UEFA Şampiyonlar Ligi’nde tarihi skor: Rangers 1-7 Liverpool | Ne kadar “Glatten”?

UEFA Şampiyonlar Ligi’nde grup aşamalarında dördüncü maçlar oynandı. Gecenin en farklı sonucunu ise İngiltere Premier Lig’de sıkıntı günler yaşayan Liverpool aldı. İngiltere temsilcisi, rakibi Rangers’ı deplasmanda 7-1’lik skor ile hezimete uğrattı. Maçı takip eden PFSA Lisanslı Futbol Analisti Alper Şahin müsabakanın öne çıkanlarını sizin için kaleme aldı.

Ne kadar “Glatten”? 

Geride kalan 10 haftalık periyotta, Premier Lig’i yakından takip eden futbolseverler için en şaşırtıcı performans, Liverpool olsa gerek. Özellikle, ilk üç maçta 2 puan ile çizdiği karamsar tablo, azılı rakipleri Manchester United ve Arsenal’a karşı alınan yenilgiler, ek olarak transfer döneminde alınan muhafazakâr tavır… Yazarken bile garipsiyorum ama “Jürgen Klopp”, vefakârlığı ile tanılan Liverpoollular tarafından tartışılıyor. Kritik Manchester City maçından önce, Alman teknik direktör ve oyuncularından bir meydan okuma beklemiyordum desem yalan olur. Medyascope okurları için UEFA Şampiyonlar Ligi gecesinde Glasgow Rangers-Liverpool maçını seçmemin de yegâne sebebi buydu.

Rangers maça beklentilerin aksine hızlı başladı 17. dakikada Antonio Čolak’ın efektif bağlantı oyunundan faydalanan ve iki stoper arasına mükemmel zamanlama ile gol koşusunu atan Scott Arfield golü buldu. Kariyerinin 632. maçında yine Liverpool’un canını yakan Arfield (Burnley’de iken attığı gol geldi aklıma), Ibrox’ta tribünleri coşku ile selamlıyordu. Maçın bundan sonraki hikayesi Rangers için pek fazla değişmedi. Son maçlarda düşüş yaşayan ve altı oyuncu ile rotasyona giden Liverpool’a gereğinden fazla saygı duydular. En büyük sıkıntıları; 1. bölgeden oyun kurulumunda yavaş ve yatay kaldılar, hat kıran pasları tercih etmediler. Bir başka deyişle yan pas, yan pas, geri pas… Kısacası Liverpool’a topun arkasında doğru durması için gerekli zaman ve alanı tanıdılar. 33. dakikada Ibrox Stadyumu’ndan gelen homurdanmalar, Rangers için gelecek kötü sonucun habercisiydi. Beşiktaş kariyerinde çok eleştirilen McGregor ve tecrübeli sağ bek Tavernier maçın en kötülerindendi.

Alışılmışın dışında maça 4-4-2 formasyonu ile başlayıp iki ters ayaklı oyuncuyu kanatlarda kullanan Liverpool, kötü başladığı ilk yarıda golü bulana kadar tedirgin bir görüntü sergiledi. Geçen sene forvet rotasyonunda en arkalara yazılan Firmino, kötü savunulan bir korner atışında ön direkte topla buluştu ve iki takım da karşılıklı birer gol ile soyunma odasının yolunu tutu. Firmino bu sezona çok iyi başladı ve 11 maçta 8 gol – 4 asist kaydetti. Manchester City maçında Klopp, altı aydır gol atamayan Jota yerine Firmino’yu tercih eder diye düşünüyorum. 

Futbol öngörüm bana, soyunma odasında “ikna edici” bir Klopp konuşması olduğunu söylüyor. İlk 45 dakikanın aksine Liverpool inanılmaz bir baskıyla başladı. İkinci yarı Fabinho’nun yatayda alan tarayarak geri kazandığı toplar, Rangers’ı kendi ceza sahasına doğru itti. Firmino’nun ikinci golü 55. dakikada, Joe Gomez’in defans arkasına attığı “Trent Alexander-Arnold pası” ile geldi. 

Gomez’in hikayesi bambaşka aslında, Güneydoğu Londra’daki suç oranı yüksek Catford’da yetişmesi, Charlton Athletic tarafından keşfedilmesi ve sonrası Liverpool’un yolunu tutması… Güney Londra kasabalarının kafes futbolunu (genelde “cage football” olarak bilinir ve halka açık parklarda oynanır) oynayan Afrika asıllı oyunculara rol modeli olan Gomez, çok özel bir profil. Öyle hemen “Bu kafes nerden çıktı?” demeyin dostlar. “Cage Football” lokal scoutların sürekli ziyaret ettiği ve birçok ünlü Premier Lig yıldızının kendini gösterdiği bir kültürel platform. Örnek vermek gerekirse; Jadon Sancho, Declan Rice, Tammy Abraham, Eberechi Eze, Michail Antonio ve daha niceleri… (Eğer fırsat bulabilirseniz “South of the River” belgeselini izlemenizi tavsiye ederim.) 

Maça geri dönersek, 66. dakikada yine Firmino sahneye çıktı ve bu sefer arkasına düşen topu klas bir topuk hareketi ile Darwin Nunez’e asist yaptı. Liverpool 68. dakikada as oyuncularını devreye soktu. “Mısır Kralı” Salah, 6 dakika 12 saniyede attığı 3 golle Şampiyonlar Ligi tarihinin en hızlı hat-trick’ini yaptı. Öncelik sırasına ertesi günü mesailerini koyan buruk İskoçlar, 77. dakikada, Ibrox Stadı’nı sessizce terk etmeye başladı. 

Evet, Liverpool maçı spektaküler bir skor ile 7-1 kazandı ama bu maçın anlamı sıradan bir Şampiyonlar Ligi grup maçından çok daha fazlaydı. Kara Ormanlar’daki, Glatten kasabasında büyüyüp, ismini “Futbol Ansiklopedisi”ne altın harflerle yazdıran Jürgen Klopp, gollerde havayı bir başka yumrukluyordu. Merak ettim baktım, “Glat” ya da “Glad” Almanca; temiz, katıksız, saf ve göz kamaştırıcı demekmiş. Bir insanın oynattığı futbol ve büyüdüğü yer bu kadar uyum içinde olur. Pazar akşamı Liverpool Manchester City’yi konuk edecek, şimdiden sabırsızlanıyorum. Ligi son beş yıldır domine eden City, kadrosunu konsol oyunlarında yaratılmış oyuncu performansı sergileyen Haaland ile güçlendirdi. Bakalım bu pazar Jürgen Klopp ve ekibinin futbolu ne kadar “Glatten” olacak? 

Yazan: Alper Şahin

Editör: Doğa Üründül

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.