Diyarbakır’da, 2016 yılında KHK ile ihraç edilen, hastalanması ve maddi imkansızlıklar nedeniyle açılan kampanya ile tedavi edilirken yaşamını yitiren Mücahit Karataş‘ı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu dün işine iade ederken, Karataş gibi ihraç edilen iki arkadaşının daha OHAL Komisyonu kararı çıkmadan hayata veda ettiği ortaya çıktı.
Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) Diyarbakır Şube yöneticisi Mahfuz Karaaslan, Karataş’ın 1990’lı yıllarda da yargılandığını ve bir süre cezaevinde yattığını, daha sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) görülen davada tazminat kazandığı için devlette işe alındığını söyledi. Karaaslan, “Maalesef iki arkadaşımız daha aynı KHK ile ihraç edildiler, yaşadıkları sıkıntı ve sorunların oluşturduğu hastalık nedeniyle hayatlarını kaybettiler, onların daha OHAL Komisyonu’nda kararları verilmiş değil” dedi.
Karaaslan; Mücahit Karataş’ın, 1990’lı yıllarda yargılandığını ve iki yıl kadar cezaevinde kalırken kötü muameleden dolayı sağlık sorunları yaşadığını belirterek, “O zaman delil olmadığı için yarglandığı davadan beraat ediyor ve olayı AİHM’e taşıyor. AİHM’den davayı kazanınca tazminat kazanıyor ve devlette kendisine kadro veriliyor” dedi.
Mücahit Karataş‘ın cezaevinden çıktıktan sonra beyninde tümör bulunduğunun tespit edildiğini ancak yapılan tedavi ile tümörün stabil hale geldiğini söyleyen Karaaslan şöyle devam etti: “Daha sonra 675 sayılı KHK ile ihraç edildi. O süreçte sağlığı bozuldu, ailesi yoksul olduğu için tedavisini düzenli yapmakta zorlandı. Sendika ve emek örgütleri ile onun için kampanya düzenledik ve İstanbul’da ameliyat edilmesini sağladık ancak ameliyat masasında yaşamını yitirdi. Cenazesini Diyarbakır’a getirecek imkanları olmadığından Silvanlılar Derneği’nin kiraladığı bir otobüs ile Diyarbakır’a getirip defnettik. Dün OHAL Komisyonu işe iade edildiği kararını verdi.”
İki SES üyesi daha OHAL kararını beklemeden hayata veda etti
Mahfuz Karaaslan; Mücahit Karataş, gibi iki arkadaşlarının daha OHAL Komisyonu kararlarını beklerken yaşamlarını yitirdiğini de ifade ederek şunları söyledi: “Yine 675 sayılı KHK ile ihraç edilen Zeynep Binen arkadaşımız, 8 Ekim 2017 tarihinde altı aylık hamile iken geçirdiği beyin kanaması sonucu bebeği ile birlikte yaşamını yitirdi. Aynı şekilde sendika üyemiz olan Abdulhafız Filiz de ihraç edilmişti, o da geçirdiği kalp krizi sonucu 4 Eylül 2017 tarihinde yaşamını yitirdi. İnsanlar KHK ile ihraç edildikten sonra büyük sorunlar yaşıyor ve maddi sorunlar nedeniyle sağlıklarını kaybediyor. Sözkonusu iki arkadaşımız da ilgili OHAL Komisyonu kararları verilmeden aramızdan ayrıldılar.”
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Üyesi Dr. Halis Yerlikaya da KHK’lerin haksız ve hukuksuz olduğunu, haklarında hiçbir soruşturma ve dava açılmadan arkadaşlarının bir kararname ile işlerinden edildiğini belirterek şöyle konuştu: “KHK’larla işinden edilen ve evine ekmek götüremeyen arkadaşlarımız sağlık sorunları yaşamaya başlıyor. Eğer sağlık sorunları varsa düzenli tedavi edilemiyor. Biz bu arkadaşlarımızın haksız ve hukuksuz işlerine son verildiğini ve bunların geri döneceğini söyledik. Hayat bizi haklı çıkardı, az da olsa dönen arkadaşlarımız vardır. Biz OHAL’in sonuçları ile birlikte ortadan kaldırılmasından yanayız.”
