Müzisyen Sarper Özsan, Ankara’da kaldığı bakımevinde bugün (19 Aralık) hayatını kaybetti. Milyonlar Özsan’ı, Bertolt Brecht’in, Maksim Gorki’nin “Ana” eserinden tiyatroya uyarladığı oyun için bestelediği 1 Mayıs Marşı’yla tanıyor.
1944’te Bandırma’da doğan Sarper Özsan, 78 yaşında hayatını kaybetti. Özsan, 1969’da Ankara Devlet Konservatuvarı Kompozisyon Bölümü’nden mezun oldu. Öğrenciliği sırasında, 1967’de TRT’nin halk müziği derleme çalışmalarında yer alan Özsan, 1970’te TRT’de çalışmaya başladı. 1971’de siyasal sebeplerden tutuklanıp, 20 ay tutuklu kalan Özsan, daha sonra İstanbul Devlet Konservatuvarı’nda öğretim üyeliği yaptı ve 1978’de TRT’ye tekrar döndü.
Özsan, 1977’de yönettiği, işçi, köylü ve öğrencilerden oluşan Aydınlık Korosu’nu şu sözlerle anlatmıştı:
“Ben tek sesli koro oluşturmak istemiyordum. Tek sesli olarak türkü okuyan bir koronun o dönemki devrimci yönelimin ihtiyaçlarını karşılayamayacağını düşünüyordum. Bir de, sanat devrimci çalışma değilmiş gibi bir anlayış vardı. Bu dönemde tabii devrimci çalışmanın içinde sanat bilincinin de geliştirilmesi gerekiyor, diye düşünüyordum.”
Türkiye siyasi tarihinin eskimeyen şarkılarından “1 Mayıs Marşı” sözü ve bestesiyle Özsan’a ait. Cem Karaca’nın seslendirdiği, sözleri şair Bertolt Brecht’e ait olan “Durduramayacaklar Halkın Coşkun Selini” parçasının bestesi de Özsan’a ait.
“Özsan, sahneye uygun marş bulamayınca 1 Mayıs Marşı’nı yazdı”
Özsan’ın 1974’te yazdığı 1 Mayıs Marşı’nın hikayesini Gökhan Akçura, Medyascope’a anlattı. Ankara Sanat Tiyatrosu’nda (AST), Brecht’in Maksim Gorki’nin “Ana” eserinden tiyatroya uyarladığı oyunda görev aldığını söyleyen Akçura, şöyle konuştu:
“12 Mart’tan sonra toplum yavaş yavaş uyanmaya başlıyordu. AST’ın 1974 yılında ‘Ana’yı sahnelemesi oldukça cesur bir davranıştı. Zaten hemen yasaklandı, sonra mahkeme kararıyla oynanmasına devam edildi ama daha sonra Sıkıyönetim Komutanlığı’nın emriyle tiyatro kapatıldı. Rutkay Aziz’in sahnelediği oyunda AST kadrosu bütünüyle rol alıyordu. Ana ve oğlu rollerini Meral Niron ile Erkan Yücel üstlenmişlerdi. Müzikleri ise Sarper Özsan yapıyordu.”
Metindeki tüm şarkı sözlerinin Brecht tarafından yazıldığını ancak “1 Mayıs 1905” adlı sahnenin sözlerinin olmadığını söyleyen Akçura, şöyle devam etti:
“Brecht’in notunda ‘İşçiler marş söyleyerek sahneye girer’ diye yazar, ancak ortada bir marş ya da söz yoktur. Sarper Özsan, sahneye uygun marş aramaya başlar ancak bulamaz. Kendi deyimiyle ‘İş başa düşer’ ve sahne için bir marş yazar. Özsan’ın sözlerini yazıp müziklerini bestelediği marş, ünlü 1 Mayıs Marşı’dır. AST’ın oyunu sahnelediği gecede oyunculara ve salona devrimci bir ruh hakim olur. Bir oyun müziği olarak bestelenen 1 Mayıs Marşı, o tarihten itibaren çeşitli gruplar tarafından benimsenir ve dilden dile dolaşır. 1976 yılındaysa büyük meydanlarda söylenmeye başlanır.”
“Günlerin bugün getirdiği…”
“Bir Ceza Avukatının Anıları”, “Asiye Nasıl Kurtulur”, “Fosforlu Cevriye” gibi Türkiye sinema tarihinde yer edinen filmlerin müziklerini de yapan Özsan’ın en bilinen eseri olan 1 Mayıs Marşı’nın sözlerinin tamamı şöyle:
“Günlerin bugün getirdiği, baskı zulüm ve kandır.
Ancak bu böyle gitmez, sömürü devam etmez,
Yepyeni bir hayat gelir, bizde ve her yerde.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
1 mayıs, 1 mayıs işçinin, emekçinin bayramı
Devrimin şanlı yolunda,ilerleyen halkların bayramı.
Yepyeni bir güneş doğar, dağların doruklarından,
Mutlu bir hayat filizlenir, kavganın ufuklarından.
Yurdumun mutlu günleri, mutlak gelen gündedir.
1 mayıs, 1 mayıs işçinin, emekçinin bayramı,
Devrimin şanlı yolunda,ilerleyen halkların bayramı.
Ulusların gürleyen sesi, yeri göğü sarsıyor,
Halkların nasırlı yumruğu, balyoz gibi patlıyor.
Devrimin şanlı dalgası, dünyamızı kaplıyor.
Gün gelir, gün gelir zorbalar kalmaz gider,
Devrimin şanlı yolunda, kül gibi savrulur gider.”