Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Jonathan Wilson, The Guardian’a yazdı: “Erling Haaland, sistematik oynayan takımlar ve golcünün rolü”

İngiltere Premier Ligi’nde Erling Haaland fırtınası devam ediyor. Manchester City formasıyla 19 karşılaşmada 25 gole ulaşan Norveçli yıldız, şimdiden geçtiğimiz sezonun gol kralını geride bırakmayı başardı. Haaland ve City’deki performansını The Guardian için kaleme alan Jonathan Wilson’ın “Erling Haaland, system-based teams and the role of the goalscorer/Erling Haaland, sistem tabanlı takımlar ve golcünün rolü” başlıklı yazısını Medyascope Spor Servisi olarak sizin için çevirdik.

Erling Haaland, sistem tabanlı takımlar ve golcünün rolü

Büyük santrforlar maç kazandırır ama yine de topa sahip olmanın çok önemli olduğu taktik sistemleri bozabilirler. Tıpkı Manchester City’de olduğu gibi.

Erling Haaland bir fenomen. Sadece bu sezon 5’i Şampiyonlar Ligi ve 25’i Premier Lig olmak üzere 31 gol attığı için değil. Bu,  durdurulamaz olma duygusunu sunuyor: hızından dolayı yakalamak çok zor, topu ayağından almak neredeyse imkansız ve kusursuz bir bitiriciliğe sahip.

Soğukkanlı, saha içerisindeki “tahmin edilemez” kişiliği onu daha da korkutucu yapıyor. Bu sezon kendisi için belirlediği gizli hedefe eğlenerek ulaşmaya çalışıyor. Kendi rekorunu geliştirmek için değil: görünüşe göre eğlenceli bulduğu için rekor sayılarda goller atıyor. Profesyonel kariyerinin sekizinci yılında ve yaptığı her şeyi oldukça kolay gösteriyor. Spor tarihinde, bu tür fiziksel ve teknik yetenekleri bir arada barındırabilen bir avuç forvet vardı.

Arjantinli Bernabe Ferreyra vardı, şut gücünden dolayı “Rufino’nun havan topu” olarak adlandırıldı. River Plate, 1932’de onu Tigre’den 23 bin pound karşılığında transfer ettiğinde, dünya transfer rekoru ilk kez İngiltere dışından bir takım tarafından kırılmıştı. Dizlerinden geçirdiği ameliyatlar patlayıcılığını kesmeden önce, savunma futbolunun oynandığı 90’larda goller atan Brezilyalı Ronaldo vardı. Bir de Eduard Streltsov vardı. Streltsov, bugünlerde en çok, 1958 Dünya Kupası öncesinde tutuklanan, Torpedo Moskova ile ligi kazanmak için geri dönmeden önce, tecavüz suçundan altı yıl mahkûm edilen genç golcü olarak biliniyor. Gulag’da (Sovyet Çalışma Kampı) geçirdiği zaman ve adını temize çıkartmaya yönelik çeşitli girişimler, onunla ilgili tartışmalara yön verse de, kariyeri taktiksel sorunlarını da ortaya döküyor.

Takip eden 10 yılda, Dynamo Kiev’de teknik direktör Viktor Maslov, modern press kavramlarını icat edecekti. 1957’de Torpedo’ya tekrar geldiğinde, fikirleri tam olarak olgunlaşmamıştı, ancak takım içerisindeki bir oyuncunun sahanın bir bölümde yapmış olduğu eylemlerin, başka yerlerde nasıl etkilerinin olabileceğinin farkındaydı ve herkesin birbirine entegre hareket etmesi gerektiğini düşünüyordu. Streltsov’un muazzam yeteneğini kabul etti, ancak hiçbir zaman, diğer insanlar kadar ona hayran değildi. Kısmen bunun nedeni, vahşi hallerinin ne kadar tehlikeli olabileceğini erken fark etmesi ve 1956 Melbourne Olimpiyatları’ndaki başarısı ile oyuncunun tutuklanması arasında geçen zor zamanlarda, ona karşı sabrı tükenmişti. Bunun yanında taktiksel şüphelerinin izini sürmek de mümkündü. Streltsov hapse atıldıktan sonra, Maslov, Torpedo’yu 1960’ta ilk lig şampiyonluğuna taşıdı. Streltsov Gulag’dan döndüğünde, farklı bir oyuncuydu. Hızını kaybetmişti ve daha derinde oynamaya başladı. Gücüyle tanımlanan bir forvet, çizgiyi yavaşça geçen şutları ağlara çarpanlara tercih etmekten bahsetmeye başladı. Fiziksel olarak gücünü kaybedince, oyunu oynamanın yeni bir yolunu öğrenmek zorunda kaldı ve bunu 1965’teki Torpedo’nun ikinci Sovyet şampiyonluğuna ulaşmasına yardım edecek kadar iyi yaptı.

Ancak oyun değişmişti ve kendisini bu yeni sistem ve sorumluluk dünyasına adapte olabilecek kadar değiştiremiyordu. Streltsov hala göze hoş gelen şeyler yaptığı için bireysel ödüller kazanmaya devam etti (Kariyerine devam etmek için Gulag’dan dönen oyuncu anlatısının gücü). Ancak 1954’te ona 16 yaşında genç bir oyuncu iken ilk kez kadroda yer veren ve 1967’de kulübe dönen, yenilikçi menajerleri barındıran Torpedo geleneğinin bir parçası olan Nikolai Morozov büyük hayal kırıklığına uğrattı. Özellikle milli takım menajeri Morozov, 1966 Dünya Kupası’nda oynaması için hiçbir girişimde bulunmadı. Bu, futbolun 60’larda bir sistem oyunu haline gelmesinden bu yana, fiziksel ve teknik olarak üstün bireysel yeteneklere sahip oyuncuların bile sistem tabanlı bir takıma zarar verebileceğini söylemenin dolambaçlı bir yoluydu.

Ronaldo, 2002 yılına kadar lig şampiyonluğu kazanamadı. Ruud van Nistelrooy, Manchester United formasıyla beş sezon boyunca her üç maçta iki gol attı, ancak yalnızca 1 şampiyonluk kazanabildi. Son döneminde Cristiano Ronaldo, Juventus’ta üç sezonda ve United’da bir sezonda gol kralı olurken, takımı aşağıya çekti. 

Bu tür ifadeler göreceli olsa da, Haaland’ın gol sayısının düşüşe geçebileceğine dair bir his var: Everton ve Tottenham golleri arasında 333 dakikalık bir gol orucu başka birisi olsa konuşulur muydu? Yine de İngiltere Premier Ligi’nin gol rekorunu kırma yolunda ilerliyor.

City takım halinde, sezonun ilk yarısında 50 gol atıp 20 gol yedi. Geçen sezonun tamamında 99 gol atıp 26 gol yemişlerdi. Büyük golcü Haaland’ın eklenmesi, ortalama gol istatistiklerini ufak miktarlarda oynatırken, yenilen goller noktasında da olumsuz etki yarattı ve sadece bu değil. Haaland pazar günü United’a karşı oynanan derbide yalnızca 20 kez topa dokundu. City, geçen sezon Old Trafford’da United’ı yendiğinde, hiçbir futbolcusununun 71’den az topla buluşmamıştı. Pep Guardiola’nın futbolu her zaman topa sahip olma yoluyla kontrol etme üzerine olmuştur. Haaland, Guardiola’nın yavaş yavaş inşa etme eğilimine aykırı olarak, doğrudan erken paslar talep ediyor. Ve genel oyuna dahil olmaması, topun hakimiyetini daha az oyuncuyla kurmaya çalışmak anlamına geliyor. 

Geçen cumartesi günü oynanan derbinin ikinci yarısında, Guardiola’nın Haaland’a seslendiği ve daha derine inmesini işaret ettiği bir an vardı. Haaland’ın beden dili, bir gence yatak odasını toplaması gerektiğini söylediğinizde karşılaşacağınız duruma benzerdi. Ancak kendini geriye attığı ve Harry Kane gibi, kanattan ilerleyen oyunculara pas aktardığı birkaç pozisyon da oldu. 

Bu, Haaland’ın City’de başarısız olacağı anlamına gelmez. İki karşıt görüş arasındaki çatışma yaratıcılığı ortaya çıkarabilir. Onun keskinliği City’ye sürekli kaybettikleri Avrupa eşleşmesinde avantaj sağlayabilir. Ancak futbolda golcünün rolünün üzerinde, aşırı durma eğilimi vardır. Bir forvetin üretken olması, harika bir oyuncu olması takımı daha iyi yaptığı anlamına gelmez.

Kaynak: The Guardian

Yazan: Jonathan Wilson

Çeviren: Yahya Kemal Doğan

Editör: Doğa Üründül

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.