten sonra Coutinho ile evlenerek, Manipur’un eyelet parlamentosuna girmek için seçimlerde aday olmuş: “Çevremdeki aktivistler bana büyük tepki gösterdiler. Evlenmek için davayı sattığımı söylediler. Beni çoktan feda etmişlerdi anlaşılan.”
2017 Mart’ındaki seçimin sonucu tam bir felaket olmuş Şarmila için. Hepi topu 90 oy almış ve sonuçların açıklanmasından iki gün sonra Coutinho ile uçağa atlayıp, bir daha dönmemek üzere Bangalore’ye gitmişler. Artık orada yaşıyorlar: “Yeniden yemek yiyebilmek bir keyif. Ama o ilk balın tadı hem damağında. Öyle acı, öyle yakıcı gelmişti ki, bütün vücuduma yayılmıştı.”
Şarmila’ya kendisini huzurlu hissedip hissetmediğini soruyoruz: “Sanırım” diyor, “Artık başkaları tarafından kontrol edilmiyorum, bağlı değilim. Bu özgürlük hissi, bana göre, en uç noktaya ulaşıyor.”
Şarmila’nın yanında stajyerlik yaptığı anti-Afspa aktivisti Loitongbam ise yaşananları şöyle özetliyor: “Onu azizeleştirmekle hata ettik. O bir tanrıça olmak istememişti. İnsan olmaktı istediği.”