Esra Hankulu (25), bugün (5 Ağustos) Ankara’da yaşadığı evde ölü bulundu. 3 Haziran 2020’de Aleyna Çakır adı ile bilinen Sema Esen’in katledilmesiyle ilgili yargılanan Ümitcan Uygun, Hankulu’nun ölümüyle ilgili gözaltına alındı. Medyascope’a konuşan Aleyna Çakır davasının avukatı Umur Yıldırım, “Ümitcan Uygun şu an gözaltında, birazdan adliyeye sevk edilecek. Uygun en başından beri tutuklu yargılansaydı belki annesi Gülay Uygun da ölmeyecekti” dedi.
Ankara’nın Mamak ilçesinin Akdere Mahallesi’ndeki adrese bugün (5 Ağustos) ihbar üzerine giden polis ekipleri, Esra Hankulu’nun cansız bedenini buldu. Arkadaşlarının verdiği ifadeye göre Esra Hankulu’nun hayatını kaybettiği gece, Aleyna Çakır’ın katledilmesinin baş şüphelisi Ümitcan Uygun da evdeydi ve uyuşturucu madde kullanmışlardı. Bunun üzerine Uygun, Ankara Emniyet Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği tarafından gözaltına alındı.
Aleyna Çakır davasının avukatı Umur Yıldırım, sosyal medya hesabından, “Aleyna Çakır’ın ölümünde baş şüpheli olan Ümitcan Uygun, yeniden gözaltına alındı. Ümit Uygun ile geceyi birlikte geçiren 25 yaşındaki Esra Hankulu isimli kadın ölü bulundu. Uygun’un kadınla gece bir arada olduğu kamera kayıtlarından tespit edildi” diye yazdı.
Medyascope‘a konuşan Umur Yıldırım, “Ümitcan Uygun şu an gözaltında, birazdan adliyeye sevk edilecek. Uygun en başından beri tutuklu yargılansaydı belki annesi Gülay Uygun da ölmeyecekti. Aleyna, annesi ve Esra öldü. Bu kişi zaten kriminal biri ve her serbest bırakıldığında bir sonraki kadının ölümünün önünün açıldığını düşünüyorum. Tek beklentimiz, etkin, doğru ve adaletli bir soruşturma. Başka hiçbir şey beklemiyoruz” dedi.
Esra Hankulu’nun ölü bulunmasını ve Hankulu’nun, evinde Ümitcan Uygun’un da olmasını değerlendiren Berrin Sönmez, “Türk Ceza Kanunu’nun 96. maddesinde ‘Bir kimsenin eziyet çekmesine yol açacak davranışları gerçekleştiren kişi hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur’ hükmü yer alıyor. Eziyet işkenceden farklı değil, yasada aynı tanımla geçiyor. Bu madde, kadına yönelik şiddet olaylarıyla doğrudan ilişkili bir madde. Bu maddenin, kadına yönelik şiddetle mücadele alanında hiç kullanılmıyor olmasını biz EŞİK Platformu olarak gündeme taşıyoruz” dedi.
Berrin Sönmez, Aleyna Çakır’ın ölümünden bir buçuk ay önce Ümitcan Uygun tarafından şiddet görüp bayıldığı görüntüleri hatırlattı:
“Bu görüntüleri Ümitcan Uygun kendisi, kendisini de gösterecek şekilde çekip yayınlamıştı. Bu tam olarak eziyettir ve TCK 96. madde kapsamına girer. Uygun’un sadece bu madde kapsamında bile serbest bırakılmaması gerekirdi. Devlet kadınların faillerini yasaları uygulamadığı için koruyor, suçu teşvik etmiş oluyorlar. Uygun bugün tutuklu olsaydı Esra ölmemiş olabilirdi.”
Ne olmuştu?
Aleyna Çakır adıyla bilinen Sema Esen, 3 Haziran 2020’de Ankara’nın Keçiören ilçesindeki evinde ölü olarak bulunmuştu. Kısa süre sonra Çakır soruşturmasının baş şüphelisi Ümitcan Uygun’un, Aleyna Çakır’a şiddet uyguladıktan sonra bayıldığı görüntüleri sosyal medyada bir buçuk ay önce paylaştığı ortaya çıkmıştı. Ocak ayında, uyuşturucu madde kullandıkları görüntüleri sosyal medya hesabından paylaşması nedeniyle Uygun tutuklanmış, hakkında, “uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma ve özendirme” suçundan 10 yıl hapis cezası istemiyle iddianame hazırlanmıştı. 17 Temmuz’da tahliye edilen Ümitcan Uygun’un Aleyna Çakır’a yönelik konut dokunulmazlığını ihlal suçundan yargılanmasına devam ediliyor. Çakır’ın ölümüne ilişkin dosyanın soruşturma aşaması ise henüz tamamlanabilmiş değil.
Medyascope'un haftalık e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her çarşamba mail kutunuzda.
Ümitcan Uygun’un annesi Gülay Uygun ise 17 Eylül’de, Ankara Keçiören’de bir akrabasının evine yakın dağlık alanda başından silahla vurulmuş halde ölü bulunmuştu. Olay yerinde yapılan incelemede, el yazısıyla yazılmış intihar notu ele geçirilmişti. Gülay Uygun’un hakkındaki genç kadınları fuhuşa özendirme iddiaları, intiharın kendi evinde gerçekleşmemiş olması, olayın intihar değil cinayet olduğu tartışmalarına yol açmıştı.
