Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Kemal Can ile 5 Soru 10 Cevap (51): İYİ Parti’ye ne oluyor?

Kemal Can bu haftaki “5 Soru 10 Cevap”ta şu sorulara yanıt aradı:

  • Hangi gelişmeler İYİ Parti’nin ne yapacağı sorusuna neden oldu?
  • İYİ Parti hangi şartlarda ortaya çıktı ve hangi pozisyona aday oldu?
  • İYİ Parti’nin seçimlerde yarattığı sonuç bir gelecek çiziyor mu?
  • Yerel seçim sonrası siyasi tabloda İYİ Parti’nin durumu ne olacak?
  • Erdoğan’ın İYİ Parti’yi dahil ettiği yeni hesaplar gündeme gelir mi?

Yayına hazırlayan: Uğur Gümüşkaya

Hangi gelişmeler İYİ Parti’nin ne yapacağı sorusuna neden oldu?

Hatırlanacağı gibi tekrar edilmiş İstanbul seçimlerinden sonra Devlet Bahçeli İYİ Parti’ye dönük bir çağrı yaptı,  ‘dava arkadaşlarımız geri gelsin’ dedi. Onun peşinden İYİ Parti kongresini yaptı. Çok büyük bir vitrin değişikliği bir netleşme bir çizgi belirginleşmesi olmamakla birlikte, partinin kuruluşundan beri sözcülüğünü yapan Aytun Çıray’ın yerine Yavuz Ağıralioğlu parti sözcülüğüne getirildi. Sonra 30 Ağustos resepsiyonunda Akşener ile Erdoğan’ın samimi görüntü verdiği fotoğraf servis edildi ve bunun etrafında epeyce spekülasyon yapıldı. Bir de kayyum hamlesinden sonra İYİ Parti  CHP ile hayli ayrışan bir pozisyon aldığı görüldü. Bunlar işin geri planıydı. Bu hafta bu başlığı canlandıran başka gelişmeler oldu.

Parti sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu, ‘biz millet ittifakı ile bir Katolik nikahı yapmadık’ dedi. Bu, CHP’nin HDP ile temasını işaret ederek söylenmekle birlikte, başka opsiyonlara açık olduğunu işaret eden biçimde yorumlandı. Bunun akabinde anahtar parti tartışması başladı. Temel Karamollaoğlu da anahtar maymuncuk benzetmeleri yaparak taktik fırsatçılığı ima eden bir gönderme yaptı. Peşinden de Akşener, Ağıralioğlu’nun açıklamasını bir tür destekleyen doğrudan tavır almayan biçimde ‘bizim kırmızı çizgilerimiz var’ dedi. Teşkilattan sorumlu başkan yardımcısı Koray Aydın -ki MHP’den geçmiş ve hala MHP’li pozisyonu konuşulan önemli isimlerden biri- bir satranç oynandığını ve dolayısıyla bu tür açıklamaların anlaşılır olduğunu söyledi. Bütün bunlar, “İYİ Parti’ye ne oluyor?” tartışmalarını gündeme getirdi. 

İYİ Parti hangi şartlarda ortaya çıktı ve hangi pozisyona aday oldu?

İYİ Parti, uzun süren ortak mücadelenin içinden gelen ve belirli bir programı ve siyasi çizgisi olan ve buna göre biçimlenmiş bir siyasi hareketin partileşmesi değil. MHP içinde aslında ayrı ayrı davranan muhalefet liderleri vardı; Ümit Özdağ, Koray Aydın ve Meral Akşener. Onların Bahçeli’ye karşı partinin yenilenmesi mücadelesi başlatması söz konusuydu. MHP de genel başkanın değişmesini talep eden muhalefet liderlerinin kongre isteme süreci ile başladı. Kongre süreci iktidarın da marifetiyle yargı eliyle ortadan kaldırıldı ve başka bir parti olarak yola devam etmekten başka bir şans bırakılmadı. Dolayısıyla aslında çok kuvvetli bir ön hazırlık ve ortak bir zemin üzerine oluşmuş bir partiden bahsedemeyiz. 

MHP’nin dışına itildiklerinde, MHP ile milliyetçilik yarışına girmenin bir siyasi geleceği olmayacağı öngörüsüyle ve Meral Akşener’in de eski parti kimliği dikkate alınarak milliyetçilikte sabit ayağa duran bir merkez sağ parti iddiası ortaya çıktı. Ama ne programı ne kadroları ne de onu destekleyecek tabanın nasıl biçimleneceği üzerine bir netlik yoktu. İktidar ittifakına reaksiyon gösteren, önemli kısmı MHP içinde olan ve adres arayan bir seçmen çevresinin olduğu iddiasıyla ile ortaya çıktı. Özellikle Akşener’in estirdiği rüzgar. AKP’den küçük asıl olarak MHP ve CHP’den büyükçe  parçalar koparan ortak kesişme kümesinde, daha çok kentli seküler milletçi tabanda -belki buna 90’lar itibarıyla MHP’li olmuş bir seçmen olarak da bakabiliriz- bir taban tuttu. Yerel seçim sürecinde bu seçmen kitlesi iktidarı geriletme anlamında önemli bir işlev üstlendi.

İYİ Parti’nin seçimlerde yarattığı sonuç bir gelecek çiziyor mu?

Açıkçası bunun oluşabildiğini söylemek, iddia etmek çok zor. Zaten İYİ Parti’de bunu iddia edecek durumda değil. Kendini taktik öncelikler ve onun sunduğu fırsatlarla tarif eden bir parti için bu son derece zor. Kendini anahtar parti olarak tarif ettiği anda zaten bu iddiadan bir adım geriye çekildiği söylenebilir. Kuruluşundan 2 sene geçmiş olmasına rağmen 4 kongre yaptı. Bir netleşme, ne kadro ne vitrin ne de politik söylem düzeyinde, görülemedi. Bu kendisini bir sürüklene içinde bulan iki tane seçime girmek zorunda kalan bir parti için biraz anlaşılır. Çok sert çizgilerle kendine bir siyasi alan belirlemesinin zorlukları, seçenekleri zengin tutmaya çalışması anlaşılabilir.

Sözü daha önemlisi heyecanı olmayan bir partiye dönüştü. Anahtar parti, önemli siyasi sonuçlarda etki yaratabilecek taktik fırsatların aracı bir imkandır ama ne destek bulduğunuz tabanı ne de kadrolarını heyecanlandırmaz. Aslında partilerin adlığı oylar, yarattıkları motivasyon ve heyecanla doğru orantılı olmak zorunda değil. Çok daha küçük oy alan partiler çok daha yüksek dinamizm üretebilirler. Bugün iki seçimde aldığı oy ve yaratabildiği etki üzerinden anahtar parti konumuyla kendini tarif eden İYİ Parti’nin reaksiyoner bir parti olarak büyük bir heyecan ve dolayısıyla umutvar bir siyasi gelecek kuramadığını ve oluşturamadığını söylemek zorundayız.

Yerel seçim sonrası siyasi tabloda İYİ Parti’nin durumu ne olacak?

Taktik fırsatlar bazen siyasi imkanlarla örtüşmeyebilir. Taktik fırsatlar önünüze gelen siyasi aritmetik nedeniyle artabilir. Önünüze çok fazla seçenek çıkabilir. Pazarlık şansları doğabilir ama bu siyasi fırsatların artması, siyaseten önünüzün açıldığı anlamına gelmez. Ortaya çıkan aritmetiğin şartların yarattığı bir şeydir ve o şartlara bağımlı olduğunuz için siyasi geleceğinizi illa pozitif olarak ilerletecek anlamına gelmez. Bugün ortaya çıkan tabloda sayısal dengeye ilişkin ihtiyaçlar taktik fırsatlar açısından çok küçük partileri bile yeni imkanlara kavuşturuyor belki. Ama İYİ Parti açısından bunun bir siyasi fırsatlar kapısını açtığını söylemek zor.

İYİ Parti şöyle bir tıkanma alanına gelmiş durumda; CHP’li seçmenle ilişki hattında bir doyma noktasına varmış durumda. Akşener’in karizmasıyla hem MHP’den hem AKP’den kopartabildiğin de sınırına gelindi. Bunun üstüne bir şeyler koymak, bu tabanı genişletmek zorunda. Ama aritmetik fırsatlar yanında siyaseten bunun da zorlaşacağı bir döneme doğru gidiliyor. AKP içinde oluşan hareketlilik asıl olarak AKP’yi tehdit etmekle birlikte mevcut iktidara ilişkin memnuniyetsizlik için de yeni bir adres ve yeni bir seçenek haline geliyor. İYİ Parti bu hareketlilikten siyaseten imkan değil riskle karşılaşacak durumunda. Bu yüzden mevcut olanı koruma sorunu var. “HDP bizim kırmızı çizgimiz, CHP’nin her dediğini yapmak zorunda değiliz” gibi çıkışlarla milliyetçi seçmen ağırlığı açısından olası erimeyi engellemek gibi bir zorunlulukla davranılıyor. CHP ile birlikte olmanın kendi tabanından bir sızmaya neden olmasını ya da Bahçeli’nin çağrısına karşılık verebilecek bir gidişi engellemeye dönük olabilir. Aynı biçimde memnuniyetsizler için seçenek olabilecek başka girişimlere karşı da pozisyon alma ihtiyacı olabilir.

Erdoğan’ın İYİ Parti’yi dahil ettiği yeni hesaplar gündeme gelir mi?

Erdoğan seçeneklerinin fazla olmasını seven bir politik reflekse sahip. Çok kolay ittifak tazeleyebilen bir politik hikayesi var. Cumhur İttifakı çok buna izin vermeyecek simbiyotik bir içerik kazanmış durumda. Ancak 50 artı 1 mecburiyeti bir aritmetik sıkıntı yaratıyor. Bu ittifak tercihlerini  değiştirerek çözülecek bir şeyden çok ittifak alanını genişleterek çözülür. Dolayısıyla MHP ile İYİ Parti’nin yer değiştirdiği bir ittifak yenilenmesinin aritmetik olarak bir gerçekliği yok. Çünkü Erdoğan’ın ve iktidarın ihtiyaç duyduğu toplam böyle bir değişimle sağlanabilir değil. Üstelik de kendi içinde şu ya da bu oranda bir kopuşa neden olabilecek hareketlilik varken. Dolayısıyla anahtar partinin bir yan faktör olarak devrede olması, kendisini buna aday olarak göstermesi mümkün ama bunun gerçekleşmesinin önünde de birkaç engel var. Yapısal engellerden biri hem MHP’nin hem İYİ Parti’nin aynı ittifak içinde birlikte yer alması çok kolay değil. Bahçeli’nin BBP’nin bile bir ortak gibi işaret edilmesine itiraz etmişti.  Daha önemli başka bir zorluk; İYİ Parti’nin şimdiye kadar oluşturduğu seçmen tabanının buna onay vermesinin son derece güç olması. İYİ Parti’nin seçmen tabanı bazı bölgelerde belki CHP seçmeninden daha sert bir anti-AKP ya da anti Erdoğan refleksiyle davranmaya yakın duruyor. Özellikle kıyı bölgelerindeki kentlerde seküler milliyetçi çevrelerin bu konularda daha sert bir direnci oluyor. İYİ Parti’nin ittifaka dahil olması, sahip olduğu oyu, her ne kadarsa, iktidar bloğuna taşıyabileceği anlamına gelmez hatta aksi bir reaksiyonun oluşma ihtimali de hiç küçük değil. Bu anlamda hem kadrolar partiler bazında hem de seçmen bazında bu ilişkinin kurulması, kağıt üzerinde göründüğü gibi basit bir taktik manevra olarak yaşanması kolay değil.

Peki neden bunlar oluyor? Siyasi fırsatların artmıyor siyasi riskleriniz büyüyorsa önünüzde birkaç seçenek vardır. Ya bu riskleri azaltacak politik ataklar içine girebilirsiniz ya da önünüze gelen taktik imkanları kullanarak bu siyasi riskleri atlatmayı deneyebilirsiniz ya da o fırsatları öne çıkararak pozisyonunuzun öneminin altını çizmeye  çalışırsınız. İYİ Parti’nin şu anda yapmaya çalıştığı bu. Çünkü yarattığı etki açısından, millet ittifakının ileriye dönük siyasi fonksiyonu açısından, söz ve heyecan üretme kabiliyetini önemli ölçüde kaybediyor olan bir partiden söz ediyoruz. Dolayısıyla onu dengeleyebilecek siyasi atağı yapamadığından taktik fırsatları öne çıkartıyor. Bu bir geçici bir korunma refleksi ama orta ve uzun vadede çok da derde çare olacak bir pozisyon değil. Bunun dışında, Meral Akşener bunu reddetmiş olsa da, bir takım temasların olduğunu, hem İYİ Parti’de hem AKP’de bu formül için kafa yoranların olduğunu duyuyoruz. Onların bu tartışmada bir etkileri var ama asıl belirleyici olanın çok net tavır alamama, özellikle de demokrasi konusundaki millet ittifakının kurduğu havaya dahil olamamanın yarattığı sıkıntı. Yerel seçimler sadece iktidar açısından pozisyon sıkıntıları ve hareketlilik yaratmadı, muhalefet içinde de pozisyon sıkıntısı yaratmış gibi görünüyor. Bunun da en zayıf halkası İYİ Parti. Bu nedenle böyle çıkışları görmeye devam edeceğiz gibi.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.