Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Kılıçdaroğlu: “Cumhurbaşkanı adaylığı için Alevi ve Kürt kimliği handikap değil, toplum bunları aştı”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Diyarbakır ziyaretinin son gününde (11 Mart) Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi’nin (DİTAM) “Tigris Söyleşileri” toplantısına katıldı. Toplantının basına kapalı bölümünde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanlığı adaylığından eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın cezaevinde olmasına, çözüm sürecinden ana dilde eğitime pek çok konuda açıklamalarda bulundu.

Haber: Ferit Aslan

Görüntü: Hıdır Göktaş

Kurgu: Özgün Özgül


Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi’nin (DİTAM) “Tigris Söyleşileri” toplantısına katılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, toplantının basına kapalı bölümünde Diyarbakır’daki sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile bölge barolarının başkanlarının sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu’na özellikle, Kürt sorunu, HDP’nin muhalefetin mutabakatına dahil edilmemesi, dokunulmazlıkların kaldırılmasında CHP’nin rolü, anadilde eğitim ile ilgili sorular yöneltildi.

“CHP’lidir diye Kürtler ülkücüye bile oy verdi”

Toplantıda sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, Kürtler’in hiçbir dönemde devletten bu kadar dışlanmadığını, bu dışlamayı bazı CHP’li belediyelerin de yaptığını belirterek, “Kürtler’in son dönemde CHP’ye yaklaştığının farkındasınız. Sırf CHP adayıdır diye Kürtler, Ankara’da ülkücüye oy verdiler” dedi.

“Selahattin Demirtaş ‘Seni başkan yaptırmayacağız’ dediği için cezaevinde”

Soruları aldıktan sonra tek tek yanıtlayan CHP lideri Kılıçdaroğlu, dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda CHP’ye yönelik eleştirilere, “AKP istese Meclis’teki çoğunluğu ile istediği vekilin dokunulmazlığını kaldırabilirdi. Anayasal bir değişiklik yapmasına gerek yoktu. Biz bunu deşifre etmek ve kurulan kumpası açığa çıkarmak için için mücadele ettik. Selahattin Bey, dokunulmazlığı kalktığı için değil, ‘Seni başkan yaptırmayacağız’ dediği için cezaevine atıldı. Bugün çıkıp, ‘Seni başkan yaptıracağız’ desin hemen cezaevinden çıkar ve kendisine madalya verirler” yanıtını verdi.

Çözüm süreci açıklaması: “İlk düğmeyi yanlış iliklerseniz, işi yanlış yaparsınız”

Anadilde eğitimle ilgili soru üzerine, Anadilde eğitime karar verecek olan siyasetçiler değil, pedagoglardır” cevabını veren Kılıçdaroğlu, her partinin kendi politikası olduğunu ve altı partinin bir araya gelmesinin bile çok önemli olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, “Başörtü sorununu Erdoğan değil, ben kaldırdım. YÖK başkanına sorabilirsiniz. CHP’nin geçmişe dair hataları, kabahati ve kusuru yok mudur? Tabii ki vardır. Biz bunu kabul ediyoruz. Kayyum atandığından beri tepki koyduk, seçilenlerin seçimle gitmesinden yanıyız. Eğer sesimiz buraya ulaşmamış ise sorun bizdedir. ‘Demokrasinin yolu Diyarbakır’dan geçer’ dedim çünkü Diyarbakır 30-40 yıldır büyük acılar çekti. Çözüm sürecine karşı çıkmadık, yanlışları söyledik. İlk düğmeyi yanlış iliklerseniz, işi yanlış yaparsınız” diye konuştu.

“Alevi ve Kürt kimliği handikap oluşturmaz”

Kılıçdaroğlu, kendisinin cumhurbaşkanlığı adaylığında Kürt ve Alevi kimliğinin handikap oluşturup oluşturmayacağı ile ilgili bir soruya ise şu karşılığı verdi: “Cumhurbaşkanı adayını altı lider belirleyecektir. Alevi ve Kürt kimliğinin bir handikap oluşturacağını sanmıyorum. Toplum bunu aşmıştır. Böyle düşünen topluma karşı gelmiş olur.”

Kürt sorunu açıklaması: “Biz bu sorunu çözeceğiz”

Toplantının basına açık ilk bölümünde ise Kılıçdaroğlu, Kürt sorununu çözeceklerini belirterek şunları söyledi: “Kürt sorununun çözümü, evet var olan bir sorun var ve biz bu sorunu çözeceğiz. Bazıları ‘Böyle bir sorun yok’ diyor. Onlara göre bir sorun olmayabilir. Böyle bir sorun var mı, evet. Sorunu yaşayan kim? Sorunu yaşayan, ‘Böyle bir sorun var ‘diyorsa, o sorunu yaşamayan anlayamaz zaten. Bizim bir sorun olup olmadığını bilmemiz için sorunu yaşayan kişiyi dinlememiz lazım. ‘Var’ diyorsa dinleyeceksin sen onu.”

Kürt sorununun çözümü için beş adım

Kılıçdaroğlu, Kürt sorununu nasıl çözeceklerini ise şöyle anlattı:

“Sorunun çözümü konusunda beş temel düşüncemiz var. Birincisi, sorunun nerede çözüleceğine karar vermek. Sorun Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde çözülür, başka bir yerde değil. Bunu en başından söyledim. Meclis’te bir uzlaşma komisyonu kurulsun ve her partiden eşit sayıda insan bulunsun, çalışsın üzerinde dedik. İkincisi, sorunu çözmek isteyen kişinin samimi ve dürüst olması lazım. ‘Ben bu sorunu çözeceğim’ demesi lazım. Üçüncüsü, gizli ve kişisel bir ajandası olmayacak bu insanın. Bunu yapayım, biraz oy toplarım, arkadan da başka şey yaparım, olmaz, bunu yaparsanız olmaz. Dördüncüsü, millete açıklayamayacağı angajmanlara girmeyecek, samimi ve dürüst olacak. Beşincisi de süreç devam ederken, hem parlamentonun hem milletin bilgilendirilmesi gerekiyor. Bir toplumsal destek gerekiyor. Bizim görüşümüz bu. Eksiğimiz, yanlışımız olduğumuz söylenirse de konuşmaya açığız.”

Kürdistan eleştirilerine yanıt

“Kürdistan lafından ben de rahatsız oluyorum” sözüyle ilgili eleştirilere de yanıt veren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

Kürdistan konusunda da bir eleştiri geldi. Bir bölgesel tanım olarak sorulmuştu, soruyu ve ayrımını da hatırlamıyorum. Bölgesel ayrımcılık olduğu için bunu kabul etmediğimi söyledim Ama Irak anayasasında var, Kürdistan Bölgesel Yönetimi var ve biz buna itiraz edemeyiz ve buna hakkımız da yok. Irak devletinin kendi anayasası. Biz buraya heyet de gönderdik, görüştüler, niye karşı çıkalım ki.” 

Barış akademisyenleri: “Hiç kimse düşüncelerinden ötürü hapse atılamaz”

Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile ihraç edilen Barış Akademisyenleri’ne ilişkin de konuşan Kılıçdaroğlu, “Barış Akademisyenleri ne yaptı? Silah alıp bu adamlar dağa mı çıktılar? Hayır, sadece düşüncelerini açıkladılar. Düşüncesini açıkladı diye bir insan görevinden alınırsa, atılırsa, mahkûm edilirse buna da karşı çıkıyoruz. Hiç kimse düşüncelerinden ötürü hapse atılamaz” dedi.

“OHAL uygulamaları kaldırılacak, AİHM kararları uygulanacak”

Kayyum atamalarına da değinen Kılıçdaroğlu, bir belediye başkanının görevden alınması için yargı kararı gerektiğini vurguladı. Olağanüstü Hal (OHAL) uygulamalarını kaldıracaklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Belediye başkanları görevinden alınamaz bu ancak yargı kararıyla olur. OHAL uygulamaları olmayacak, hangi yönetim gelirse gelsin. Gerekli olan bir düzenleme varsa, getirirsin Meclis’e, sabaha kadar çalışır, alırsın. Neden veriyorsunuz yetkiyi bir tek kişiye? AİHM kararları kesinlikle uygulanacak. Uygulamayanlar hakkında ne gerekiyorsa yapılacak. İnsan Hakları ve Eşitlik Komisyonu kuracağız. Eşitliğin olmadığı yerde insan hakları mı olur? İnsan hakları komisyonu kurmuşsunuz, eşitliği savunmuyor.”

Beşli çete

Kılıçdaroğlu, “beşli çete” diyerek tanımladığı iktidara yakın holdingler hakkında ise şunları söyledi:

“Biri bir devleti soyduysa, aldıysa götürdüyse, o paraları getirecek buraya. Getirmek zorundadır. İktidar olduk, bundan sonra yeni sayfa açalım, bunlar götürdü ama ses çıkarmayalım, olmaz. Kim kul hakkı yediyse onun hesabını soracağız, sormak zorundayız. O zaman bu ülkede gerçek anlamda demokrasi olur. Kimse de bir daha tevessül etmez bu işe. Onlar için, bir açıklamamda ‘Erdoğan’ın oligarkları’ demiştim, gerçekten de öyle. İktidar partisini de finansal olarak destekleyen temel grup, bu grup.”

Yüzleşme – helalleşme

Kılıçdaroğlu, helalleşme çağrısıyla ilgili eleştirilere de şöyle yanıt verdi:

“Yüzleşme, helalleşme dediğim zaman şöyle tepkiler de geldi. ‘Adam bu kadar devleti soydu, sen kalkıyorsun bize helalleşme’ diyorsun. ‘Bununla nasıl helalleşeceğim?’ Ya da yolsuzluk yaptı, gel bununla helalleşelim. Helalleşme, gücü elinde tutanın, yaptığı haksızlıkları kabullenip, o haksızlıkla yüzleşmesi demektir. Helalleşme odur, yoksa hırsızlık yapanla helalleşilir mi, o gidip hukuk önünde hesabını verecektir. Roboski’de gençler öldürülürken, onları geri getiremeyeceğiz ama bir hata var. O zaman bizim bu hatayla yüzleşmemiz ve telafi etmemiz lazım. En azından ailelerinden özür dilememiz lazım. Dolayısıyla toplumun kucaklaşmaya ihtiyacı var. Eğer ülkeye, barışı, huzuru getireceksek kucaklaşmaya ihtiyacımız var. Hatalarımız görmemiz, hatalarımızla yüzleşmemiz lazım. Varsa, çıkıp insan gibi özür dilememiz lazım. Hata insana özgü bir kavramdır.”

“Diyarbakır Cezaevi’nde yaşananlar anlatılırken gözyaşlarımızı tutamadık”

Diyarbakır Cezaevi’nde yaşanan acılarla da helalleşmek ve yüzleşmek gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

“Diyarbakır hapishanelerinde kalanlarla konuştum, anlatırlarken gözyaşlarımızı tutamadık. Bunlarla nasıl helalleşeceğiz, nasıl yüzleşeceğiz? Yaptığınız hatayı görüyorsunuz, o zaman helalleşeceksiniz, yüzleşeceksiniz. Bunu yapmazsanız toplumsal barışı sağlayamazsınız. O yüreğimizdeki yara kabuk bağlamaz. Onun kabuk bağlaması lazım. Onun için de helalleşmemiz lazım. Diyarbakır Cezaevi’ni bir ara eğitim merkezi yapacağız dediler. Söyledim, orayı İnsan Hakları Müzesi yapın, toplumun belleğinde kalsın. Oralarda işkencelerin yapıldığını görsünler. Nasıl Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının asıldığı yer müzeye dönüştürüldü, giden insanlar acı gerçekleri görüyorlar, toplum, genç kuşaklar, geçmişte yapılan hataların ne olduğunun görülmesi ve bir daha aynı hataların tekrar edilmemesi için hatırlamak gerekiyor.”


Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.