Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) önümüzdeki hafta gerçekleştireceği zirvede önemli aktörler bir araya gelecek. Zirve, koronavirüs salgını süresince karbon emisyonunun azalması yönündeki kazanımları korumayı hedefliyor. Amaç, ekonomik toparlanmayı önceliklendirecek ülkelerin çevreci kalkınma planları uygulaması.
Avrupa Birliği (AB), Çin, Hindistan gibi dev ekonomilerin yer alacağı, yılın en önemli çevre zirvesine Amerika Birleşik Devletleri (ABD) de katılacağını açıkladı. IEA tarafından düzenlenen zirvenin odağı devletlerin koronavirüs krizi sonrası bu süreçteki çevresel kazanımları kaybetmeden ekonomilerini nasıl kalkındırabilecekleri sorusu olacak. Katılımcı ülkeler, küresel karbon salımının yüzde 80’inden sorumlu. Nisan ayından beri dünyanın karbon salımı salgın nedeniyle yüzde 17 azaldı.
9 Temmuz’da sanal olarak gerçekleştirilecek konferansta yenilenebilir enerji, enerji verimliliği ve salgında işini kaybeden on milyonlarca işçi için çevreci istihdam yaratmanın yolları konuşulacak. Zirvenin başarısını belirleyecek olan ise katılımcı devletlerin önerilecek sürdürülebilir çevreci kalkınma planlarına dahil olması.
Bu fırsat değerlendirilmezse geri dönüşü olmayacak
IEA Direktörü Fatih Birol, 2008 ekonomik krizinde düşen karbon salımının sonrasında geri sıçradığını, hatta öncekinden yüksek seviyelerde seyrettiğini hatırlatarak bunun tekrarlanmaması için ülkelerin acil aksiyon alması gerektiğini belirtti.
Uzmanlara göre koronavirüsün getirdiği ekonomik zorluğu telafi etmek için kontrolsüz üretim yapılırsa bunun çevreye etkisinin geri dönüşü olmayacak. Salgın öncesi karbon emisyonu seviyelerine dönmemek için devletlerin sadece birkaç ayı var.
İngiliz The Guardian’a konuşan Birol, “Şimdi yapacağımız enerji seçimleri önümüzdeki on yılları belirleyecek. İklim değişikliği için çok kritik bir süreç. Eğer fosil enerji kullanımında 2008’deki gibi bir sıçrama görürsek, iklim alanındaki hedeflerimize ulaşma şansımız çok zayıflayacak -eğer böyle bir şans kalırsa” dedi.
Eğer devletler geçmişte ve şu an yapmakta oldukları gibi ekonomik kalkınma adına yüksek karbon üreten altyapı çalışmalarıyla ekonomiyi canlandırmaya çalışır ise gezegenimiz 3 derece ısınma yoluna geri dönüşü olmayan bir biçimde girmiş olacak. 3 derecelik bir sıcaklık artışı Dünya için gerçek bir felaket anlamına geliyor.
Çevreci kalkınma hem sürdürülebilir hem de kârlı
Bilimsel mutabakata karşı iklim değişikliği konusunda şüpheci davranan ABD’nin zirveye katılacak olması zirve için ümit verici. Birol, çevresel kalkınma çabalarının ekonomik faydasını ön plana çıkararak “Önceliği iklim değişikliği olmayan ülkeler de, sadece istihdam yaratmak için bile olsa, ekonomik planımızı uygulamalı” diye konuştu.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Birol, karbon emisyonlarında geri sıçrayışı durdurmak için yapısal değişikliklerin gerekliliğini vurguladı. Sürdürülebilir kalkınma projelerine örnek olarak, binaların enerji verimliliğini artıracak renovasyon projeleri, artık fosil yakıtlardan daha düşük bir maliyete enerji üreten rüzgar ve güneş paneli çiftliklerinin inşaatı ve elektrikli arabaların yaygın kullanımı için gerekli altyapının kurulmasını verdi.
Son senelerde iktisat alanında yapılan çalışmalar, çevreci iş modellerinin alışagelmiş iş modellerinden daha sürdürülebilir olmanın yanı sıra, hem kısa hem de uzun vadede daha kârlı olduğunu gösteriyor.
Çıkar grupları çevreci kalkınmayı sabote edecek
9 Temmuz’daki zirveye dünyanın her tarafından sivil toplum örgütleri ve 70’i aşkın uluslararası enerji şirketinin yöneticileri de davetli. Birol, IEA’nın bu senenin koronavirüs krizi ile seneye gerçekleşecek olan Birleşmiş Milletler İklim Paneli arasında “bir köprü” görevi göreceğini söyledi.
Birtakım çıkar gruplarının çevreci bir kalkınma planını sabote etmek için şimdiden masa altından çalıştığını belirten Birol, “Eminim çevreci kalkınma planının gerçeğe dönüşmesini istemeyecek olanlar var, sürdürülümez bir ekonomik kalkınmayı tercih edecek olanlar…” dedi ve ekledi: “Acele etmeliyiz.”