İstanbul İl Afet Risk Azaltma Planı: “Kentsel dönüşüm için kaynaklar yetersiz, kontrol ve denetim mekanizmalarının işleyişinde zorluklar var”

İstanbul Valiliği, İstanbul’daki afet risklerine karşı önlem alınması için 3 Şubat 2022’de İstanbul İl Afet Risk Azaltma Planı (İRAP) raporunu yayımladı. Raporda, zayıf yönler ve tehditler sıralandı. Buna göre raporda; kentsel dönüşüm şemalarının belediyelerin onayına ya da izinlerine tabi olmaması, çalışmalarının beklenenden yavaş ilerlemesi, imar izni olmayan binalarda denetim eksiklikleri nedeniyle altyapı hizmetlerinin veriliyor olmasıyla kentsel dönüşümde kullanılacak finansal kaynakların yetersizliği, kontrol ve denetim mekanizmalarının işleyişindeki zorluklara dikkat çekildi.

Rapor: Kentsel dönüşüm
Rapor: Kentsel dönüşüm için kaynaklar yetersiz

İstanbul Valiliği’nin 3 Şubat 2022’de yayımladığı İstanbul İl Afet Risk Azaltma Planı (İRAP) raporuna göre İstanbul’da 2007’de yüzde 30 olan sigortalı konut oranı, 2021’de yüzde 68’e yükseldiği.

Rapor: Kentsel dönüşüm
Rapor: Kentsel dönüşüm için kaynaklar yetersiz

Deprem ve Zemin İnceleme Müdürlüğü’nün elindeki 2021 yılı yapı envanterine göre İstanbul’da 1 milyon 160 bin bina, 4,5 milyona yakın daire bulunuyor.

Rapor: Kentsel dönüşüm
Rapor: Kentsel dönüşüm için kaynaklar yeterli mi? En riskli yerler neresi?

Raporda; depremin zarar verebilirliğinin değerlendirilmesinde yerel zemin durumu, bina envanteri ve yapı stoku, aktif faylara olan mesafenin dikkate alınması gerektiği vurgulandı. Bina envanter bilgisine göre, İstanbul genelinde mevcut 1 milyon 165 bin 526 binanın yaklaşık yüzde 70’inin 2000 yılı ve öncesinde inşa edildiği, bina stokunun yaklaşık yüzde 23’lük bölümünün, 1980 yılı ve öncesinde inşa edilen binalardan oluştuğu belirtildi.

Okuyun: AFAD 2022’de İstanbul-Adalar merkezli 7,5 büyüklüğünde deprem senaryosu üzerine 5 bin personelle tatbikat yaptı

Okuyun: AFAD, 2019’da Pazarcık merkezli 7,5 büyüklüğünde deprem öngören tatbikat yaptı

Depremden yoğun etkilenecek ilçeler

Depremin İstanbul’un tüm ilçeleri için yüksek risk oluşturduğu ancak özellikle Adalar, Avcılar, Bahçelievler, Bakırköy, Beylikdüzü, Büyükçekmece, Küçükçekmece, Maltepe, Tuzla, Üsküdar, Zeytinburnu ve Sultanbeyli ilçeleri ve yakın mahallelerinin olası büyük depremden yoğun olarak etkilenecek yerler olduğuna dikkat çekildi. Bu durumun ana sebepleri olarak belirtilen ilçelerin faya yakınlığı, yapı stoku, taşıyıcı sistem özelliklerinin yetersizliği, zemin koşullarının sıvılaşmaya müsait olması gibi sebeplerin sayılabileceği belirtildi. 

Raporda, Beylikdüzü ve Ataşehir’de nüfus yoğunluğu ve yüksek katlı yeni binaların fazla olduğu, özel okulların da bu bölgede yoğunlaştığına dikkat çekildi. Büyükçekmece ve Beylikdüzü’nün heyelan bölgesinde yer aldığı ve bu nedenle çökmeler gerçekleşebileceği dile getirdildi. Esenyurt ilçesinin de yüksek ve yoğun yapılaşma, artan nüfus ve göçmen yoğunluğuyla depremden etkilenme riski yükselen bir ilçe olduğu aktarıldı. Silivri ve Tuzla ilçelerinin aktif fay hattına yakın olmaları, alüvyon kalınlığının fazla olması ve zemin koşullarının sıvılaşmaya müsait olması gibi sebeplerle depremden yoğun şekilde etkilenebilecek ilçeler olacağı belirtidi.

Adalar’da risk yüksek

Olası büyük depremde Bakırköy, Avcılar ve Zeytinburnu ilçelerinin tamamının etkileneceği öngörülürken, özel, devlet ve şehir hastaneleri ile okulların bu ilçelerde yoğun olmasının, yapı stokunun eskiliğinin, olası depremde etkiyi artıracağı vurgulandı. Adalar ilçesinin fay hattına yakın ve yapı stokunun eski olması nedeniyle yüksek risk taşıdığı belirtilmekle birlikte, nüfus ve yoğunluğunun azlığı, deniz ulaşım imkânlarının açıklığı, trafik problemi olmamasına dikkat çekildi. Bağcılar, Bahçelievler, Esenler, Gaziosmanpaşa, Kadıköy, Kağıthane, Kartal, Küçükçekmece, Maltepe, Pendik, Ümraniye ve Üsküdar ilçeleri ise kalabalık ve yoğun nüfuslu ilçeler olmaları ve kapanması muhtemel yollar nedeniyle müdahale sürecinde diğer ilçelere göre fazla zorluk yaşanabilecek ilçeler olarak değerlendirildi. 

Toplanma alanlarının sayısı artmalı

Raporda; Bağcılar, Bahçelievler, Beyoğlu, Gaziosmanpaşa, Güngören, Tuzla, Şişli, Fatih, Kadıköy ilçeleri başta olmak üzere tüm ilçelerde, kişi başına düşen toplanma alanlarının artırılması, toplanma alanlarının altyapı (pis su-temiz su, elektrik) bağlantılarının sağlanabilirliği hedefine yönelik çalışmaların yapılması, deprem sonrası oluşabilecek riskleri azaltıcı unsurlar olarak yer aldı.

Güney kıyı şeridindeki ilçeler aktif faya yakın olduğu için riskli

İstanbul kapsamındaki birçok ilçede kurumlar özelinde ortalama risk puanının yüksek olduğunun belirtilirken, güney kıyı şeridindeki ilçelerin (Avcılar, Bakırköy, Beylikdüzü, Küçükçekmece, Maltepe, Silivri, Tuzla ve Zeytinburnu) özellikle aktif fay hatlarına yakın olması sebebiyle artan deprem tehlikesinin zarar verebilirliğinden ötürü risk puanlarının arttığına dikkat çekildi. Aktif fay hatlarına güney kıyı şeridine göre daha uzak olan ilçelerde ise risk puanının artmasında bina stokunu oluşturan yapıların modern deprem yönetmeliklerinin gerektirdiği koşulları sağlamamasının etkili olduğu vurgulandı.   

Tsunami riski var

Tarihsel veriler, deprem ve tsunami katalogları incelendiğinde Marmara Denizi’nde depremler ve bunların tetiklediği deniz tabanı heyelanları neticesinde tsunamilerin meydana geldiğine dikkat çekildi

Rapora göre, Marmara Denizi’nde tsunami tehlikesinin temel karakteristik özelliklerini belirlemek amacıyla fay modelleri esas alınarak 30 farklı deprem kaynaklı tsunami modellendi. Marmara Denizi’nde sadece deprem kaynaklı tsunamilerde dalga yüksekliğinin birkaç noktada maksimum iki metre civarında ve genel dağılımda 1 metreden az olduğu kaydedildi. İlk dalga varış zamanının genelde 15 dakikadan az olmakla beraber maksimum yükseklikteki dalganın varış zamanının Yalova ve Adalar’ın güney sahillerinde beş dakikadan az, İstanbul’un  geri kalan sahillerinde 5-30 dakika arası ve Güney Marmara sahillerinde 30 dakikadan fazla olduğunu vurgulandı.

Bu değerlendirme sonuçlarına göre raporda, bir deprem sonrasında sahil şeritlerinde toplanabilecek vatandaşların tsunami tehlikesine karşı uyarılması, bir ila üç saat kadar sahil şeridinden uzak kalmalarının sağlanmasının önemli olduğu dile getirildi.

Kurtarma ve barınma çalışmalarının en yoğun yapılacağı alanlar

Adalar ve Avrupa yakasının iç kısımlarının bina hasarlarının en yoğun yaşanacağı bölgeler olması beklenirken, kurtarma ve barınma çalışmalarının en yoğun şekilde yapılacağı alanlar Adalar ve Avrupa Yakası’nın Marmara Denizi kıyısı olarak belirtildi. İstanbul’da devam eden kentsel dönüşüm çalışmalarının düşünülen senaryo bilgilerinde farklılıklar oluşturabileceği ve hasarlı bina sayılarının azalmasına yardımcı olabilecek bir etmen olduğu aktarıldı.

İstanbul depreminde 34 bin hasarlı bina oluşacağı tahmin ediliyor

Raporda İstanbul için düşünülen bir başka senaryoya göre ise Kuzey Anadolu Fayı’nın Marmara Denizi içinde yer alan yaklaşık 200 kilometrelik uzantısının kırılması sonucu oluşacak İstanbul depreminin 7,0-7,7 büyüklüğünde olması öngörülüyor. Yapılan araştırmalarda, 7,0 ve üstü büyüklükte meydana gelecek İstanbul depreminde, 34 bin hasarlı bina oluşacağı tahmin ediliyor. İçişleri Bakanlığı AFAD Deprem Dairesi (AFAD-RED sistemi) tarafından hazırlanan senaryoya göre ise 7,5 büyüklüğündeki deprem Marmara Denizi-Adalar açıklarında gerçekleşecek ve komşu 10 il etkilenecek. Bu senaryo gerçekleştiği takdirde İstanbul’un Avrupa Yakası’nın güney ilçelerinde yoğun olmak üzere 39 ilçede hasar oluşacağı öngörülüyor.

Ömerli ve Terkos barajlarının gövdelerinde hasar oluşabilir

Senaryoda, beklenen 7,5 büyüklüğündeki deprem sonrasında İstanbul’un su ihtiyacını karşılayan Ömerli ve Terkos barajlarının gövdelerinde hasar oluşabileceği öngörüldü. Bu durumda barajlardan su alımı durdurularak Terkos Barajı’nın alternatifi olarak Alibeyköy Barajı’na, Ömerli Barajı’nın alternatifi olarak Melen Hamsu İsale Hattı, Yeşilçay İsale Hattı ve Darlık Barajı’na yönlendirme yapılabileceği kaydedildi.

Ham su terfi binalarından arıtma tesislerine su ileten ana isale hatlarında meydana gelebilecek hasarların sebep olabileceği su baskını ve su kesintileri nedeniyle şehir hatlarına su verilememesi durumu oluşabileceği tahmin edildi. Şehrin kuzey bölgelerinde, barajlardan arıtma tesislerine iletim sağlayan ana isale hatları sağlam zeminli güzergâhlarda bulunduğundan ve çelik boru kullanıldığından ilgili bölgelerde önemli hasar beklenmediği belirtildi.

Rapor: Kentsel dönüşüm için kullanılacak finansal kaynaklar yetersiz

Raporda ayrıca zayıf ve güçlü yönler de sıralandı. Zayıf yönlerin bazıları şöyle:

“İl genelinde eski teknoloji/yönetmeliklere göre ve mühendislik hizmeti almadan inşa edilmiş çok sayıda binanın bulunması, bina yapımı sonrasında, bina taşıyıcı sistemine müdahalelerin yapılması ve bu konuda denetim eksiklikleri, yer seçimi konusunda etkin kurumlar arası iletişimin zayıflığı, deprem konusunda kent nüfusunun yeterli düzeyde hazırlıklı olmaması, kontrol ve denetim mekanizmalarının işleyişindeki zorluklar, kentin tamamını kapsayan bütüncül bir kentsel dönüşüm master planının olmaması, kentsel dönüşümde kullanılacak finansal kaynakların yetersizliği, kentsel dönüşüm planları sonucunda ortaya konan altyapının finansmanı için destek sağlayacak mekanizmaların bulunmaması.”

“Toplanma alanları yetersiz kalıyor”

“İstanbul’da yapılan kentsel dönüşüm çalışmalarının bina yenilenmesinden öteye geçememesi, dolayısıyla ileriki zamanlarda altyapı, sosyal donatı alanları, trafik yönetimi vb. konularda büyük problemlerle karşı karşıya kalınacağı, binalarda hasar görebilirlik düzeyi ile ilgili verilerin bina bazlı olarak bilinmemesi, riskli çok sayıda binanın olduğu bölgelerde, güvenli açık alanların olmamasından dolayı toplanma alanlarının yetersiz kalması, toplumsal birlikteliğe zarar vermeden, yaşam kalitesinin artırılması için kaçak yapıların duyarlı bir şekilde dönüşümünün sağlanmasını mümkün kılacak sürdürülebilir stratejilerin hayata geçirilememesi, DASK sigorta oranının Türkiye ortalamasının altında olması, toplanma alanlarındaki altyapının afetler sonrası tamamlanması.”

“Kentsel dönüşüm çalışmaları beklenenden yavaş yürüyor

Raporda yer alan tehditler de şöyle:

“Marmara Denizi’ndeki fay hattının kıyı ilçelerde çok büyük hasara yol açacağı, dönüşüm alanlarının tespiti yapılırken risk senaryosu modellemelerinin dikkate alınmaması, kentsel dönüşüm uygulamaları sonucu oluşacak ulaşım, donatı ve altyapı hizmetleri kapasite yetersizliği, kentsel dönüşüm faaliyetlerinde, kamu ve özel sektör paydaşları arasında koordinasyonun sınırlı olması, mevcut yasal mevzuatın, kentsel dönüşüm kapsamında kentsel altyapı, sosyal tesisler ve ulaşım bağlantıları ile bütüncül bir uygulama tanımlamaması, mülk sahiplerinin bireysel hukuki itirazlarının dönüşüm süreçlerinde önemli gecikmelere yol açması, dönüşüm şemalarının İBB ve ilçe belediyeleri gibi yerel makamların onayına ya da izinlerine tabi olmaması, kentsel dönüşüm çalışmalarının beklenenden yavaş ilerlemesi, imar izni olmayan binalarda, denetim eksiklikleri nedeniyle altyapı hizmetlerinin veriliyor olması

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.