Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulu’nun (BDDK), geçen cuma (24 Haziran) ve dün gece (26 Haziran) aldığı kararların, “teknik boyutunun ötesinde ekonomi-politik bir makas değişimi” olduğunu söyledi. Davutoğlu, “Yaptığınız şey açıkça sermaye kontrolüdür. Hükümetin bu çılgın kararı, kredi sisteminin etkin biçimde işlemesi falan değildir. Açıkça bir kambiyo sınırlamasıdır” dedi.
Davutoğlu, BDDK’nın kararlarına ilişkin olarak bugün saat 18.30’da bir açıklama yapacağını duyurdu ve Twitter hesabında yayınlanan 15 dakika 57 saniyelik konuşmasında, alınan kararların, “iktisadi değil, siyasi” olduğunu belirtti. BDDK tarafından alınan kararların üç şeyin itirafı olduğunu ve “kapkara bir senaryonun altyapısı” olduğunu vurgulayan Davutoğlu, şunları söyledi:
İktidarın üç itirafı
“Birinci itiraf, hükümetin elindeki döviz rezervlerini tükettiği ve şirketleri döviz satmaya zorlayarak açığı kapatmaya çalıştığı gerçeğidir. İkinci itiraf, serbest piyasa ve kambiyo sisteminin doğal işleyişi içinde denizi tükettiklerinin itirafıdır. Üçüncüsü ise, tasarruf aracı olma niteliğini zaten kaybetmiş olan Türk Lirası’nın uluslararası değiş tokuş değerinin de bitmekte olduğu ve ancak kapalı bir sistem içinde tutularak ulusal para birimi niteliğini koruyabileceği itirafıdır. Kara kapkara senaryo ise Türkiye’nin hem ekonomik hem de siyasal olarak dünyadan koparak kendi içine kapanmasıdır. Kapalı ekonomik sistemlerle otoriter rejim birbirini tamamlayan bir ekonomi-politik sistem tercihidir.“
Ekonomi ve sansür
Konuşmasında, ekonomide alınan son kararlar ile TBMM gündemindeki “sansür niteliği taşıyan” dezenformasyon yasasının içe kapanma açısından birbirini tamamlayan adımlar olduğunu anlatan Davutoğlu, “Türkiye seçim ortamına girerken yetmişli ve doksanlı yıllarda içine girdiği böylesi bir kara tünele tekrar sokulmak istenmektedir” dedi ve ekledi:
“Şimdi de hükümetin yarattığı ekonomi batağında ayakta kalmaya çalışan şirketler hedefte. Söylediklerinizin hepsini yutup ülkemiz topraklarında canice cinayet işleyenlerden üç beş dolar ‘swap’ dileneceksiniz, Yılın ilk 6 ayında Merkez Bankası’na gelen 65 milyar doları, kapı arkasından kimseye hesap vermeden satacaksınız. Rezervlerinizin ve uluslararası itibarınızın bittiğini görünce de şirketlere dönüp ‘siz döviz almayacaksınız’ diyeceksiniz. Hatta bunu ‘gerekirse zora başvurarak yaparım’ diyeceksiniz. Yaptığınız şey açıkça sermaye kontrolüdür. Hükümetin bu çılgın kararı, kredi sisteminin etkin biçimde işlemesi falan değildir, açıkça bir kambiyo sınırlamasıdır.”
Davutoğlu, alınan kararlarla hükümetin BDDK eliyle, “Ben kapı arkasından sata sata Merkez Bankası rezervlerini tükettim. Benim artık sıkacak kurşunum, kötü gün param kalmadı” dediğini belirterek, “Bu işin sonu artık bir kur kriziyle mi yoksa bir faiz kriziyle mi sonuçlanır bilemem ama şimdi sıra şirketlerde” diye konuştu.
Davutoğlu’ndan hükümete altı soru
BDDK’nın kararlarının ortaya koyduğu tabloya ilişkin olarak hükümetten açıklama beklediğini belirten Davutoğlu, yanıt beklediği altı soruyu şöyle sıraladı:
Medyascope'un haftalık e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her çarşamba mail kutunuzda.
“1. 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 93. maddesi böyle bir karara dayanak oluşturabilir mi? Bu durum açıkça bir yetki aşımı oluşturmak değil midir?
2. Şirketler döviz varlıklarını bilanço dışına taşırsa takip etmek zorlaşmaz mı?
3. Bu karar sonrası şirketler nakit döviz talep ederse ne olacak? B planınız var mı?
4. Bu kadar yüksek dış ticaret açığı ve döviz borcu varken sadece şirketleri zorlayarak ne kadar vakit kazanacaksınız?
5. Yabancı para varlık sahibi olmak gerekçe gösterilerek krediye ulaşım yasağının dünyada başka bir örneği var mı?
6. Küçük yatırımcının sisteme olan güvenini iyice bitirecek olan bu kararın olası sonuçlarına dair en ufak bir fikriniz var mı?”
