Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Jonathan Wilson, Sports Illustrated’a yazdı: “Cristiano Ronaldo bile endüstriyelleşen futbolun çarklarından kaçamadı”

Futbol tarihinin en yüksek maaşlı oyuncusu olarak Suudi Arabistan’ın Al Nassr takımına transfer olan Portekizli efsane Cristiano Ronaldo, birçok tartışmanın da fitilini ateşledi. Jonathan Wilson’ın Sports Illustrated için kaleme aldığı “Cristiano Ronaldo bile endüstriyelleşen futbolun çarklarından kaçamadı” başlıklı yazısını Medyascope Spor’dan Kubilayhan Kavrazlı çevirdi.

Cristiano Ronaldo bile endüstriyelleşen futbolun çarklarından kaçamadı

Cristiano Ronaldo, harika bir kariyer için kötü bir final olacak şekilde Suudi Arabistan’a gidiyor.

Çok az oyuncu kariyerlerini zirvede bitiriyor. Genelde kulüpler, artık fayda vermediklerini düşündükleri oyuncular ile yolları ayırmak konusunda acımasız olur. Çoğu zaman, vücudun bir zamanlar yaptığı şeyi artık yapamayacağını kabul eden futbolcular, acı bir duygu içinde sona geldiklerinin farkına varırlar. Yine de Cristiano Ronaldo’nun Suudi kulübü Al-Nassr’a imza attığı haberlerini gördüğümüzde kendine has özel bir üzüntü yaşadık. 

Daha geçen yaz Ronaldo, Manchester United’da hâlâ oynayacak bir rolü olduğunu ve Erik ten Hag’ın kendisini istemese bile birçok Avrupa kulübünün imza yarışına gireceğini düşünerek Suudi Arabistan’a gitmeyi geri çevirdi. En iyi olabileceğine ve en iyisi olduğuna dair umarsızca bir inanç, Ronaldo’nun kariyerini tanımladı. Onu yaptığı fiziksel örnek olmaya iten, oyunun tanıdığı en büyük golcülerden biri yapan şey buydu. Ancak geçen yaza gelindiğinde bu durum biraz kandırmacaya dönüştü. 

Ten Hag, görünüşe göre Ronaldo ile çalışmaya hevesliydi. Ancak Hollandalı teknik direktörün baskıcı tarzı Ronaldo’nun kariyerinde nadiren sergilediği “savunmaya yardım” anlayışının ön plana çıkmasını gerektirmekteydi. Ve ilişkilerinin bozulması da uzun sürmedi. Ronaldo sezon öncesi hazırlık maçlarının birinde devre arasında stadyumdan ayrıldı. Egosu, kendisini öfke nöbetine sürükledi. Ten Hag onunla çalışmayı denedi ama işe yaramadı. 2-1’lik Brighton mağlubiyetinde yedek soyundu. 4-0’lık Brentford hezimetinde ise ilk 11’de başladı. Brentford maçının haricinde sadece üç Premier Lig maçına da ilk 11’de başlayabildi. Manchester United, bu karşılaşmalarda Aston Villa’ya karşı bir mağlubiyet, Newcastle United ile 0-0’lık bir beraberlik ve West Ham United karşısında tesadüfi bir 1-0’lık galibiyet aldı. Artık yedek soyunması kendisinden istendiğinde, United kariyerinin de sona ermesi kaçınılmaz oldu. 

Geçtiğimiz birkaç yıl boyunca şüphe konusu uyandıran konu birdenbire apaçık şekilde doğru hale geldi. Cristiano Ronaldo artık takımlarını geriye götürmeye başlamıştı. Bu duruma karşı çıkanlar; Juventus’un Ronaldo ile iki lig şampiyonluğu kazandığını, Portekizli yıldızın İtalya’da geçirdiği üç sezonda toplam 81 lig golü attığını söyleyecekler. Ancak bu kanaate sahip kişiler, Juventus’un her zaman şampiyonluklar kazanan bir kulüp olduğunu gözardı ediyorlar. United’da da aynı durum geçerliydi. Ronaldo, ilk sezonunda 18 lig golü kaydetmiş olabilir; ancak bu dönem içinde Ole Gunnar Solskjaer’in akıcı kontratak futbolu kesintiye uğradı ve United ligde ikincilikten altıncılığa geriledi. 

Ancak mesele Ronaldo’nun nasıl oynadığı veya hücumda hareketsiz kalması değildi. Mesele Ronaldo’nun golleri getiren keskinliğinin artık kaybolmuş olmasıydı. Öte yandan Ronaldo’nun şöhreti o kadar büyük ki oynadığı herhangi bir kulüp, ne kadar büyük olursa olsun, mutlaka FC Ronaldo oluyordu. Bu durum, Dünya Kupası esnasında Portekiz’i de esir aldı. Ronaldo nihayet Portekiz’in İsviçre’ye karşı oynadığı son 16 turu maçında yedek kulübesinde oturdu. Ve yıldız futbolcunun yerine oynayan Gonçalo Ramos karşılaşma boyunca harika oynadı ve hat-trick yaptı. Ancak yine de taraftarların çok önemli bir kısmı, Gonçalo’nun performasına rağmen Ronaldo için tezahürat yapmaya devam etti ve 37 yaşındaki ismin her topa dokunuşunda oyuncuyu alkışladı. 

Al-Nassr, “FC Ronaldo” olmaktan oldukça mutlu olacak. Suudi Ligi daha önce hiç olmadığı kadar tartışılacak. Muhtemelen Ronaldo, teknik direktör Rudi Garcia’nın pres ağırlıklı oyun anlayışından mutlu olamayacaktır. Ancak Ronaldo muhtemelen Suudi Arabistan’da gollerini atmaya devam edecek. 

Suudi Arabistan artık son yirmi yılın en ünlü iki oyuncusunu etkin bir şekilde kullanmaya başladı. Lionel Messi, Arabistan ile turizm elçisi olarak sözleşme imzaladı. Hem Messi hem de Ronaldo’nun, Suudi Arabistan’ın 2030 Dünya Kupası’na ev sahipliği yapma teklifine (muhtemelen Mısır veya Türkiye ile) olumlu yaklaşması artık sürpriz değil. Futbol, uzun zamandır devlet propagandasının bir aracı oldu ve şimdi de bu yüzyılın en parlak iki yıldızı da bu şekilde kullanılıyor.

Ronaldo, sözleşmesi Haziran 2025’te sona erene kadar, ticari anlaşmalar da dahil olmak üzere 200 milyon doları aşacağı tahmin edilen anlaşmasıyla finansal olarak çok iyi bir kazanç elde edecek. Ve belki de bu imza buna değecek. Ama tüm yıllarını titizlikle ölçüp biçen biri için bu imzanın nedeni sadece para mı? Bütün bu fedakârlık bunun için miydi?

Harika bir kariyerin bu şekilde sona ermesinde kötü bir şey olduğunu düşünmemek elde değil. Futbol seviyesi için büyük bir düşüş ve Ronaldo esasen büyük bir “sportswashing” (spor ile aklama) projesinin parçası olarak kullanılıyor. Ama belki de bugünlerde devletlerin propaganda projeleri, Ronaldo’nun muazzam şöhretinin bile kaçamayacağı ölçütlerde talepkâr.

Kaynak: Sports Illustrated

Yazan: Jonathan Wilson

Çeviren: Kubilayhan Kavrazlı

Editör: Doğa Üründül

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.