Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

ABD: Senato onayladı, Türkiye’yi “sözde müttefik” olarak tanımlayan Antony Blinken Dışişleri Bakanı oldu

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Senatosu, kıdemli diplomat Antony Blinken’ın Dışişleri Bakanı olarak görev yapmasına onay verdi. Senato Genel Kurulu’ndaki oylamada salt çoğunluğun oyunu alarak Dışişleri Bakanı olan Blinken, geçen hafta Senato Dış İlişkiler Komitesi’nde katıldığı oturumda Türkiye’yi “sözde müttefik” olarak tanımlamıştı.

Derleyen: Senem Görür

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Senatosu, Başkan Joe Biden’ın Dışişleri Bakanlığı’na aday gösterdiği Antony Blinken’ı onayladı. 26 Ocak günü 100 üyeli Senato’da yapılan oylamada, 78 senatör Blinken’a destek verirken 22 senatör karşı oy kullandı. Blinken’a onay vermeyen oyların tamamı Cumhuriyetçiler’den geldi.

Senato’daki oylamanın ardından Dışişleri Bakanlığı görevine getirilen Blinken, Carol Perez’in yönettiği törende ABD Anayasası’na el basarak yemin etti.

Onay sonrası sosyal medya hesabından paylaştığı mesajında duyduğu memnuniyeti dile getiren Blinken, “1993 yılında Dışişleri Bakanlığı’nda göreve başlamıştım. Bugün bakanlığının kadınlarına ve erkeklerine 71’inci Dışişleri Bakanı olarak liderlik etmek hayatımın onurudur” dedi.

Blinken, görevinin ilk gününde Kanada, Meksika, Japonya ve Güney Koreli mevkidaşları ile telefon görüşmeleri gerçekleştirdi. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, telefon görüşmelerine ilişkin yazılı açıklama yaptı ve Blinken’ın Kanada Dışişleri Bakanı Marc Garneau, Meksika Dışişleri Bakanı Marcelo Ebrard, Japonya Dışişleri Bakanı Toshimitsu Motegi ve Güney Kore Dışişleri Bakanı Kang Kyung-wha ile ülkelerinin ikili ilişkilerinin geliştirilmesine yönelik konuları konuştuğunu belirtti.

59 yaşındaki Antony Blinken, Harvard Üniversitesi ve Columbia Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. Blinken, uzun yıllardır Demokrat Partili yönetimlerde Dışişleri Bakanlığı’nda ve Ulusal Güvenlik Konseyi’nde önemli görevler üstlenmesi ile tanınıyor. Önceki dönemlerde de ABD Senatosu’nun onayladığı bir isim olan Blinken, Biden’ın başkan yardımcılığı yaptığı 2009 ve 2013 yılları arasında, Dışişleri Bakan Yardımcılığı’na kadar yükselmişti. Biden’ın sırdaşı olarak da bilinen Blinken, Bill Clinton’ın başkanlığı döneminde de Ulusal Güvenlik Konseyi’nde görev yapmıştı. 

Türkiye’nin yakından tanıdığı bir isim

Blinken, Türkiye’nin de çok yakından tanıdığı bir isim. Barack Obama döneminde özellikle Suriye, IŞİD ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile yapılan müzakerelerde önemli roller almış, 15 Temmuz darbe girişimden sonra ise Türkiye’yi ziyaret etmişti. Geçen ekim ayında Türkiye’nin Kıbrıs siyasetine yönelik eleştirileri ile gündeme gelen Blinken, geçen hafta ise Türkiye’yi “sözde stratejik ortak” olarak tanımlaması üzerine gündeme gelmişti.

“Sözde stratejik ortak” tartışması

Senato Dış İlişkiler Komitesi’nde19 Ocak’ta yapılan adaylık oturumunda konuşan ve senatörlerin sorularını yanıtlayan Blinken, Türkiye’yi ABD’nin müttefiki gibi davranmamakla suçlamıştı. Kendisine yöneltilen Türkiye sorusu üzerine, “Stratejik, yani sözde stratejik bir ortağımızın en büyük stratejik rakiplerimizden biri olan Rusya ile aynı çizgide olması kabul edilemez” diyen Blinken, Rusya’dan satın aldığı S-400 hava savunma sistemi nedeniyle Ankara’ya daha fazla yaptırım uygulanabileceğinin sinyallerini vermişti.

15 Temmuz konusunda özeleştiri, Kıbrıs konusunda eleştiri

15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi sırasında ABD Dışişleri Bakan Yardımcılığı görevinde bulunan Blinken, darbe girişiminin hemen ardından 15 Temmuz gecesi hava saldırısına uğrayan Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni (TBMM) ziyaret etmiş ve Amerika yönetimi adına özeleştiride bulunmuştu: “Aslına bakarsanız birçoğumuzun temmuz olayları sırasında Türkiye’deki duyguların derinliğini anladığımızı ya da belki anladığımızı ifade edebildiğimizi sanmıyorum. Bu Türk devletinin ve Türk halkının kalbine saplanan bir hançerdi.”

Daha yakın bir tarihte ise sosyal medya hesabından Türkiye’nin Kıbrıs konusundaki tutumunu eleştiren Blinken, “Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ersin Tatar’ın iki devletli Kıbrıs çözümü açıklamasını üzülerek izliyoruz. Joe Biden uzun bir süredir barış ve huzurun olduğu çift bölgeli ve iki toplumlu bir federasyonu desteklediğini söylüyor” demişti.

“Suriye Demokratik Güçleri’ni (SDG) silahlandırmalıyız”

Blinken, 2017 yılında New York Times için kaleme aldığı makalesinde, Trump yönetiminin Suriye’den çekilmesine karşı çıkmıştı. IŞİD’in yenilgiye uğratılabilmesi için ABD’nin Suriyeli Kürtler’i silahlandırması gerektiğini savunan Blinken, makalesinde şu görüşleri dile getirmişti:

“Dışişleri bakanı yardımcısı olarak, SDG’ye olan Amerikan desteğini sürdürmek adına Türk meslektaşlarımla bir modus vivendi [fiili uzlaşı] bulmak için saatler geçirdik. Suriye’nin kuzeydoğusunda Menbic’in kurtarılmasından Rakka’nın izolasyonuna kadar, her önemli kavşakta öfkeyle protesto ettiler, uluslararası koalisyonun İncirlik hava üssüne erişimini engellemek ve terörle mücadele işbirliğini yavaşlatmak da dahil olmak üzere, girişimleri tehdit ettiler. Türk medyasında Amerikan karşıtı söylemler yükseldi. Her seferinde Obama’nın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile doğrudan iletişime geçmesi gerekiyordu. Başkan Trump, Pentagon’un SDG’yi silahlandırma tavsiyesini uygularsa, Erdoğan’ı gemide tutmak, onun diplomatik becerileri için son derece önemli bir test olacak.”

Yeni dönemde ikili ilişkilerin anahtarları neler olacak?

9 Temmuz 2020’de Hudson Enstitüsü’nde katıldığı bir söyleşide, Biden’ın başkan olarak seçilmesi durumunda Türkiye’ye yönelik nasıl bir siyaset izleyeceğinin sinyallerini veren Blinken, “Türkiye ile ilişkiler sizce nereye gidiyor ve Biden yönetimi bu alanda neler arayacaktır?” sorusuna şu karşılığı vermişti:

“Bu çok zorlu bir mesele. Sizin de söylediğiniz gibi, Türkiye angajmanları, coğrafi konumu ve çıkarları açısından bir NATO müttefiki. Hayati derecede önemli bir ülke ve öyle ya da böyle, herhangi bir mesele, ihtilaf veya girişimde genellikle de temel bir şekilde önemli oluyor. Elbette ki Türkiye ile daha yapıcı ve olumlu bir ilişkiye sahip olmanın yolunu bulmak istiyoruz fakat bu, bizzat Türkiye hükümetinin kendisinin de aynı şeyi istemesini gerektiriyor. Gerçek sorunların ve farklılıkların olduğu açık ama aynı zamanda iki tarafın da daha etkili bir şekilde birlikte çalışmasının gayet mantıklı olduğu alanlar var. Mesela Suriye bunlardan biti. Bunu yapmanın yollarını bulabileceğimizi umuyorum fakat ilişkide karşılaştığımız bazı meydan okumaları küçümsemek de istemem. [Birlikte çalışmak] Bence, her şeyden önce son derece doğrudan ve açık bir konuşmayı gerektirecektir. Şunu söyleyebilirim ki Biden’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile geçmişe dayanan bir ilişkisi var. Birbirlerini tanıyorlar. Birçok konuda geçmişte doğrudan temas kurdular ve bence, Türkiye’yle birlikte çalışırken şunu gördük ki bu ilişki çok önemli. Biden’ın, birlikte ele almanın yollarını bulmamız gereken bir dizi sorunda Türk mevkidaşıyla yoğun bir görüşmeye gireceğini sanıyorum.”

“Türk-Amerikan ilişkilerinde çok zorlu bir döneme giriliyor”

25 Ocak Pazartesi günü Medyascope’ta yayınlanan “Transatlantik” programında, Blinken’ın Türkiye’yi sözde stratejik ortak olarak tanımlaması üzerine Ruşen Çakır ve Ömer Taşpınar, Türk-Amerikan ilişkilerinin geleceğini yorumladı. Taşpınar, Blinken’ın bu sözlerini Türk-Amerikan ilişkilerinde yaşanacak olan sıkıntıların bir sinyali olarak yorumladı. İkili ilişkilere Biden döneminde soğuk bir şekilde başlangıç yapılacağını daha önceden tahmin ettiğini dile getiren Taşpınar, “Türkiye, S-400’lerden zaten vazgeçmiyor. Biden döneminde Türkiye’ye daha fazla yaptırım gelebilir” dedi.

Biden yönetiminin, Trump’ın ABD’yi dünyanın geri kalan ülkelerinden uzaklaştırma (izolasyon) politikasının aksine, müttefikler ile yakın ilişkiler kuran, kurumlara ve medyaya önem veren bir yaklaşım benimseyeceği biliniyor. Blinken da Kongre oturumları sırasında önceliğinin ABD’nin güvenilir bir müttefik olarak dünya siyasetindeki yerini sağlamlaştırmak olacağını dile getirmişti. Çin, İran, Rusya ve Kuzey Kore’nin yarattığı zorluklar ile mücadele etmeye hazır olduğunu söyleyen Blinken, uluslararası işbirliklerine de kapıyı açık bırakmıştı. 

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.