Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

2022 Dünya Kupası takım analizi: Milyon poundluk soru | İngiltere neden favori olarak görülmüyor?

Katar’da düzenlenecek FIFA Dünya Kupası, 20 Kasım Pazar günü başlayıp 18 Aralık Pazar günü sona erecek. PFSA Lisanslı Futbol Analisti Alper Şahin, İngiltere’nin kupa şansını değerlendirdi. 

Milyon poundluk soru: İngiltere neden favori olarak görülmüyor?

Katar 2022 ve favori takımlar deyince akla ilk Brazilya, Arjantin, Fransa ve Almanya geliyor. Nedense hiçbir oterite İngiltere’yi ilk dörde yazmıyor ya da yazamıyor. Peki Premier Lig’in ev sahibi neden favori olarak görülmüyor? 1.3 milyar euro market değeri olan takımı durduran nedenler ne? Bu yazımda sevgili Medyascope okurları için soruları cevaplarken, İngiltere Milli Takımı’nın kapasitesini değerlendirdim.

2012’de hayata geçirdiği “Elit Oyuncu Performans Planı” (EPPP) ile yerli oyuncu yetiştirmede devrim yapan İngiltere, U9 ile U23 oyuncuları kapsayacak bir yaklaşımla, yılda 10 bin maç ve 212 turnuva ile sistemli bir şekilde ada futbolunu kökten değiştirdi. İngiltere Futbol Federasyonu (FA), Premier Lig, diğer lig temsilcileri ve tüm kulüplerin başrol oynadığı bu organizasyonun odak noktası ise oyuncu yetiştirmekti. Kişisel görüşüm, Premier Lig’de az sayıda olan yerli teknik adam sayısı dikkat çekmiş olacak ki (bu sene üç ile başladı şu anda EPL’de sadece dört İngiliz teknik direktör var) 2020’de “Elit Koç Planı” (ECP) kuruldu. Amaç İngiliz hocaları daha sistemli bir şekilde ülke futboluna kazandırmak. Detaylarını veya günümüze etkisini zamanla öğreneceğiz.

Öte yandan, değişen ve gelişen futbola ayak uydurmanın önemine çok daha önce ikna olan Almanlar, 2002’de “Yetenek Geliştirme Programı”nı (DFB) kurdu. Mükemmeliyetçi Almanlar ister istemez sonuca daha çabuk ulaşırken sadece topun ayakta kalma süresine ya da yetenek keşfine kafa yormadılar. DFB bağımsız bir organizyon gibi davrandı ve yaklaşık 1200 teknik adamı işe aldı. Dahası, ilk günden itibaren “teknik direktör geliştirmeyi” programlarının bir bölümü olarak hayata geçirdiler. Bu arada şunu ekleyelim, Almanya bu kararı 2002 Dünya Kupası’ndaki Brezilya’ya kaybedilen kupa finalinden hemen sonra verdi. 

Bütün bunları anlatmamın en önemli sebebi Gareth Southgate. Acaba İngiliz ECP, Alman DFB gibi teknik direktör odaklı ve yaklaşık 20 yıl daha olgun olasaydı, dünyanın en pahalı milli takımı başında Southgate’i görür müydük? Sanmıyorum… Southgate göreve geldiğinden beri hep tartışıldı ve hep de tartışılacak. 3’lü sistemde ısrar etmesi, kadro ve ilk 11 seçimleri, Harry Maguire tercihi… neredeyse tüm hamleleri birçok İngiliz futbol otoritesi tarafından sürekli sorgulandı. Tabii bir de Premier Lig’in en formda santrforu Ivan Toney’nin milli takıma çağırılmama konusu var. Toney, attığı 2 golle Manchester City’yi çaresiz bırakırken, gol sevincinde kulaklarını tıkayarak Southgate’e mesaj gönderiyordu. Gerçi bu karardan hemen sonra FA, Toney’nin 200’den fazla bahis kuralını ihlal ettiğini açıkladı.  

Kadroya baktığımızda birçok oyuncunun formsuzluğu teknik heyeti düşündürüyor. Özellikle, defans hattında; Eric Dier son maçlarda gözle görülür bir düşüş yaşarken, üç yıl önce Manchester United’in 87 milyon euroya aldığı Harry Maguire ilk 11’deki yerini kaybetmiş durumda. Beklerde durum pek iç açıcı değil. Liverpool’un yıldızı Trent Alexander-Arnold sene başında tanınmaz halde kötüydü ve formasını birçok maçta 36 yaşındaki James Milner’a kaptırdı. Premier Lig’in en iyi sağ beklerinden biri olan Reece James sakat ve kadroya dahil edilmedi. Ayrıca bir diğer sağ bek Kyle Walker sakatlıktan yeni çıktı ve ilk maçta oynayamayacak. Özellikle Kyle Walker çok kritik bir oyncu çünkü sadece 4-3-3’ün sağ beki olarak değil, aynı zamanda 3-4-2-1’in sağ stoperi ve kanat beki olarak da görev yapabiliyor. İran maçından sonra Walker’ı büyük ihtimalle ilk 11’de göreceğiz. Kalede ise Euro 2020’nin başarılı oyuncusu Pickford son maçlarda yediği hatalı gollerle bizleri çok düşündürdü. 

Bardağın dolu tarafına baktığımızda ise orta saha ve hücum hattında Southgate’in eli çok güçlü. Formda olan Kane ve skor katkısı yapabilecek birçok kanat oyuncusu var. Örneğin; Phil Foden çok formda ve her iki kanatta da görev yapabiliyor. Dahası 27 yaşında olmasına rağmen turnava tecrübesi olan Raheem Sterling, yükselen yıldız Bukayo Saka, hem sprinter hem de kanat oyun kurucu görevini layıkiyle yapabilen bir Jack Grealish var. Rashford’a sıra gelmedi bile… Tam bir yıldızlar topluluğu!

Orta sahada market değeri 100 milyon euro olan Dortmund’un yıldızı Jude Bellingham’ı hepimiz direkt 11’e yazıyoruz. Bu sezon tüm turnuvalarda yaklaşık 2000 dakika süre alan 19 yaşındaki yıldız, toplamda 9 gol ve 3 asist ile hatırı sayılır bir istatistik yaptı. Birmingham’dan bu yıldız nasıl Dortmund’un radarına girdi… Artık onu da bir başka makalede tartışırız. Bir başka yüksek performans gösteren orta saha oyuncusu ise Declan Rice, İngiliz Milli Takımı’nın orta sahada ağır işçiliğini yapabilcek bir oyuncuya ihtiyacı var. Ama sadece çalışkanlık olarak değil. West Ham’ın yıldızı, oyunu yönlendirme ve prograsif pas (topu bekletmeden ileriye doğru, takımı öne iten pas) konusunda çok önemli bir aktör. Geriye Mason Mount mu James Madison mı sorusu kalıyor. Mount, daha çalışkan ve topun arkasında daha iyi duran bir ofansif oyuncu ama buna rağmen her zaman skor katkısı yapabilecek bir profil. Premier Lig’de toplamda 120 maçta 48 gol katkısı (gol ve assist) yapan Mount, Alan Shearer gibi bir çok futbol yorumcusunun seçtiği 11’de yer aldı. Öte yandan sezonun formda oyuncusu Maddison, bu sezon 13 maçta 7 gol ve 4 asist ile yıldızlaştı. Kane’i Mount’a a göre daha istikrarlı besleyebilcek olan Maddison, işin savunma kısmına fazla kafa yoran bir oyuncu değil. Zaten sürekli “şans yaratma” istatistiği yüksek olan bu oyuncudan (4 asistin yanı sıra 3 “büyük şans yaratma” istatistiği yaptı) beklenen, skoru değiştirecek aksiyonlarda bulunması. Bunun dışında; orta sahada tecrübeli ve standardı belli olan Liverpool’un değişilmezi Jordan Henderson, büyük beklentiler ile Manchester City’ye transfer olan ama omuz sakatlığından dolayı fazla şans bulamayan Kalvin Phillips ve Chelsea’nin birçok maçta şans verdiği Conor Gallagher gibi rotasyona farkı perspektif katabilecek oyuncular var. 

Southgate’in 3-4-2-1’i mi yoksa 4-3-3’ü mü tercih edeceği merak konusu. 3’lü savunma ile oynayan İngiltere çok eleştiriliyor, özellikle bu kadar formsuz bek ve defans oyuncuları mevcutken. Sanki en mantıklı tercih İran ve Amerika Birleşik Devletleri gibi kağıt üzerinde kolay maçlara 4-3-3 çıkılıp, daha sonra 3’lü için karar verilmesi.

Benim turnuva genelinde ilk 11 beklentim şu şekilde; Premeir Lig’de 15 maçta kalesini 7 kere gole kapayan Pope’u bekliyorum. Ligin en formda sağ beki Kieran Trippier’i tercih etmesi kaçınılmaz, sol bekte ise bek Luke Shaw’u görmek isterim. Stoperde Arsenal’in savunmada değişilmezi haline gelen Ben White ile kalitesi tartışılmaz John Stones’u bekliyorum. Orta saha tecihim Bellingham, Declan Rice ve Maddison. İleri 3’lü ise belli; Foden, Kane ve Sterling. Gerekli maçlarda Sterling yerine Saka ve Madison yerine Mount’u da görebiliriz. Tabii ki İran, ABD ve Galler ile B Grubu’nda yer alan İngiltere grubunun favorisi. Ancak sonrasını bekleyip göreceğiz, çok fazla sürpriz olmazsa çeyrek finalde, İngiltere-Fransa eşleşmesini izleyebiliriz. Milyon poundluk soru şu; kenardan yaptığı hamleleri, ilk 11 tercihleri, uygulamaya çalıştığı sistemleri tartışılan ve futbolun NBA’inde, Premier Lig’de kendini hiçbir şekilde ispatlamamış Gareth Southgate, olası bir eşleşmede son şampiyonun kurt hocası Didier Deschamps’a karşı nasıl bir performans gösterecek? 

Yazan: Alper Şahin

Editör: Doğa Üründül ve Murat Aksoy

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.